GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SAĞLIK ÇALIŞANLARINA YÖNELİK ARTAN ŞİDDET OLAYLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA BİR MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGELER VE MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU RAPORU
Yasama Yılı:4
Birleşim:94
Tarih:28.05.2014

MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün çok önemli bir konuda Meclis Araştırması Komisyonu raporunu görüşmek üzere toplanmış bulunuyoruz. Sağlık çalışanlarını şiddete karşı en güçlü biçimde nasıl koruruz, bunun yollarını konuşuyoruz. Komisyonumuz güzel bir çalışma ortaya koydu, Sayın Başkana, üyelere, katkıda bulunanlara, herkese teşekkür ediyorum. Konu, siyasi polemiklerin kısırlığına kurban edilmemeli, muhalifini yıpratmak için bir fırsat gibi görülmemeli. Şiddet gibi evrensel ve geçmişten beri devam eden köklü ve önemli bir problemle karşı karşıyayız. Bu problemi çözmeye odaklanmak gerekiyor. Bir tek sağlık çalışanına bile şiddete tahammülümüzün olmadığını ifade ediyorum.

Bir doktor olarak şunları söylemek istiyorum: Milletimizin bugün verilen sağlık hizmetlerini takdir ettiğini, bu hizmetleri veren sağlık ailesinden, hekimlerden büyük ölçüde razı olduğunu biliyoruz. Elimizdeki araştırmalar da bunu söylüyor, vatandaşın hayır duasıyla sık sık karşılaşmamız da bunu gösteriyor. Elbette memnun olmayanlar olacaktır ve vardır ama bunu resmin bütününe şamil olarak gösteremeyiz. Hâl böyleyken zaman zaman kendini bilmez, haddini aşan kişilerin sağlıkçılara sözlü, fiilî saldırılarda bulunduğu da bir gerçektir. Bu düşüncede olanlar bilmelidir ki hekimlerimiz, sağlık çalışanlarımız sahipsiz değildir. Onlara dokunanlar karşılarında sadece bizleri ve Sağlık Bakanlığımızı değil, sağduyulu bütün toplumu bulacaktır.

Sağlık çalışanına şiddeti önlemek ve gerekli tedbirleri almak için Sağlık Bakanlığımız, emniyet güçlerimiz gerekli hassasiyeti göstermeli ve şiddet uygulayacak kadar ileri gidenler mutlaka gerekli şekilde cezalandırılmalıdır. Yargımız da sağlıkçıya karşı bir saldırıya büyük bir hassasiyetle yaklaşmalı, kesinlikle iyi hâl gözetmeksizin, adil biçimde gereğini yerine getirmelidir. Emniyetin ve yargının tutumu maganda ruhlu saldırganlara haddini bildirmekte hızlı ve kararlı olmalıdır, bütün sağlık ailesinin beklentisi budur. Burada basınımıza da önemli bir sorumluluk düşüyor. Hiçbir sağlık çalışanı ya da sağlık kuruluşu için yargısız infaz yapılmamalıdır.

Meslek örgütlerine düşen önemli bir görev, problemlere dikkat çekmek için yapılan eylemlerde halkın sağlık hizmeti alma hakkını ihlal etmeden toplum duyarlılığının oluşması ve yetkililerin dikkatini çekmeye çalışmak olmalıdır. Hekim saygınlığını tekrar elde etmek için gayret sarf edilmelidir. Hepimizin ama özellikle iktidarıyla, muhalefetiyle biz siyasetçilerin bu konuda sertliğin, çatışmanın dili yerine mümkün olduğunca sevginin, anlayışın dilini kullanmamız önemli hâle geliyor.

Biliniz ki sağlık çalışanları büyük bir iş yükü altında çalışıyor. Doktor ve hemşire sayımız son yıllardaki artışa rağmen hâlâ yetersizdir. Sağlık çalışanları işlerinin bütün ağırlığına rağmen sağlıkta dönüşümün insana kıymet veren anlayışıyla hizmette kusur etmemeye çalışmaktadırlar.

