| Konu: | TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 12.06.2014 |
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Olsun Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 592 sıra sayılı Kanun Tasarısı'yla ilgili 75'inci maddede vermiş olduğumuz önerge üzerinde konuşacağım.
Bu maddede aslında usuli bir işlem yapılıyor. Sulh ceza mahkemelerinin kaldırılmış olması nedeniyle, istinaf mahkemelerinde asliye ceza mahkemelerinin nasıl kararlarının temyiz edileceğine dair aslında bir düzenleme var. Ağır ceza mahkemesi savcıları kendilerine karar geldiğinden itibaren asliye ceza mahkemesindeki kararları temyiz edebilecekler. Bu, istinaf uygulamasının doğal bir sonucu olarak geliyor. Bu maddeye aslında söylenecek herhangi bir şey yok, teknik bir maddedir ancak benim aslında tekriri müzakere yapılmasını istediğim bir madde var, bu tasarıdaki 59'uncu madde.
59'uncu madde Türk Ceza Kanunu'nun 103'üncü maddesini düzenliyor. 103'üncü maddesi ise 15 ila 18 yaş arasındaki çocuklara yapılan cinsel saldırılarla ilgilidir. Şimdi, bunu uygulamadan gelen arkadaşlarımız çok net bilirler ki 15 ila 18 yaş arasındaki çocukların kendi aralarındaki ilişkilerinde ya da 14,5 yaşındaki bir kız ile 16-17 yaşındaki bir gencin, bir genç delikanlının arasındaki ilişkilerde çok ciddi cezai yaptırımlarla karşılaşılıyor. Ne oluyor? Şimdi, önceden sekiz-on beş yıl ceza varken şimdi on altı yıl ceza veriliyor. Birisi 14,5 yaşında, birisi 16 yaşında. Böyle bir dava başımızdan geçti. Kız diyor ki: "Ben kaçırdım onu, neden ona ceza veriyorsunuz?" Bakın, bunlarla çok ciddi karşılaşıyoruz biz.
Bu nedenle, bütün dünyada olduğu gibi, aslında burada da pek çok uzmanın da söylediği gibi, akranlar arasındaki bu türden ilişkilerde -bu tasaddi olabilir ya da ırza geçme olabilir- bunların akranlar arasında olduğu takdirde o zaman cezasının indirimine gidilmesi lazım. Pek çok Avrupa ülkesinde aslında eğer bir şiddet yoksa, eğer bir hile yoksa, aralarında ciddi bir fiziksel güç farkı yoksa bu türden konularda herhangi bir şekilde cezai yaptırıma gidilmiyor, onun yerine daha farklı rehabilitasyon konuları gündeme getiriliyor ama biz şimdi burada bunu yaptığımızda -bakın, 14,5-17 yaş dedik- 17 yaşındaki bir çocuğa verilecek ceza on altı yıl. Ardından yaş küçüklüğünden indirim yapılacak, ardından da, çocuklara cinsel saldırıyla ilgili konularda dörtte 3'ünü yatacağı zorunluluğu getirildiği için de bu kişi, bu genç insan sekiz yıl kadar yatabilecek. Sayın Bakan, olmaz böyle bir şey. Yani, akranlar arasındaki bu türden ilişkilerde mutlaka bir düzeltme yapmak lazım.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Bu cinsel saldırı, ayrı.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Tekriri müzakere yapmak gerekir diye düşünüyorum. Yani, kamuoyunda oluşan şey, 30-40 yaşındaki bir sapıkla, bir sapığın cinsel taciziyle çocukların kendi aralarındaki, gençlerin kendi aralarındaki bu iletişimleri ya da ilişkilerini böylesine ağır bir şekilde cezalandıramazsınız, cezalandıramayız arkadaşlar. Bunun bir daha gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Şimdi, buradan, biraz önce HDP Grubundan milletvekilleri arkadaşlarımız görüştüklerinde, dediler ki: "Ulusal değerlere saygılı olunmalıdır. Bütün halkların ulusal değerlerine saygılı olunmalıdır. Bütün ülkelerin ulusal değerlerine saygılı olunmalıdır." Ancak -Adil Zozani var mı, yine de yok zannederim- Adil Zozani 5 Hazirandaki konuşmasında aynen şöyle söyledi, dedi ki: "Sizin kurucu değer olarak gördüğünüz Kemalizm, biraz Mussolini'dir, biraz Hitler'dir." Burada kurucu değerlerimize, Kemalizm'e, Atatürk'e bir hakaret vardı.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Atatürk'e hakaret yok, Kemalizm ayrı.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Bununla ilgili özür dilemesini istiyoruz, Meclis Başkanlığımıza dilekçeyi verdik.
Onu geçiyoruz, daha dünkü konuşmasında, yine aynı şekilde, Amasya Genelgesi'nden bahsederek, bu Amasya Genelgesi'nin gizli protokollerinden bahsetti ve bu gizli protokoller 1961 yılında yayımlandığı hâlde sanki hâlen daha gizliymiş gibi bir görüntü vererek dendi ki: "Orada, Kürtlerin her türlü inançlarının, farklılıklarının, farklı kültürlerinin daha çok gündeme gelmesi ve bunların tanınmasıyla ilgili Amasya Protokolü'nde hüküm var ama ne yazık ki bunların hepsi unutuldu, saklandı, gizlendi, gizli bir protokol var." Şimdi, bu "gizli protokol" dediğiniz şey 1961 yılında yayımlandı. Artık bu yalanlara bir son vermek lazım. Bu ülkenin kurucu değerlerine, bu ülkenin anlaşmalarına, kurucu anlaşmalarına ve kurucu liderine lütfen saldırmaktan vazgeçiniz.
Bu söz konusu "gizli" denilen maddeyi buldum çıkardım, birkaç kaynaktan da araştırdım. Burada, ne, asla, yani "Kürtler yok edilsin, şu olsun, bu olsun." demediği gibi "Kürtlerle ilgili de ayrı bir devlet kurulsun, bir özerklik olsun." gibi bir madde de yok. Birlikte, kardeşçe, bir arada yaşamaktan bahsediyor Kemal Atatürk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Gizli celse tutanaklarından, oradan da okudunuz mu?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Yani, bunu, biz, şu anda da söyleriz, söylemeye devam edeceğiz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Gizli celse tutanaklarını okuyun o zaman.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Eğer ulusal değerlere saygılı olunacaksa, sizlerden de önce bunun saygısını bekliyoruz.