GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:102
Tarih:12.06.2014

İSA GÖK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Arkadaşlar, siyaset kalıcı değildir, birçoğunuz yarın mesleğe döneceksiniz. Özellikle hukukçu arkadaşlara seslenmek istiyorum ben. Bundan sonra gelecek olan 4 tane madde son derece önemli. Yarın, sivil yaşama döndüğünüzde mahcup olmamak için ben uyarı görevini ifa etmek istiyorum. Çerçeve 69 yani TCK 277, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi, tanığı etkilemeye teşebbüs suçu. Burada savcıya, tanığa, bilirkişiye bir soruşturma safhasında etkide bulunmayı suç olmaktan çıkarıyorsunuz. Bakın, bu bizim ceza sistemimizde bize özgü bir suç değildir, bu tüm dünyada vardır ve cezası iki yıldan dört yıla hapistir. Fikrî içtimada yarı oranda artar yani üç yıldan altı yıla çıkar. Bu suçu siz şu anda suç olmaktan çıkararak korkunç, büyük bir hata yapıyorsunuz. Zira, bunun geri dönüşü olacak mutlaka ama bu süre içerisinde herkes, savcı, hâkim, bilirkişi peşine düşecek. Bu bir defa yargıda iltimasa, rüşvete, baskıya, tehdide yol açmaktır. Bundan lütfen geri dönün, bir madde daha var, geri dönün.

Arkadaşlar, ikincisi: Çerçeve 70, hâkim ve savcıların kişisel sorumluluğu. Arkadaşlar, uyarıyorum. Bakın, 1964 yılından bu tarafa Türkiye'de hâkim ve savcıların ağır kusur ve kasıtlı hareketlerine karşı tazminat davası açma hakkı vardır. 2004'te de Ceza Kanunu'na bu aynen alındı ama siz, Sayın Mehmet Haberal davayı kazandığında kusur ve kasıttan dolayı, 2011'de bunu bir anda kaldırdınız, "Hiç kimse hâkim ve savcıya dava açamaz." dediniz 93/A'yla, 2802'de yaptınız değişikliği. 17 ve 25 Aralık olayları oldu, bu sefer "Tümüyle dava açar." dediniz. Şimdi, CMK'ya getirdiğiniz maddeyle siz tüm sistemi bozuyorsunuz, "Hiçbir şekilde dava açılamaz." diyorsunuz; yapmayın. Bunun doğrusu, hâkim ve savcının ağır kusur ve kastında dava açabilmektir. Her olayda değil çünkü hâkim ve savcıya karşı siz her olayda dava açtırırsanız karar veremez. Ağır kusur ve kastı ayırmak zorundasınız. Devleti de müteselsil sorumlu yapmak doğrudur. Bunu düzeltin.

Bakın, arkadaşlar, asliye ticaret mahkemelerini tek hâkime düşürdünüz, hatayı anladınız, tekrar heyet hâline getirdiniz iki gün önce. Bunları düzeltin.

Arkadaşlar, çerçeve 71. Bakın, sulh ceza mahkemelerini kaldırıyorsunuz, yapmayın. Bu ülkede üçlü yargı sistemi vardır ceza sisteminde. Sulh ceza mahkemelerini kaldırıp ikili sisteme geçiyorsunuz, benzeri olan çerçeve 74'te de savcılığın verdiği takipsizlik kararlarına karşı, sulh ceza mahkemesini kaldırdığınız için, itiraz mercisi ağır ceza mahkemelerini kaldırıyorsunuz, sulh ceza hâkimliklerini getiriyorsunuz. Arkadaşlar, yapmayın. İtiraz bir kanun yoludur. Bu kanun yolunu yok etmeyin. Sulh ceza mahkemelerini kaldırdığınızda, müteferrik işleri sulh ceza hâkimliklerine yani el koyma, arama, tutuklama, tutuklamaya itirazı onlara yaptırdığınızda yargıya hükmedeceğinizi sanıyorsunuz; yanlıştır. Türkiye'de siz belki 50 sulh ceza hâkimiyle el koyma, arama, tutuklama, tutuklamaya itirazı yönlendireceğinizi sanıyorsunuz ama insanoğlu bu, zapt edemezsiniz, engelleyemezsiniz, hükmedemezsiniz. Ağır ceza mahkemesine itirazı tekrar koruyun, en yakın ağır ceza mahkemesi heyetine gitsin bari bu "KYO" dediğimiz kovuşturmaya yer olmadığı kararları; bu hataya düşmeyin. Çünkü geri dönülmesi zor ama mecbur kalacaksınız.

Arkadaşlar, diğer bir husus: Bakın, hep hatalar... Anayasa 159, HSYK'ya seçim getirdiniz. Arkadaşlar, ben kendimi hem siyasi hem de yargı görevlisi görürüm. Sayın Bakan, şu anda HSYK seçimleri için adliyelerde kulisler yapılıyor. Hâkim savcılar yemeklerde masalarını ayırdılar. 7 adli yargı, 3 idari yargıdan gelecek olan HSYK üyeleri için, arkadaşlar, görüşmüyorlar hâkim savcılar. Herkes, bakın, sağcı-solcu diye ayrıldı, AKP'li diye ayrıldı, cemaatçi diye ayrıldı, ülkücü diye ayrıldı, ülkücüler içerisinde Yazıcıoğlu grubu ayrıldı, solcular içerisinde... Etnik anlamda ayrıldılar, mezhebî olarak ayrıldı hâkimler. Demek ki 159'da getirilen seçim olayı doğru değilmiş. Belki 1 oy toparlayabilirdi, bir hata oldu, Anayasa Mahkemesi iptal etti bunu. Ama bakın, adliyeler bölünmüş vaziyette. Bu hatadan geri dönmek lazım, Anayasa 159'u mutlaka toparlamak lazım. Adliyeler şu anda siyaset mecrası oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSA GÖK (Devamla) - Bunu Meclise mi alırsınız, başka bir şeye mi... Bunu çözmek zorundasınız.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gök.

İSA GÖK (Devamla) - Bitiriyorum.

Çünkü yargı, adliyeler bazında elden gidiyor.

Sayın Bakan, bir adliyeye gidin, yemek arasında bir adliyeye gidin.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Ben sizinle beraber giderim.

İSA GÖK (Devamla) - Bakın, yemek arasında gittiğiniz...

BAŞKAN - Sayın Gök, teşekkür ederim.

Daha sonra Bakanla görüşürsünüz bu teklifinizi.

İSA GÖK (Devamla) - Bitiriyorum, bitiriyorum.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

İSA GÖK (Devamla) - Bitirmedim efendim. Sayın Başkan, istirham ediyorum.

Yemek arasında, arkadaşlar, hâkimler grup grup masalara ayrılmış vaziyetteler. Bu, yargıyı bitiren bir şey.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gök.

İSA GÖK (Devamla) - Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)