| Konu: | BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 10.06.2014 |
SİNAN OĞAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuyla belki doğrudan bağlantılı değil ama bu konuyu, bu konuları nasıl algıladığımızla doğrudan bağlantılı olduğu için bir konuyu gündeminize taşımak istiyorum.
Öncelikle şunun altını çizeyim: Sizin desteklediğiniz, sizin besleyip büyüttüğünüz IŞİD terör örgütü bugün itibarıyla Musul'u işgal etmiştir ve orada büyük bir katliamla karşı karşıyayız. Siz beslediniz büyüttünüz, şimdi oradaki insanlarımızı korumak Hükûmet olarak size düşer.
Değerli milletvekilleri, bugün, Türk dünyasının ulu çınarı Cengiz Aytmatov'un vefatının 6'ncı seneidevriyesi. Cengiz Aytmatov'u huzurunuzda rahmet ve saygıyla anıyorum.
Cengiz Aytmatov'un "Gün Uzar Yüzyıl Olur" adlı eserinde gündeme getirdiği bir tabir vardır: "Mankurt" tabiri. Bugün "mankurt" tabiriyle ilgili kısa bir değerlendirmede bulunmak istiyorum çünkü Cengiz Aytmatov Orta Asya'nın steplerini değil, bugünün Türkiyesi'ni âdeta çizmiştir.
Mankurt nedir? Mankurt, öz köküne yabancılaşmadır. Mankurt, düşmanları tarafından bedeni ve ruhu, maddi ve manevi varlığı esir alınmış, zincire vurulmuş, köleleştirilmiş, millî ve dinî hafızası silinip onun yerine düşmanın kültürel değerleri doldurulmuş, öz benliğini kaybetmiş bir saman çuvalıdır âdeta. Mankurt, düşmanların yaptığı operasyonlar sonucu tarihini, atalarını, kültürünü, dilini, dinini, kimliğini, milletini unutur; düşmanı onun zihin ve ruh dünyasını yeniden inşa eder. Öz benliğini, millî kimliğini kaybeden mankurt, efendi edindiği düşmanını çoğu zaman âdeta tanrı beller ve onun robotlaşmış bir kölesi olur.
Nasıl mankurt olur insanlar? Orta Asya'da, Cengiz Aytmatov o dönemde diyor ki: "Devenin özellikle boyun kısmından olan deri başı kazıtılmış insanın kafasına geçirilir, birkaç gün aç, susuz bırakılır ve o güneş vurdukça deri kurur, deri kurudukça kafayı sıkar ve bir süre sonra insan kim olduğunu, ne için bu dünyaya geldiğini, atalarını, gelmişini, geçmişini, dilini, dinini, bayrağını unutur hâle gelir, bayrağına yad hâle gelir, geçmişine düşman hâle gelir." Ve bugün o mankurtlar, maalesef ki Diyarbakır'da Türk Bayrağı'na haince saldırmışlardır.
Cemil Meriç'ten de bir mankurt tarifi var. "Ne Batı'yı tanıyoruz ne Doğu'yu, en az tanıdığımız ise kendimiz." diyor. Biz, Müslümanlığından, Doğululuğundan, Türklüğünden utanan, tarihinden utanan, dilinden utanan şuursuz bir yığın hâline geldik.
Değerli milletvekilleri, bugün, maalesef Türkiye'de yaşanan tam da budur, tam bir mankurtlaşma hadisesiyle Türkiye'de karşı karşıyayız. Ortak değerimiz olan bayrağımıza maalesef ki bugün Türkiye'de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları tarafından el uzatılır hâle gelmiştir. Ortak geçmişimiz olan Kazım Karabekir Paşa, bugün, maalesef ki Türkiye Cumhuriyeti'nin İçişleri Bakanlığına bağlı bir belediyemizin başkanı tarafından âdeta tarihimizden silinmek istenmektedir. Bu, işte Cengiz Aytmatov'un belirttiği mankurtlaşmanın bugün hayata geçmiş şeklidir.
Peki, bu mankurtlar karşısında ne yapıyoruz, ne yapıyorsunuz? İşte o mankurtları izleyen, bu toplumun mankurt hâle gelmesine sebep olanlar da o mankurtlardan emin olunuz ki çok farklı değildir. Türkiye'nin bayrağına el uzatılıyor, Genelkurmay Başkanı ve Sayın Başbakan başta olmak üzere, sanki bu ülkenin Başbakanı değil, sanki bu ülkede elinde yetki olan insanlar değil, dışarıdan, balkondan seyreden kişiler gibi "Şunlar yapılmalı, bunlar yapılmalı." deniyor. Bu da mankurtluğun -kusura bakmayın- başka bir versiyonudur ve Türkiye, bugün, maalesef mankurtlar tarafından yönetilmektedir.
Türkiye'nin bugün, acil olarak bu mankurt zihniyetinden kurtulması lazım diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)