GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, MANİSA MİLLETVEKİLİ SAKİNE ÖZ VE 31 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN, MANİSA'NIN SOMA İLÇESİNDEKİ MADEN KAZASINDA YAŞAMINI YİTİRENLERİN AİLELERİ İLE BU KAZADAN SAĞ OLARAK KURTULANLARIN YAŞADIĞI TRAVMANIN ETKİLERİNİN TÜM BOYUTLARIYLA ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 23/5/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 18 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:105
Tarih:18.06.2014

SAKİNE ÖZ (Manisa) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Soma maden faciasının yol açtığı ve etkileri her geçen gün derinleşen bireysel ve toplumsal travmaların araştırılması, bölgeye Meclis eliyle yeni ve acil bir elin uzanması konulu araştırma önergemizin üzerine söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Çalışma hayatımızın en derin acısını yaşadığımız Soma'da kâr hırsı ve özelleştirme yıllardır insanlık dışı bir seyir izlemektedir. Biz, Manisa milletvekilleri olarak 13 Mayıs tarihinden önce tam 13 defa Hükûmeti uyardık. Madencilerin çalışma haklarından ağır ve uzun mesailere, sosyal güvencelerden birikmiş tazminatlara ve denetim sorunlarına, yanık tedavi merkezinden Soma'da maden nedeniyle ağır tehlike altındaki evlere kadar her konuda dikkatinizi çektik. Her konuya "Ben bilirim dinlemem, ne söylesen kabul etmem." tepkisini gösteren Hükûmetin açıkça meydan verdiği bu facia, üzerinden otuz altı gün geçmesine karşın kalıcı çözüme ulaşmamıştır, madencilerimizin maaşları, kömür paketleme tesisinde birikmiş alacakları, esnafın ve nakliyecilerin durumu, ölüm aylıkları, eşini, oğlunu yitiren ailelerimizin yaşadığı derin travma, devletin ilgisizliği ve çareden uzak duran tutumu nedeniyle daha da derinleşmiştir.

Üzülerek söylüyorum sayın milletvekilleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının il müdürlüklerinin açıkladıkları sayıların hepsi elimizde. Ancak bu sayılar, oğlu faciada vefat eden bakıma muhtaç annelerin ve erken doğum yapan kadınların sosyal güvencesinin kesilmesini, hastane kapısında eli böğründe bekleyerek dışarı edilmesini, devlet ayıbını asla örtemiyor. Acısını çocuklarının buruk karne gününe katan annelerimizin birçoğu geleceğe umutsuz gözlerle bakarken, istihdam ve çocuklarının gelecek kaygısını taşırken kadınların yaşadığı travmanın en yakın dert ortaklarından biri olarak şunu görüyorum: Devletin sadece soğuk yüzü Soma'ya hâkim olmuş. Oyalayan ama net konuşmayan, travmayı ve yas sürecini hatalı adımlarla uzatan kötü bir yönetim var karşımızda. Bakanlık 30 ailenin psikolojik desteğe muhtaç olduğunu açıklamakla birlikte, vardığımız evlerin, paylaştığımız sorunların çok büyük bölümünde ekonomik sorunlarla iç içe geçmiş, geçim ve gelecek derdiyle birleşmiş yüzlerce derin öykü var.

Devleti yönetenler, kadınların ve çocukların Soma'da yaşadıkları büyük sorunları aşmak adına, acıyı bir nebze dindirmek amacıyla hâlâ somut bir adım atamadı. Önümüze getirdikleri kanun tasarısıyla Soma'yı açıkça büyük şirketlerin taşeron hevesine, alacakları yeni işçiden kesilecek İşsizlik Sigortası Fonu'na terk etti. 61 maddeyle önümüze gelen tasarı 106 maddeyi aştı. Soma bu koca tasarının içinde ufaldıkça ufaldı. Madencilerin eş ve çocuklarının, ailelerinin bakımı için önerdiğimiz olumlu, sorun çözmeye odaklanmış adımlar alt komisyonlarda çoğunlukla reddedildi.

