| Konu: | MANİSA MİLLETVEKİLİ ERKAN AKÇAY'IN, MANİSA MİLLETVEKİLİ HASAN ÖREN'İN VE ÇORUM MİLLETVEKİLİ CAHİT BAĞCI'NIN, MANİSA'NIN SOMA İLÇESİNDE MEYDANA GELEN MADEN KAZASINA İLİŞKİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI DOLAYISIYLA |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 90 |
| Tarih: | 20.05.2014 |
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de heyetinizi saygıyla sevgiyle selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Öncelikle, Soma'da hepimizin bildiği gibi 301 işçimizi kaybettik, onlara Allah'tan rahmet, ailelerine sabırlar temenni ediyorum.
Ayrıca, Sayın Mevlüt Aslanoğlu vefat etti; çok üzüldük, kalpten üzüldük ve onun sesini her zaman hissedeceğiz, "Hakkımı istiyorum, Malatya'nın hakkını istiyorum." dediği cümleleri sıkça hissedeceğiz. Allah'tan rahmet diliyorum kendisine.
Değerli arkadaşlar, büyük bir acı yaşadık Soma'da. Bütün iktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplum örgütleriyle, toplumun birçok katmanıyla beraber oradaydık. Özellikle CHP'den, MHP'den, BDP'den ve diğer partilerden gelen arkadaşlarıma da göstermiş oldukları nezaketten dolayı teşekkür ediyorum.
AK PARTİ'miz aynı şekilde, sürekli oradaydı ve hiç ayrılmadı. Acılarımızı sonuna kadar da paylaştık, paylaşmaya da devam ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, Manisa Soma Eynez'de, özel sektöre ait bir şirketin yerinde bir kaza oldu; Türkiye madencilik sektöründeki en önemli kazalardan bir tanesiydi ve o kazada, başından sonuna kadar, bütün kurumlarımızla beraber, aracı gereci, insan kaynaklarıyla beraber hep oradaydık. Malum, AFAD'ın koordinasyonunda, Türkiye Taşkömüründen gelen uzmanlar, onların helikopterle acilen, buradan bizim uçakla yine acilen oraya gidiyor olmamız, 112 acil sağlık hizmetlerinin, UMKE ekiplerinin, yine, 23 ambulansla beraber oraya intikal ediyor olması, Bakanlığımızdan, TTK, MTA, TKİ, MİGEM gibi kuruluşlarımızın, bakan yardımcılarımızla beraber, Sağlık Bakanı Yardımcısı, Çalışma Bakanı Yardımcısı ve bütün bakanlarımız, oraya gelen bakanlarımız, Çalışma Bakanımız, Sağlık Bakanımız, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız, birçok kurumlarıyla beraber, yaklaşık, orada 2.600 kişiyle beraber bu kriz yönetilmeye gayret edildi.
Söz konusu madenin uzunluğu yaklaşık 4,5 kilometre ve en derin yeri, en eksi kodu 450 ve olayın cereyan ettiği yer de 150 metre kadar daha derindeydi. Kaza, ocağa temiz hava taşıyan ana galeride meydana geldiği için, karbonmonoksit zehirlenmesi, aslında bütün ocağı kapladı ve temiz hava yangın sonucunda kirlenerek üretim yerlerine ulaştı ve çalışanları etkisi altına aldı.
Bahsedildi, 787 kardeşimiz; bunlardan 363'ü behemehâl kurtarıldı ve bu süreçte, arama ve kurtarma, canlı çıkartma, yaralıları acilen hastaneye ulaştırma, vefat edenlerin cenaze işlemleri, madenci kardeşlerimizin aileleri, yakınlarının teskini; birçok konu tabii ki bu kriz merkezinin gündemindeydi.
Hasan Bey biraz önce çok doğru bir tespitte bulundu. Krizin doğru yönetilmesinin en önemli gerekçelerinden bir tanesi koordinasyonun tek yerden yapılıyor olmasıdır ve bu konuda AK PARTİ ve bütün muhalefet partileri bu konuya son derece nezaket gösterdiler ve bu krizin doğru yönetilmesine katkı koydular.
