GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, MHP GRUP BAŞKAN VEKİLİ İZMİR MİLLETVEKİLİ OKTAY VURAL TARAFINDAN, VATANDAŞLARIN ARTAN BORÇLARI VE BUNUN YOL AÇTIĞI SORUNLARIN ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 14/2/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 3 HAZİRAN 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:96
Tarih:03.06.2014

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, burada yeni bir torba getirmişsiniz, öncelikle onunla başlayalım istiyorum çünkü burada bazı alacakların yeniden yapılandırılması yani yeni bir mali af gibi bir şey var. Yine, komisyonumuzda bekleyen bir torba var. Ama, bu arada, acaba bu affettiğimiz borçlar, birikmiş borçlar nasıl oluştu, vatandaşın durumu nedir? Daha önce de bu gibi konuları söyledik, araştıralım, bunların üzerinde duralım, önlemler alalım dedik ama maalesef, birtakım kısır çekişmelerle, sanal gündemlerle Meclisin gündemini de oyaladığınız için bunlar hep bekliyor, sıkışıp sıkışıp bitince tekrar getiriyorsunuz. Niye sıkışınca? Vatandaş bu ekonomik gidişattan aşırı derecede etkilendiği için borçlarını da ödeyemez hâle geliyor, geliri de artmadığı için sıkıntıya düşüyor. Netice itibarıyla da birkaç senede bir o sıkıntıyı burada gidermek üzere bir çalışma yapılıyor. Maalesef yapısal önlemler alınamadığı için de bu sorunlar sürekli olarak devam ediyor.

Değerli arkadaşlarım, son yıllarda vatandaş tamamıyla borç batağına saplanmış durumda; size bazı rakamsal bilgiler de vereceğim. Öncelikle, Türkiye KAMU-SEN'in yaptırmış olduğu bir araştırma var, oradan bazı rakamlar aktarayım çünkü arkadaşlarımız, söylediğimiz şeyleri sürekli olarak pembe tablolar çizmek için çarpıtıyorlar. Burada baktığımız zaman, yaklaşık her iki dakikada bir 14 kişi borç batağına saplanıyor, vatandaşlarımızın durumu maalesef çok da sağlıklı değil. Tabii, burada birçok şey konuşulabilir ama öncelikle size rakamları vereyim. Acaba söylenenler nereden nereye gelmiş, sürekli olarak bakanlarınızın, konuşmacılarınızın yaptığı "Nereden nereye..." diye tabirleri var ya, şimdi on yılda acaba nereden nereye gelmişiz, hızlıca bakalım: Burada, karşılıksız çek ve protestolu senetler var, daha önce Merkez Bankasındaydı, şimdi Risk Merkezi bunları toparlıyor. Değerli arkadaşlar, 2002 yılında sadece 499 iken, şimdi Nisan 2014 itibarıyla 321 bine çıkmış. Senet tutarı ise daha vahim durumda, 816'dan 2,4 milyara çıkmış. Karşılıksız çek miktarına bakıyoruz, sadece 700'lerdeyken bir anda binlerin üzerine çıkmış. Maalesef, burada, tabii, vatandaşın asıl borcunu, bireysel borcunu gösteren ise negatif nitelikli kredi göstergeleri. Burada vatandaşın bireysel kredilerine, tüketici kredilerine ve kredi kartına bakmamız gerekiyor. Şu anda Risk Merkezinin ve Merkez Bankasının verilerinde 2009'dan sonrası var. Geriye doğru baktığımız zaman da son on yıl içerisinde 3,9 milyon kişinin bu sıkıntıya düştüğünü görmüş oluyoruz. Aylık olarak bakarsak değerli arkadaşlar, toplamda üç aylık süre içerisinde de -yine bu dönemde- ayda 133 bin, diğer ayda aşağı yukarı 402 binlik bir toplam kredi kartı ve kredi borcunu ödeyemeyen kişi sayısı var ve geçen senenin, 2013'ün rakamında da 1 milyon 82 bin kişi maalesef kredi borcunu ve kredi kartı borcunu ödeyememiş. Yani vatandaşımız ciddi bir sıkıntı içerisinde. 2009'dan bu yana bakınca da 3,1 milyon kişi kredi borcunu, kredi kartı borcunu ödeyememiş durumda. Tabii, burada defalarca sayın bakanlara ve BDDK Başkanına da sordum, komisyonda da sordum. Bunlar hiçbir şekilde yenilenememiş olanlar yani normalde canlı gözüken kredilerin de büyük bir kısmı yenilenerek, sanki ödenmiş gibi eski bakiyesi kapatılarak yeniden yapılandırılıyor, bunlarda da hiçbir sorun yokmuş gibi gözüküyor. Yani sorun, bu rakamlara yansıyandan çok daha ciddi bir durumda.

