| Konu: | TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 12.06.2014 |
TUFAN KÖSE (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 311'inci maddede değişiklik talebimiz var. Nedir bunun gerekçesi?
Biliyorsunuz, uzun yıllardır, ülkemizde yapılan bir kısım yargılamalarda yalnızca dijital kayıtlara dayanılarak, sadece dijital kayıtlara, hiçbir el ürünü taşımayan dijital kayıtlara dayanılarak, çağdaş bir hukuk sisteminde olmaması gereken gizli tanık ifadelerine dayanılarak ve çağdaş bir hukuk sisteminde olmaması gereken yasa dışı dinlemelere dayanılarak bu ülkenin birçok yurtsever insanı, aydını, askeri, bilim adamı, gazetecisi uzun yıllar cezaevlerinde kaldılar, hâlâ da kalmaya devam ediyorlar. Balyoz davası buna örnek, Ergenekon davası buna örnek, askerî casusluk davası buna örnek.
Bu değişiklik önergemizde, bu davalarda yargılamanın iadesini talep etme hakkını sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına tanıyan kanun hükmünün değiştirilmesini istiyoruz. Cumhuriyet Başsavcısı bu istemi -yargılamanın iadesi istemini- reddettiğinde herhangi bir gerekçe sunmak zorunda değil ve bu ret kararına da bir itiraz mümkün değil.
Bu değişiklikle ne getiriyoruz biz? Bu değişiklikle, duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliğinin anlaşılması hâlinde -bu, 311'in (a) bendi- ve yeni olaylar ve yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı gerektiren mahkûmiyetine sebep olacaksa bu itirazı sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı değil, ağır ceza mahkemelerinin savcıları da yapsın istiyoruz. Yapmamaları hâlinde, on beş gün içerisinde, eğer bir itiraz yapmayacaklarsa, yargılamanın iadesi yoluna gitmeyeceklerse bunun kararını bildirsinler. Yargılamanın iadesi, bu kararın aleyhine Yargıtayda ilk duruşmaya katılmamış en kıdemli 9 tane Yargıtay hâkiminin, itiraz üzerine vereceği karar doğrultusunda yapılsın istiyoruz. Çok insani bir şey, bütün çağdaş ülkelerde olan bir şey. Sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının gerekçesiz olarak hem elinde bulunan yetkiyi dağıtıyoruz hem gerekçelendirmeye çalışıyoruz.
İstemimiz budur, bu önergemize olumlu oy vermenizi diliyoruz.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, gündem çok hızlı gelişiyor tabii. Bir bayrak olayımız vardı, biliyorsunuz. Bayrak indirildi, çeşitli muhalefet partilerinin genel başkanları, hatta Başbakan çok ağır ifadelerle konuştular. Bayrağın indirilmesi zaten kabul edilebilir bir şey değil elbette. Mustafa Kemal Atatürk, biliyorsunuz, İzmir işgalinden sonra önüne konulan Yunan bayrağını kaldırtmıştır. Niye? Bayrak bir ülkenin, bir milletin onur timsalidir. Hiç kimse o bayrağa saygısızlık yapamaz ama bayrağa saygısızlık yapıldığında da alnının çatından filan vurulması gerekmez, cezası neyse Türk Ceza Kanunu'nda belirtildiği şekilde hükmedilir.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, tabii, bayrağı indirmekten daha kötü bir şey var, bayrağı indirmeye cesaret etmek diye bir şey var. Şimdi, siz bu milletin ordusunu kuşa çevirdiniz. Şimdi, Donanma Komutanı Nusret Güner var, demiş ki: "Biz harp oyunlarını bile bıraktık korkudan, darbe planı yaptığımızı düşünürler diye." Böyle bir Donanma Komutanı düşünün. Ben İlker Başbuğ'u ziyarete gitmiştim, İlker Başbuğ "Ya, ben eğer kozmik odayı açmasaydım beni de bu işlerin içerisinde düşünecekler, diye ben açtım yani beni de darbeci diye daha rahat suçlarlardı diye açtım." dedi arkadaşlarımızla beraber gittiğimizde.
Şimdi -Sayın Bülent Arınç burada zannedersem- Sayın Bülent Arınç'la ilgili bir suikast iddiasından sonra girildi bu kozmik odaya. Bu ordu ne yapsın kardeşim? Bu ordunun elini kolunu bağladınız.
Gelelim, IŞİD olayına. Şimdi IŞİD olayında -biliyorsunuz, geçen konuşmamda da söylemiştim- 20 bin kamyon Suriye'ye mühimmat gitmiş MİT'in kontrolünde, yakalandığında da diyorlar ki: "MİT yardım malzemesi götürüyordu." Ya, Millî İstihbarat Teşkilatı bir yardım kuruluşu mu ki de yardım malzemesini göndersin, bizim Kızılayımız yok mu, bizim başka yardım derneklerimiz, yardım kuruluşlarımız, sivil toplum örgütlerimiz yok mu? Var. Gönderilenlerin ne olduğu açığa çıktı. Birçok yabancı basın kuruluşunda da bu yer aldı. Gönderilenin askerî malzeme olduğu ve bugün Suriye'de, Irak'ta insanların başını keserek top oynayıp onu da YouTube'a yükleyerek bütün dünyaya izleten "IŞİD" adlı sapık bir örgütün elinde olduğu ve benzeri örgütlerin, El Nusra'nın, El Kaide'nin elinde olduğu anlaşılıyor. Orada bu işleri takip eden savcıları da maalesef bakanlarımız hain damgasıyla damgaladılar. E, bu savcılar da görev yapamıyor. Yani, ülkenin sistemini, Türkiye Cumhuriyeti'nin doksan yıllık, Türklerin üç bin yıllık tarihindeki sistemini maalesef amuda kaldırdınız. İşimiz kolay değil, bütün komşularımızla aramız bozuk. Hâlbuki, dış politikada önemli olan önce yakın komşularınla iyi ilişkiler hâlinde bulunmaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)