AFAD, 156 personel ve 45 araçla beraber; Genelkurmay Başkanlığımız 1 uçak ve 2 helikopterle beraber; Bakanlığımız Zonguldak'tan, Çayıralan'dan Tunçbilek'ten yaklaşık 250'ye yakın personelle beraber; Kızılay 100 personelle ve 12 araçla beraber; Sağlık Bakanlığımız 405 personel, doktor, hemşire, 6 hava aracı, 62 ambulansla beraber bölgede hizmet verdiler. İçişleri Bakanlığımızın hakeza aynı şekilde bütün bu koordinasyonun içerisinde ciddi bir emeği var. Emniyet Genel Müdürlüğümüz, Jandarma Genel Komutanlığı tarafından personel ve aracın da aynı şekilde bu krizin çözülmesine çok ciddi katkılar koyduğunu söylemeliyim.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız, Millî Eğitim Bakanlığımız; Ankara, İstanbul, Balıkesir, Denizli, İzmir, Manisa büyükşehir, Uşak ve Kütahya belediyelerimiz personel ve araçlarıyla beraber Soma'ya koştular.
Daha burada ismini sayamadığımız birçok kurum, birçok sivil toplum örgütü, aynı şekilde bu krizin çözülmesine katkı koydular.
Tek bir yürek orada hep beraber çalıştık ve DNA testleriyle beraber, madende vefat eden işçi kardeşlerimizin eşleştirilmesi yapıldı.
Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından alanda 39 kişiden oluşan yine 13 tane ekip görevlendirildi.
Toplamda 2.743 personelle ve 258 kara aracı ve 9 hava aracıyla beraber Soma'da bu çalışmalar devam etti. Çok büyük bir kriz, çok ciddi bir sıkıntı, derin bir üzüntü ve gerçekten her birimizin derinden yaralandığı bir maden kazası oldu.
Tabii, cumartesi günü bu çalışmalar nihayetlendi ve toplam 486 işçimiz kurtarılmış, 301 işçimiz de hayatını kaybetmiş oldu. Kazanın ardından tabii ailelere manevi desteğin yanında maddi desteğin de sağlanması aynı şekilde başladı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın ailelere cenaze işlemleriyle alakalı yaptığı 1.000'er TL yardım o anda ihtiyacı karşılamaya karşılık, ona matuf bir işlemdi. Tabii ki, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız da burada anlatacaklar, Bakanlıklarıyla alakalı çok geniş bir çalışma alanı hakeza burada yaşandı.
Orada, ihtiyaç sahiplerine yine AFAD'ın yaptığı çalışmalar son derece önemliydi ve Soma'da Sayın Cumhurbaşkanımızdan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımıza, Başbakanımıza, Genel Kurmay Başkanımıza; muhalefet partilerimizin liderleri Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli ve diğer partilerimizin başkanlarına Mecliste grubu bulunmayan parti liderlerine varıncaya kadar bu acıyı hep beraber ortakça paylaştık. Bu acının siyaset üstü olduğuna hep beraber inanmıştık ve ayrıca, sendikalar, TÜRK-İŞ Genel Başkanı, sivil toplum kuruluşları, vakıflar, dernekler; sanat, spor ve basın dünyasının temsilcileri de hakeza aynı şekilde oradaydılar. Buradan, Kızılaya ve maden alanında bulunan bütün sivil toplum örgütlerine bir kez daha teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, eğer bir afet doğal afet değilse, tabii afet değilse orada kusur vardır. Eğer oradaki afet bir doğal afetse oradaki kusur tartışılır ama buradaki kusur, değerli arkadaşlar, kesinlikle tartışılmaz. Bunun paydaşları kim ve hangi kuruluş olursa olsun bununla alakalı yapacağımız çalışmaya itimat etmenizi, inanmanızı özellikle isterim. Çünkü burada insani, siyasi, idari, adli, hukuki, teknik, denetimler açısından ve birçok yönden bu konunun irdelenmesi lazım ve bütün bu saydığım konuların her birinin enine boyuna irdeleneceğinden hiçbirimizin şüphesi olmasın.
Biz, şu anda, madencilikle alakalı... Üretim faaliyetleri, biliyorsunuz, o ocakta durdu. Oranın maden ocağı son derece canlı bir işletme. Maden ocağı, bıraktığınız gibi kalabilen bir işletme değil. Maden ocakları, metan gazı üretebilen, karbonmonoksit üretebilen, için için yanabilen ve manada bir kısım yerleri suların da basabileceği son derece dinamik ve canlı bir varlık gibi davranıyor. O yüzden, bunların üretiminin durdurulması ile ocağın kapatılmasının her birinin ayrı ayrı şeyler olduğunu bir kez daha söylemek isterim.
