GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP GRUBUNUN, GRUP BAŞKAN VEKİLİ IĞDIR MİLLETVEKİLİ PERVİN BULDAN TARAFINDAN, 5/7/1993 TARİHLİ MGK'YE SUNULAN RAPORLARLA BİRLİKTE O GÜN ALINAN KARARLARI DA KAPSAYAN, BU TARİHTEN SONRA GERÇEKLEŞTİRİLEN VE BİR DÖNEMİN KAYBINA NEDEN OLAN TÜM OLAYLARIN ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 13/12/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 3 HAZİRAN 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:96
Tarih:03.06.2014

ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

HDP Grubunun, 5 Temmuz 1993 tarihli Millî Güvenlik Kuruluna sunulan raporla birlikte o gün alınan kararlarını da kapsayan, bu tarihten sonra gerçekleştirilen ve bir dönemin kaybına neden olan tüm bu olayların araştırılması için vermiş olduğu Meclis araştırması teklifi üzerine söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, bilindiği üzere, Millî Güvenlik Kurulu tarihi 1933'te Yüksek Müdafaa Meclisi Umumi Kâtipliğinin kurulmasıyla başlamıştır. MGK, 12 Eylül darbesinden sonra ise iç tehdit üzerine yoğunlaşmış, kendi halkına karşı mücadele eden, halkıyla kavga eden, halkına karşı psikolojik harekât yapan bir yapıya dönüşmüştür. Herkesin yakından bildiği üzere, MGK, geçmişte "devlet üstünde devlet" olarak algılanan, millî iradenin üzerinde bir kurumdu. MGK bazen Meclise direktif veren fiilî yasama organı, bazen de Bakanlar Kurulu üstü bir vesayet mercisi olarak ön plana çıkmıştır.

Değerli arkadaşlar, bugün görüşmekte olduğumuz HDP Grubunun önergesine gerekçe olarak MGK'nın 1993 yılında aldığı PKK'ya karşı topyekûn ve kesintisiz savaş kararının ardından meydana gelen gelişmeler gösterilmiştir. MGK'nın geçmişteki yapısından ve aldığı kararlardan duyulan şikâyetler hepimizin malumudur.

MGK'nın her zaman şikâyetçi olunan bu antidemokratik ve millî iradeyi yansıtmayan yapısı AK PARTİ döneminde tamamen değiştirilmiştir. AK PARTİ iktidarının 1'inci döneminde, 30 Temmuz 2003 tarihli ve 4963 sayılı Kanun'la, MGK'nın yapı ve işleyişinde devrim niteliğinde kapsamlı değişiklikler yapılmıştır. Eskiden, orgeneral, oramiral olan Genel Sekreterin sivillerden atanmasına imkân sağlanmıştır. Bugün 4'üncü sivil Genel Sekreter görev yapmaktadır. Genel Sekreterliği bütün devlet kurumları içinde üstün ve emir verici bir konuma getiren geniş görev alanı daraltılmıştır. Görevleri sayılırken "Bakanlıklar ve ilgili kurum ve kuruluşlarla müşterek çalışmalar yapar, uygulamaları takip ve kontrol eder, düzenleyici, yönlendirici ve koordine edici işbirliğinde bulunur." ifadeleri çokça tekrar edilmekteydi. Genel Sekreterliğin eski kanunda 9 madde olan görevleri sadece 2 maddeye indirilmiş, bu görevler "Millî Güvenlik Kurulunun sekretaryasını yapmak ve kanunların verdiği görevleri yapmak." olarak değiştirilmiştir. Millî Güvenlik Kurulunun kararlarını takip etme yetkisi de Genel Sekreterlikten alınarak bir Başbakan Yardımcısının uhdesine verilmiştir. Bakanlıklar ve diğer kamu kurumlarının her türlü bilgi ve belgeyi, istenildiğinde Genel Sekreterliğe verme yükümlülüğü kaldırılmıştır. Buna benzer şekilde, MGK Genel Sekreterliğine sadece afet ve güvenlikle ilgili kriz zamanlarında değil, sair zamanlarda da olağanüstü yetkiler veren Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi Yönetmeliği uygulamadan kaldırılmıştır.

Sayın milletvekilleri, kamuoyuna da yansıdığı üzere, Millî Güvenlik Siyaset Belgesi'ndeki "iç tehdit" kavramı tarihe karışmıştır. Kendi vatandaşını tehdit olarak gören anlayış tümüyle terk edilmiştir. Ayrıca, kendi insanlarına psikolojik harekât yapan bir birim konumundaki Toplumla İlişkiler Daire Başkanlığı ve kararları takip eden, fişleme faaliyetlerinin merkezi olan Bilgi Toplama, Araştırma ve Değerlendirme Başkanlığı lağvedilmiştir. Yine, antidemokratik yapısıyla tepki çeken Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu ve benzeri mekanizmalar iktidarımız döneminde ortadan kaldırılmıştır. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki MGK ve MGK Genel Sekreterliği AK PARTİ iktidarları sayesinde demokratik dünyada örneklerini gördüğümüz çerçeveye oturtulmuş, olması gereken konuma gelmiştir.

Değerli arkadaşlar, AK PARTİ olarak vesayet baskılarına sonuna kadar göğüs gerdik, siyasi istikrarın bozulmasına izin vermedik, vatandaşlarımızı sıkıntıya düşürmedik, gerilimin taraftarı olmadık, Türkiye'de darbe dönemlerinin ürünü olan vesayetçi yapıyı yıktık, giderek daha demokratik ve hayat standardı daha yüksek olan bir ülke olduk. MGK'da şikâyetçi olunan yapıdaki değişimleri de bu bağlamda değerlendirmek gerekmektedir.

HDP Grubunun vermiş olduğu teklifte atfedilen söz konusu dönemin tarihimizde kara bir sayfa olduğu herkesçe kabul edilmektedir. Demokratik mekanizmaların tıkandığı bir dönemdir. Siyaset kurumu işlevsizleştirilmiş ve sistem üstündeki etkisini kaybetmiştir.

AK PARTİ olarak hakikatlerin ortaya çıkartılmasına önem ve değer vermekteyiz. Önergede bahsedilen ölümleri faili meçhul olarak değerlendirmek daha uygun olacaktır. Bilindiği gibi Darbeleri Araştırma Komisyonu ve Çözüm Süreci Komisyonları kurulmuş, bu hadiseler ve bu ölümler oralarda irdelenmiştir.

Hepimizin bildiği gibi Meclisimizde daimî ve ihtisas komisyonu olan İnsan Hakları Komisyonu vardır. Bu olaylar konusunda İnsan Hakları Komisyonuna müracaat edilmesi hâlinde konunun çok detaylı olarak ele alınacağı malumdur.

HDP Grubunun, 5 Temmuz 1993 tarihli MGK'ya sunulan raporla birlikte o gün alınan kararlarını da kapsayan, bu tarihten sonra gerçekleştirilen ve bir dönemin kaybına neden olan tüm olayların araştırılması için Anayasa'nın 98 ve İç Tüzük'ümüzün 104 ve 105'inci maddeleri gereği Meclis araştırması açılması teklifini uygun bulmadığımı belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)