GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:98
Tarih:05.06.2014

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben bu konuşmamda adalet mekanizmasının vazgeçilmezleri üzerinde durmak istiyorum. Çünkü, yargı üzerinde ne zaman olumsuz bir söylem dile getirilse hemen gözler bunlara çevrilir ve sanki bütün sorunların müsebbipleri bunlarmış gibi mercek altına yatırılır. Evet, hâkim ve savcılardan söz ediyorum; ağızları olup dili olmayan meslek mensuplarından, ancak verdikleri kararlarla konuşan hâkim ve savcılardan söz ediyorum değerli milletvekilleri. Kendilerini savunamıyorlar çünkü konuştuklarında hemen günlük siyasetin içine çekiliveriliyor. Söyleyecekleri sözü olmadığından değil ama mesleklerine olan saygılarından dolayı susuyorlar.

Peki, onların hukukunu kim koruyacak? Devleti yönetme sorumluluğunu taşıyan başta Başbakan, Adalet Bakanı ve onların atama ve özlük işlemlerini yapan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu. Dünyanın her tarafında sorumluluk bu makamlardadır. Hukuk devletinde de hâkim ve savcıların siyasi tartışmaların içine çekilmemesi için onlara yönelik bir sözlü taciz, tasallut olduğu anda bu makamlar çıkar, hâkim ve savcıları savunurlar. İnanıyorum ki kendisi de bir hukukçu olan Sayın Adalet Bakanı meslektaşlarının ne kadar acımasız bir saldırıya maruz kaldığının bilincinde, görmemesi mümkün değil ama o da Bakanlık mensubu hâkim ve savcıları müdafaa edemiyor. Nasıl etsin? Başbakanın hâkim, savcıyı bizzat tehdit ettiği; alçaklıkla, şerefsizlikle, devlete, millet iradesine komplo kurmakla suçladığı bir ortamda ne desin, nasıl savunsun? Kala kala onların hukukunu savunmak yine bizlere, muhalefete kalıyor.

Değerli milletvekilleri, daha önce de dile getirildi, yargıdaki en önemli sorun, aslında, altından kalkılamayacak kadar birikmiş, şişmiş dosya sayıları. Hâkim ve savcıların bu dosyalara bakmak için mesaileri yetmiyor; çoluk çocuğunun, eşinin hakkından çalarak hak dağıtmaya çalışıyorlar. Uykusuz, yorgun argın ertesi gün duruşmaya çıkıyor, keşif yapıyor yahut oturuyor, bunlar olmasa da karar yazmak durumunda kalıyor. Küçük şehirlerde, her yıl ortalama 600 kadar, büyük şehirlerde de 1.500 kadar dosya önlerine geliyor. En küçük dosyada okunması gereken sayfa sayısı yüzleri buluyor değerli milletvekilleri.

2012 istatistiklerini Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü açıklamış. Bu istatistiklere göre, bir hâkime yeni gelen dosya sayısı 907. Hâkimlerin hafta sonu tatillerini, raporlu olduğu günleri, resmî izinleri çıkarırsanız, bir hâkim neredeyse her iş günü 10 dosya okumak zorunda. Bu da kaba bir hesapla yaklaşık 2.000-2.500, hatta 3 bin sayfayı buluyor.

Hâkim, hem günlük rutin işlerini yapacak hem de dosya okuyacak. Bunları yaparken de personelini yetiştirecek, aralarındaki uyum ve ahengi sağlayacak, çoluk çocuğunun, ailesinin, kendisinin özel işleriyle meşgul olacak. Bu arada, zaman zaman, davayı kazanma pahasına hukuk oyunları oynayan avukatlarla da uyumlu bir çalışma yürütecek.

Uygulamayla ilgili sorunlarını hukuk fakültelerinde görmüyorlar, yaşayarak öğreniyorlar.

Sosyal hayatlarından hiç bahsetmiyorum değerli milletvekilleri. Zaten bu kadar yoğunlukta sosyal hayattan söz etmek mümkün değil.

Siz hiç tüm bu sıkıntılarına rağmen ne müfettişlerinden ne vatandaşlardan ne de Adalet Bakanlığından bir teşekkür, bir takdir cümlesi duyduklarına şahit oldunuz mu? Hele hele suyun özellikle bulandırıldığı son günlerde onlar hakkında hiçbir güzel söz sarf edeni işittiniz mi?

Hepiniz tahmin ediyorsunuz, değerli arkadaşlar, hak dağıtırken illa ki bir taraf hoşnut olmayacak, bazen iki taraf da. Hâkim ve savcıların sürekli şikâyet altında bulunmasının asıl sebebi bu. Ne Adalet Bakanlığı ne vatandaşlar ne de ülkeyi yönetenler hâkim ve savcıya sahip çıkıp arkasında durmazlar ve maalesef bir o kadar da, bırakın durmayı, laf ederler.

Ben de bu meseleyi bu boyutuyla sizlerle paylaşmak istedim. Başbakan ve özellikle Adalet Bakanına, AKP sözcülerine, hâkim ve savcılara yönelik eleştiriler getirilirken birazcık el insaf demelerini hepinizin adına da, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına da kendilerine iletiyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)