| Konu: | İÇİŞLERİ ESKİ BAKANI MUAMMER GÜLER HAKKINDA BİR MECLİS SORUŞTURMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN (9/6) ÖN GÖRÜŞMESİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 05.05.2014 |
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçişleri eski Bakanı Muammer Güler'le ilgili verilen Meclis soruşturması önergesi üzerine konuşuyoruz.
Değerli arkadaşlar, dünden bu yana uzun bir görüşme maratonu içerisindeyiz ve kuşkusuz aynı Meclis çatısı içerisinde yapılan en zor görüşme çeşitlerinden birisi bu yaptığımız görüşme. Aynı Parlamento çatısı altında siyasi nedenlerle bir konuyu tartışmıyoruz, ahlaki ya da hukuki nedenlerle bir suçun işlenip işlenmediği konusunda soruşturma yapılması hususunu görüşüyoruz. Kuşkusuz hiçbir milletvekili arkadaşımız açısından hoş bir tablo değil ancak şunu unutmamak lazım: Parlamentoda görev alırken milletvekili yemini ederek göreve başladık ve milletvekili yemini ederken hukukun üstünlüğünü koruyacağımıza yemin ettik. Dolayısıyla, hukukun üstünlüğünü koruma noktasında yeminimize sadık kalmak zorundayız. Milletvekilleri olarak yeminimize sadık kalmak zorundayız, Parlamento olarak yeminimize sadık kalmak zorundayız ve bir yolsuzluk, rüşvet ya da sair bir suç iddiası söz konusuysa yargının önünü açmak milletvekili yeminin mecbur kıldığı bir görevdir.
Değerli arkadaşlar, evrensel hukukun temel prensiplerinden birisi masumiyet karinesidir, kuşkusuz. Ancak, masumiyet karinesinin gerçekleşebilmesinin zorunlu şartlarından birisi de yargılanabilme imkânının sağlanmasıdır. Eğer yargılanma bağışıklığını kullanarak bir perde gibi yargılamanın önünü kapatırsanız ortada masumiyet karinesinden de bahsetmek mümkün olmaz. O yüzden -Parlamentonun temel görevlerinden birisi de- masumiyet karinesini ayakta tutmak istiyorsak, yargılamanın önündeki bütün engelleri aşmak, açmak ve bu tip iddiaların yargı mercilerinin önüne getirilmesini sağlamak durumundayız.
Bakın, günlerden bu yana tartıştığımız ve hâlâ milletvekillerine açılmayan, ne yazık ki korsan yollardan milletvekillerinin eline geçen "fezleke" dediğimiz rapor burada; 4 eski sayın bakanla ilgili çeşitli suçların iddia edildiği rapor.
Değerli milletvekilleri, bakın, bu raporda İçişleri eski Bakanı Muammer Güler'le ilgili sekiz ayrı suç isnadı var, sekiz ayrı suç isnadı. Bu sekiz ayrı suç isnadında, kamu gücünü kullanarak yabancı bankalara gerçeğe aykırı itibar mektubu vermekten menfaat karşılığı vatandaşlık dağıtmaya kadar, emniyet müdürünü sürgün etmek üzere bir iş adamından menfaat temin edip görevdeki emniyet müdürünü sürgün etmek ya da onunla uğraşmaya, nüfuz kullanmaya kadar, bir şirketin yönetimini ele geçirmek için bakanlık gücünün, kamu gücünün verdiği yetkiyi kullanmaya kadar birçok iddia var.
Değerli arkadaşlar, burada sayılan fiillerin bir kısmı günlük hayat içerisinde zaman zaman karşılaşılabilecek fiiller olabilir. Ancak, iddialara baktığımızda, bu sekiz ayrı fiilin işlenmesi için 14 ayrı partide verilen 6 milyon dolar rüşvet ya da menfaatten bahsediliyor. Bu doğrudur, yanlıştır, bu başka bir şey ama devam eden bir soruşturma, bu devam eden soruşturmada hukuka uygun olarak alınmış dinleme kararları var. Dinleme kararlarında paranın nereye götürüleceği, nasıl götürüleceği, kime verileceği ve bu ilişkinin nasıl kurulduğu, raporu düzenleyen soruşturma makamları tarafından tek tek anlatılmış.
