| Konu: | MANİSA'NIN SOMA İLÇESİNDE BAŞTA 13 MAYIS 2014 TARİHİNDE OLMAK ÜZERE MEYDANA GELEN MADEN KAZALARININ ARAŞTIRILARAK BU SEKTÖRDE ALINMASI GEREKEN İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ TEDBİRLERİNİN BELİRLENMESİ AMACIYLA BİR MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGELERİN ÖN GÖRÜŞMELERİ MÜNASEBETİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 21.05.2014 |
SÜMER ORAL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 13 Mayıs Salı günü Soma'da yaşanan maden faciası, 301 madenci kardeşimizin hayata veda etmesine neden olmuştur. Toprağın yüzlerce metre derinliklerinde geçim mücadelesi verirken şehit olan bu evlatlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet, geride bıraktıkları kederli ailelerine, yakınlarına ve milletimize sabır diliyorum.
Soma'da bu acıyı yaşarken, değerli arkadaşımız İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun kaybıyla karşılaştık ve üzüntüyle bu haberi aldık. Değerli arkadaşımıza Allah'tan rahmet, ailesine sabır, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve değerli milletvekili arkadaşlarıma sabır diliyorum.
Değerli milletvekilleri, maden, özellikle kömür ocakları, bilhassa çalışanların sağlığı açısından bünyesinde ciddi riskler barındıran ocaklardır. Bu işletmelerde uygulanan teknolojinin ve bulundurulması gereken cihazların kaliteleri fevkalade önem taşır. Bu konularda maliyetlerden kaçınmak hiçbir şekilde düşünülemez. Etkin, kaliteli ve periyodik denetimlerle, ocaklarda çalışma güvenliğinin günün her dakikası için muhafaza edilmesi şarttır. Burada söz konusu olan insandır ve insan hayatıdır.
Sayın milletvekilleri, 301 evladımızı kaybettiğimiz felaketin üzerinden bugün itibarıyla sekiz gün geçti. Farklı uzmanların vermiş bulundukları bilgiler ve idari, adli makamlarca oluşturulan, bilirkişi heyetlerince hazırlanan ön raporlar felaketin kaynağında ciddi ihmal ve kusurların yattığı izlenimini kuvvetlendiriyor. Kuşkusuz ilgili resmî makamlarca yürütülmekte olan araştırma ve incelemeler sonunda gerçekler açık bir biçimde ortaya çıkacaksa da mevcut veriler bu büyük ocak faciasının öngörülmeyen nedenlerden değil, öngörülebilen nedenlerden kaynaklandığına işaret ediyor. 21'inci asırda, bilgi ve teknoloji çağında, insan hayatının söz konusu olduğu bir işletmede öngörülebilir risklerin önceden öngörülememiş, tespit edilememiş, önlemi alınamamış olmasını kabul etmek kesinlikle mümkün değildir. Şayet, bu alanlarda ortada bir teknolojik yetersizlik varsa, bu durum olayın vahametini küçültmez, aksine, daha da artırır. Burada söz konusu olan, yerin metrelerce altında ekmeğini arama çabasındaki insanların hayatıdır. Tüm bu konular kısa sürede ve kamuoyunu tamamen ikna edecek biçimde mutlaka aydınlatılmalıdır.
Buradaki ihmal ve kusur sadece olayın yaşandığı işletme boyutunda da kalmamalıdır, kafalarda yer alan tüm soru ve şüpheler mutlaka açığa kavuşturulmalıdır. Çok söylentiler var, bunların hepsi tek tek ele alınmalıdır. Çağımızın önemli ilkelerinin başında gelen "şeffaflık" ve "hesap verilebilirlik"in gereği de esasen budur.
Bu vesileyle bir önemli konunun da altını çizmek ve sizlerle paylaşmak istiyorum: Son on iki yılda Türkiye'de, özellikle kamuda denetim fonksiyonu ciddi ölçüde zaafa uğratılmıştır. Denetimdeki bu zafiyet kapasite, etkinlik ve kalite alanlarında yaşanıyor. Örnek olarak Maliye Teftiş Kurulu, Maliye Hesap Uzmanları Kurulunun lağvedilmesi ve Sayıştayın durumunu gösterebiliriz. "Bunların olayla ne ilgisi var?" denilebilirse, bu kesinlikle geçerli olamaz. Tüm bunlar bir anlayışı ve zihniyeti ortaya koyar: Kamuda çalışan bu denetim zafiyetinin, kamuda görülen bu denetim zafiyetinin kademe kademe devletin tüm alanlarında kendisini hissettirmesi kaçınılmaz bir durumdur. Unutulmasın ki tüm çağdaş ülkelerde, devlet yönetimlerinde denetim son derece önemlidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sosyal güvenlik sistemimiz ve mevcut kanunlar çerçevesinde devlet görevini yapacak, kuşkusuz yaraları saracak. Bunu titizlikle takip edeceğiz ama bunu beklemeden devletin hemen bir şey daha yapması lazım: İnsanlarımız yerin altında, kömür ocağında hayatlarını kaybetti; yerin üstünde 301 ailenin ocağına ateş düştü, içleri yandı, daraldı. Can kaybının evlat, eş, baba, kardeş acısı kolay kolay dinmez, unutulmaz ancak devlet hemen, hiç beklemeden, yapacağız, edeceğiz sözlerini bir tarafa bırakarak -biraz önce iktidar partisine mensup arkadaşlarımız "yapılacak", "edilecek" dediler- bu -cek'li, -cak'lı şeylerin hepsini geride bırakarak hemen, derhâl ailelerin kapısını çalıp, onların gelmesini beklemeden evlerinin kapısını çalıp hemen ilk yardımı yapmalı. Vatandaş devletin kapısına değil, devlet vatandaşın kapısına gitmeli. Bunun pek çok yolu var. Gerekirse hemen -bir iki gün içerisinde- yeni bir kanun bile çıkarılır. Milletin gücü, devletin kalitesi böyle günlerde neyi nasıl yaptığıyla belli olur. Bunu mutlaka başarmalıyız.
Değerli arkadaşlarım, Soma faciasıyla birlikte kuşku yok ki maden ve kömür ocakları işletmeleri en ince boyutlarıyla yeniden değerlendirilecek ve emeği ve iş güvenliğini daha öne çıkaran yeni ve köklü bir statüye kavuşturulacaktır. Yapılması gereken budur, beklenmesi gereken de budur.
Değerli milletvekilleri, ben hayatını kaybetmiş değerli emek şehitlerine tekrar Cenab-ı Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)