| Konu: | MANİSA'NIN SOMA İLÇESİNDE BAŞTA 13 MAYIS 2014 TARİHİNDE OLMAK ÜZERE MEYDANA GELEN MADEN KAZALARININ ARAŞTIRILARAK BU SEKTÖRDE ALINMASI GEREKEN İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ TEDBİRLERİNİN BELİRLENMESİ AMACIYLA BİR MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGELERİN ÖN GÖRÜŞMELERİ MÜNASEBETİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 21.05.2014 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisi adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben Şırnak milletvekiliyim. "Şırnak" denince kömür akla gelir. Onun için Şırnak ve Soma'nın kardeşliği vardır. Birçok Şırnaklı hemşehrimiz Türkiye Kömür İşletmelerinde, Soma'da çalışır.
Soma, artık iş kazalarında, faciada Türkiye'de en büyük acıların yaşandığı yer olarak anılacak. 301 kardeşimizi toprağa verdik, 486 yaralı var. Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılara şifa diliyorum. Genç annelere, 500'ü aşkın yetim kalan bebeye, nasıl diyeyim, nasıl sabır... Nasıl dayanılır buna? Ve böylesine büyük bir olayda, böylesi bir felakette, böylesi bir faciada biz, gecikmiş araştırmalar, önergeler için Mecliste şu an toplanmış bulunuyoruz. Geçmişte verdik bunlarla ilgili, Soma'yla ilgili de verdik, hepsini AK PARTİ, çoğunluğuna dayanarak reddetti. Sonra, bu facia yaşandı ve bir önerge getirdiler ve bizim diğer 11 önergeyle birleştirip bugün burada "Hadi, bir komisyon kuralım." dediler.
Şimdi, elinizi vicdanınıza koyun. Bunca yaşanan karşısında insani, hukuki, dinî, vicdani sorumluluğu olanlar, siyasi sorumluluğu olanlar, adalet ve yargı açısından hesap vermesi gerekenler, ihmal edenler, kastı olanlar ve 301 ölüme sebep olanlar, ister işletme sahibi olsun ister müdürleri olsun ister siyasiler olsun ister bakanlar olsun ister Başbakan olsun, bu kürsüde, Allah aşkına, paslanmış vicdanlarınızı yoklayın, şu kürsüye gelip paslanmış vicdanlarınızı bir yoklayın ve şöyle düşünün: Böyle bir felaket karşısında bu Hükûmetin başı bu kürsüye gelip "Ey halkım, özür diliyorum. Bu, korkunç bir felaket, bunun gereğini ne ise yapacağım, yapacağız." veya bakanları veya Allah aşkına, bir memuru, bir tanesi çıkıp bu felaket karşısında "Erdemli davranacağım, insan gibi davranacağım, bu acılara dayanamıyorum, benim de sorumluluğum var. İstifa ediyorum, istifa ediyorum, istifa ediyorum ve özür diliyorum." deme cesareti ve yürekliliğini kendinde bulamıyor mu?
Kimi kandırıyorsunuz? Neyin araştırmasını kuracaksınız, hangi araştırma komisyonunu? Ne yapacak? Zaten Bakanlığın idari müfettişleri orada teftişte değiller mi? Zaten daha önce sağlam raporları vermediler mi? "İşletme tıkır tıkır işliyor, kömür çıkıyor." demediler mi? Çalışma Bakanı, 18 Martta demedi mi? Enerji Bakanı altı ay önce bu işletmeyi örnek olarak gösterip "Çok güzel, tıkır tıkır çalışıyor." demedi mi? Bunları yok sayabilir misiniz, hiç olmamış diyebilir misiniz?
Bu yaşanan acılardan çok az önce yaşanan bunları, bu sorumluluk mevkisindeki insanlara soruyorum: O işletmeyi TKİ'den taşeron olarak devralıp, taşeron olarak devraldıktan sonra binlerce işçiyi 2 kilometre derinlere, kor kömürlere, yanar bir madene gönderdikten sonra bu madende grizu patlaması ve metan gazı karşısında bu gaz maskelerinin çaresiz, kabloların yanmaz değil, yanar, tünel koridorlarının tahtalardan, sığınma odalarının ve yaşam odalarının olmadığı ölüm koridorlarında, tünellerinde battaniyelere sarılmış olarak çıkan cenazelerin, battaniyelerle çıkan Uludere'deki cenazeler gibi battaniyelere sarılı ölümlerin kahrolası fotoğrafına birileri "olağan şey, kader" deyip bu halkla dalga geçme hakkını kendinde nasıl buluyor, nasıl bulabiliyor? Bu kadar kolay mı?
