GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLARIN KEŞFİ, EĞİTİMLERİYLE İLGİLİ SORUNLARIN TESPİTİ VE ÜLKEMİZİN GELİŞİMİNE KATKI SAĞLAYACAK ETKİN İSTİHDAMLARININ SAĞLANMASI AMACIYLA BİR MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU KURULMASINA İLİŞKİN ÖNERGELER VE MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU RAPORU
Yasama Yılı:4
Birleşim:93
Tarih:27.05.2014

FATMA NUR SERTER (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üstün yetenekli çocuklarla ilgili hazırlanan bu rapor, gerçekten çok büyük özveriyle yapılmış, çok ciddi, geniş kapsamlı ve değerli bir çalışmanın ürünüdür. Ben konuşmama başlarken Komisyon Başkanı Sayın Halide İncekara'ya sergilediği yönetim üslubu nedeniyle teşekkür etmek istiyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çok verimli, çok eşitlikçi, her türlü görüşün çok rahatlıkla paylaşıldığı bir çalışma yaptık. Bunda en büyük pay da Komisyon Başkanına aittir, hakkını teslim etmek gerektiğine inanıyorum.

Şimdi, rapor hazırlandı ancak, ne yazık ki bu kadar önemli bir konudaki rapor, ilk defa Türkiye'de üstün yetenekli çocuklarla ilgili önemli atılımlar gerektiren uygulamalara, çözüm önerilerine yer veren bir rapor, bir yıl yedi ay sonra Genel Kurul gündemine geldi. Bir kere bu kayıptan üzüntü duyduğumu ifade etmek istiyorum.

Raporlarda tespitler yer alır, öneriler yer alır. Bu raporda da çok geniş kapsamlı, son derece bilimsel, yurt içi ve yurt dışını da kapsayacak nitelikte ciddi çalışmalar ve tespitler vardır, bir de gerçekten uygulamaya dönük öneriler vardır. Ancak raporlar, kütüphane raflarında durduğunda ve o uygulamalar yaşama geçirilmediğinde hiçbir anlam ifade etmez. Onun için, büyük bir umutla ve heyecanla hazırlamış olduğumuz bu raporun içinde yer alan önerilerin uygulamaya geçmesini ve gerçekten ülkemiz açısından çok büyük önem taşıyan üstün yetenekli çocukların tanılama sürecinden başlayarak onların eğitimi ve istihdamıyla ilgili gerekli düzenlemelerin bir an önce yapılmasını diliyorum.

Değerli milletvekilleri, "tanılama" dediğimizde, tanılamanın yapılacağı yani bu çocukların keşfinin yapılabileceği en uygun alan, en uygun ortam kuşkusuz okul ortamıdır ancak okul ortamında bu tespitlerin yapılabilmesi için o ortamın öncelikle elverişli olmasına ihtiyaç vardır.

Sayın Bakanım, sizin Türkiye'de eğitimin koşullarını -bazılarını tabii ki Bakan olduğunuz için dile getirmiyorsunuz ama- çok yakından bildiğinize inanıyorum. Okulların fiziksel şartlarının yeterli olmadığı, öğretmen sayısının ve niteliklerinin yeterli olmadığı ve sınıf mevcutlarının yüksek olduğu bir öğretim modeli içerisinde -gerçekçi olalım- biz, üstün zekâ ve yetenekteki çocukları nasıl saptayacağız, nasıl bulacağız? Hâlâ okullarımızın, okul sayısı itibarıyla, yüzde 30'unda birleştirilmiş sınıfta eğitim yapılıyor. 1'inci, 2'nci, 3'üncü ve 4'üncü sınıf bir arada eğitim yapıyor, tek bir öğretmen. Şimdi, bu öğretmen bakacak, o çocuklar içinde "Şu üstün zekâlıdır, şunun şu konuda üstün yeteneği vardır." diye tespit yapacak.

