GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLARIN KEŞFİ, EĞİTİMLERİYLE İLGİLİ SORUNLARIN TESPİTİ VE ÜLKEMİZİN GELİŞİMİNE KATKI SAĞLAYACAK ETKİN İSTİHDAMLARININ SAĞLANMASI AMACIYLA BİR MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU KURULMASINA İLİŞKİN ÖNERGELER VE MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU RAPORU
Yasama Yılı:4
Birleşim:93
Tarih:27.05.2014

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, o zaman BDP adına bu önergeyi vermişiz, şimdi Halkların Demokratik Partisi adına sizleri selamlıyorum.

Verdiğimiz önergede, genç nüfusumuzun, çocuklarımızın, yarınımızın, geleceğimizin gerçekten eğitim ve istihdamında üstün zekâlılar başta olmak üzere, hızlı öğrenebilme ve öğrendiklerini daha uzun süre akılda tutabilme yetisi başta olmak üzere çok farklı alanlarda bir araştırma komisyonu kurulmasında yarar görmüştük. Bu Komisyonda dünyadaki oranın yüzde 2,5-3 civarında olduğu söyleniyor, bu kategoriye girenlerin. Bu konuda diğer parti gruplarının da benzer önergeleri var.

Bu Komisyonda çalışan arkadaşlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Ancak bir iki noktada da olsa eksikliklerini, göremediği noktaları burada, Sayın Bakanın huzurunda açmak istiyorum. Neden açmak istiyorum? Çünkü bu güzel çalışmanın içinde eğitimcilerin olduğunu biliyoruz. Fakat bu özellikle Yedinci Bölüm'de ulusal ve uluslararası mevzuat ve üstün yetenekli çocuklar, insan hakları hukuku ve "hak" kavramı yönünden ele alındığı zaman bir gerçek unutulmuş: Türkiye'nin 76 milyon nüfusu olduğu, bu nüfusun büyük bir kesiminde farklı kültürlerin, dillerin yaşadığı, ana dil gerçeğinin olduğu ve -bu ana dil gerçeğinin- maalesef Anayasa'nın 42'nci maddesi uyarınca sadece devletin resmî dili çerçevesinde eğitim imkânı tanıdığı, özel okullarda ise Lozan'la azınlık okullarına belli düzeyde verildiğini görüyoruz.

Şimdi, buradan ben şuna girmeyeceğim: Soma'nın acısıyla yanıyoruz ve tabii ki Soma'da eğer sahte plakalı, siyah bir Doblo araç çocuk kaçırmak için dolaşıyorsa o ülkede siz önce neyi sağlamaya çalışırsınız? Çocuklarınızın yaşam hakkını garantiye almaya, bu asli görev. Eğer ekmek almaya giden bir çocuğun kafasına gaz fişeği isabet ediyorsa onun yaşam hakkını garantiye alırsınız.

Burada cezaevine giden arkadaşlarımız var. Elinizi vicdanınıza koyun, Pozantı Cezaevindeki çocuk tecavüzleri tutuklu ve hükümlülere, Sincan, daha başka yerlerde, yeni Adana'da... O konu vicdan sızlatıyor mu, sızlatmıyor mu; buna da girmeyeceğim fazla.

Ama şuna girmek istiyorum: Ana dil eğitimine yer vermeyen bir rapor, bir tekçi rapor değil midir arkadaşlar? Ana dil eğitimine... Ki yasayı kendiniz çıkardınız, okulda bazı dillerde eğitim yapılıyor. Sayın Bakana defalarca söyledim, dedim ki: Ne olur, Artuklu Üniversitesinde dil eğitimi alan 400-500 öğretmen tayin bekliyor, Allah aşkına! Bakın, 20 milyon için böyle bir rakam.

Şimdi, ben bunu niye söylemek zorunda hissediyorum kendimi? Çünkü ulusalüstü hukuk ve sözleşmelere dikkat çekilen bir rapor var burada, kapsamlı bir şekilde. Şimdi, bu raporda hak ve eşitlik açısından bakılmış, insan hakları, temel insan hakları ve bunun içinde üstün yetenekli çocuklarla ilgili evrensel beyannameler.