Savcılık ne yapıyor? Savcılık, orada, bunca ölüm olmuş, bunca yaralı var, bunca olaydan sonra çıkıyor, yeni ifade almaya başlıyor ve ondan sonra basına diyor ki: "Burayı terk et." Hükûmet, sıkıyönetim, olağanüstü hâl ilan ediyor "Kimse giremez Soma'ya." diyor, taziye bile yasak. "Gelemezsiniz, acıları paylaşamazsınız, gidemezsiniz, kucaklaşamazsınız, hayır, buraya duvar çektik." diyor, tıpkı ocaktaki yanan, ölümlerin geldiği tünellere betonla çekilen duvarlar gibi. Vicdanlarımız pas tuttu diyeceğim ama bunda vicdan yok arkadaşlar. Vicdan yok, eğer olsaydı, tekme tokat girişilmezdi yurttaşa! Eğer olsaydı, oraya koruma ordularıyla girilmezdi! Eğer olsaydı, orada...
Şu, Soma Belediyesinin... Ben maden komisyonu üyesi olarak gittiğimde redevansı 930 bin dolardan, 1997'den gelmiş 2013'e, 300 bin liraya düşmüş bunca kömür çıkarılmasına rağmen. Bu, Soma Belediyesinin bana verdiği belediye payının dosyasıdır, biliyor musunuz?
Belediyeden çaldınız, işçinin emeğinden çaldınız, kaskından çaldınız, baretinden çaldınız, elektrik kablosundan çaldınız, elbisesinden çaldınız, çizmesinden çaldınız, tabutundan çaldınız, çaldınız, çaldınız, çaldınız! Öldükten sonra, ölenlere "kader" diyorsunuz. Böyle kadere isyan ediyoruz arkadaşlar. Böyle kader batsın, olmasın. Böyle şey olur mu!
"Dertlerin kalkınca şaha/ Bir sitem yolla Allah'a,/Görecek günler var daha,/Aldırma gönül, aldırma." diyen üstatlarımız, (...)(x) diyen üstatlarımız var. İsyanı nasıl yaparsınız, yaratırsınız? İşte, böyle yaratılır.
Şimdi, gidip böyle bir rapor daha çıkaracaksınız. Burada bir komisyon kuracaksınız, 10 tanesi AKP'li üye olacak, 5 tanesi de CHP, MHP ve HDP'den oluşacak; sizin dediğiniz olacak, oraya yazacaksınız "zorunlu kaza, zorunlu hata" ve kapatacaksınız ocağa beton çektiğiniz gibi. Ondan sonra, "kan parası" ödeyecek devlet, ondan sonra birkaç yakınını işe alacak ve hiçbir şey olmamış gibi 50 bin tane işçi, özelleştirmenin, taşeronluğun, sömürünün kıskacında, insanlık onurundan uzak yaşama koşullarında, kölelik koşullarında çalışıyorken ve bu ülkede angarya, angarya, angarya koşullarında çalışırken siz gelip burada insanlıktan bahsedeceksiniz. Batsın bu insanlığınız, ölsün bu insanlık! Bu insanlıkta onur yok. Angarya koşullarında yaşayan bir insanlıkta onur arayamazsınız. Onuruna, işçisine, emekçisine sahip çıkarak insan onuruna, adaletine sahip çıkabilirsiniz.
Ne yapalım? Ne yapalım? Biz, 301 ölü, bunca yaralı karşısında Hükûmetin yapmadığını yapmak istiyoruz: Özür diliyoruz ve eğiliyoruz önünüzde. Bu utanç, bu Meclise yeter! Böyle kaçamak yollara saparak adalet gerçekleşmez ve ben, özür diliyorum, özür diliyorum, özür diliyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)