GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP GRUBUNUN, GÜNDEMİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN, KAMUOYUNDA "KIZAMIK HASTALIĞI" OLARAK BİLİNEN SUBAKUT SKLEROZAN PANENSEFALİT (SSPE) HASTALIĞININ ARAŞTIRILMASI AMACIYLA MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGESİNİN ÖN GÖRÜŞMELERİNİN, GENEL KURULUN 17 HAZİRAN 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:104
Tarih:17.06.2014

MEHMET ŞEKER (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Halkların Demokratik Partisinin grup önerisi hakkında partim adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Hepinize sağlıklı, uzun bir ömür diliyorum.

Sayın İdris Baluken'i de tebrik ediyorum hem konuşmasından dolayı hem de öngörüsünden dolayı. Dedi ki burada: "Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisinin temsilcileri çıkacak, aşılamayla ilgili, sağlık politikalarıyla ilgili ne kadar başarılı olduklarını, ne kadar iyi şeyler yaptıklarını anlatacaklar." Bu konuşmasından dolayı da teşekkür ediyorum. Öngörünüz doğru çıktı.

Değerli arkadaşlar, subakat sklerozan panensefalit bir sonuç, bu bir sonuç. Neden bir sonuç? Öncesi var; işte, aşı yapmada eksik kalabilirsiniz, aşı bayat olabilir, hastalığın seyri farklı olabilir, kaçırdığınız bir vaka olabilir. Her ne şekilde olursa olsun sabukat sklerozan panensefalit bir gerçek, bununla boğuşan aileler var, çocukları bu hastalığa yakalanan, bu hastalıkla ilgilenen bir kesim var; bunları da çok iyi anlamak lazım, bunların da sorunlarıyla ilgili çok ciddi çalışmalar yapmak lazım.

Muhalefet olarak biz burada çoğu zaman konuşuyoruz, anlatıyoruz "Sayın Sağlık Bakanlığı yetkilileri sadece reçete yazan bir hekim ordusu yarattılar Türkiye'de." diyoruz ve bu gerçeğin de altını çiziyoruz. Bir yılda 342 milyon reçete yazan bir hekim ordusu yaratıldı.

Peki, koruyucu hekimlikte ne yapıyoruz, nereye geldik? Sayın Adalet ve Kalkınma Partisi sözcüsü hekim arkadaşım diyor ki: "Türkiye'de daha önce paralı aşı vardı, şimdi aşılar ücretsiz." Tüm dünyada zaten koruyucu hekimlik ücretsiz yapılıyor yani aşının parayla satıldığı bir üçüncü dünya ülkesi bile yok, bunun övünülecek bir tarafı da yok ve bir devletin de yapması gereken şey bu ama siz 342 milyon reçete yazdırarak hâlâ kronik hastalıkları artırıyorsanız ve bu ülkede kronik hastalıklardan dolayı insanlar sıkıntı yaşıyorsa; diyabet, kronik obstrüktif akciğer hastalığı dediğimiz astım, hatta ve hatta otuz kırk yıl öncesinin hastalığı olan tüberkülozu tekrar geri gündeme getirmişseniz ve sınır güvenliğini sağlayamadığınız için bugün çocuklarımıza tekrar kızamık aşısına başladıysak bunda bir yanlışımız var. Yani, muhalefet her şeyi sizleri eleştirmek için söylemiyor. Bizim de çocuklarımız var, bizim de torunlarımız var, bunların da hasta olmaması gerekiyor, bu ülkede sağlıklı bir nesil yetiştirmemiz gerekiyor ve bunun için de mücadele etmemiz gerekiyor, hepimize de görev düşüyor. Dolayısıyla buradaki eleştirileri sadece siyasi eleştiriler olarak almamanızı temenni ediyor ve diliyorum.

