GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, MHP GRUP BAŞKAN VEKİLİ İZMİR MİLLETVEKİLİ OKTAY VURAL TARAFINDAN, VATANDAŞLARIN ARTAN BORÇLARI VE BUNUN YOL AÇTIĞI SORUNLARIN ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 14/2/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 3 HAZİRAN 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:96
Tarih:03.06.2014

İLKNUR DENİZLİ (İzmir) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; özel borçların artışına ilişkin olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubunca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen araştırma önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, tıpkı devlet borçlarının yorumlanmasında olduğu gibi özel borçların değerlendirilmesinde de esas olan mutlak rakamlar değil, o rakamların bağlı olduğu ana parametrik değer içindeki nispi pozisyonlarıdır. Türkiye'nin servetini temsil eden gayrisafi yurt içi hasıla önemli ölçüde artarken borçlarının daha az bir artış oranıyla yükseliş göstermesi ekonominin temel mantığı açısından bir zafiyet değildir. Nitekim, ülkemizin gayrisafi yurt içi hasılası 2002 yılında 230 milyar dolarken bugün 820 milyar dolara çıkmıştır; artış oranı yüzde 256'dır. Bu artış rakamları tabii ki bireysel gelirlerde yani kişi başına düşen millî gelir rakamlarında da kendini göstermektedir. Buna göre, 2002 yılında bu rakam 3.358 dolarken, bugün kişi başına 10.782 dolar olarak hesaplanmaktadır; artış oranı yüzde 221'dir.

Türkiye son on iki yılda bir dönüşüm süreci yaşamaktadır. AK PARTİ hükûmetleri 2008-2009 krizi öncesinde bankacılık, sağlık ve sosyal güvenlik alanında çok önemli reformlar yapmıştır. Bütçe açığımız düşmüş, kamu borç stokumuz aşağıya çekilmiştir. Krizde birçok ülkeyi vuran alanlar bankacılık ve kamu maliyesi iken ülkemiz her iki alanda da bu kriz dönemine son derece sağlam bir biçimde girmiştir. Bunun için, Türkiye ekonomisi krizden en az etkilenen ve en hızlı çıkan ülkelerden biri olmuştur.

Değerli milletvekilleri, büyümenin aynı zamanda kaliteli bir büyüme olması gerektiği kamu ekonomisinin en önemli kriterlerindendir. Özellikle kısa süreli hükûmetlerin olduğu, siyasi kadronun hızlı değiştiği dönemlerde, ekonominin en önemli konu başlığı olan büyüme kısa vadeli bakış açısının hâkim olduğu politik yaklaşımlarla şekillenmektedir. Ancak, AK PARTİ hükûmetleri döneminde Türkiye'nin büyümesinin kucaklayıcı ve kapsayıcı bir büyüme olduğu gerçeğini de görmek gerekiyor.

Türkiye'de büyüme var ve bu büyüme aynı zamanda istihdam üretmektedir, yoksulluğu azaltmakta, gelir dağılımını düzeltmektedir. Nitekim, 2002 yılında en zenginler ile en fakirler arasındaki oran 9,5 kat iken, son veriler bu oranın 8 kata düştüğünü göstermektedir. Buna paralel olarak, gelir dağılımı katsayısı 0,44'ten 0,40'a düşmüştür.

FARUK BAL (Konya) - 32 tane dolar milyarderi!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - "Paralel" deme, aklımıza başka şeyler geliyor!

İLKNUR DENİZLİ (Devamla) - Bu, dünyada çok ender bir tablodur. Bu düşüş rakamlarının en önemli yönü de büyümenin finansal ve sosyal sürdürülebilirliğine destek olmasıdır ki büyümenin başarısı da burada görülmektedir.

