GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP GRUBUNUN, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ GÜNDEMİNİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN, ARICILIK VE BAL ÜRETİCİLERİNİN İÇİNDE BULUNDUĞU OLUMSUZ DURUMUN TÜM BOYUTLARIYLA ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA BİR MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGESİNİN (10/87), GENEL KURULUN 18 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE ÖN GÖRÜŞMELERİNİN YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:105
Tarih:18.06.2014

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çok değerli milletvekilleri, Türkiye'de tarım ve tarımcılığın dışında diyemeyeceğim ama içinde en önemli konulardan bir tanesi de arıcılıktır. Arıcılık aslında günümüzde Türkiye'nin en önemli konularını işgal eden ve Türkiye'nin her yerinde bol yetiştiricisine sahip olan bir sektördür ancak son on iki yıl içerisinde Türkiye'de, az önce konuşmacı arkadaşımın söylediği şekilde, arıcılıkta bal üretimi dünyada ve Türkiye'de haklı yerini alamamıştır. Bunun başlıca sebepleri sadece arıcılığın desteklenmesi ve Türkiye'deki koşullarının iyi olması yönünden değil. Aslında baktığımızda, on iki yıldır arıların yetiştirildiği doğa koşullarının Türkiye'de yok olmasından kaynaklandığını görüyoruz. Onun için, burada yapılan tüm düzenlemelere baktığımızda, meralar, çevre, dağlar, madencilik ve kullandığımız diğer ilaçlarla birlikte, arıcılığın gün geçtikçe şekil değiştirmesiyle birlikte -kendi öz yapısında- ve kendi öz cinslerini değiştirmesiyle birlikte arılarımızın gün geçtikçe yok olduğunu görüyoruz ve özellikle oğul yapmakta ve üretimini, kendilerini, yenilemekte zorluklar çektiğini görüyoruz.

Bu yıl içerisinde, özellikle az önceki arkadaşım hiç konuşmasında değinmedi ama bu sene üretimde çok büyük bir düşüş var. Öncelikle dolunun çok olması bahar balının Türkiye genelinde üretiminin düştüğünü gösteriyor, yağmurun olmaması bunun düştüğünün baş göstergesi. Özellikle bölgemizde bahar balı bu dönem içerisinde hiç yoktur ve bu anlamda da üreticilerimiz bu dönem içerisinde mağdur durumdadır. Türkiye'nin 50 bin kapasitesine sahip arıcılık kovanı içerisinde olan ve ciddi bir nüfusun geçimini sağlayan arıcılık sektörü maalesef ilgililer içerisinde "tarım" deyince, "Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı" deyince çok gündeme gelmeyen bir konudur. Ancak, benim bölgem de dâhil olmak üzere Türkiye'de, Türkiye'nin büyük bir kesiminin özellikle geçim kaynağı arıcılıktır. Bu anlamda, tarımda, Türkiye'de "arı sektörü" deyince biliyorsunuz ki en önemli 5 tane arının özel cinsi vardır -ki bu Türkiye'ye aittir- bunların korunması da çok önemlidir bal yapımında. Dünyada koloni başına bal verimi ortalama 24 kilogram/koloni iken ülkemizde... Az önce de dedi ki: "2'nciyiz." Hayır, bu değer ülkemizde 16 ve 17 kilogram/koloni civarındadır. Özellikle...

YUNUS KILIÇ (Kars) - Dünyadaki bal üretimi açısından...

ALİ SARIBAŞ (Devamla) - Efendim, sorularınız varsa daha sonra özel söyleyebilirim. Dinleyin siz sadece.

Onun için, ben, arıcılık konusunda bu anlamda sorunları dile getirmekte ve bunlarla ilgilenmekte gerçekten ciddi yarar görmekteyim. Bu anlamda da bu 50 bin kişinin, arıcılıktan fiilen geçimini sağlayan insanlarımızın sırasıyla sorunlarını sayacak olursak:

1) Yeteri kadar Türkçe kaynak bulamamaları sorundur.

2) Türkiye'de üretimde karşılaştıkları sorunların çözümüne yönelik olarak danışacakları başlıca kurum ve kuruluşların yetersizliği söz konusudur.

3) Belli bir standardın oluşmaması ve üretimde yerleşmemesi sorunları vardır.

4) Ürettikleri bal pazarlanırken karşılaştıkları sorunlar çok önemlidir.

5) Arıların hastalıklarıyla mücadele konusunda karşılaştıkları problemleri sıralayabiliriz.

Onun için, bu ana problemlerin çözümü konusunda da Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bu konuyla yeteri kadar ilgilenmediğini, özellikle arı yetiştiricileri birlikleri ve bölgemizde kooperatifçilerin sıkıntı içerisinde ve pazarlama konusunda sıkıntılar içerisinde olduklarını biliyorum. Özellikle, bu bal üretiminin, bu sonbahar üretimiyle birlikte -çıkamamasının konular içerisinde- bunların bu yıl içerisinde desteklenmesi gerektiğini de ayrıca kendileri bize ifade etmişlerdir.