Değerli arkadaşlar, siyaseten burada çıkıp konuşuyoruz zaman zaman ama en iyi bildiğimiz şey hekimlik. Hekimlikle ilgili eksikleri, yapılması gerekenleri zaman zaman da gündeme getiriyoruz. Bu Mecliste kendi kendime ve hekim arkadaşlarıma da şu sözü vermiştik: Hekimlerin ve sağlıkla ilgili bütün sorunların Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündeme gelmesi için elimizden geleni yapacağız dedik ve bunun da arkasında duruyoruz.

Ben Sağlık Bakanlığına bir soru önergesi sunmuştum, dedim ki: Şubat 2012'den günümüze kadar kızamık vakası görülen iller, vaka sayıları nelerdir? Son bir yılda kaç Suriyeli sığınmacıda kızamık ve verem vakası görülmüştür? Şimdiye kadar kaç Suriyeliye kızamık aşısı yapılmıştır? Bunları sorarken şunları söyledik: Bu kürsüde, Sınır güvenliği olmayan bir ülkede kapıda, sınırda güvenlik sağlayamazsanız, insanların giriş ve çıkışlarını denetim altına alamazsanız, terör eylemlerinden tutun kaçakçılığa kadar, insan ticaretine kadar ve hatta sağlığınızı tehdit edecek bir oluşumun da gündeme gelmesine sebep olursunuz diye hep konuşmuştuk. Şu anda, Suriye sınırımız boyunca hiçbir güvenlik yok. Suriye'deki hükûmet de kendi vatandaşlarına aşı yapamıyor çünkü orada bir çatışma var, terör ortamı var, bombalar patlıyor, çok ciddi sağlık hizmeti verilen bir ülke konumunda değil; bunu basından da takip ediyoruz, görüyoruz da. Suriyeli sığınmacılar Türkiye'ye girdiler, AFAD'ın kayıtlarında olan yani kamplarda kalanların 5 katı Suriyeli vatandaş var Türkiye'de. Bu çocuklar Suriye'den buraya girdiğinde maalesef, bizim Sağlık Bakanlığı bunlara aşı yapamadı, bunlara ulaşamadı, hangi evde oturduğunu bilmiyor, kaç kişi kaldıklarını bilmiyor, bunların nasıl geçindiğini, ne iş yaptığını, ne yaptıklarını maalesef bilmiyor.

Ben Gaziantep Milletvekili olarak söylüyorum: Gaziantep'te 400 bin Suriyeli sığınmacı var arkadaşlar. 400 bin Suriyeli sığınmacıya sağlık hizmeti vereceksiniz, temiz su götüreceksiniz, yeşil alan götüreceksiniz, yiyecek içecek vereceksiniz, her türlü sorunlarını çözeceksiniz. Çözebildik mi? Hayır, yapamadık. Bu denetimden kaçan şeyden sonra, denetimlerin olmamasından sonra, terör olaylarının dışında, o siyasi olaya girmeyeceğim şimdi ama maalesef, Türkiye'de hastalıklar da hortladı.

Benim sorduğum soruya Sağlık Bakanlığının verdiği cevap burada. Diyor ki: "8/7/2013 tarihi itibarıyla 67 ilden bildirilen toplam 6.731 kızamık vakası vardır." İllere göre de dağılımını vermiş. Sayın hatip arkadaşımız biraz önce -işte, Sağlık Bakanlığının size verdiği bilgi o ve o bilgi doğru değil- Avrupa'dan gelen bir hastalıktan bahsetti.

Değerli arkadaşlar, Şanlıurfa ve Gaziantep Avrupa sınırında değil, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ve Suriyeli sığınmacıların en çok olduğu, sınır güvenliğinin olmadığı, kapının, sınırın yolgeçen hanına döndüğü bir yer olduğu için, oradan gelen insanlara yeterli sağlık hizmeti veremedik, aşılayamadık, nerede oturduklarını bilemedik, ne iş yaptıklarını bilemedik dolayısıyla bu şehirlerde kızamık vakası arttı. Peki, ne olacak bunun arkasından?