Vatandaşlarımızdan da sağlıkçılara karşı anlayış, saygı, sevgi ve empati bekliyoruz. Sağlık çalışanları gayret, samimiyet ve fedakârlıklarıyla ancak takdire layıktır. Gecesini gündüzüne katarak hayat kurtarmak için yorulmak nedir bilmeyen sağlık çalışanlarının yaptıkları çalışmalar her türlü takdirin üzerindedir. Sağlıkta dönüşüm ve gelişimin mimarları hekimler ve tüm sağlık çalışanlarıdır.

Son yıllarda sağlık hizmetlerinden memnuniyeti üst seviyelere çıkaran, cumhuriyet boyunca yaşanmamış, ertelenmiş, bazen düşünülmüş ama cesaret edilememiş köklü değişimleri bünyesinde barındıran Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın başarılı bir şekilde hayata geçirilmesinde emeği geçenlere herkes şükran borçludur.

AK PARTİ iktidarının sağlığa verdiği önem ve gayretler neticesinde ülke genelinde hasta memnuniyeti yüzde 39'dan yüzde 75'lere yükseldi. Hatta bazı illerimizde daha yüksek seviyelerdedir. Avrupa ülkelerinde bu memnuniyet düzeyine çıkan ülkelerdeki kişi başı sağlık harcaması 4.500 dolar civarındadır. Biz bu memnuniyeti kişi başı 950 dolar ila 1.000 dolar harcayarak gerçekleştirdik.

Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan sınıflamada orta üst gelir grubu ülkeleri arasında olmasına rağmen ulaştığı sağlık göstergeleri üst gelir grubu ülkelerle karşılaştırılacak düzeydedir. Özellikle anne ve bebek ölüm hızları, sigara içme oranları ve aşılama kapsamı gibi alanlarda çok etkileyici iyileşmeler sağlanmıştır.

Yıllarca, insanımız hastanede, muayene kuyruklarında, ilaç kuyruklarında hizmet alabilmek için sırada bekledi; şimdi, uçak ambulanslar, helikopter ambulanslar, kar paletli ambulanslar ve deniz ambulansları millete hizmet için sıraya girdiler. Koğuş sisteminden modern odalara, aşının bulunmadığı günlerden 14 çeşit ve Avrupa'nın en başarılı aşılamasının yapıldığı sisteme, basit bir diş dolgusunun bile yapılamadığı günlerden ağız ve diş sağlığı hastanelerinin açıldığı bir hâle gelen sağlık sistemi tüm dünya tarafından gıptayla izlenmekte ve "Bu işi nasıl başardınız?" diye fikir sorulan örnek bir ülke konumuna gelmiş bulunmaktayız.

İnsanımız her konuda olduğu gibi, sağlık hizmeti konusunda da en iyisine layıktır. Personel memnuniyetini sağlamadan hasta memnuniyetini tam olarak sağlamak mümkün değildir. Sağlığın içinden gelen bir milletvekili olarak özellikle bu konudaki çalışmalara daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğine inanıyorum.

Nedeni ne olursa olsun, şiddetin asla haklı gerekçesi olamaz. İnsanlıktan nasibini alamamış kendisini bilmezlerin yaptıkları, asla yanlarına kâr kalmamalıdır. Bu konuda adalet mekanizması da emniyet mensupları da sağlık idarecileri de üzerlerine düşenleri yapmalıdır. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi için şiddete "Sıfır tolerans" söylemine herkes inanmalı ve ortak tavır gösterilmelidir. Yöneticiler, siyasiler, toplum el birliğiyle çözümden yana tavır göstermelidir. Gerçekçi ve samimi bir yaklaşım sergilenmelidir. Tüm taraflar elini taşın altına koymalıdır. Toplumsal şiddetin azaltılmasına yönelik olarak çalışmalar yapılmalı ve uygulamaya geçirilmelidir. Bu konuda üniversitelere, yazarlara, eğitimcilere büyük görevler düşmektedir. Şiddet kimden gelirse gelsin, el birliğiyle karşı durulmalı, ortak olarak kınanmalı ve şiddet konusunda kanuni takibat yapılmalıdır.

