GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:102
Tarih:12.06.2014

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; artık kimsenin buradaki yasama faaliyetiyle ilgilenmediğini düşünüyorum. Bu saatlerden sonra yapılan tüm çalışmaların hiçbir anlamı olmuyor. İnsanlar neye oy verdiğini, neye oy vermediğini bile bilmiyor. Yani bu kadar ciddiyetsiz bir yasama faaliyetinin yapılmaması gerektiğini Sayın AKP grup başkan vekillerine söylüyorum. Çünkü gerçekten bu çok incitici bir şey. Türkiye'nin en üst organı Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin temsilcileriyiz burada ama şu anda insanlar artık yorgunluktan ne konuşulduğunu bile anlamıyor, ne söylenmek istendiğini bile anlamıyor, anlamak da istemiyor Sayın Başkan. Onun için, yani bir an önce bu durumu bir gözden geçirmekte fayda var.

Bugün Yatağan işçilerinin çok büyük bir direnişi vardı. Çünkü Yatağan Termik Santrali'nin özelleştirme ihalesi yapıldı. Bundan yaklaşık bir buçuk ay önce, 10 Nisanda da Yatağan'daki Kemerköy ve Yeniköy Termik Santrallerinin özelleştirmesi yapılmıştı. Bu özelleştirmelerde, oradaki değerlerimizin, termik santrallerin, kömür ocaklarının ve bütün oradaki arazilerin değerinin çok kat kat altında özelleştirmeler yapıldı. İşçiler bas bas bağırıyorlar "Oralar, devletin asla zarar etmediği, devlete sürekli kâr getiren yerlerdir. Buraların özelleştirilmesi devlete zarar verecektir. Hangi havuz medyasına bunları aktarıyorsunuz?" diye soruyorlar sizlere. Ardından diyorlar ki: "Soma'da 301 insan öldü, daha yeni Şırnak'ta 3 işçi öldü." Kaçaktı, değildi, şöyleydi böyleydi. Kaçak olmayan, işte, Soma'daki işletmelerde -güya Bakan da gitmişti "En iyi işletmeler." demişti- orada da 301 insan öldü. Yani, demek ki bu ocakların özelleştirilmesi bu insanlara çok ciddi zarar veriyor, ülke ekonomimize çok ciddi zarar veriyor; işçilerimize, onların ailelerine, çocuklarının geleceğine zarar veriyor. Artık Yatağan işçileri sesleniyorlar, oradan sesleniyorlar, biber gazı altında, polis copu altında sesleniyorlar: "Bu madenler özelleştirilmesin. Bu madenler milletimizin malıdır, bu madenler bizim malımızdır. Lütfen bu madenleri özelleştirmeyin, bizi ölüme göndermeyin." diyorlar.

Sizlerden ve bu konudaki özelleştirme ihalesini imzalayacak olan Başbakandan biz şunu rica ediyoruz: Bu köprü ve otoyollar çok düşüğe gitmişti. Nasıl Başbakan "Ben onları imzalasaydım vatan haini olurdum." demişti; aynı şekilde, bu hem düşüğe giden hem insanlarımızın canıyla kanıyla oynandığı hem ülkemizin mal varlığı olan bu madenlerin özelleştirilmemesi konusunda da, imzalanmaması konusunda da Başbakandan aynı şekilde bir duyarlılık beklediğimizi ben oradaki işçilerin sesi olarak sizlere duyuruyorum.

Şimdi, bu maddeyle ilgili konuya gelince, 592 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 82'nci maddesiyle Ceza İnfaz Kanunu'nun 108'inci maddesi değiştiriliyor. Bu, infazla ilgili maddede deniyor ki: "Çocuklara karşı işlenen cinsel istismar suçlarında bu verilen cezanın dörtte 3'ü çekilsin yani şartlı tahliye ondan sonra olsun."

Biraz önce Sayın Bakana da sordum ama Bakan yine yok buralarda. Çocukların işledikleri, çocukların birbiriyle olan ilişkilerinden kaynaklanan suçlarda infaz bu şekilde olursa gerçekten çocuk haklarına çok aykırı bir düzenleme yapmış oluruz, bir kere bunun kesinlikle kaldırılması lazım özellikle çocuk failler açısından. Dörtte 3 infaz olmaz sevgili arkadaşlar.

Diğer yönüyle, uyuşturucuyla ilgili konularda, eğer tahliye edilirse denetimli serbestlik falan filan var ama tıbbi tedavi yok. Cinsel suçlarda ise yine denetimli serbestlik falan, bunlar olabilecek mahkeme kararıyla ama tıbbi tedavi var. Bunu Komisyonda da sorduk ama ne yazık ki cevap alamadık. Tıbbi tedaviden kastedilen nedir? Bizler hukukçuyuz, ne kastediliyor, bunu öğrenmek istiyoruz. Yani, insanların kısırlaştırılmasını mı kastediyor, böylesine insan haklarına aykırı bir şeyden mi bahsediliyor? Yani, bunlar olamaz, böylesi bir şeye bu Mecliste karar verilemez, insan haklarına aykırı; ha adamın hayatını yok etmişsin ha da diğer fiziksel faaliyetlerini. Böyle bir şey olmaz, dünya ölçeğinde de böyle bir şey olmamıştır. Bunu söylemek istiyorum sizlere.

Diğer yönüyle de hasta mahkûmlarla ilgili biraz önce bir düzenleme geçti. Size, Mamak Askerî Cezaevinde beyin kanaması geçiren, daha sonra ölen Murat Özenalp'in durumunu anlatmak istiyorum. Murat Özenalp beyin kanaması geçiriyor orada, bir ambulans var, ambulansın anahtarı yok, on beş dakika sonra geliyor. Mamak Askerî Cezaevinde, yeterli sağlık personeli yok, boyunluk yok, sadece bir sedye var ve inanın, götürülünceye kadar oraya, GATA'ya götürülünceye kadar akla karayı seçiyorlar. Şimdi, cezaevlerindeki sağlık tesisleri de aynen böyle, ambulanslar da aynen böyle.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Eğer gerçekten ciddi bir şeyler yapmak istiyorsak -Bakan burada olsaydı- cezaevlerine biz ani ziyaretler yapmak durumundayız...

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - ...oradaki insanların hayatını kurtarmak açısından, onların sağlıklarının gelişmesi açısından ama ne yazık ki böyle bir sorumluluğun ben iktidarda olmadığını görüyorum.

Teşekkür ederim Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)