Değerli arkadaşlar, kızamık vakası işte biraz önce bahsettiğimiz, subakut sklerozan panensefalit dediğimiz, Allah kimsenin başına vermesin, ciddi bir hastalığın habercisi. Peki, Sağlık Bakanlığı bununla ilgili bir tedbir aldı mı? Onunla ilgili de çok ciddi uğraştık, çok ciddi şekilde uyardık: Bakın, bu insanlar Suriye'de aşılanmıyor, o kapıdan giriyorlar, denetimleri maalesef yoktur, valilik bilmiyor, çoğunu tanıyamıyoruz, çoğunu bilemiyoruz, aramızda yaşıyorlar, beraber aynı binada oturuyoruz, aynı sokakları paylaşıyoruz, hatta hatta kız alıp vermelerimiz başladı ama bu insanların çocuklarını maalesef, ciddi şekilde aşılayamadık ve bunun sonucunda bu bölgelerde kızamık vakaları artmaya başladı, dedik.

Değerli arkadaşlar, bu uyarılarımızı lütfen ciddiye alın. Bu uyarılarımız siyasi iktidarı eleştirmek amacıyla söylediğimiz, sadece siyasi kazanç elde etmek için söylediğimiz şeyler değil. Biz, bu gerçeklerle iç içe yaşıyoruz. Gaziantep'e ekonomik anlamda, siyasi anlamda, sosyal anlamda ne zararlar verdiğini ben bu kürsüden çok anlattım. Silah yüklü araçların nasıl yüklenip gittiğini, yakalandığında içinde nelerin olduğunu, bunları kimlerin götürdüğünü, kimlere teslim ettiğini ve nerede patlatıldığını hep söyledik, hep konuştuk ama bu söylediğimiz daha ciddi bir iş. Ülkemize dışarıdan hastalık ithal ettik ve ithal ettiğimiz bu hastalık ileride çocuklarımızın sakat kalmasına, ileride çocuklarımızın çok ciddi şekilde toplumdan uzak olmasına, ailelerin psikolojilerinin bozulmasına, ailelerin bu hastalıkla mücadele ederken çok ciddi şekilde sorunlar yaşamasına yol açacak.

Değerli arkadaşlar "Avrupa kaynaklı." denen bu hastalığın Avrupa'yla uzaktan yakından bir ilgisi yok. Bakanlık diyor ki: "Efendim, İstanbul'da da görüldüğü için Avrupa kaynaklı." İstanbul'da görülmüş olması Avrupa kaynaklı demek değil arkadaşlar. İstanbul'da da 200 bin Suriyeli var, İzmir'de de 150 bin Suriyeli var, Türkiye'de 2,5 milyona yakın Suriyeli var. AFAD'ın verileri 1 milyon 200 bin zaten, bunların üzerinde Suriyeli var. Bu, Suriyeli vatandaşların sağlıktan yeterli hizmet alamadığını, denetlenemediğini, kontrol edilemediğini gösteriyor. Bu, sağlıkta yaşadığımız ciddi bir fiyaskodur.

Yine, diyor ki Sağlık Bakanlığı Adana'daki bir aile sağlık merkezindeki arkadaşımıza: "Yakaladığınız yerde aşılayın." Peki, kolay, yakaladığımız yerde aşılayalım. Hekim arkadaşlar da diyor ki: "Kardeşim, aşıda eksiklik var, yeterli aşıya ulaşamıyoruz." Bugün, bir başka sorun da bu değerli arkadaşlar. Keşke bizim ülkemiz de aşı üretebilseydi, keşke bizim ülkemiz de uçak, araba üretmekten vazgeçip en temel ihtiyacımız olan aşıyı üretebilseydi ve biz de bu çocukları aşılayabilseydik, bugün bir başka ülkenin kapısında aşı beklemek zorunda kalmasaydık. Bu çocuklarımızın çok ciddi sıkıntıları olacak ileriki yaşamda, bunlarla ilgili gerekli çalışmanın yapılması için ben de bir araştırma komisyonu kurulması taraftarıyım. Enine boyuna araştırılmalı ve bununla ilgili çok ciddi şekilde çalışmalar yapılmalı.

Hepinize sağlıklı ve mutlu bir uzun ömür diliyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)