Değerli arkadaşlar, bakın, iki veya üç tane örnek vereceğim: İstisnai vatandaşlık verilmesi konusunda İran uyruklu kişilere kişi başı 1 milyon dolara anlaşma yapıldığı iddia ediliyor. 1 milyon dolar kişi başı rüşvet. Toplam 3,5 milyon doların bu sebeple istisnai vatandaşlık verildiğinin ertesi günü ödendiği, bu ödemelerin hangi şekilde, nerelerde yapıldığı bu raporun içerisinde var değerli milletvekili arkadaşlarım. Paranın bavullarla nasıl taşındığının fotoğrafları çekilmiş. Bunlar teknik takip yani soruşturma makamlarının izin alarak teknik takiple çektikleri fotoğraflar.
Şimdi, bir başka konu, "Emniyet Müdürü Orhan" isimli birisi çete lideri olduğu söylenen Rıza Sarraf'a zorluk çıkarıyor, onunla ilgili bilgileri basına sızdırıyor. Bu konuda, onu sürme karşılığında, ertesi gün sürgün kararının arkasından 400 bin doların verildiği iddiası var. Telefon kayıtlarıyla "Şu saatte gideceksin, parayı şuradan alacaksın, şu kadar lira alacaksın." Bu paralar nasıl alındı, nasıl teyit edildi? Bakın, bir çark kurulmuş. İddia edilen şey şudur: Bir rüşvet ilişkisi var. Rüşveti veren Rıza Sarraf, rüşveti alan dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler. Aracılık yapanlar Barış Güler, Yaşar Aktürk. Paraların transferini sağlayanlar Barış Güler'in yardımcısı Özgür Özdemir, Rıza Sarraf'ın adamı Abdullah Happani. Bütün bunların telefon görüşmeleri dinlenmiş -"Parayı nerede vereceksin, nasıl vereceksin?"- çantalarla, bavullarla paraların nasıl taşındığı tespit edilmiş.
Şimdi, bunun gerçeği yargılama sürecinde ortaya çıkacak. Bunun gerçeği yargılama sürecinde ortaya çıkacak ama bu olayın buraya kadar gelmesi bile çok uzun ve ciddi bir macera sonucu ortaya çıktı. Değerli arkadaşlar, eğer bugün burada görüştüğümüz 4 tane Meclis soruşturma önergesini vermemiş olsa idik bugün ilk görüşülen Meclis soruşturma önergesi de verilmemiş olacaktı.
Ve bu konu yargıda, Emniyette 17 Aralık soruşturmasından itibaren başlayan operasyonlarla doğrudan doğruya kapatılmaya çalışıldı. Bakın, savcılar görevden alındı, Emniyet personeli görevden alındı, 7 bin tane polis görevden alındı. Şimdi yargının önünü açmaktan bahsediyoruz, masumiyet karinesinden bahsediyoruz, hukukun önünü açmaktan bahsediyoruz ama 17 Aralıktan itibaren adım adım iktidar güç ve kudreti kullanılarak soruşturma makamlarını susturmak ve bu dosyayı kapatmak için özel bir çaba harcandığını biliyoruz.
Değerli arkadaşlar, bir şeyi anlamakta zorluk çekiyorum. Son dönemde moda tabirler var: Darbe. Her şey darbeyle açıklanmaya ve her şeyin üzeri darbeyle örtülmeye başlandı. Orduyu tasfiye edeceksin, "Darbecilikle mücadele ediyorum." de, yolsuzluk yapacaksın, "Darbecilikle mücadele ediyorum." de. Darbecilikle mücadele edersiniz etmezsiniz ama darbecilikle mücadele etmenin yolu yolsuzluk yapmak ya da çalmak, hırsızlık yapmak değildir. Bunu anlamak mümkün değil. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bir başka moda tabir: Faiz lobisi, vaiz lobisi, lobicilik. Hangi yerde hangi lobicilik var bilmem, biz lobi ilişkilerini de bilmeyiz ama şu yaşananlar gösteriyor ki Türkiye'de on iki yıldır bir rüşvet lobisi kurulmuş. Türkiye rüşvet lobisiyle mücadele etmediği sürece önü açılmayacaktır. O yüzden, Parlamento olarak, hep beraber, hukukun hâkim olması için komisyon çalışmalarından sonra da birlikte Yüce Divan yolunu açmak zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)