| Konu: | TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 11.06.2014 |
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
592 sıra sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 58'inci maddesi hakkında parti grubumuzun verdiği önerge üzerine size düşüncelerimizi açıklamak için söz almış bulunuyorum.
Tabii, öncelikle bu kanunla ilgili birkaç söz söylemek istiyorum, kaldı ki bunu muhalefet şerhimizde de ifade etmiştik. Malumunuz, ticaret dünyası reklamı keşfettiğinden beri ürünün niteliği, vasfı, neye fayda sağlayacağı değil, nasıl tanıtılacağı çok önemli oldu. Nitekim, Hükûmet de ülkeyi bir iş yeri gibi, bir şirket gibi yönetme saikıyla hareket ettiği için kanunların içeriğini değil reklamını nasıl yapacağına bakıyor. Nitekim, yürütme ve yürürlükle beraber 104 maddelik bu kanunun -yüzde 10'u bile değil, yüzde 5'i bile olmayan sayıdaki ilgili mesele üzerinden- ülkede bir tanıtımı yapıldı. Çocukların cinsel saldırıya maruz kalmalarıyla ilgili kanun çıkarıyoruz diye bir reklam içine girildi ve herkes, bu kanunun çocukların cinsel istismarı, tacizi, tecavüzüyle ilgili bir kanun olduğunu düşünüyor. Oysa, bu kanun, uyuşturucuyla mücadeleden Yargıtaydaki düzenlemelere, borçlar hukukundan harçlarla ilgili konulara, bölge idare mahkemelerinin yapıları, teşkilat düzenlemelerine varana kadar ne ararsanız bulunan, aynı deprem çadırı gibi, herkesin koşuştuğu, her tür şeyin bulunduğu bir torba kanun. Bu torba kanunun da bir şekilde reklamının yapılıp pazarlanması gerekiyordu. İş yine ya kadınlara ya çocuklara düşecekti; biliyorsunuz, Anayasa değişikliklerinde de 20 madde getirilir, 1 tanesi kadın, çocuk ya da engelli denilir onun üzerinden reklam yapılır. 104 maddelik bu kanunda 5 madde çocukların cinsel istismarıyla ilgili ve siz bu maddeleri bile bile sanki kanun yalnızca çocuklarla ilgili çıkıyormuş gibi reklam yaptınız. Reklam yapmayı çok iyi biliyorsunuz ama şu anda dünyaya çok kötü bir reklamımız var: Önce bayrak, şimdi de toprak. Bayrağın inmesine göz yumdunuz, şimdi de toprak gitti. Reklamınızın nereye kadar olduğunu bilmiyorum ama herhâlde düşünceniz şu: Reklamın kötüsü olmaz.
Sizin için reklamlarla süren bu kanun hazırlamalarda yaptığınız kanunlar sorunları çözmeye maalesef yetmiyor, üzülerek ifade ediyoruz ki yetmiyor. Tıpkı, ailenin korunması ve kadına karşı şiddetle ilgili çıkardığınız kanun gibi. O kanunu çıkarırken de size aynı şeyi söylemiştik, bugün de aynı sözleri tekrarlayacağız: Siz, yalnızca, suç oluştuktan sonra insanları nasıl cezalandırırız konusunda kanun çıkarıyorsunuz. Oysa, kanunların asli görevi, toplumsal hukukun oluşması adına, irtibatın, ilişkinin ve refah toplumun gelişmesi adına caydırıcılıktır. Sizlerse cezalandırma üzerinden konuşuyorsunuz, o yüzden şiddet diliniz daha da keskinleşiyor her gün. Her gün toplumu daha çok ayrıştırıyorsunuz. Yüksek perdeden emredici, buyurgan konuşmalarınızla hükümranlığınızı taçlandırmaya çalışıyorsunuz ama bu millet buna müsaade etmeyecek. Siz bayrak indiğinde görmeseniz de, Musul'da toprak işgal edildiğinde kulaklarınızı tıkayıp reklamlara geçseniz de, çocuklar üzerinden Yargıtaydan başlayarak bütün hukuk sistemini allak bullak edip kişisel hukukunuz için evrensel hukuku bir kenara itseniz de bu millet sizin reklamlarınıza doydu artık. "Siz ürünün kalitesinden bahsedin." diyor millet şimdi. Bu cezalar caydırıcı olacak mı? Hayır, maalesef olmayacak. Daha fazla suç teşkil ediyor çıkardığınız cezalar. Aileyi koruma ve kadına karşı şiddeti önleme konusunda çıkardığınız kanundan sonra aile içi şiddetin ne kadar arttığını, siz istatistiklere daha kolay ulaştığınız için, daha iyi biliyorsunuzdur. Biz anca TÜİK ilan ettiğinde ulaşıyoruz. Zaten, demokrasideki bu eşitliksiz tutum bu sebeple oluyor. Siz her şeyi biliyorsunuz ama biz hiçbir şey bilmeden yine de dilimizin döndüğünce, aklımızın erdiğince ve vicdanımızla size muhalefet etmeye çalışıyoruz.
O kadar gizli işler yapmaya çalışıyorsunuz ki bunları sonraki maddelerde izah edeceğim.
Saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)