Bal bakımından, az önce de ifade ettiğim gibi, koloniler arasında ortaya çıkan farklılığın yüzde 85'inin çevre koşulları, yüzde 15'inin genotip farklılıklardan kaynaklandığı göz önüne alınırsa, ülkemizin, bal verimliliği en yüksek ülkelerden birisi olması beklenirken arıcılığın genel yapısı ve sorunlarıyla -arı ürünlerinin üretimi ve ticaretine ilişkin veriler ve son derece potansiyel kaynak olmasına rağmen- yeterince ilgilenilmediği için Türkiye'de arıcılığın gelişmediğini görmekteyiz.

Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, pazarlama konusunda -bugünkü yasalar çerçevesinde, Tarım Bakanlığının verileri çerçevesinde- bugünkü koşullar, paketleme ve ihracat konusunda, arıcılarımızın kendi içerisinde, sorunlarını çözmek için bir kooperatifleşmeye yöneldiklerini görüyoruz. Ancak, kooperatifleşmeye yönelmelerine rağmen kendi -sorunları için- finansman kaynaklarının yetmediğini ve desteklenmeleri gerektiğini özellikle belirtiyorlar. Bu konuda da özel yasalar çıkarılarak Tarım Bakanlığının bu yasalarla birlikte arıcılığımızı desteklemesi gerektiğine inanıyoruz.

Bu vesileyle, dünyada ballı bitkilerin yüzde 70'i Anadolu'da üretilmekteyken bunun yüzde 40'ının da endemik bitkilerden olduğunu söyleyerek Türkiye'deki endemik bitkilerle yetiştirilen bu balın kalitesi açısından da Türkiye'nin dünyada yerini almadığını gene defalarca kez söylemeye devam ediyorum.

Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, özellikle, arıların doğaya yani günümüzdeki doğa koşullarına bağlı kaldığını unutmamalıyız. Burada arıların taşınmasında mazot girdileri Türkiye'de bal üreticilerinin birinci talepleridir, birinci faktördür. Onun için:

1) Mazot fiyatları arıcılık yapanlar için mutlaka indirilmelidir. (CHP sıralarından alkışlar) Mazot fiyatı indirilmediği sürece ana girdisini düşüremeyiz.

2) Kovan alımlarında da -bugünkü bilimsel anlamda yapılan kovanlar anlamında- kooperatiflerin desteklenmesini ve pazarlama konusunda da özel bir indirimle bu kovanların kooperatiflerimize ve birliklere sağlanmasının ön koşul olduğunu sizlere hatırlatmak isterim arkadaşlar.

Yine, burada, arıcılığın pazarlanması ve paketlenmesi konusunda, entegre tesis anlamında yasaların verdiği zorlukları aşması için, uluslararası şirketlerle rekabet edememesi nedeniyle küçük köylümüze, arıcılık yapan çiftçimize, özellikle bu konuda da -entegre tesis yapma konusunda- KOBİ'ler ve krediler konusunda da daha ucuz ve uzun vadeli kredilerin verilmesinin doğru olduğuna inanmaktayım ve bu konuda da desteklenmeleri gerektiğine inanıyorum. Onun için de burada öncelikle çevre koşullarının iyileştirilmesi mutlaka elzemdir.

Son yapılan Mera Kanunu da dâhil olmak üzere Mera Kanunu'nda yapılan değişikliklerle meralarımızın inşaat alanına dönüştürülmesi, özellikle çevreye olan duyarlılıkla birlikte, buradaki, çevremizdeki ağaçların ve özellikle de çok ilaç kullanımıyla birlikte bitkilerin doğada yok olması, endemik bitkilerin yok olması arıcılığın başlıca önemli sorunlarından bir tanesidir.

Yine, ülkemizde arıcılığın sorunları içerisinde gelen en önemli konulardan bir tanesi de biliyorsunuz ki ilaç kullanımıdır. Maalesef, Türkiye'de çiftçimiz ucuz ilaç kullanmak zorunda kalıyor ve zehirli ilaçları kullandığı için de doğaya zarar vermektedir. Bu anlamda da bütün tarım üreticileri, çiftçiler, daha bilimsel, doğaya zarar vermeyecek, üniversitelerimizin önderliğinde üretilen tarım ilaçlarına yönlendirilmeli, tarımdaki ilaçlar desteklenerek, bu arada zehirli ilaç kullanımları önlenerek, bu anlamda da zirai ilaçlar ucuz verilerek çevredeki arılarımızın ölmemesi sağlanmalıdır.

Dünyadaki ısıyla birlikte, gelişmesinden çok, arılarımız öldüğünde, arılarımız yok olduğunda tüm canlıların ve tüm dünyadaki bitki dokusunun yok olacağını unutmamalıyız. Arıların yaşamasının insanların yaşamıyla ve doğada olmasıyla eş değerli olduğunu unutmamalıyız. Arı yaşamın bir parçasıdır, doğayı tamamlayan bir parçadır, doğayı dönüştürebilen bir canlıdır. Bu anlamda da Türkiye'de özellikle çiftçiye verilen değer anlamında, AKP, arıcılığa da mazot desteği ve ucuz kredi desteğini mutlaka sağlamalı ve dünyadaki bal sektörü anlamında da ikinci derecede dediği izni mutlaka almalıyız diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.