Zonguldak'taki kömürün ana odağında metan varken buradaki kömürün ana merkezinde kızışma var, kömürün için için yanması var. O yüzden, böyle bir karakteristiği olduğunu da söylemem lazım. Oradaki havanın dolaşımı, aynen insan vücudundaki kalpten çıkan temiz kanın kirli kan olarak dönüp tekrar "refine" edilmesi (rafine edilmesi) ve ondan sonra tekrar temiz olarak verilmesi gibidir. Temiz havayla kirli havanın karıştığı ve çok ince bir çizgiyle beraber yürüdüğü bir alan vardır. Buradaki en büyük sıkıntı, temiz hava yoluna karbonmonoksit blokunun gelmesidir ve bununla, sanki, bütün hücrelere temiz hava verirken kirli hava vermek gibi bir nokta vardır. Bu işin, tabii ki, odağında redevansla alakalı işletmecilik yapan özel sektör vardır ama sorumluluk olarak hem hukuki hem de insani olarak tek başına değildir. Redevans işletmeciliği yapan TKİ'nin ve nezaret eden teknik ve daimî nezaretçilerden ruhsat sahibine varıncaya kadar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızla beraber Çalışma Bakanlığımızın da içinde bulunduğu bir sorumluluk alanıdır.
Biz bu kazayı çok önemli bir tehdit olarak görüyoruz. Bu tehditten, mutlaka önümüzdeki madencilik alanına, şimdiye kadar yaptığımız denetimlerin, şimdiye kadar yaptığımız bütün soruşturmaların ötesinde ayrı bir boyut getirmek durumundayız. Kimse istemez böyle bir kazanın olmasını, ama olmuşsa -şu ana kadar bizim yaptığımız denetimleri arkadaşlarım bana sayfalar dolusu verdiler, şu tarihte buraya gittik, bu tarihte oraya gittik ama- bu kaza olduğuna göre mutlaka daha farklı bir şey var. Bunların her birisi yargıya intikal ettiği için ve savcılıkta bunlar yürütüldüğü için, şu anda bizim bunların detaylarına girmemiz çok doğru olmaz.
İşin başından beri, ilk verdiğimiz basın bülteni ve basın toplantısında, bu kazanın gerekçesi ve nedenleriyle alakalı -belki dikkat etmişsinizdir- son derece temkinli konuştum, çünkü kazanın gerekçeleri, kazanın nereden çıktığı, bu idari soruşturmayla, adli soruşturmayla beraber olacak.
İdari soruşturmada, ruhsat sahibinin yaptığı redevans anlaşmaları ve sözleşmelerle alakalı konulardan tutun, adli konularda, bütün buradaki yapılacak olan cezai işlemlere varıncaya kadar... Tabii ki biz Çalışma Bakanlığıyla aramızda, son derece iyi bir çalışma ekibiyle beraber, acaba çalışmalarda çakışma var mı, bir duplikasyon var mı, aynı işler mi, yaptığımız işler nelerdir, yapmadığımız işler nelerdir, 70'e yakın kalem üzerinde çok farklı denetimlerle beraber geliyoruz.
Değerli arkadaşlar, bir maden kazasının haklı olarak çok ciddi bir haber niteliği vardır, çünkü Edirne'den Kars'a, Sinop'tan Hatay'a varıncaya kadar her birimizi etkileyen ve kalbinin Soma'da attığı bir hafta geçirdik, ama bizim bununla alakalı yaptığımız bütün denetimlerin, bütün çalışmaların üzerine bazı şeyler daha eklememiz gerekiyor. Bu işin hukuki boyutu yanında maddi-manevi tazminatlar olacaktır ve bunlarla alakalı düzenlemeler olacaktır. Adli soruşturmalarda savcılarımızın, hâkimlerimizin ve... Cezai uygulamalar olacaktır. İdari soruşturmalarda tabii ki ruhsat bağları ve biraz önce arz ettiğim gibi, bunlarla alakalı korelasyonlar olacaktır. Sözleşmelerin cezai sorumluluklarla alakalı olan bağlantısı tabii ki adalet tarafından da hep beraber takip edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; burada, Sayın Başbakanımızın da açıkladığı gibi, şehit yakınlarıyla alakalı yapılacak çalışmaları Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın Başkanlığında bir heyet yürütecek. Bizim özellikle bu işleri yaparken, orada, bazı sosyal medyada geçen ve her birimizin söylemekte dahi mahcup olabileceği bazı konular işlenmiştir. Şu anda bunların detayına girmiyorum ama anında oradaki hizmetlerin yapılıyor olmasını ve bununla alakalı yapacağımız çalışmalarda daha da farklı yaklaşımlarımızın sunulacağını özellikle söylemem lazım. Öyle bir madencilik kazası olduktan sonra yapılacaklar ayrıdır; herhangi bir parlama, herhangi bir yangın, herhangi bir metan gazının galeriye verilmesini önleyecek çalışmalar ayrıdır. Şu anda bununla alakalı dünya örnekleri, şimdi olduğu gibi, tekrar inceleniyor. Bizim bununla karşılaşacağımız bir sürpriz var mı, atladığımız bir nokta var mı; yoksa, bütün bu denetimler olduktan sonra, bütün proje şartları, bütün bu fiziki şartlar yerine gelmiş olsa dahi işletmeye refakat konusunda mı bir atlama var, bütün bunların her biri enine boyuna sergilenecek.
