| Konu: | TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 99 |
| Tarih: | 06.06.2014 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Şu kanunu, şu torbayı o kadar ivedi yapmışsınız ki, öyle birbirine karıştırmışsınız ki, görev ve yetkileri öyle birbirine karıştırmışsınız ki... Yani bir şeyi doğru dürüst yapmayı niye denemiyorsunuz, hakikaten şaşırıyorum.
Bakın, demin ivedi ve acele işlerinizi saydık. Buraya bir hüküm koymuşsunuz: "Danıştaya gider, istinaf mahkemesine gitmez ivedi işler." Sonra, geliyor, diyorsunuz ki: "İstinaf mahkemeleri 100 bin liranın altındaki alacak değeri olan davalara bakar." Mademki 100 binin üstündekiler Danıştaya gidecek, bu ivedi işleri niye Danıştaya gönderirsiniz de istinaf mahkemesine gitmez? Peki, Danıştayda ivedi iştir, acele iştir, gidecek ya sizin işiniz çok acele, bu maddeler "Danıştayın göreceği davalar" bölümünde niye yok? Yok. Peki, bir şey daha sorayım: Bu ivedi, acele işlerle ilgili, Danıştay, 18'inci maddede diyor ki: "İki ayda kesin karar verir." Peki, Danıştayda görülecek davalar konusunda ne karar verilir? Şimdi, burada aynı şeyler var; özelleştirme var, turizmi teşvik var, Çevre Kanunu var, maden var, bunlar ivedi. Geliyorsunuz Danıştayın bakacağı davalara: Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonu, kültür komisyonları. Peki, bunlar çevre değil mi, bunlar madenle ilgili değil mi? Madenler, taş ocakları, orman, jeotermal kaynak ve diğer mineral; peki, bunlar Danıştayda da o ivedi işlerin içinde niye yok?
Arkadaşlar, bir şey söyleyeyim mi ben size: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ndeki adil yargılanma hakkını, itiraz yollarını, mağduriyet konusundaki bütün kuralları, Meclisin aldığı kararları, Anayasa'nın 90'ıncı maddesini, Anayasa'nın 90'ıncı maddesindeki uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde olduğu hükmünü, bütün bunları ihlal ediyorsunuz. Şu an Anayasa'yı ihlal eden bir torbadan bahsediyoruz. Bu torbanın içinde Danıştaya gidecek davaları saymışsınız, dört beş kalem. Peki, kanun hükmünde kararnameler gitmeyecek mi? İnsan hakları ihlalleriyle ilgili alınan kararlar gitmeyecek mi? Güvenlik güçlerinin aldığı kararlar gitmeyecek mi? Kamu ombudsmanlık kurumu dava açmak isterse yarın, açamayacak mı? İnsan Hakları Kurulu isterse bir konuda gidemeyecek mi? Yani idare bu kadar keyfî, bu kadar sorumsuz... Herkes istediği zaman İstanbul'a, Taksim Meydanı'na 50 bin tane polis yığıp... Bu kararların hiçbirinin idari olarak yargısal denetimi olmayacak mı? Yanlış yapıyorsunuz arkadaşlar. Hayatın her alanına sirayet eden torba kanun gibi bu düzenlemede yanlış yapıyorsunuz. Ha, "Bu yanlış zamanla düzelir..." Düzelmez arkadaşlar. Siz siyaseten adalete ve yargıya bakış felsefenizi değiştireceksiniz.
Uluslararası Ceza Mahkemesi insan hakları konusunda insanlığa karşı işlenen suçlara ve savaş suçlarına bakar. Niye Hükûmet imzalamıyor, çıksın burada açıklasın. Uluslararası Ceza Mahkemesini niye imzalamıyorsunuz? Yine, çok açık olarak burada ifade ediyorum size: Çerçeve sözleşmesini niye imzalamıyorsunuz? Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'ne niye çekince koyuyorsunuz? Mademki çocukları çok seviyorsunuz, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne niye çekince koyuyorsunuz? Evrensel bir değer olan Çocuk Hakları Sözleşmesi Meclise geliyor, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi Meclise geliyor, ekonomik ve sosyal sözleşmeler Meclise geliyor, çekince koyuyorsunuz, çekinceli imzalıyorsunuz. Çekinceli, arızalı memleket havası yaratıyorsunuz. Türkiye niye bu kadar korkuyor? Türkiye, insanından niye korkuyor? Çocukların kendi kimlik ve kültürlerini, kendi doğal yaşamlarını yaşamaları kadar, bundan daha doğal bir şey olabilir mi? Niye bundan korkuyorsunuz? Kendi dilini, kendi kültürünü birinin geliştirmesinden daha doğal ne var, insanlar arasında eşitliği yaratmaktan daha doğal ne var? Burada adalet duygusu, paradan önce imanda ve vicdanda gelişir arkadaşlar, cüzdanda gelişmez. Cüzdanda adaletin yeşerdiğini gören var mı? Hangi dünyada, hangi ülkede cüzdanda adalet yetişmiş? Copta da yetişmez, TOMA'da da yetişmez, tankta da yetişmez, gazda da yetişmez. Hoşgörüde, demokraside hukuka inancın bilincini anaokulundan itibaren öğrettiğiniz çocuklarınıza öğreterek, özümseterek bu hayata geçebilir.
Adalet ve Kalkınma Partisini adalete davet ediyoruz. Hadi gelin, biraz da adaleti kendi adınızdan dolayı hayata geçirin diyoruz, saygılar sunuyoruz. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)