| Konu: | CHP GRUBUNUN, GİRESUN MİLLETVEKİLİ SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN, TARIM ALANLARIMIZDA YAŞANAN KURAKLIK İLE 29-30-31 MART 2014 TARİHLERİNDE YURDUMUZUN BAZI BÖLGELERİNDE MEYDANA GELEN DON AFETİNİN ÜRETİCİMİZE VE TARIMSAL ÜRETİMİMİZE VERECEĞİ ZARARLARIN TESPİT EDİLEREK ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİN ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 7/5/2014 TARİHİNDE VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 4 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 97 |
| Tarih: | 04.06.2014 |
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 29-30-31 Mart 2014 tarihinde yurdumuzun çeşitli bölgelerinde meydana gelen don felaketiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisinin araştırma önergesinin aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, öncelikle, doğal afetlerde zarar gören tüm çiftçilerimizle aynı üzüntüyü ben de paylaşıyorum. İnşallah, böyle afetleri bir daha ülkemiz görmez diye yüce Allah'a dua ediyorum.
29-30-31 Mart tarihleri arasında İç Anadolu, Doğu Anadolu, Karadeniz'in yüksek bölgeleri, hatta Akdeniz Bölgesi'nde don felaketi olmuştur. Sadece bu tarihlerde de don felaketiyle karşılaşmıyoruz. Yılın değişik aylarında sel felaketleri; işte, son dönemde yaşadığımız kuraklık gibi, su baskınları, dolu, bir sürü doğal afetle karşılaşmaktayız. Burada öncelikle ne yapmamız gerektiğini bir ortaya objektif olarak sunmamız lazım. Bunlardan bir tanesi, çevreyle ilgili duyarlı mıyız, bununla ilgili ne tür düzenlemeler yaptık, bunları bir ortaya koymamız lazım. İkincisi, tarımsal kuraklıkla mücadele stratejisi ve eylem planı hazırlanması gerekmekte, bununla ilgili neler yaptık? Üçüncüsü, sele karşı ve kuraklığa karşı gölet, baraj, ne tür yatırımlar yapıldı; suyun daha ekonomik kullanılması için ne tür teknolojik yatırımlar yapıldı, bunları incelememiz gerekir. Ayrıca en önemli konu, tarımsal sigortanın yapılması mutlaka gerekmektedir. Dona karşı, özellikle dona karşı teknolojik aletler kullanılarak üreticimizin bu afetten mümkün olduğu kadar minimum zararla ürününü kurtarması gerekmektedir.
Bir diğeri de, olmazsa olmazımız, çiftçi için söylüyorum, devlet yardımlarının artarak devam etmesi mutlaka gerekmektedir.
Peki, iktidarımız döneminde bu saydığımız sorunların hangileri yapıldı, bunlara bir göz atmak gerekir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın, çevreyle ilgili, Türkiye'de 2000'li yıllarda doğal gaz kullanımı yüzde 17 iken bugün doğal gaz kullanımı yüzde 32 seviyelerine çıkmıştır. Yine petrol kullanımı yüzde 41 iken yüzde 26 seviyesine düşmüştür. Ayrıca "yenilenebilir enerji" dediğimiz enerjilere hızla artarak yatırım yapılmakta ve kullanılmakta, bu oran da yüzde 0,3'ten yüzde 4 oranlarına yükselmiştir.
Yine, atık su arıtma tesisleriyle ilgili 2002 yılında bu sayı 145 iken 2013 yılında bu sayı 412 rakamına ulaşmıştır. Atık su arıtılan belediye nüfusu yüzde 34 iken 2002 yılında, bugün yüzde 75 seviyelerine ulaşmıştır. Katı atık düzenli depolama tesisleriyle ilgili bu sayı 2003'te 15 iken 2013 yılında 69'a çıkmış, hizmet verilen nüfus 2002 yılında 23 milyon iken bugün 45 milyon seviyesine gelmiştir.
Diğer bir yapılması gereken konu, orman alanlarının artırılması gerekir. Bu konuda da on yıllık iktidarımızda yaklaşık 1 milyon hektar alan ormana kavuşmuş ve 2 milyar 800 milyon civarında ağaç ormanla buluşmuştur.
Değerli arkadaşlar, Türkiye, çevre konusunda bu işlemleri yapıyor ama üstüne vazife olmayan birçok konuda da ciddi adımlar atmış. Bunlardan bazılarını size saymak istiyorum: Bugün hidrolik, rüzgâr başta olmak üzere temiz üretim teknolojilerinin kullanılmasıyla ilgili Hükûmetimiz çok ciddi destek vermekte, çok ciddi gayret göstermektedir. Enerji verimliliği potansiyelinin tespit edilmesiyle ilgili çok ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Binalarda verimli enerjinin yaygınlaştırılmasıyla ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Demir yolu ve deniz yolu payının artırılması, metro, hafif raylı sistem başta olmak üzere toplu taşımanın geliştirilmesi, sanayi kuruluşlarının sera gazı emisyonlarının takibi, yenilikçi teknolojilerin teşviki, düzenli depolama tesislerine gelen organik atıkların miktarının azaltılarak kompost üretimine yönlendirilmesi gibi birçok konuda da ciddi adımlar atılmaktadır. Sonuç olarak, Türkiye'nin sera gazı azaltımı yolunda önemli mücadelesi olmuştur, bu olmaya da devam edecektir.
