GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:98
Tarih:05.06.2014

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Evet Sayın Başkan, yargı reformunu konuşuyoruz. Türkiye gerçeklerini konuşacağız.

Şunu düşündüm bütün meslek yaşamım boyunca bir ceza avukatı olarak: Hakikaten, ne yapılırsa, yargı Türkiye'de, hukuk Türkiye'de işler?

Şunu öğrendim, bir: Türkiye'deki mevcut yargıç, savcı sayısı, zabıt kâtibi, eğitim düzeyi kesinlikle yetersiz.

İki: Her gün üniversite açılıyor ve dışarıda paralı üniversiteler var, her gün niteliksiz eğitim sonucu mezun olan hukukçular var. İkinci bir sorun.

Üç: Türkiye, adaletine en az bütçeyi ayırıyor. Bakın arkadaşlar, en az bütçe adalete ayrılıyor.

Dört: Adaletin yerine gelmesi, polisin, jandarmanın kapıyı çaldığı anda başlar arkadaşlar. Oysaki artık polisin, jandarmanın kapıyı çalmasına da gerek yok, şöyle bir cep telefonunu cebinizde taşıdınız mı dinleniyorsunuz, kayda alınıyorsunuz; bilgisayara giriyorsunuz, kamerasından izleniyorsunuz; telefondan, İnternet'ten izleniyorsunuz, fişleniyorsunuz, her yerden izleniyorsunuz. Şimdi, bu sistemin önüne geçmeden, arkasından polis kapıyı çaldığında, o kapıyı çalan polis -polis teşkilatının içinde hangi güçten alıyorsa gücünü- eğer adli polis değilse, kolluk polisi değilse, adliyenin, başsavcılıkların, savcılıkların terfi ve tecrübesine bağlı eğitimli bir polis değilse sağlıklı bir hazırlık soruşturması olmaz arkadaşlar. Başta deliller karartılır, olay yerinde kapatılır, eğer muhalifseniz, eğer iktidarın karşısındaysanız daha çok riskiniz artar ve burada hazırlık soruşturmasında adaletsizlik başlar. İşte, polis de hani, bir atasözü olarak söyleniyor "Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar." Çünkü karakolda eskiden falaka vardı, dayak vardı, işkence vardı, şimdi yöntem ona bile gerek duymuyor çünkü her türlü yasa dışı dinlemeyi yapabiliyor.

Şimdi, burada hazırlanan dosyalar geliyor, savcılar masanın başından kalkmıyor. Ben buradan savcılara, her zaman, bu makama kızmışımdır, niye hep savcılar masada oturur diye, masada iddianame yazar diye. Niye gitmezler olay mahallini incelemezler, niye Taksim Meydanı'na gidip TOMA'ların karşısına bir başsavcı dikilmez, niye bir yargıç gelip orada olaya el koymaz? Hukuk budur, yargı budur. Toplumsal olaylarda eğer hukuk müdahale edemiyorsa, eğer bir savcı edemiyorsa, eğer yargı edemiyorsa iktidarın keyfine bırakılmışsa meydanlar ve o polislerden kimse hesap soramıyorsa, o polislere emri verenlerden soramıyorsa o ülkede yargı, adalet aramayın arkadaşlar. Bu, bugün sana yarın başkasına, öbür gün de bunu yaptırana olur.

Şimdi, adalet binalarını gördük. Bölge idare mahkemeleri kuruldu, hem de Avrupa Birliği fonlarından, koca koca binalar, istinaf mahkemeleri. Türkiye'de en fazla, hukukçu ve avukat işsiz ve açıkta bekleyen en fazla nitelikli eleman var. Niye alınmıyor? Niye barolardan yararlanmıyorlar? Niye baroları, savunmayı düşman görüyorlar? Hani savunma hakkı kutsaldı? Hangi savunmayı dışlayarak bu ülkede siz adaleti sağlayabilirsiniz? Sonra, o personelin hepsini adalet akademilerinden, iki yıllık okullardan, açılan üniversitelerin birçok bölümünü kurarak nitelikli elemanlar yetiştirebilirsiniz, bilişimi geliştirebilirsiniz. Hukuk nosyonunu, hukuk bilincini, adalet ve hak aramayı daha ilkokulda, anaokulunda eğitim dersi olarak verdiğiniz zaman bu ülkede, hukuku, insan haklarını öğrettiğiniz zaman hayata geçer.

Bir sürü olay oluyor, Soma'ya İnsan Hakları Komisyonu bile gitmedi arkadaşlar, birçok olayda gitmedi. Bu Meclisin de birçok hatası var ama bir gerçek var: Hukuk herkese lazım olacak. Bunun için doğru düşünüp konuşacağız, gerisi yalan; gerisi adaletsizlik ve adaletsizlik toplumu çürütür, adaletin olmadığı yerde barış olmaz arkadaşlar.

Saygılarımla. (HDP sıralarından alkışlar)