GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, MHP GRUP BAŞKAN VEKİLLERİ İZMİR MİLLETVEKİLİ OKTAY VURAL VE KAYSERİ MİLLETVEKİLİ YUSUF HALAÇOĞLU TARAFINDAN, SON DÖNEMDE IRAK'TA YAŞANAN GELİŞMELER BAŞTA OLMAK ÜZERE REHİN ALINAN VATANDAŞLARIMIZIN DURUMUNU, IŞİD TEHDİDİNİN SINIRIMIZA VE TÜRKMEN KARDEŞLERİMİZE OLAN ETKİSİNİ TARTIŞMAK ÜZERE 17/06/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN GENEL GÖRÜŞME ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 17 HAZİRAN 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASI VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:104
Tarih:17.06.2014

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Musul'da yaşanan olaydan hemen sonra, aynı gün, Halkların Demokratik Partisi olarak biz, Mecliste genel görüşme açılmasını 11 Haziran 2014'te istedik. Gerçekten önemli bir konu, Türkiye'yi yakından ilgilendiriyor, sınırlarımızın güvenliğini, Orta Doğu'daki gelişmeleri, Suriye'deki gelişmeleri çok yakından ilgilendiriyor.

Şunu söyledik, aslında bunu Suriye'de iç savaş başladığından beri söyledik, defalarca burada anlattık: Ceylanpınar'dan -Serekani'den- tutun Antakya'ya kadar sınır geçişlerini, konaklamaları, oradaki unsurların El Kaide, El Nusra, IŞİD veya Özgür Suriye Ordusu adı altında desteklenmelerini ve daha sonra da Rojava Kürtlerine karşı saldırı amaçlı bunların orada bulundurulduğunu, bunun çok tehlikeli olduğunu, hem Suriye açısından, Suriye halklarının kendi kaderini belirleme hakkı açısından hem Türkiye'yle ilgili sorunlar açısından hem Türkiye'nin iç barışı açısından bunun ne kadar önemli olduğunu söyledik. Hatta, geçen gün şu bakanlık genelgesini -ki yalanlanmadı Hükûmet tarafından- burada çok açık bir şekilde ifade ettik yani "Mücahit El Nusra'ya" deniliyor "MİT gözetiminde -Diyanetten tutun da Hükûmetin valilerine- kalma, konaklama, geçiş ve saire konusunda yardım yapılması..." diyor ama ilginci, en üstte ne diyor: "Bölücü örgüt PKK uzantısı PYD'ye karşı savaştırılan..." PKK'ye karşı savaştırılan... Bakın, dikkatinizi çekerim. Biz, buradan uyardık, bunun nasıl bir felaket getireceğini, bu kontrolsüz güçlerin silahlandırılmasının, Antalya'daki 5 yıldızlı otellerde silahlarıyla toplantıya katılmalarını, tırları, vesaireyi, vesaireyi ve Rojava'da çocuklara yapılan katliamları, Ermeni yerleşimlerine, Türkmenlere yapılan saldırıları -Süleyman Şah Türbesine, daha sonra Somali'deki elçilik binasına- bütün bunları söyledik.

Şimdi, Hükûmet bunları bilmiyor değildi, Hükûmet bütün bunları biliyordu. 1 milyon Suriyeli mülteci Türkiye'nin her bir tarafına dağılmış, İstanbul'dan İzmir'e, İzmir'den Edirne'ye, Ankara'nın göbeğine kadar her yerde statüleri belli olmayan, kimin ne olduğu belli olmayan, mahalleliyle kavga eden veya suç olayları veya yoksulluk felaketi içinde perişan durumda olan insanları gördük. Suriye üzerinden bu yaşanan olayın fotoğrafını üç yıl boyunca burada verdik. Ancak, ne zaman ki Musul'a dayandı, IŞİD Konsolosluğa girdi, orada bayrağı indirdi, Konsolosluk görevlilerini ve 32 tane şoför esnafımızı gözaltına aldı, yeniden uyanmaya başladı insanlar, bu tehlikenin farkına varmaya başladı.

Buraya bayrak asabilirsiniz arkadaşlar, çok kolay, burada bayrağı korumak da kolaydır. Bayrağı toprağınız olan yerde korumak önemlidir, bir; ikincisi, provokatörlük yapıp 35 derece sıcakta eldivenlerle direklere tırmanan provokatörleri ve arkasındaki güçleri çıkarmak doğru olandır.

Biz burada şunu açıkça ifade ettik: Tuzhurmatu'da, o bölgede 2 Kürt tugayı peşmerge Türkmenleri korurken ve Kerkük'ten ordu çekilirken, yine, Kürtler Kerkük'ü korurken... "Soydaşlarımız" deniliyor; vallahi, Kürtlerin de soydaşları bu Mecliste var, Türklerin de soydaşları var ve bir ortak çıkarımız var. Orayı eğer... Orada, Irak'ta demokratik bir yönetimi hayata geçirirsek IŞİD'le o tür örgütlerle... Ki, El Nusra'yı Hükûmet bir ay önce terör örgütleri listesine aldı. Türkiye komşu olmaz.

