| Konu: | EKONOMİ ESKİ BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN HAKKINDA BİR MECLİS SORUŞTURMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN (9/3) ÖN GÖRÜŞMESİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 05.05.2014 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İç Tüzük falan uyarınca değil ama kendi vicdanım adına konuşacağım.
Değerli arkadaşlar, öncelikle şunu ifade edeyim: Yani hangi konuda, neyi oylayacağınızı bilmiyorsunuz. Ben fezlekeyi okudum, tümünü okudum, gizlenen fezlekeyi okudum. Okuma gereği duydum çünkü vicdanım adına okuma gereği duydum. Çünkü biraz sonra burada oylama yapılacak ama sizden hiç kimsenin okumadığını biliyorum. Bunu okusaydınız eğer biraz önce burada gerçekten de hiçbir şey olmamış gibi konuşan milletvekillerini bu şekilde dinlemezdiniz, gerçekten dinlemezdiniz.
Bakın değerli arkadaşlar, şahsım adına konuşuyorum. Bunları okurken hiçbir yasa dışı dinlemeyi okumadım, okumadım ve tenezzül bile etmedim okumaya ama bu cumhuriyetin bir vesileyle, bir mahkeme kararıyla alınmış kararlarını okudum ve teknik izlemelerine baktım. Şimdi, biraz önce burada çıkmışlar, gerçekten de hukuktan, CMK'dan bahsediyorlar. Yahu, ayıp ya! Hakikaten ayıp, gerçekten ayıp! Sizin yatacak yeriniz yok, yatacak yeriniz yok eğer bundan bahsediyorsanız. Hakikaten yatacak yeriniz yok ya! (CHP sıralarından alkışlar) Bugüne kadar neredeydiniz? Bakın, ben bu kürsüde 10 kez konuştum. Yasa dışı dinleme, hukuk dışı dinleme, yasa dışı delil, dijital delil... Kaç tane kanun teklifi verdim? Size soruyorum, kaç tane verdim? Havaya bakıyordun, tavana bakıyordun, arkanı dönüp konuşuyordun.
METİN KÜLÜNK (İstanbul) - Nereden biliyorsun? Seni dinlemek zorunda mıyım?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sen önüne bak ya, önüne bak.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ne zaman, bakın, ne zaman? Ne oldu biliyor musunuz? Şimdi döndü geldi ve size geldi.
METİN KÜLÜNK (İstanbul) - Sen dön, kürsüde konuş.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, size geldi, size. Sizin yatacak yeriniz yok. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ya, kime diyorsun sen? Ne diyorsun?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Tümünü buraya getirdik. Bakın, tümünü buraya getirdik değerli arkadaşlar. Ya, ayıp! Gerçekten ayıp ya! Bakın, okuyayım... Burada çıkmış...
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Saldırmadan konuş da ne dediğini anlayalım.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ya, ayıp, gerçekten ayıp! Utanıyor insan bunları okumaktan. Bu kürsü milletin kürsüsü. Bu kürsü rüşvetin, yolsuzluğun, ahlaksızlığın savunulduğu kürsü değil; milletin kürsüsü, milletin. (CHP sıralarından alkışlar) Gelsinler versinler pozu böyle bakalım, nasıl verecekler? Ayıp ya! Gelin, bu pozu burada verin. Göstereyim size. Gelin verin bakalım, nasıl vereceksiniz? Burada, okuyayım şimdi size. Bir de tribe girmiş. Ne diyor bakın, özel kalem müdürü: Kol saati mevzusu. Cenevre'yle ilgili herhâlde bir şey istemiş, bir konu varmış onunla ilgili, hiçbir gelişme olmamış.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Nerede yazıyor bu?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Okuyayım: "O kadın da bakan beyi aradı yani hiç kimse gelmedi, gitmedi falan diye bakan da bayağı bir şey yaptı, bozuldu. Yani, hatta bana dedi ki: Söyle, kendim hallederim. Ben, artık, falan filan... Böyle bayağı da bozuldu. Ben de ona: Hadi.... Size iletmek üzere... Zorundayım, görevim..." Ya, bu konuşmayı kim yapmış? Kim yapmış bu konuşmayı? Kim yapmış ya? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ne bilelim ya? Nereden okuyorsun?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Mahkeme kararıyla dinlenmiş bu, mahkeme kararıyla. Kim yapmış bunu? Ayıp arkadaşlar, ayıp!
