| Konu: | CHP GRUBUNUN, GİRESUN MİLLETVEKİLİ SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN, TARIM ALANLARIMIZDA YAŞANAN KURAKLIK İLE 29-30-31 MART 2014 TARİHLERİNDE YURDUMUZUN BAZI BÖLGELERİNDE MEYDANA GELEN DON AFETİNİN ÜRETİCİMİZE VE TARIMSAL ÜRETİMİMİZE VERECEĞİ ZARARLARIN TESPİT EDİLEREK ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİN ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 7/5/2014 TARİHİNDE VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 4 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 97 |
| Tarih: | 04.06.2014 |
MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öneri; tarımsal kuraklık ve 29-30 Mart tarihlerinde yaşanan don hadisesinden dolayı zarar gören çiftçilerimizin zararlarının giderilmesiyle alakalı araştırma önergesi. Bu önergeye sonuna kadar katılıyorum çünkü Türkiye'de tarımsal kuraklıktan dolayı bu yıl çok aşırı derecede buğday kaybına uğrayacağız. Az önce sayın vekilimiz "yüzde 30" dedi ama ben aşağı yukarı yüzde 30'un da çok üstünde olacağı kanaatindeyim çünkü Çukurova'da -geçen hafta da söylemiştim- çok verimli, mümbit arazilerde ortalama 600 kilo buğday alınırken, bu yıl en iyi alınan yerlerde 300-350 kiloya, yarı yarıya düşmüştür. Bu da Çukurova'nın yüzde 10'u değildir, 300-350 kilo veren yer. Dolayısıyla birçok yerde 200 kilo, 150 kilo, 100 kiloya kadar buğday verimleri düşmüştür ve bu da tabii ki tarımsal kuraklık ve 29-30 Mart tarihinde meydana gelen dondan etkilenmiş olan buğdayın verimsizleşmesinden meydana gelmiştir.
Dolayısıyla çiftçilerimiz çok aşırı bir zarar görmüştür. Bunun bir an evvel Hükûmet tarafından tespitinin yapılması lazım. Yani Ziraat Bankasındaki borçların yüzde 3 faizle ertelenmesi, Tarım Kredideki borçların ertelenmesi bunun çözümü değil, ki o da yeterli değil, az sonra zaten ona da değineceğim.
Şimdi, geçen yıl her yerdeki rekolte belli üç aşağı beş yukarı. Konya Ovası'nda, Ankara'da, efendim, İç Anadolu'nun birçok yerinde ve Akdeniz Bölgesi'nde, Hatay Amik Ovası'ndaki rekolte belli. Bu rekolte üzerinden Ofisin vereceği fiyatla çiftçilerin mutlaka zararlarının giderilmesi lazım, ikisinin baz alınarak zararlarının giderilmesi lazım, yoksa çiftçinin bu yükü kaldıracak durumu yok. Zaten mazot girdileriyle, gübre girdileriyle inim inim inleyen, tarlasını ekemeyecek duruma gelmiş çiftçi, bir de böyle darbe yiyince nasıl tarlasını ekip dikecek, bunu iyi düşünüp değerlendirmemiz lazım.
Şimdi, ben, iktidar partisi milletvekillerimizden, özellikle de çiftçi olan arkadaşlarımdan şunu beklerdim: Bir, şu anda kanun tasarısı var, Plan ve Bütçede görüşülüyor; işte, vergi borçlarının faizlerinin silinmesi, efendim, sigorta borçlarının faizlerinin silinmesi. Ya, bu çiftçi üvey evlat mı arkadaş ya? Bu çiftçi bu ülkenin üreten insanı değil mi, bu ülkeyi doyuran insan değil mi? Niye çiftçi için böyle bir kanun teklifi vermediniz veya veren arkadaşlarımıza niye demediniz "Kardeşim, sen yani fabrikatörü koruyorsun, sanayiciyi koruyorsun, zengini koruyorsun, vergisini ödemeyeni, sigortasını ödemeyeni koruyorsun. Niye çiftçinin borcunu faizsiz ertelettirmiyoruz? Neden yapmıyoruz bunu?"
VAHAP SEÇER (Mersin) - Üvey evlat, üvey evlat.
