| Konu: | CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUBUNUN ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ İLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK HAKKINDA (11/32), ŞIRNAK MİLLETVEKİLİ HASİP KAPLAN VE 28 MİLLETVEKİLİNİN, ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ HAKKINDA (11/33), ŞIRNAK MİLLETVEKİLİ HASİP KAPLAN VE 28 MİLLETVEKİLİNİN, ŞIRNAK MİLLETVEKİLİ HASİP KAPLAN VE 28 MİLLETVEKİLİNİN, ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK HAKKINDA (11/34) GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGELERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 22.05.2014 |
CHP GRUBU ADINA SAKİNE ÖZ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
13 Mayısta Soma'da yaşanan iş cinayeti ulusumuzun boğazını düğümledi. Bir yumruk oturdu bağrımıza, birlikte sabırla söküp atmaya uğraşıyoruz. Vardığımız her evde farklı bir acıyı paylaşıyor, çaresizliği umuda çevirmek için omuz omza veriyoruz. İnsani duygularını, emekçinin hakkına saygıyı ve onurunu henüz paraya, kısır siyasi çıkarlara ve kâr hırsına terk etmemiş milyonlarca insanımız yapılanların hesabının önce devlet yetkililerinden ve şirketten her yönüyle sorulmasını bekliyor.
Elinden tuttuğumuz benzi kül gibi geçmiş gencecik gelinlerin, yaşlı gözlerle uzaklara dalmış ana babaların, daha kundaktaki yavrularımın, artık ne diyeceğini bilemeyen Sultan ninemin, babasına özlemini mektuplara döken çocuklarımın, faciadan kurtulan ama yarınını kara kara düşünen madencimizin benden ve bir kez olsun vicdanınızla karar vermenizi beklediğimiz siz milletvekillerinden tek bir talebi var; eşlerinin, babalarının, evlatlarının hakkını söke söke almamızı, gerçek sorumlulardan ama gerçek sorumlulardan yılmadan hesap sormamızı istiyorlar.
Sayın milletvekilleri, kaza aldatmacasına, fıtrat duyarsızlığına sığmayacak 2014 Türkiyesi'nde 1800'lerin maden kayıplarıyla kıyaslanmayacak bu kapkara utanç, bu yürek yakan iş cinayeti 2012'den beri Hükûmeti her yolla uyarmamıza rağmen göz göre göre gelmiştir. Bugün karşımızdaki Bakanlar, Soma tehlikesini sürekli duyurmamıza rağmen yeterli önlemi almamıştır. Başarısız bir şirket gibi yönetilen devlette yandaşların kesesi için yuvarlanan rakamlar, ruhsatlar, maliyetler konuşulur ama "Madencinin hakkı nerede?" dediğimizde suskunluk hâkim olur. Ne yazık ki madencimiz hasta olup izin isterse o günkü maaşından kesilir. Günlüğü 40 liraya kömür paketleyen işçimiz yaralanır, ambulans yerine dolmuşla, kamyonla hastaneye giderken, çalışmadığı gün için de ne mesaisi ne sigortası yatar. Madenin kalbi olan Soma'nın devlet hastanesinde ileri yanık tedavi merkezi olmadığından işçimiz başka şehre sevk edilir. 3 lira ekmek parasıyla, karnını ekmek arası peynirle, elinin kazmasıyla doyurmaya çalışır.
Bir araba fazla kömür uğruna madencinin molası sürekli ertelenirken susarlar ama facia günlerinde bugün hesap vermesi beklenen Bakanın iki gündür giydiği gömleği, yediği çay-simidi haberlere manşet yaparlar. Ne var ki haberli gelinen denetimlerde paralel bağlanması gereken havalandırma sistemlerinin seri bağlanması gibi çok önemli eksikleri görmeyip ana yollar şöyle bir göz ucuyla gezilir, daha sonra derhâl teftiş ekibiyle yemeğe geçilir. Sizi uyaran meslek odalarının yetkisi elinden alınır, ihmalin sorumlusu bakanlıklar hiç utanmadan meslek odalarını mali yönden sorgulamaya başlar. Madencimiz küflü gaz maskesini denedi diye 400 lira ceza yer. Zulme sesini yükselten, "Bu maden bu üretimi taşıyamaz." diyen emekçi, çavuşundan amirine, oradan parti teşkilatına kadar hizaya çekilir. Tüm uğraş, varsa yoksa prim kapmak için yarışmak, bir araba daha kömür çıkarmak içindir. Madencimiz her gün "Bir sabah işten çıkarılacağım." korkusuyla, çekilmiş banka kredisinin hesabıyla gece gündüz mesaiye devam etmiştir. Sorumlu bakanlar ise tüm bu sömürüye, adı üstünde, sadece bakmıştır.