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Söyle de biz de oradan okuyalım.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Her şeyi yapalım, bakın... Her şeyi yapın ama hiç olmazsa vicdan sahibi olarak çocuklarınızı bu işe bulaştırmayın ya. Ayıp! Çocuklarınızdan ne istiyorsunuz ya? Ne istiyorsunuz? Tertemiz gençler, bırakın, kendi işlerini yapsınlar. Ne istiyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar) Gönder şuraya, gönder buraya. Şunu yap, bunu yap. Ayıp ya, gerçekten ayıp! Okuyayım size... Nerede bu fezlekede Başbakan? Nerede? Soruyorum. Okuyayım mı size? Okuyayım size, bakın okuyayım.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Sen ne okuyorsun orada? Ne okuyorsun orada?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Nerede Başbakan? Tümünden haberi var.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Nerede Başbakan orada?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, tümünden haberi var. Bugün için hesapladım. Ne kadar biliyor musunuz?
METİN KÜLÜNK (İstanbul) - O fezlekeden de size iktidar çıkmayacak.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - 110 milyon lira yani 110 trilyon.
METİN KÜLÜNK (İstanbul) - O fezlekeden de siz Başbakana bir şey yapamayacaksınız.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bir bakanın, bir milletvekilinin, Başbakanın haberi olmadan bu kadar büyük bir rüşvetin kendisine zimmet edilmesi mümkün mü?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hocam iddia, iddia.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Size soruyorum, mümkün mü?
METİN KÜLÜNK (İstanbul) - O fezlekeden de eline bir şey çıkmayacak, hiç merak etme.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ne diyor: "Başbakanla konuştum iki saat." İki saat "Devam edin, cari açık var, bilmem ne var, 3 milyar dolar, 5 milyar dolar gelsin." dedi yahu. Burada hepsi var.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Nerede o? O ne?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Hepsi var, hepsi burada. Bakın, hepsi burada var değerli arkadaşlar. Okuyayım mı?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Ne o? Nereden okuyorsun sen?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Vallahi utanın! O zaman niye dağıtmadınız? Niye dağıtmadınız?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Yahu nereden okuyorsun sen onu? Ne o?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Niye dağıtmadınız o fezlekeleri.
RECEP ÖZEL (Isparta) - O ne, ne?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Fezleke, fezleke. Okuma yazman var mı?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Nereden aldın?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Senden aldım, nereden alacağım. Bakan nereden aldıysa ben de oradan aldım.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Nereden aldın?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakan nereden aldı? Ben de oradan aldım.
Bakın, değerli arkadaşlar...(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Yahu, şimdi bakın, değerli arkadaşlar, hakikaten bakın merak ediyorum. Bu komisyon... Sayın Bakanım dinle, seni de ilgilendiriyor. Bakanım dinle, dinle.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Nasıl ya?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Ya, sen burada Bakana nasıl "dinle" diye bağırıyorsun?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Sizi de ilgilendiriyor, dinleyin.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Başka bir emrin var mı?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ben şunu merak ediyorum değerli arkadaşlar; şunu merak ediyorum, biliyor musunuz: Yahu, rüşvetin de, aracının da bir ahlakı olur ya. Ya, Sayın Bakan gelsin de burada bir cevap versin.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Nasıl rüşvetin ahlakı?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Rüşvetin ahlakı ne?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ne biliyor musunuz? Ne yapmış biliyor musunuz? Size soruyorum, soruyorum. Diyor ki: "10 milyon nerede?" Hakikaten merak ediyorum, bu 10 milyon nerede ya? 83 milyon rüşvet gelmiş, hesap kitap yapmışlar, soruyor: "10 milyon açık var." Yahu, bu komisyon bunun için kurulsun değerli arkadaşlar. Bu aradaki kaçak kimde, kime vermişler bu 10 milyonu? 83 milyon alınmış, Bakan da saymış "Ama eksik var, 10 milyon yok." demiş. Gerçekten de bir yurttaş olarak da merak ediyorum. Bu aradaki aracılar kim, aracılar kim, 10 milyonu götüren kim?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Orada yazmıyor mu?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Komisyon kurulacaksa bunun için kurulsun, hiç olmazsa bu 10 milyonu kurtaralım, hazineye irat kaydedelim.