Bir seçeneği var Türkiye'nin, "Bin yıldır beraber yaşadık Kürtlerle." diyor. Bin yıl daha stratejik olarak beraber yaşamak istiyor musunuz Suriye'deki, Türkiye'deki, Irak'taki, hatta İran'daki Kürtlerle, sınırlarınızla? Ki iyi niyet ilişkileri bunu gösteriyor, orada demokratik Kürt yönetimleri var, Erbil Parlamentosunda 8 Türkmen parlamenter var, 1 bakanlıkları var, tabii ki, burada 3 partiden arkadaşlarımız bir gün olsun gidip Erbil Parlamentosundaki Türkmen parlamenterlerle, bakanlarla konuşmamışlardır "Ya, ne yapıyorsunuz burada arkadaşlar?" diye. Burada Kürt halkı her 3 kantonda; Afrin'de, Kobani'de, Cezire'de yediden yetmişe silahlanarak, bu öldürmede sınır tanımayan, İslamiyet adına öldürmede sınır tanımayan güçlere karşı bir halk direnişi ortaya koyarak kendilerini, ülkelerini ve namuslarını koruyabildiler. İşte, o unsurlar hareket hâlindedir, birçok ülkeden gitmiştir, oradan Musul'a gittiğinde Musul'da bir gerçeklik vardır arkadaşlar: Eğer, Irak'ı 3 parça, kuzeyde Kürt bölgesel yönetimi, Musul ve etrafında, Ninova vilayetinde Sünnileri ve daha güneyde Şiileri; bu gerçekliğini görmezseniz, bu gerçekliğine uygun bir demokratik yönetim inşası konusunda Türkiye komşu bir devlet olarak görmezse; şu an itibarıyla her gün Türkiye, 10 milyar lira Habur Kapısı'ndan geliri, gideri, Mersin'e kadar, Konya'ya kadar esnafımızı etkileyen bir tahribata yol açmıştır, ekonomisi bir yana, can kayıpları bir yana.

Bugün 5'inci güne girdik. 5'inci gündeyiz, Konsolosluk görevlileri rehin; diplomasiye bakıyorsunuz, rehin diplomasisi, takas diplomasisi, fidye diplomasisi. Hangi dışişlerinde böyle bir diplomasi var arkadaşlar? Orta Doğu yeniden şekillenirken, Avrupa kriz yaşarken, Amerika ve karşısında Çin, Rusya, İran, karşılıklı güç dengeleri oynanırken, Suriye üçüncü, dördüncü senesine girerken, Türkiye'nin dış politikasını mezhep ve ideoloji üzerine kurması asla kabul edilir bir dış politika olamaz.

Şimdi, düşünebiliyor musunuz, Orta Doğu'da bir dönemler Osmanlı var; Musul ve Kerkük'ü 500 sterline vermişsiniz, sonra gelip burada şunu konuşacaksınız: Orada yaşayan Türkmenlerin de, Kürt halkının da, Arapların da hakkını hukukunu nasıl koruruz? Eğer tarih bağımız bunu gerektiriyorsa birlikte ne yapabiliriz? Ama Katar'dan, Suudi'den 45 milyar lira para transferinin hesabı verilmeden bu olayları açıklayamazsınız arkadaşlar.

Elbette ki Musul'da bir anda, bir gecede bütün ordu teslim oluyor, silahları bırakıyor, havaalanlarını bırakıyor, tankları, topları bırakıyor ve gidiyor. Sizin aklınıza, mantığınıza uyuyor mu, 70 bin tane ordu mensubu 5 bin tane IŞİD mensubu karşısında teslim oldu? Hayır, teslim olunan bir durum yok, danışıklı bir durum var. Saddam'ın yıkılmasından sonra Şiiler yönetime geldi, Maliki yönetimi Irak'ı doğru dürüst yönetemedi, yönetemediği için Kürtlerle kavgalı oldu, Sünnilerle kavgalı oldu, seçimlerin yapılmasına rağmen bir düzen oturtulamadı Irak'ta. Şu an, ya Irak üçe bölünecek, Kürtler, Sünniler ve Şiiler olarak -bu bir seçenek, federasyon yönetim biçimiyle devam edecek- ya da ayrı devletçiklere bölünecekler. Bu, çözüm bulunmadığı zaman son derece hayati bir durum ve oradaki yurttaşlarımız, soydaşlarımız, akrabalarımız, insanlarımız, dostlarımız sorun yaşayacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir dakika ek süre veriyorum size de.

Buyurun.

HASİP KAPLAN (Devamla) - Şimdi, biz, burada, Orta Doğu'da 45 milyon Kürt halkıyla ilgili olarak Hükûmeti uyarmak istiyoruz. Genel görüşme önergemiz var, usulünce gelmesi için sabrettik.

Bakın, bugün, Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi de rehinelerle ilgili basına yayın yasağı kararı vermiş. Hepimiz bu konuda hassasız. Biz, herkesten hassas davrandık. Genel görüşme önergesini ilk veren parti olmamıza rağmen Dışişleri Bakanının gelip görüşmesini, bilgisini önemsedik ama 5'inci gün... Gelin, tartışalım. Dışişleri Bakanı gelsin, Meclis bu konuyu konuşsun, isterseniz açık oturum, isterseniz kapalı oturum ama bunu konuşmak zorundayız. Bunu başkasına konuşturtmayız ve Hükûmetin seçeneği ortada: Ya 45 milyon Kürt halkı Orta Doğu'da komşularınız olacak, onlarla beraber stratejik bin yıl ya da IŞİD'le beraber olacaksınız. Başka seçeneğiniz yok diyoruz arkadaşlar.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)