GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:97
Tarih:04.06.2014

ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 3'üncü madde üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Adalet Bakanının, soru-cevap bölümünde Uşak Milletvekilimiz tarafından yöneltilen soruya verdiği bir cevap var. Bunun dışında, bir de, bir hafta evvel yine kamuoyuna yaptığı bir açıklama var. Bu cevabı ve açıklamayı esas alarak görüş ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Adalet Bakanı, Uşak milletvekilimizin sormuş olduğu soruya yönelik olarak ivedi yargılama usulünü, bu düzenlemeyi getirirken buna gerekçe olarak özelleştirmelerle ilgili iptal kararlarının, yargı kararlarının uygulanmasında ortaya çıkan fiilî ve hukuki imkânsızlıklar sebebiyle buna gerek gördüklerini ifade etti. İkinci olarak da, kamuoyuna yaptığı açıklamada "Silivri yargılamaları ya da Balyoz yargılamasında yeniden yargılama şartları oluştuğu hâlde yasal anlamda, ceza hukuku anlamında, ceza muhakemesi anlamında bir çözüm bulmakta zorlanıyoruz." dedi Sayın Bakan.

Aslında, Adalet Bakanının bu açıklamaları, bir bütün olarak değerlendirildiğinde bu tasarının gerçek gerekçesini ve hangi ihtiyaçtan kaynaklandığını çok açık olarak görüyorsunuz. Bu durum aslında -yine bağlı olarak ifade ediyorum- siyasi iktidarın kamu yönetimindeki, devlet yönetimindeki dirayetsizliğini, öngörüsüzlüğünü, sorumsuz tavrını ve hukuk tanımaz tavrını göstermesi bakımından da ayrıca kayda değer bir açıklama ve cevaptı.

Bu gözlem ve değerlendirmelerimi daha da somutlaştırarak sizlerle paylaşmak istiyorum değerli arkadaşlarım. Bakın, ne diyor Sayın Bakan? "Efendim, özelleştirmelerle ilgili olarak yargı kararları ortaya çıkıyor, aradan birkaç yıl geçiyor; beş yıl, altı yıl, yedi yıl geçiyor, bu kararların uygulanmasında fiilî ve hukuki imkânsızlıklar doğuyor, mağduriyetler doğuyor. O sebepledir ki ivedi yargılama usulünü getirmek gereğini duyuyoruz." diyor Sayın Bakan. Sayın Bakan, tabii, yine gerçeğe uygun konuşmuyor, yine o yaşanılanları inkâr ederek, onları bilgi kirliliği içinde, aradan geçen zaman içinde karartarak, kendi yönetim anlayışına gerekçe yaratmaya çalışıyor.

Bakın, değerli arkadaşlarım, 2005, 2006, 2007 yıllarında 5 temel özelleştirme yapıldı. Seydişehir Eti Alüminyum, Balıkesir SEKA, Kuşadası, Çeşme Limanı ve TÜPRAŞ özelleştirmeleri yapıldı. Bunlar hakkındaki yargı tarafından verilen iptal kararları genellikle 2007 yılında ortaya çıktı, şekillendi. E, siz iktidar olarak yargı kararlarını uygulamak konusunda gerçekten samimiyseniz, hukuka uygun davranmak konusunda bir irade sahibiyseniz, aslında, bu kararları, 2007 yılından itibaren uygulamanız gerekirdi, daha o zaman fiilî ve hukuki imkânsızlık doğmamıştı. Kaldı ki fiilî ve hukuki imkânsızlığın doğmuş olması bile bu kararların uygulanmaması için bir gerekçe teşkil etmez. Bu ihtimal de doğmamıştı ama bu kararlar uygulanmadı. 2009, 2010, 2011, aradan beş yıl, altı yıl geçti, bu kararlara yönelik olarak -uygulanması konusunda- tarafımızdan ya da ilgili meslek kuruluşları tarafından süreç ısrarla takip edildi.

Hükûmet baktı ki artık bundan kaçış mümkün değil, bunun üzerine 2013 yılında torba kanun uygulamasında, biliyoruz ki orada, fiilî ve hukuki imkânsızlık hâlinde yargı kararlarının uygulanamayacağına dair bir hüküm getirildi. Anayasa Mahkemesi iptal etti bunu. Anayasa Mahkemesi 4 Ekim 2013 tarihinde dedi ki: "Bu kadarı da olmaz, 4,5 milyar dolar seviyesindeki Seydişehir Eti Alüminyum Tesislerini 305 milyon dolara birilerine peşkeş çekemezsin. Burada kamu yararı yok." Ama buna rağmen o kararı siz uygulamadınız çünkü havuz medyasına kaynak yaratmak istiyordunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ATİLLA KART (Devamla) - Bunları müteakip maddelerde anlatacağız değerli arkadaşlarım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)