Bütün dünyada var olan aşırı tüketim eğiliminin yansımalarını ülkemizde de sosyal ve ekonomik hayat itibarıyla görmekteyiz. Bu durumun genel tüketim alışkanlıkları bakımından yaşanan bir değişim süreci olduğu açıktır. AK PARTİ hükûmetleri bu sürecin sağlıklı bir şekilde yaşanması için gerekli önlemleri almaktadır. Bu doğrultuda Ekim 2013'te, Aralık 2013'te ve Şubat 2014'te yürürlüğe giren düzenlemeler yapılmıştır. Bugün itibarıyla bu düzenlemelerin olumlu sonuçları da alınmaya başlanmıştır. Tüketici kredilerinin toplam bilançodaki payına getirilen yüzde 25'lik limitten kredi kartı uygulamalarına kadar çok geniş alanda yapılan bu düzenlemeler neticesinde, kredi artış oranının 2011 yılındaki 34,2'lik hızı şu anda yüzde 21,5'e düşmüştür. Bireysel kredilerde, Temmuz 2011'de yüzde 38,5'a çıkmışken, en son geldiğimiz nokta yüzde 15,7'dir. Kredi kartında Aralık 2011'de artış hızı yüzde 30,9'a yükselmişken alınan önlemler sonucunda, şu anda yüzde 2 oranındadır. Özellikle taksitli kredi kartı bakiyesinde yılbaşına göre 9 milyar gibi bir düşüş söz konusu olmuştur. Bu rakamsal değişiklikler, yapılan düzenlemelerin hem proaktif hem de isabetli olduğunu göstermektedir.

Yine, aynı hedefe hizmet edecek şekilde komşu düzenlemeler için de girişimler başlamıştır. Yatırım ortamının iyileştirilmesi, özel sektörün kamuya olan borç yükünün azaltılması, maliye ve para politikalarının daha etkin şekilde kullanılmasını sağlamak amacıyla kamunun alacaklarının yeniden yapılandırılması da gündemimize alınmıştır.

Ayrıca, ödenmemiş olan sigorta primi, emeklilik keseneği, kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi gibi TEFE, ÜFE oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın ödenmesi hâlinde, bu alacaklara uygulanacak gecikme cezası ve gecikme zammı gibi alacakların tamamının tahsilinden de vazgeçilecek bir yapılanma hedeflenmektedir.

Özel kesimin borç yüküyle ilgili olarak önemli bir rahatlama sağlayacağını düşündüğümüz bu düzenlemelerin en iyi sonuçları vermesi için çalışmalarımızı aralıksız olarak sürdürmekteyiz. İnancımız odur ki, önceki düzenlemeler gibi bu yapılandırma düzenlemesi de kendinden beklenen sonucu verecektir.

Ancak, bir şey daha eklemek istiyorum. Az önce Sayın Bilgiç'in söylediği gibi, tüketim alışkanlıklarımız çok hızlı değişiyor, gerçekten çok hızlı değişiyor.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Tüketim toplumu hâline dönüştük. Üretim yok, üretim!

FARUK BAL (Konya) - Her mahalleye AVM açarsanız olur.

İLKNUR DENİZLİ (Devamla) - Bizim, ülke olarak tasarrufla ilgili yepyeni bir bakış açısına sahip olmamız gerekiyor. Evet, bireysel olarak harcamalarımızda...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - On yıldır iktidardasınız, yapın. Kim yapacak?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kim yapacak bunu?

İLKNUR DENİZLİ (Devamla) - Bunu Meclis olarak yapacağız, hep birlikte yapacağız efendim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yok, siz yapacaksınız. Çok iyi!

İLKNUR DENİZLİ (Devamla) - Sonuç itibarıyla, "Hükûmet yapsın." demek değil. Bir algı operasyonundan bahsediyoruz ki bu algıyı sizlerle birlikte düzelteceğiz. Tasarrufu muhalefet milletvekillerimizle hep birlikte artırma yoluna gideceğiz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ama dinlemiyorsunuz.

İLKNUR DENİZLİ (Devamla) - Bununla ilgili olarak halkımızın harcamalarını yönlendirme konusunda çeşitli çalışmalar yapacağız.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Efendim, tasarruf yapmak yetmiyor, üretim yapmak lazım, üretim.

İLKNUR DENİZLİ (Devamla) - Hep birlikte şunu görüyoruz: 1.500 lira geliriniz var, karı-koca çalışıyorsunuz, gidin... Bir restoranda 4 kişilik bir aile oturuyor, masanın üstünde tanesi 1.500 lira olan 4 tane telefon duruyor. Şimdi, burada bununla ilgili olarak bir önlem almamız gerekiyor...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Geliri artıralım işte.

İLKNUR DENİZLİ (Devamla) - ...ama sadece Hükûmetin aldığı önlemlerle değil hep birlikte tasarrufu artırma yolunda adım atmamız gerekiyor.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yani, lüks arabalarda geziyorsunuz bir telefonu çok gördünüz ya!

İLKNUR DENİZLİ (Devamla) - Bunları hep birlikte halletmemiz gerekiyor diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)