MUHARREM VARLI (Devamla) - Yani çiftçi üvey evlat mı bu ülkede ya? Allah'tan korkar insan biraz. Yani burada bağırmaktan ben usanmadım, siz de usanmadınız ya dinlemekten. Birazcık kulak verseniz anlayacaksınız bazı şeyleri ama kulak da vermiyorsunuz yani. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bakın, yüzde 3 faizle Ziraat Bankası borçları erteleniyor ÇKS'sinde buğday gözüküyorsa, buğday gözükmeyen de var. Zaten bu sene ÇKS sistemi de değişti, Tarım Bilgi Sistemi oldu. Ha, doğru bir sistem, yanlış bir sistem değil ama altyapısı hazır olmadığı için bundan dolayı da birçok çiftçi mağdur olacak. İşte, özellikle de şu anda Adana'nın Ceyhan ilçesinde bir tek uygulanıyor. Geçen yıl 1 milyon 100 bin dönüm araziden 700 küsur bin dönümü bundan faydalanırken, prim desteğinden faydalanırken, bu yıl eğer bu sistem böyle giderse, bu şekilde uygulanırsa 400 bin dönüm ancak faydalanabilecek yani yarı yarıya, hep o övündüğünüz primlerden çiftçilerimiz destek alamamış olacak.
Arkadaşlar, bu mağduriyeti gidermemiz lazım. Bu hepimizin problemi, bu, çiftçimizin ana problemi ama siz ancak burada çıkıp ""Yok efendim, şu kadar baraj yaptık, bu kadar gölet yaptık, yok gübreye şu kadar destek veriyoruz, mazota bu kadar destek veriyoruz." sanki kendi cebinizden veriyormuşsunuz gibi. Çiftçiden aldığınızı çiftçiye verin, biz başka bir şey istemiyoruz ya, çiftçiden aldığınızı çiftçiye verin biz başka bir şey istemiyoruz ama çiftçiden aldığınızı da çiftçiye vermiyorsunuz ne yazık ki. Dolayısıyla, arkadaşlar, çiftçi, üreten, bu ülkenin insanlarını besleyen, bu ülkenin ihracatına katkı sağlayan insandır. Onları korumamız lazım, onları gözetmemiz lazım.
Dünyanın en pahalı mazotunu tüketiyor Türk çiftçisi, dünyanın en pahalı gübresini tüketiyor Türk çiftçisi. Ya bunlara çözüm bulalım. Efendim, siz yatlara, kotralara, gemi ticareti yapanlara mazotu 1,5 liradan veriyorsunuz; çiftçinin traktörüne mazotu 4,5 liradan veriyorsunuz. Ya Allah'tan reva mıdır bu? Yani hep çiftçiye üvey evlat muamelesi yapıyorsunuz, ondan sonra da Sayın Bakan çıkıyor buraya "Efendim biz çiftçiye şunu verdik, bunu verdik." Ya cebinden mi veriyorsun be kardeşim, cebinden mi veriyorsun? Bu ülkede, çiftçiden aldığını çiftçiye ver, biz senden başka bir şey istemiyoruz ya. Çiftçinin hakkını ver, buğdayını mağdur ettirme, mısırını mağdur ettirme, pamuğunu mağdur ettirme, dışarıdan gelecek ithalatı engelle bize yeter bu, başka bir şey istemiyoruz senden ya.
Geçen sene burada bangır bangır söyledim, "Dışarıdan mısırın gelmesini engelleyin." diye. Sayın Bakan çıktı dedi ki: "Sadece belgesi olanlar ithalat yapıyor." Dedim ki: Kanatlı hayvan üreticileri için yem üreten fabrikaların, büyükbaş hayvan için yem üreten fabrikaların tamamı bu belgelerle depolarını mısırla doldurdular, mısır çıktığı zaman mısır üreticisi mısırını satamayacak. Burada bağırdım, feryat ettim, kimse dinlemedi. Mısır çıktı, bir önceki yılın fiyatının altında. Öyle değil mi Sayın Seçer? Bir önceki yılın altında gitti.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Öyle, öyle.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Öyle, öyle.
MUHARREM VARLI (Devamla) - Gübre yüzde 30 zamlanmış, mazot yüzde 50 zamlanmış, efendim işçilik bilmem ne kadar zamlanmış, e bakıyorsunuz çiftçi ürettiği malını satamıyor. Ya arkadaşlar, vallahi çiftçiyi perişan ediyorsunuz ya, çiftçiyi bitiriyorsunuz. Bu çiftçi, bu toprakları terk edip giderse şehir merkezlerinde kaos oluşur. Çiftçi, 50 dönüm tarlasıyla geçimini sağlayan, çoluğunun çocuğunun rızkını çıkartan, onu okutan, büyüten insanlar, bu ülkeyi doyuran insanlar. Bunları hep birlikte korumamız lazım.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Gittikçe de oy veriyorlar.
