GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:102
Tarih:12.06.2014

EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz önerge üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Ben de cezaevleriyle ilgili sorunları gündeme getirmek için partim adına söz almış bulunuyorum. Cezaevlerinin fiziki yapısı, infaz koşullarının yarattığı olumsuzluklar, özellikle tecrit uygulamasının fiziki ve psikolojik etkileri de herkes tarafından bilinmektedir. Mahpuslar, beslenme, hijyen, sağlığa ulaşım hakkı gibi en temel haklardan, insani yaşam standartlarından yoksun biçimde yaşamak zorunda bırakılmaktadırlar. Bunun yanı sıra, uzun süreli hapis cezalarının ve tecridi had safhaya vardıran, hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı kuralların, disiplin cezalarının mahpusların sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri de gözler önündedir.

Değerli milletvekilleri, Birleşmiş Milletler tarafından 1976'da yürürlüğe konulan ve 15 Ağustos 2000 tarihinde Türkiye'nin imzaladığı Kişi Özgürlükleri ve Siyasal Haklar Uluslararası Paktı'nın 10'uncu maddesinde "Özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan herkes, insanca ve insan kişiliğine içkin onuruna saygı gösterilerek işlem görür." denilmektedir. Yine 1987'de kabul edilmiş olan Avrupa cezalandırma kuralları "Tutuklunun koşulları insan onuruna saygıyı sağlamalıdır ve tutukluluk, tarafsız bir biçimde, ayrım yapılmaksızın uygulanmalıdır." demektedir.

Hasta tutsaklar sorunu, tutsak yakınları başta olmak üzere, çeşitli sivil toplum örgütleri tarafından eylem ve etkinliklerle sürekli gündemde tutulmaya çalışılmaktadır. Böylesi hassas ve insani bir konuda Adalet Bakanlığıyla defalarca yapılan görüşmelere karşın bu sorun hâlâ çözümlenebilmiş değildir. Hasta tutsakların durumuna, cezaevlerinde devam eden işkence ve kötü muamelelere işaret etmeye, sorumluların bu konuda önlemler almasına yönelik defalarca çağrılar yapıldı. Sadece biz değil, duyarlı insan hakları savunucuları, demokrat kuruluşlar, cezaevlerindeki ihmallerin ve ağır hasta tutsakların sorunları hakkında sürekli bir mücadele geliştirmektedirler ancak ne yazık ki bugün, karşımızdaki tablo eskisinden daha vahim durumdadır. Hasta mahpusların sayıları daha da artmış, cezaevindeki kötü muamele şikâyetleri ise artarak devam etmektedir.

Değerli milletvekilleri, mahpusların düzenli ve yeterli teşhis, tedavi, kontrol imkânlarına ulaşmasının güç olması bir yana, doktora erişim imkânları dahi yok denecek kadar azdır. Mahpus sayısının yüzlerce olduğu, hatta 2 bini bulduğu hapishanelerde dahi sürekli doktor bulunmamaktadır. Çalışan doktorların uzman olmayışı bir yana, hapishanelere aile hekimliği uygulaması getirildiğinden bu yana, doktorlar haftada 2 ya da 3 sefer yarımşar gün cezaevlerinde bulunuyorlar ve bu kısıtlı süre içinde hastalıkların teşhis ve tedavisi zaten mümkün de olmamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; durumları ağır olan ve hapishane revirlerinde tedavi olanağı olmayan mahpuslar kendilerini uzun süre ilgili sağlık kurumlarına sevk ettiremiyorlar; sevk kararları çıksa bile bu sefer araç ya da personel eksikliği nedeniyle hastaneye ulaşmak mümkün olamıyor. Hastanelere ulaşılsa jandarmanın müdahalesi, kelepçeli muayenenin dayatılması, kimi zaman hekimlerin tıp etiğine uygun hareket etmemesi nedeniyle teşhis ve tedaviler ya hiçbir şekilde yapılamıyor ya da yetersiz ve yüzeysel bir muayeneyle mahpuslar geri gönderiliyorlar. Kalp krizi gibi acil müdahaleyi gerektiren durumlarda ise hapishanelerde geceli gündüzlü kalan bir hekimin bulunmayışından ötürü -zamanında müdahale edilemediği için- hastaneye götürülmesi için gerekli izinler çıkıncaya kadar bu konumdaki hasta mahpuslar genellikle yaşamlarını yitirmektedirler.

Değerli milletvekilleri, tarafsız davranamayan, verdiği kararlarda bilimsel ve objektif kriterlere uygun değerlendirmeler yapmayan Adli Tıp Kurumu hâlen resmî bilirkişi konumunu sürdürmektedir. Rapor almayı Adli Tıp Kurumunun münhasıran tekeline bırakmak objektif ve adilane bir davranış değildir. Üniversite hastanelerine, eğitim ve araştırma hastanelerine, tam teşekküllü devlet hastanelerine hasta mahpusların sağlık durumlarıyla ilgili objektif raporlar verme noktasında gereken imkânın tanınması gerektiğine inanıyor, bu anlamda tekrar, yine Sayın Bakanı ve tüm ilgilileri duyarlı olmaya çağırıyor, Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.