Peki, Türkiye G20'nin içinde yer alan bir ülke olarak, el vicdan... Gelişmiş 20 ülkeden 1'iyiz, 17 veya 16'ncı ekonomiyiz. Peki, Allah aşkına, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni imzalarken sırf dilini konuşmasın diye çekince koymak zulüm değil midir? Hangi zekâyı geliştireceksiniz birisinin ana dilini öğrenmesini yasaklayarak? Birleşmiş Milletlerin Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi'ne çekince koymak zulüm değil midir, yine dille ilgili? Ekonomik ve Sosyal Sözleşme'ye çekince koymak zulüm değil midir, yine bununla ilgili? Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin bütün çekinceleri dille ilgili arkadaşlar. "Bu ülkede Türk olmayan ölsün, büyümesin, zekâsı gelişmesin, okumasın, fazla gelişmesin, öğrenmesin." Bu zulümdür arkadaşlar. Bunların bu raporda yer alması lazım. Türkiye, Avrupa Birliği sürecinde, çerçeve sözleşmesini niye ısrarla imzalamıyor? Azınlık haklarını statü altına alınan bir dil...

Peki, Allah aşkına, buna rağmen şunu söylemek istiyorum: Ana dil öğretimindeki temel ilkeleri aldığınız zaman -bunun evreleri var, eğitim, pedagoji ve diğer konularda- düşünün, bir çocuk öğretimde kendi dilini... Bütün derslerden yararlanması, değişik dil çalışmaları, çeşitli ders araç ve gereçleri, bütün bunlar bir bütündür, hepsini sayıyorum. Şimdi, bunları saydığım zaman şöyle bir şey çıkıyor karşıma: Koydukları bir kriter var dil bilimi uzmanlarının ve şunu söylüyorlar, çocukları yaşlarına ve kategorilerine göre ayırdıktan sonra, iyi bir eğitim alabilmeleri için diyorlar ki: İşte, evreleri var ana dil eğitiminin -14, 15 yaşından tutuyorlar- belli yaşlarda belli eğitimlerden geçmesi lazım.

Şimdi, burada eğitim dilini yasaklayan bir Anayasa, yasaklayan yasalar, uluslararası sözleşmelere konan çekinceler ve arkasından, biz gelip burada çocuklarımızın geleceğini konuşacağız, zekâsını konuşacağız, üstün yetenekli olacaklar. Sayın Bakan, Cizre Fen Lisesinde bir öğrencimiz, Miryem Bayram, bir proje geliştirdi. Bu proje, polimerlerin doğada çözünme süresini düşürmek için alternatif bir yöntem. Yani, bu plastik torbalar falan atılıyor ya çöp olarak, yüz yıl yaşıyor, bunun sürecini...

Sayın Kuzu, dinlersen çok faydalı bir şeyden bahsediyorum, polimerlerin çözünürlüğünden bahsediyorum. Yüz yıl tabiatı kirleteceğine, Cizre'de fen lisesinde okuyan bir öğrenci, bunu üç yıla, dört yıla indiren bir proje geliştiriyor. Gürcistan'da da -Faysal kardeşimiz Cumhurbaşkanıyla oradayken- yarışmada dünya 2'nciliği alıyor 43 ülke, 124 finalist proje arasında. Ana dili Kürtçeydi.

İnanın, ana dilden ikinci bir dile, iki dil eğitimi, çok dillilik, iki dillilik konusunda çok şey biliyoruz. Aslında bunun uzmanı olan arkadaşlarımız, eğitimcilerimiz var burada. Amin Maalouf'un gidip Fransızca roman yazması veya başka dilde roman yazanların karşılaştığı kavram olaylarını... Ancak şunu ifade etmek istiyorum: Tabii ki bu proje olimpiyatlarında böyle bir keşif mutlaka Bakanlığımızın da ilgisini çekmiştir. Buna benzer projeler var, programlar var ama siz bir şeyin hukuk altyapısını oluşturmadığınız zaman ve eşitlik sağlamadığınız zaman ve ülkede o insanlara "Sen de eşit yurttaşsın, bu ülkenin evladısın, bu ülkeye vergi veriyorsun, sen de bu ülkenin bütün nimetlerinden yararlanabilirsin." demediğiniz sürece ve ülkenin insanlarının nüfusu milyonlarla olduğu zaman, milyonlarca çocuğun kendi geleceğini hem ana dilinde hem resmî ortak kullanacağı bir dilde, ikisinde de... Ki bütün okullarda artık iki dil ve üç dil var arkadaşlar. Bundan korkmamak lazım. İnanın, Orta Doğu'da, Suriye'de, Irak'ta, İran'da, Başur'da, Rojhilat'ta, Rojava'da 50 milyona yaklaşan bir Kürt nüfus hem kendi resmî dilini hem kendi ana dilini öğrendiği zaman kendisini daha iyi geliştirme imkânına sahip olacaktır.

Burada davet ediyorum: Sayın Bakanım, bu raporun tuzu eksik; tuz, tuz eksik bu raporda. Her şey güzel de tuzu koymadığınız zaman bu yemek tuzsuz olacak. Eşitlik tuzu eksik. Bunun içine biraz eşitlik tuzu serpmenizi diliyorum.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)