MUHARREM VARLI (Devamla) - Şimdi, yine deminki yasaya değineceğim. İşte, sigorta borçlarının faizini siliyorsunuz, vergi borçlarının faizini siliyorsunuz. Peki, sulama birliklerine çiftçilerin borçları var, bunlara bir ton faiz binmiş. Niye bunların borcunu silmiyorsunuz kardeşim, niye? Nedir sizin çiftçiyle derdiniz, nedir sizin çiftçiyle sıkıntınız?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Çiftçi niye oy veriyor peki bunlara?
MUHARREM VARLI (Devamla) - Şimdi, ben, iktidar milletvekillerimizden, özellikle çiftçi olan arkadaşlarımızdan buna itiraz bekliyorum. Buna itiraz etmeleri lazım çünkü çiftçiyi hep birlikte korumamız lazım arkadaşlar. Sadece bu benim görevim değil ki, sadece muhalefetin görevi değil ki. Yani, buraya çıkıp "Efendim, ben şu primi verdim, ben bu desteği verdim." demekle bu işler olmaz. Çiftçiyi üretir hâle getirmemiz lazım, üreten çiftçiyi korumamız lazım, desteklememiz lazım.
Bugün Rusya'ya domates satıyorsak, narenciye satıyorsak bu çiftçinin sayesindedir; bugün ülkemizde kıtlık yaşanmıyorsa, unumuzda, ekmeğimizde problem yoksa bu çiftçinin sayesindedir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Çiftçi de oy vermesin ama, söyleyin.
MUHARREM VARLI (Devamla) - Ya, biz bir dönem dünyanın en önemli pamuk üreticilerinden birisiydik, şu anda dünyanın en önemli pamuk ithalatçılarından birisiyiz ya. Yunanistan'dan pamuk alıyoruz, Amerika'dan pamuk alıyoruz, Hindistan'dan pamuk alıyoruz. Allah'tan reva mı ya?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Gürcistan'dan saman alıyoruz.
MUHARREM VARLI (Devamla) - Bizim topraklarımız bu pamuğu üretmeye müsaitken, bizim çiftçimiz bu işi biliyorken biz gidip Yunanistan'ın çiftçisini, ABD'nin çiftçisini zengin ediyoruz.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Bu sene yine saman ithal edeceğiz.
MUHARREM VARLI (Devamla) - Evet, geçen yıl sap saman ithal ettik, kurbanlık ithal ettik. Herhâlde bu yıl yine sap saman ithal ederiz. Ya, yazık, yazık, vallahi yazık!
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ama çiftçi niye oy veriyor?
MUHARREM VARLI (Devamla) - Ya, oy veriyorsa çiftçi "Herhâlde bunlar bize bir şeyler yapacak." diyor, onun için oy veriyor veya borçlanmış adam, ne yapsın? Borçlanmış, onun için yapıyor.
Şimdi, bakın, Sayın Başbakan çıkıyor, diyor ki: "Ya 'Çiftçi mağdur.' diyorsunuz kardeşim. Bu kadar yeni traktör nereden geliyor?" Nereden geliyor, ben söyleyeyim size: Çiftçi olan arkadaşlarımız bilirler.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Nereden geliyor?
MUHARREM VARLI (Devamla) - Nereden geldiğini ben sana dışarıda daha iyi anlatırım Recep Bey gelirsen biraz sonra.
Şimdi, eski traktörünü satıyor, kışın kendisine harçlık yapıyor. Gidiyor, Ziraat Bankasından borçlanıyor, Denizbanktan borçlanıyor, yeni traktör alıyor. Var mı bunun aksini söyleyecek kimse?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yok.
MUHARREM VARLI (Devamla) - Ama yok, Başbakana yanlış bilgi veriliyor. Başbakan da çıkıyor, mitinglerde diyor ki: "Ya, çiftçinin durumu kötüyse bu kadar traktör nasıl satılıyor?" Ya, Sayın Başbakan, traktörün satılma sebebi bu, bu. Gel bana sor, ben bu işin içerisinde yaşayan bir insan olarak, bunları bilen bir insan olarak bunları söylüyorum. Ama, geçen hafta da söyledim, ondan önce de söyledim, bundan sonra da söylemeye devam edeceğim: Hobi bahçesinden başka yerde toprak görmeyenler benim bu söylediklerimi anlayamazlar.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)