Bir üçüncü şey, ders çizelgeleri. Eğer yetenek tespit etmek istiyorsak ne vereceğiz öğrenciye? O yeteneğini belirleyeceği ders sunacağız. Var, ilkokula bakıyoruz, bir saat haftada görsel sanatlar dersi var. O bir saatlik derste konunun uzmanı olmayan sınıf öğretmeni bakacak ve çocuğun hangi görsel sanatlarda yeteneği olduğunu ya da üstün yeteneği olduğunu saptayacak diye bekliyoruz. Bir saat müzik dersi var. Hangi müzik odasında, hangi enstrümanlarla bu ders yapılacak da çocuğun o konudaki üstün yeteneği saptanacak diye soruyoruz. İlkokulda beden eğitimi ve spor dersi yok, onun yerine işte, fiziki etkinlik vesaire diye bir ders konmuş. Ortaokulda beden eğitimi ve spor dersi başlıyor. Hangi spor salonunda, hangi araçlarla, eğitim araçlarıyla bu ders görülecek de çocuğun örneğin jimnastiğe, yüzmeye, işte basketbola, futbola yetenekli olduğu -bu çeşitlilik içinde eğitim sunulacak da- bu yetenekler nasıl tespit edilecek diye soruyoruz. Bütün bunları sorarken, bu rapor hazırlandıktan sonraki bazı kararları ve uygulamaları da elbette sorgulamak zorundayız. Örneğin 5/11/2013 tarihinde Okul ve Spor Kulüpleri Yönetmeliği kaldırıldı. Bu yönetmelik ne işe yarıyordu? Okula top alınmasına, basket potası alınmasına, gerekli spor malzemelerinin teminine yarıyordu. Şimdi, beden eğitimi öğretmenleri bana geliyorlar, "Okulda beden eğitimi dersi yaptıramıyorum çünkü eğitim araç ve gereci kalmadı." diyorlar. O zaman ben de Sayın Bakan, bunu size soruyorum: Lütfen, bu konuyu çözerseniz yeni yeteneklerin keşfedilmesine katkı vermiş oluruz.

Bir başka sorum: Mesleki ve teknik okullarda acaba spor alanında yetenekli öğrenci bulunmayacağı kararını kim vermiştir? 28/1/2014 tarihinde Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü beden eğitimi derslerinin mesleki okullarda kademeli olarak kaldırılmasına ilişkin bir karar almıştır. Bu okullardan spor alanında yetenekli öğrenci yetişmeyeceğine kim, nasıl, neden karar vermiştir, bunu da soruyorum Sayın Bakan.

Gelelim BİLSEM'lere; bilim ve sanat merkezleri, üstün yetenekli çocuklarımızın yegâne eğitim alabildiği merkezler. Bu merkezlere baktığımızda çok üzüntü verici bir değişiklikle karşılaştığımızı görüyorum.

Bakın, engellilerin eğitim gördüğü gökkuşağı okullarına gittim. Fevkalade güzel, devlete ait bir okul. Engelli olan ve olmayan öğrenci bir arada eğitim görüyor. Şunu gördüm: Tek bir engelli öğrencinin sorunu için bir öğretmen tahsis edilmiş ve o rehber öğretmen odada bir tek öğrenciyle ilgileniyordu. Gerçekten iftihar ettim.

Şimdi, gelelim, BİLSEM'e, üstün yetenekli çocuklara eğitim veren kuruma. BİLSEM'lerde rehber öğretmen sayısı 1, 1, Sayın Bakanım, 1'e indirildi. BİLSEM'lerde, öğrenci sayısı 200 öğrenciden az olan BİLSEM'lerde müdür yardımcılığı kaldırıldı. Bu okullarda bir branşa tek bir öğretmen atanıyor. Şimdi, biz, engelli öğrencilerimize katkı verdiğimiz kadar acaba üstün yetenekli öğrencilerimize katkı vermeyi neden düşünmüyoruz?

Geliyoruz Millî Eğitim Bakanlığı İç Denetim Raporu'na. Millî Eğitim Bakanlığı İç Denetim Raporu'nda alt zekâ grupları için genel bütçeden ayrılan payın binde 1'i üstün zekâlı öğrenciler için ayrılmaktadır. Bu da Millî Eğitim Bakanlığı İç Denetim Raporu'nda rakamsal olarak belirtilmiştir.

Şimdi, gelelim yetenek tespiti için getirdiğiniz 4+4+4'le diğer imkânlara. "Seçmeli ders" dediniz. En az 10 öğrenci olması lazım o seçmeli derste öğrencinin yeteneğini kanıtlayabilmesi için. Öğretmen bulunamadığı için çoğu yapılamıyor.

Bu ve benzeri -zamanım bittiği için ayrıntıya giremiyorum- pek çok uygulamadan umutsuzluğa kapılmak istemiyoruz. Ancak rica ediyorum, Millî Eğitim Bakanlığı İç Denetim Raporu'nda BİLSEM'lerle ilgili ne gibi eksiklikler olduğuna tekrar bir göz atın. Dileğim, amacım, Türkiye'nin geleceği için üstün yetenekli çocukların kazanılmasıdır. Ama bu çalışmada katkı yapan bütün milletvekili arkadaşlarıma tekrar teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)