GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:99
Tarih:06.06.2014

ATİLLA KART (Konya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu tasarıyı değerlendirirken, bu tasarıyı tartışırken yerindelik, hukuki yerindelik ya da hukuki tutarlılık anlamında bir değerlendirme yapmanın çok da anlamlı olmadığı düşüncesindeyim. Zira, bu tasarının kavramlar üzerinden ya da ceza hukuku sistematiği üzerinden değerlendirmesi yapıldığında, hukuk sistemini iğfal eden, ceza ve hukuk kavramlarının içini boşaltan bir yaklaşım içinde hazırlandığını görüyoruz. Bırakın hukuk devleti olmayı, kanun devleti olmayı bile ortadan kaldıran bir tasarıyla karşı karşıyayız değerli milletvekilleri.

Bakın, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarında görev yapan Adalet Bakanlarının tamamının, bu anlamda, bu anlattığım çerçevede, anayasal boyutuyla, yasal boyutuyla, adli boyutuyla müşterek ve müteselsil anlamda sorumluluklarının bulunduğunu -bunu kayıtlara ifade etmek adına açıklama gereğini duyuyorum- isim vererek söylüyorum: Bu süreçte, sırasıyla Sayın Cemil Çiçek, Sayın Mehmet Ali Şahin, Sayın Sadullah Ergin ve Sayın Bekir Bozdağ; burada yine hakkaniyet adına ifade etmek gerekir ki Sayın Bekir Bozdağ ile Sayın Mehmet Ali Şahin'in bu anlamdaki ihlaller konusunda birinci sırayı alma noktasında yarıştıklarını gözlemliyorum, değerlendiriyorum. Bunu emek adına, bunu hakkaniyet adına, adalet adına ifade etme gereğini duyuyorum değerli arkadaşlarım.

Bakın, değerli milletvekilleri, anayasal kurumların askıya alındığı, anayasal kurumların işlevini kaybettiği bir dönemi yaşıyoruz. Bu, takdire dayalı olarak gerçekleştirilen, sübjektif yaklaşımlara dayalı olarak gerçekleştirilen ihlallerden söz etmiyorum, kurumsal olarak ve hiyerarşik olarak görev ve yetkinin kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirilen ihlallerden söz ediyorum. E, herhâlde bu türlü ihlallerin "yasama sorumsuzluğu", "siyasi iktidarın takdiri" gibi, kavramlar etrafında ya da bu kavramlar çerçevesinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığını aklıselim sahibi olan, mantık ve izan sahibi olan herkes ve tarih tespit edecektir ve değerlendirecektir.

Hemen örnek vereyim, yakın tarihe ilişkin, üç dört yıla ilişkin örnek vereyim: Soruların servis edilmesi. Nerede servis ediliyor? Yargıçlık sınavında sorular servis ediliyor. Bu servis yapma olayı sadece bir grubun marifeti değil, bu siyasi iktidarın, siyasi otoritenin bilgisiyle, talimatıyla gerçekleştiriliyor. Ve bunu herhangi sıradan bir adli vakayla eş değer tutabilir misiniz? Düşünebiliyor musunuz, yargıç olurken soru çalan bir mekanizmayı yaratıyorsunuz, böyle bir aygıtı yaratıyorsunuz ve bunu siyasi iradenin, siyasi iktidarın talimatıyla, himayesiyle gerçekleştiriyorsunuz!

Bakın, Cargill olaylarını hatırlamamız gerekiyor. Bir uluslararası şirket geliyor, Bursa'da tarım arazisinin üstünde şeker pancarı üretimini, o üreticilerin emeklerini yok ederek, çiftçinin emeklerini yok ederek orada çevreyi tahrif ediyor, çevreyi talan ediyor ve bu şirket, aradan geçen on yılın sonunda ya da sekiz dokuz yılın sonunda Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine galip geliyor, daha doğrusu, Türkiye Cumhuriyeti devletine galip geliyor, yargısını altüst ediyor. Bunları değerlendirmeniz gerekiyor. O Cargill'lerdir ki devamında neyi yaratıyor? Cargill'ler Soma'yı yaratıyor, Somaları yaratıyor ve bunların devamında da ne doğuyor? Bunların devamında 17 Aralıklar doğuyor, 25 Aralıklar doğuyor.

İşte getirilen tasarı, aslında bu yönüyle hukuk sistemine karşı ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin anayasal organlarına karşı bir darbe niteliğindedir. Darbeyi Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ATİLLA KART (Devamla) - ...Anayasa'ya karşı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal kurumlarına karşı gerçekleştirmiştir değerli milletvekilleri.

Sizleri, bu noktada, önce Türkiye'nin milletvekili olduğunuzu, daha sonra partilerinizi temsil ettiğinizi hatırlamaya davet ediyorum ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)