Öbür taraftan, çiftçilerimize bakıyoruz, yine aynı şeyi görüyoruz, tarımsal kredilere baktığımız zaman da bu gözüküyor. Tabii, burada 2006 yılında çıkan Tarım Kanunu'yla ilgili desteklerde gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1'inin destek olarak ayrılması lazım ama uygulamada maalesef yarısını ancak buluyor. Geçen yılın rakamı 8,5 milyar olmuş yaklaşık 17 milyarlık bir destek beklenirken. Tabii, ne yapıyor çiftçi? Mecburen bunun 3-4 misli kredi kullanmak zorunda kalıyor. Burada başka bir sorun var: Çiftçi bu krediyi kullandığı zaman ödeyemeyince banka arazisini, tarlalarını ipotek altına aldığı için de o bankaya bu tarlaların mülkiyeti geçiyor, çiftçinin elinden tarlasını ve tarımsal makinalarını almış oluyoruz. Bu, başka bir sorun. Tabii burada söylediğimiz, bütün bunlar, vatandaş borç batağında ama sadece, kısmen birtakım prim ödemelerine, birtakım gecikmelere af getirmek sorunu çözmüyor. Bu yaşanan borç krizinin sonunda, ki bu borç krizinin bu şekliyle yaşanmasının nedeni vatandaşın gelirinin artmamasıdır. Burada defalarca pansuman tedbirler getirdiniz, taksitleri sınırlandıralım, kredi kartına sınır koyalım, faiz koyalım... Mesele orada değil. "Efendim, tasarruf açığımız var, artmıyor." diyorsunuz ama mesele nerededir? Mesele, önce vatandaşın gelirini artırmaktan geçiyor. Geliri artmadan vatandaş bu borçlarını nasıl ödeyecek? Vatandaş her şeye muhtaç hâle gelmişse, kömüre, erzaka, yardıma muhtaç hâle gelmişse burası övünç yeri değil. Tam tersine, onların gelir düzeyinin artırılması gerekiyor.

Şimdi, bunun sosyal sonuçları var. Sadece ekonomik olarak burada birtakım şeyleri iyice sıkıştıktan sonra af noktasına getirmek maalesef sorunumuzu çözmüyor değerli arkadaşlar. Sosyal etkileri var. Ben bu konudaki haberlere bakarken enteresan haberler gördüm. Diyor ki: "2014 yılı içerisinde bir ayda 11 kişi cinnet geçirmiş borcunu ödeyemediği için veya kredi kartıyla ilgili sorunu olduğu için, kredisini ödeyemediği için." Değişik illerde, sadece bir yerde de değil, Adana, İzmir, Iğdır, Samsun... Şimdi bakıyorum burada: "Borçlarını ödeyemediği için cinnet geçiren 70 yaşındaki iş adamı eşini ve kızını öldürüp canına kıydı."

Şimdi bizim söylediğimiz işin sadece ekonomik boyutu değil. "Gelin bunları araştıralım." derken, bunlara önlem alalım. Vatandaşın sadece birikmiş borcuna kısmen burada af çıkarmak yetmiyor, vatandaşı o borcu ödeyemez hâle gelmekten kurtarmak lazım. Onun için de ekonomik anlamda burada yapısal önlemlerin alınması gerekiyor. Maalesef, şimdi yine geliyor, birtakım pazarlıklar devam ediyor, birkaç gün boyunca Ceza Kanunu'yla ilgili bir torba görüşeceğiz. Peki, öbür tarafta bekleyenler var. Birazdan görüşmeyi düşündüğünüz Tapu Kadastroyla ilgili kanun tasarısının -döner sermaye- 22 Mayısa kadar çıkmış olması lazımdı.

Şimdi, bu yapısal önlemler beklerken biz sanal gündemlerle uğraşıyoruz maalesef. Onun için gelin... Burada Sayın Başbakanın kalkıp Merkez Bankası Başkanına çaktığı gibi "Efendim, biz faizleri düşüreceğiz, diyoruz, onlar düşürmüyor..." Birisi frenci birisi gazcı, yeniden eski yere bizi götürüyorsunuz. Yani bir de kalkıp Sayın Başbakan diyor ki: "Efendim, bu milletle dalga geçiyor, yarım puan düşürmüş." Ben de "günaydın" diyorum. Sayın Başbakanın yardımcısı olan Sayın Babacan'ın adı "Başbakan Yardımcısı" değil midir? Yani faiz politikası doğrudan Başbakanın söylediğiyle mi belirleniyor? O hedefleri kim belirledi? Enflasyon hedeflerini kim belirledi? Hükûmet belirledi. Dolayısıyla, aynı şekilde Gezi olayları olduğunda kızarak "faiz lobisi" diyen Sayın Başbakan, "Biz 10 misline çıkardık sizin döneminizde kârımızı." diyen bankalar hangi dönemde bu faiz kârlarını acaba elde etmişlerdi? Ondan haberi yok muydu Sayın Başbakanın?

Bir de sormak lazım. Sayın Başbakan iki haftadır söyleniyor. Peki, bu iki hafta gelmeden önce Hazine kaç tane ihale yaptı? Bunların faizleri kaç oldu? Zaten reel anlamda faizi o yatırımcılara aktarmış olmadık mı?

Onun için değerli arkadaşlar, bu konularda milletle dalga geçmeyi bırakıp, gerçek anlamda sorumluluğu üstlenip bu ekonomik ve sosyal sorunların çözümü için yapısal önlemler alınması gerekir. Bu çerçevede de bu araştırma önergemizi desteklerseniz bunun sosyal etkilerini de beraberce gözden geçiririz ve bir an önce bu sorunları çözeriz diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)