| Konu: | 1/10/2014'TE, KANADA'DA, MONCTON ÜNİVERSİTESİNDE YAPILACAK "ERMENİ SOYKIRIMI VE KİTLE SUÇLARI" KONULU KONFERANSA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 96 |
| Tarih: | 03.06.2014 |
SADIK BADAK (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1 Ekim 2014'te, Kanada Moncton Üniversitesinde 1915 yılına atıfta bulunularak "Ermeni Soykırımı ve Kitle Suçları" başlığıyla bir konferans yapılacağı öğrenilmiştir. Tek taraflı hazırlanmakta olan konferansın barışa katkı sağlamayacağını, aksine, radikal ırkçılığı cesaretlendireceğini Kanada Dostluk Grubu Başkanı olarak ifade etmek isterim.
Yedi yüz yıl boyunca Anadolu'da komşularıyla kardeşçe yaşayan, ortak tarım, ticaret, esnaflık yapan Ermenilerden bir kısmına 1870'li yıllardan itibaren bulaşan radikal ırkçılık virüsü, onları etraflarına saldıran davranışlara sürüklemiştir. Irkçı ideolojiye dayanan Taşnak ve Hınçak partilerinin kayıtlarında "Büyük Ermenistan" hayaliyle komşularını yok ederek hedeflerine terör yoluyla varma amaçları açıkça görülmektedir. Bugünkü Ermenistan Cumhuriyeti'nin ilk Başbakanı olan Kaçaznuni'nin, Taşnak Partisinin 1923 Kongresi'nde söylediği "Ermenilerin başlarına gelen felaketlerin başlıca sorumlusu, doğrudan doğruya Taşnak Partisidir." sözleri tutanaklardadır.
Radikal, ırkçı, ayrımcı ideolojiyle kurulan Ermeni komitaları 1890-1915 arasında yirmi beş yıl boyunca 40 civarında isyan ve terör olayı gerçekleştirmiştir. Savaş yıllarında Ermenilerin, Rus ordusunun desteğiyle Erzurum, Yozgat, Van, Ardahan, Kars ve çevrelerinde 500 binden fazla Müslüman'ı çeşitli yöntemlerle katlettikleri, kullandıkları yöntemlerden biri olan ekmeklerine siyanür koyarak Van'da 8 bine yakın Müslüman'ı öldürdükleri yerli ve yabancı kaynaklarda yer almaktadır. Osmanlı Devleti, saldırıya uğrayan Türkleri, Kürtleri, Arapları, Süryanileri ve sivil Ermenileri korumak için 24 Nisan 1915'te ırkçı Taşnak ve Hınçak partileri ile Ermeni komitalarını kapatmış, Göç ve İskân Kanunu'nu uygulamaya koymuştur. Fakat, radikal Ermenilerin saldırı amaçlarının hâlâ değişmediği, 1990'lı yıllarda yaptıkları Nahçıvan, Karabağ ve Hocalı katliamlarıyla da üzülerek takip edilmektedir.
10 milyon insanın öldüğü Birinci Dünya Savaşı'yla 40 milyondan fazla insanın hayatını kaybettiği İkinci Dünya Savaşı'nı tetikleyen sebeplerden birinin radikal ırkçılık olduğu açıkça bilinmektedir. Ne yazık ki son dönemde müttefik ülkelerde de geliştiği görülen ırkçılık ve ayrımcılık, Batı değerleriyle de Türk ve İslam değerleriyle de bağdaşmamaktadır. Modern dünya veremle, sıtmayla, kanserle, vebayla mücadele ettiği gibi toplumlara musallat olan radikal ırkçılıkla da ortak mücadele etmelidir.
Uzun yıllardır ırkçı ayrılıkçılarla mücadele eden ve radikal ırkçı değerleri paylaşmadığını bildiğimiz dost Kanada yetkililerinin ve Kanadalı siyasi meslektaşlarımın 1910'lu yıllarda Anadolu'da yaşananlarla ilgili tüm devletler ve taraflarda bulunan arşivlerin bilim adamlarının incelemesine açılmasına öncülük etmesini temenni etmekteyim.
Bu konularda ülkemizde tasnif çalışmaları süren 95 milyon belge olup, bunların 40 milyonu hizmete sunulmuştur. 2013 yılında yurt dışından 530 araştırmacı arşivlerimizden yararlanmıştır. Bilim adamları özgürce çalışmalı, bulgularını konuşabilmeli, mukayese edebilmelidir. Ancak sadece Ermeni tarihçiler değil, diğer toplumların tarihçileri de radikal Ermeniler ve onlar üzerinden politika geliştirenlerin sansürleriyle ve hapsetme, cezalandırma tehditleriyle baskı altındadır. Tek taraflı iddialarla yapılacak konferanslar, bilgi kirliliğini artırmaktan başka bir işe yaramayacak, buna karşılık, belgelere dayanan ortak çalışmalar, çözüm yolunda daha çok katkı sağlayacaktır.
Son olarak, Sayın Başbakanımızın 23 Nisan 2014 tarihinde yayınladığı mektupta işaret ettiği gibi, Birinci Dünya Savaşı esnasında yaşananların hepimizin ortak acısı olduğu fakat 1915 olaylarının Türkiye'ye karşı bir siyasi çatışma konusu hâline getirilmesinin kabul edilemeyeceğini, bilimsel bir tarih komisyonunda Türk, Ermeni ve uluslararası tarihçilerin yapacağı çalışmanın, olayların aydınlatılmasında önemli bir rol oynayacağı ve bu çağrımıza bağlı olduğumuz vurgularını bir kez daha dikkatlere sunmak isterim.
Bu düşüncelerle, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)