Değerli arkadaşlar, okuyayım bir daha. Okuyayım mı?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Oku, oku.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bir de merak ettim gerçekten. Bu piyano meselesi var, piyano. Ya, "Cuma günü gelecek." diyor, "Cuma günü piyano gelecek.", Ya, etme eyleme, kargo var, başka mesele var, nasıl gelecek?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Kim diyor, kim? Neyi diyor? Kime gelecek?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - 37 milyon para kalmış, nereden gelecek merak ediyorum, gerçekten merak ediyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Nereden okuyorsun?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Yani bu piyanoyu, resital mi verecekler evlerinde cuma akşamı, kim çalacak? Bakiyesi 37 milyon, kendisi ne kadar? Ya, hepsi bunlarda var değerli arkadaşlar, hepsi var, gerçekten hepsi var ya.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Oku, oku, hadi oku.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Hepsi burada, bak, hepsi burada.
Değerli arkadaşlar, bakın, değerli basın size sesleniyorum, deniliyor ki: Burada hâkim kararıyla alınan Excel tablosu, teker teker yazılmış, teker teker, Excel tablosu.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Kim verdi onu sana?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Kimler biliyor musunuz? "Rüşvetin miktarı ve ne zaman verilmiş." Ayıp size ya, gerçekten ayıp! Bakın, insanın gerçekten ne yapması lazım biliyor musunuz? Bakın, bir bakanın... Bu cumhuriyetin en büyük onuru burada vekil olmaktır, bundan daha büyük bir onur yoktur. Başka bir onur daha var, bakan olmuşsunuz; başka bir onur daha var, Başbakan olmuşsunuz. Ya, bu yetmez mi size, yetmez mi size ya? Nedir bu para aşkı, nedir bu rüşvet aşkı, nedir bu yolsuzluk aşkı ya? Bundan daha büyük bir onur var mı? Bu kürsüde konuşmaktan başka daha büyük bir onur var mı, var mı arkadaşlar? Nedir, nedir, söyler misiniz, bu kadar rüşvet, bu kadar yolsuzluk, bu kadar para hırsı? Buraya bakın ya.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Ya, niye mahkûm ediyorsun? Hukukçusun, bir de mahkûm ediyorsun.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Gerçekten, bakın, size söylüyorum, eğer içinde yoksanız, vicdan sahibiyseniz...
RECEP ÖZEL (Isparta) - Sen hukukçuydun değil mi? Baro başkanlığı yaptın.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - ...bu bakanların yapacağı tek iş var değerli arkadaşlar, burada 15 kişinin önüne çıkmak değil; isterler, giderler, yargılanırlar, gelirler, baş tacı olurlar, baş tacı.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Ama sen yargılamışsın zaten. Sen mahkûm etmişsin, infaz etmişsin.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ama ne yaptılar? Mahkemeyi kapattılar, savcıyı kapattılar, Emniyeti kapattılar, sonra ne yapacaklar? Efendim, işte gelin... Yok böyle bir şey değerli arkadaşlar, hakikaten yok, yok böyle bir şey.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sen mahkûm ettin zaten.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ben kimseyi mahkûm etmiyorum.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Mahkûm ettin, mahkûm. Bir de hukukçusun.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Masumiyet karinesine inanıyorum ama bakın, bu kadar çok pervasızlık yok.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sözüm ona hukukçusun.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bu kadar çok utanmazlık yok, bu kadar çok şey yok.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Sen öyle konuşmuyordun ya.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Şunu da söyleyeyim değerli arkadaşlar, son olarak: Bugün niye...
RECEP ÖZEL (Isparta) - Masumiyet karinesine göre hiç konuşmuyorsun ha.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Anlamadım, anlamadım, bu arkadaşlar, niye bugün desenli kravat takmamışlar, sadece düz kravat takmışlar ha, niye?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Kim ya?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Konuşanlar.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Allah, Allah!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Niye takmamışlar?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sen niye öyle kravat taktın?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - O soru da size zulüm olsun.
Teşekkür ediyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Sen niye yelek giydin içine?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Size zulüm olsun o soru, zulüm. Size zulüm olsun o soru. (CHP sıralarından alkışlar)