Mobbing, psikolojik taciz ve yıldırma konusunda tüm bakanlıklar çalışmalar yapmalı ve bu konuda kurullar oluşturularak bu konu takip edilmelidir. Kamu spotları, afişler ve broşürlerle toplumun şiddet konusunda duyarlılığı artırılmalıdır. Hasta hakları tabelalarının yanına hastaların sorumlulukları, sağlık çalışanlarının hakları tabelaları da asılmalıdır.

Hasta hakları birimleri kadar Çalışanların Hakları ve Güvenliği birimi de aktif görev yapmalı ya da birimin adı hasta ve sağlık çalışanları iletişim birimi olarak değiştirilmelidir.

Bakanlığın "Beyaz Kod" uygulama birimleri daha aktif ve daha yaygın hâle getirilmeli, sağlık idarecileri ciddiyetle konunun üzerine gitmelidir.

Basın kuruluşları haber yaparken dikkatli davranmalı, sağlık çalışanları hakkında ön yargılı haberler yapılmamalıdır. Haberler kontrol süzgecinden geçirilmeli, televizyonlardaki dizilerde sağlık çalışanlarını rencide eden sahnelerden kaçınılmalıdır.

Güvenlik birimleriyle ilgili olarak acil servislerde ve riskli bölgelerde güvenlik personeli sayısı artırılmalı, hastanelerde görev yapacak güvenlik personelleri ayrıca özel eğitime tabi tutulmalıdır.

Hastane güvenlik kurulları oluşturulmalı ve düzenli toplantılarla alınması gereken önlemler rapor edilmeli ve bu raporlar doğrultusunda gerekenler yapılmalıdır.

Şiddete maruz kalan sağlık personellerinin hizmetten çekilme haklarının olduğu konusunda halkın bilgilendirilmesi sağlanmalıdır.

Silahsızlanma politikaları desteklenmeli ve silaha erişim zorlaştırılmalıdır.

Acil servislerde performans sistemi yerine kaliteyi artırıcı yöntemler ve sistemler uygulanmalıdır.

Uzman hekim, acil hekimi ve personel sayısı artırılmalı ve iş yükünün azaltılması sağlanmalıdır.

Yöneticilerin olaylara anında müdahale ederek görevlerini adil ve gereği gibi yerine getirmesi sağlanmalıdır. Bakanlık ve idareciler dava süreçlerini başlatmalı, takip etmeli ve sonuçlardan kamuoyu ve basına bilgi vermelidirler.

Sağlık bir ekip işidir, ekip ruhu oluşturulmalı ve ekibin bir bireyine yapılan saldırı tüm bireylerine yapılmış gibi şiddete karşı duyarlı olunmalıdır.

Sağlık hizmeti hasta merkezli değil, insan merkezli olarak organize edilmelidir. Hasta memnuniyeti kadar çalışan güvenliği ve memnuniyeti de ön planda tutulmalıdır.

Tüm önerilerin dikkate alınmasını, uygulanmasını ve gerekli önlemlerin alınmasını sağlıkçılar olarak talep ediyoruz. Artık bundan sonra şifa dağıtan ellere teşekkür edilmelidir. Şiddete asla müsamaha gösterilmemelidir.

Sağlık çalışanlarının hizmetlerini en iyi şekilde yapmalarını sağlayacak ortamı oluşturmak bizlerin görevidir.

Sonuç olarak, sağlık alanında küresel değişime ayak uyduran değil, insana hizmeti amaç edinerek küresel değişime öncülük eden bir Türkiye hedefliyoruz.

"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." düsturuyla hareket ederken insanımızı yaşatmak için gece gündüz demeden çalışan, fedakârca hizmet eden sağlık çalışanlarını ve yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)