Ben çalışma arkadaşlarıma şunu söyledim, basının huzurunda da, kamuoyunun huzurunda da söyledim: 301 canımızı kaybettik. Bununla alakalı ne dünya ne de ahiret vebalini hiçbirimiz üstlenmez, hiçbirimiz omzuna almaz, almaması da lazım. Bu veballe... Onların yaklaşık 500'e yakın da çocukları var. Onların eğitimiyle alakalı, onların öğretimiyle alakalı sonuna kadar takipçisi olacağımızı bu vesileyle burada bir kez daha söylemek istiyorum. Onların bundan sonra bir nebze olsun sıkıntılarını hafifletecek ve devleti, Hükûmeti ve diğer bütün partilerle beraber sivil toplum örgütlerini kendilerinin yanında hissedeceği bir yapıyı kurgulayacağız. Bu, canlarımızı geri getirmez ama bundan sonraki çalışmalarla alakalı bize ışık tutar.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de kömür işletmeciliğiyle alakalı yaklaşık 102 milyon ton her yıl kömür kullanıyoruz ve bunun 80 milyon tonu Türkiye'de üretilen ve ağırlığı linyit olan madenlerden kaynaklanıyor. Bunların istihdamıyla alakalı, rakamlarıyla alakalı, yansımalarıyla alakalı birçok konuya şu anda girmeyeceğim ama bizim -yerli kömürü- hiçbir işçimizin can güvenliğine halel getirmeden bunu yapabiliyor olmamız lazım. Bunun çözümünün "Her birisini kapattık ve olduğu yerde dondurduk." olmadığını hepimizin bilmesi lazım.
Türkiye'deki kömür damarlarının, Güney Afrika gibi, Almanya gibi, Avustralya gibi bir kısım ülkelerdeki damarlardan çok farklı olduğunu söylemem lazım. Bize benzeyen ülkeler var, bize hiç benzemeyen ülkeler var. Çözüm önerilerinde beraber çalışabileceğimiz ülkeler var, farklı çalışabileceğimiz ülkeler var. Güney Afrika'dan bugün -80-82 dolar para veriyorsunuz- istediğiniz limana 6.500 kilokaloride kömür getiriyorlar. Üzerinden 4 metrelik toprağı aldıktan sonra oraya 100 tane iş makinesi koyuyorsunuz, 1.000 tane kamyon koyuyorsunuz ve bütün kömür bu şekliyle elde edilmiş oluyor. Bizde 600 metreler, 650 metreler... Hatta Zonguldak'ta denizin kendisine doğru 200 metre, 300 metre girdiğimiz ve denizin altında bulunan kömürlerimiz gibi değil. Bu, yapılan hiçbir kusuru, hiçbir hatayı makul hâle getirmez. Kömürümüz şu anda bulduğumuz gibidir ve biz onu bulduğumuz yerde ancak çıkartabileceğiz. Bunun sosyal yanları var, siyasi yanları var, birçok yansımaları var, istihdam yanıyla beraber. O yüzden, bu kaza, özellikle Soma kazası yalnızca Türkiye'nin en büyük maden kazası değildir arkadaşlar. Dünyada ne yazık ki literatüre giren bu konuda, biz, bunu hızlıca giderebileceğimiz, kazasızlık ortamını oluşturabileceğimiz bir noktaya gelmiş bulunuyoruz.
O yüzden, değerli arkadaşlar, ben bu esnada, Meclis araştırma komisyonunda bütün katkı koyacak arkadaşlara şimdiden teşekkür ediyorum. Şeffaf olarak bütün bilgileri kendileriyle paylaşacağımızı peşinen söylüyorum.
Tekrar, Soma kazasında hayatını kaybedenlere ve Değerli Milletvekilimiz Mevlüt Bey'e Allah'tan rahmet, geride kalanlarına da sabırlar niyaz ediyorum.
Arz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)