Sayın milletvekilleri, "Soma'da felaket yaklaşıyor." diyerek sizleri uyarmıştık. Öyle zannettiğiniz gibi üç hafta önce değildi, tarih 19 Kasım 2012'ydi. Araştırma önergesiyle Soma'daki madencilik sorununa, denetim ve çalışma şartlarına dikkat çektik, çoğunuz sustunuz. "İşçilerin ek mesailerinde açıkça sömürü vardır." dedik, insanı yok sayan rekabeti körü körüne sürdürmek uğruna durdunuz. "Madenlerde hak edişleri, kıdemi ödenmeyen, toplu sözleşmeden usulsüzce çıkarılan, başka madenlere sigortasız, günübirlik sürülen madenciler var." dedik ama ilgilenmediniz. Bugün, Soma'da tekmeyle, tokatla, insan onuruyla oynayan, vicdanlara kelepçe vuranlar, işçilerimizin zorla mitinglere taşınmasını, madende ara vermeden çalışmasını, bakan gelecek diye zorla iftar mesaisine bırakılmasını Meclise taşıdığımızda sadece seyrettiniz. Sömürüyü katlayan, denetimi sıfırlayan, işçi sınıfını, işçi sağlığını, güvenliğini eften püften sayanların tüm sorumluluğu şirkete yükleme mesaisinin toplumumuzda hiçbir karşılığı olmayacaktır, olmamalıdır.
Sayın milletvekilleri, hatırlatmak boynumun borcudur. 24 Ekim 2013'te araştırma önergemizi verdiğimiz gün Mecliste size şunları söylemiştim: "AKP döneminde, devlet, denetimi bırakmış, insan saymadığı işçimizi ölüm çukuruna yollamıştır. 20 Ekimdeki yangının mağduru işçilerimiz deneyimli olmasaydı, kendi olanaklarıyla barikat kurup dışarıya çıkmasıydı, bugün nasıl bir faciayla karşılaşacaktınız hiç düşündünüz mü?" Ne acı ki Sayın Faruk Çelik ve Taner Yıldız 24 Ekimdeki bu uyarımı, ihmallere çözüm bulmayı yedi ay boyunca erteledi. Yazık ki geçen hafta, tam da "geliyor" diye yedi ay önce uyardığımız bu faciayı yaşadık. İş cinayeti bir zincirdir sayın milletvekilleri, kazayı öngöremezsiniz, birden gerçekleşir ama cinayetler güvenlik tedbirleri alınmadan, ahbap çavuş ilişkilerine yaslanarak "Ben geliyorum." der. Madenlerde ruhsat işlerini kendine bağlayan Başbakanın tercihlerinden başlar, ihalelerin, sözleşmelerin içeriğine, kimlerin kayrıldığına uzanır. Denetimlerin kimler tarafından, nasıl yapıldığına, sendika duruşuna, eski taşeron ağalarına, iş güvenliğine bağlanır. İş cinayetlerine sınırsız özelleştirmeyle, emek sömüren taşeronlaşmayla ve eksik denetimlerin yarattığı büyük yıkımlarla ortam hazırlayan devlet yöneticileri acımızın asıl sorumlusudur, sizsiniz asıl sorumlular. Sizin bu yükü medya eliyle, bakanların sakin diliyle Hükûmet üstünden atmaya, tek başına şirketin üzerine yıkmaya gücünüz yetmeyecek. Siz bu büyük sorumluluğun altında resmen ezildiniz. Soma'daki şeffaflıktan uzak yönetimle altı ay boyunca Soma'nın çilesini büyüttünüz. Soma'da tam bir bilgi karartmayla devlet için kötü sınav verdiniz. Siz sayın bakanlar, önlenebilir cinayetleri kadere teslim edip sahadan çekilemezsiniz. Çok açık bir gerçek var, biz, işçi hakları, güvenceli çalışmaya çözüm getirdikçe Hükûmet susmakta ve hatta ölüm geliri ve aylığı, cenaze yardımı gibi kanunda zaten var olan ödemeleri işçi ailesinin haklarına bir lütuf gibi aktarmaktadır. Oysa, bizim, pirim gün sayısı yetmeyen, sigorta sorunları yaşayan, 2008 öncesine göre yaşlılık ve ölüm aylıkları oldukça düşen ailelerimizin sorununu çözecek tüm tekliflerimiz hazırdır.
Sayın milletvekilleri, gelin Soma'daki adalet feryadına kulak verin. Sorumsuzluğa, faciaya göz yuman bu bakanların hâlâ koltuğunda oturmasına, Meclisin utanmasına fırsat vermeyin. Bir avuç kömür için bir ömür veren madencilerimizin bugün tekrar burada anılmasını sizlerden istiyorum ve bu gensoruda ne olur vicdanlarınıza göre karar verin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)