Yine, yapılması gereken işlerle ilgili ikinci bir konu: Tarımsal kuraklıkla mücadelede strateji, teşvik ve eylem planı 2006 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe girdi. Bununla ilgili tarımsal kuraklık il kriz merkezleri oluşturularak il kuraklık eylem planları hazırlandı. Erken İzleme, Uyarı ve Tahmin Komitesi kuruldu. Kuraklığa dayanıklı çeşit geliştirmeyle ilgili çok ciddi Türkiye'de adımlar atılmakta ve önümüzdeki beş yıl içerisinde Türkiye, hem tahıl anlamında hem pamuk, mısır anlamında hem de narenciye anlamında kuraklığa dayanıklı çok ciddi çeşitlerle karşılaşacaktır, bunlara kavuşacaktır.
Yine, az önce söyledik, maddelerden bir tanesi sele karşı ve kuraklığa karşı önlem almamız gerekir; bunlar göletlerdir, barajlardır. Türkiye son on yıllık iktidarında 232 adet gölet ve baraj inşa etmiştir, 216 adet sulama kanalı, 656 adet çevre ve taşkın koruma tesisleri inşa ederek bunlara önlem almaya çalışmıştır.
Yine, ayrıca, suyun daha ekonomik kullanılması gerekir çünkü Türkiye su zengini bir ülke değil. Bununla ilgili de, hem damlama sulama konusunda hem yağmurlama konusunda ciddi teşvikler verilmiştir, verilmeye de devam etmektedir.
Yine, ilim, seçim bölgem Hatay'da 10 tane gölet, 3 tane baraj; bazıları bitmiş, bazıları inşaat aşamasında, çalışmalar devam ediyor.
"Dona karşı teknolojik aletler üreterek ürünlerimizi zararlardan korumamız lazım." demiştik. Evet, ilk kez bizim dönemimizde bahçelerimizde rüzgârgülleri kurarak, bunların yüzde 50'sini hibe ederek çiftçimizi dondan korumak için gayretler gösteriyoruz.
Yine, en önemlisi, tarımsal sigorta. TARSİM 2006 yılında çıktığında biz "Tarım Bakanlığı çok ciddi bir konuyu çözdü." diye sevindik ama maalesef, çiftçilerimiz bu konuda duyarsız. Bugün bahçelerdeki ürünün poliçe bedelinin yüzde 67'sini Hükûmet destekliyor; diğer, normal tarla bitkilerinde yüzde 50'sini destekliyor. Yani şöyle basit bir örnek vereyim: Bugün bin dönüm buğdayın sigortası 2 milyar para tutuyor, bunun yarısını devlet ödüyor. Böyle bir parayı ödemekten çiftçimiz -olmadığından değil- tembelliğinden mi diyelim veya sigortaya karşı alışkın olmadığından mı diyelim... Maalesef, işte, az önce sayın milletvekilimizin dediği gibi, yüzde 50 oranlarında, 60 oranlarında, sigorta yaptırmayan çiftçimizle her yıl karşılaşıyoruz.
Tabii, orada bir konudan bahsettiniz, çok doğru bir konu; doğal afetler bu TARSİM'le ilgili sigorta kapsamında, kuraklık dâhil değil. Bununla ilgili de ciddi çalışmalar şu an yapıyoruz, inşallah önümüzdeki sezona bunu yetiştiririz diye ümit ediyorum.
Yine, ben buradan sonuç olarak şunu söylemek istiyorum: Çevremize çok dikkat etmemiz lazım, çevremize sahip çıkmamız lazım; çevre kirliliğini, emisyon kirliliğini azaltmak için ne gerekiyorsa, her türlü gayreti, tedbiri göstermemiz lazım ama çiftçilerimizin de Hükûmetimizin çıkardığı bu önemli konularla ilgili biraz daha duyarlı olması gerektiğini düşünüyorum. Tekrar...
Ha, bu ara yapılan borç ertelemesi konusu vardı. Biliyorsunuz, Bakanlar Kurulu kararımızla, Sayın Bakanımız ve Başbakanımızın talimatıyla, şu an tüm illerimizde ÇKS'ye kayıtlı, yüzde 30 zarar gören tüm çiftçilerimizin kredi borçları bir yıl ertelendi hem Ziraat Bankasına hem Tarım Krediye olan borçlarıyla alakalı.
"İnşallah bir daha bu afetler olmaz." diyorum. Çiftçimizin de Hükûmetimizin yaptığı bu hizmetlere karşı duyarlı olmasını, en azından sigortasını yaptırmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)