Değerli milletvekilleri, biz, sendikalarla ve sivil toplumlarla birlikte Soma için ayrı bir kanun yapalım diyoruz. AKP sıraları Soma acısını da zenginler ve iktidara yakın kadrolar için fırsata dönüştürmenin peşinde. Acıyı birlikte aşmayı reddedenler bugün yukarıda Komisyon masasına getirdikleri ek maddelerle Soma'ya çözüm değil, bambaşka konularda yandaşlarına arpalık dağıtmanın, cemaatle 17 Aralık hesaplaşmasına devam etmenin, taşeronu her alana yaymanın derdine düşmüştür. Biz, Soma'daki alacakların, devlet ve şirket sorumlularının peşine düşmüşken AKP sıraları 45 ek maddeyle madencilerimize hak değil, zenginlere seçim öncesi vergi affı hediye etmektedir. Hükûmet, Soma'daki acıyla hiç ilgisi yokken HES projeleri, sağlık personeline ek nöbet, mahkeme kararlarına set çekmeye adanmış özelleştirme hükümleri, Demiryolu ve PTT'ye para bulma derdi, mahkemeye düşen RTÜK yayın ihalesini arka kapıdan kaçıran düzenlemeleri getirmektedir. Soma'nın yasına hakaret edercesine torba yasada okul müdürlerinin, polis, hâkim ve savcıların açacağı davalarda göreve iade kararı aldıkları takdirde bu kararları iki yıl bekletme, kararı uygulamayan kişilerin ise kovuşturma ve soruşturmadan muaf olma hükmü yazılmaktadır. Soma'daki travmayı hafife alan, emeği için meydanı inleten madenciye kulak tıkayanlar, Ankara'da madenci temsilciliklerine verdikleri sözü tek tek terk etmektedirler.

Bugün madenci ailelerinin yüzüne bakamayan AKP sıraları, önce size soruyorum: Bir aydır neyin hesabını yapıyorsunuz? Torba yasalarla işleyen Meclis'te Soma niye öncelikli gündeminiz olmadı? Bilmenizi isterim, Somalılar attığınız her adımı gün gün izliyor, sizi hiç ama hiç unutmuyor çünkü siz, madenci maaş bordrolarına yazılan "sıfır çocuk" karşısında sustunuz, "Mitinglere baretli madenciler parayla ve zorla taşınıyor." diyen işçilerimize bağırdınız. 432 yetim çocuğumuzun annesine bakacak yüzünüz kalmadı. Oğullarını toprağa veren böbrek hastası babanın, sara hastası annenin, erken doğum yapan eşin sosyal güvencesini kesme kararına seyirci kaldınız. Dün maaş günü geldi, "Başbakanım neredesin?" pankartı açan madenciye yanıt verecek Somalı bir siyasetçimiz yoktu ama Soma'nın artık sabit bir TOMA'sı oldu.

Koca bir ekmek ocağı, kadınların acılı yuvası, çocuklarımın uzağa bakan güzel gözleri, iki gün aynı gömleği giyen Bakanın -otuz altı gündür- Soma'da atacağı adımı bekliyor. "Soma'daki madenlerde esaslı denetimler olmadan madenlere inilmesin." dediğimizde sizler yine sustunuz. Dayıbaşının, şirketin işe çağırma yazıları karşısında bir kenara çekildiniz. Madenden sağ çıkan ama 486 kişilik listeye yazılmadığı için kaymakamlık yardımından yoksun kalan madenci aileleri günlerdir sizden haber bekliyor, yoksullukla acısını birleştiriyor ama kulak tıkıyorsunuz. Biz "Bu sayı 486 değil, onlarca kişi eksik ve listeler elimizde." dedikçe "Hayır, şirketin listesini esas alırız." dediniz. Prim gün sayısı dolmamış 67 madencimiz hâlâ kanunun geçmesini bekliyor; acele etmiyorsunuz. Siz sadece kendi sözünüzü yalanlamakta ustalaştınız sayın milletvekilleri. Önce "Madende otuz altı saat mesai olacak." dediniz, geçen hafta ise kanun tasarısını değiştirdiniz. Madene inme ve çıkma süresini, molaları otuz altı saatin dışına attınız. "Soma'da sekiz saat mesai istiyoruz." diye işçilerden yazılı dilekçe almaya çalıştınız, işçiden zorla imza alanların yanında saf tuttunuz.

Sayın milletvekilleri, ölümün ve yoksulluğun yanına asla uğramayacağından bu kadar emin, krizi fırsata çevirmeyi siyasetin özü sayan bu yoz anlayış bugün Soma'ya çok daha büyük bir acı yaşatmaktadır. Biz Soma'da kadınların ve çocukların geleceğine çok daha dikkatle eğilmeliyiz. Bu travmayı aşma görevini bakanlıklarla sınırlı tutmamalıyız. Kurulmuş olan Soma Komisyonunun öncelikli gündeminde ailelerin yaşadığı travma yoktur. Bu yüzden, kadın ve çocuk sorunlarına ayrıca hassasiyetle eğilmeliyiz. Madenci yakınlarımızın, özellikle kadın ve çocuklarımızın kamu kaynaklarından karşılıksız yararlanması, yas sürecine yön verecek kalıcı çözümler için harekete geçecek bir komisyon çok daha etkin, tarafsız, kapsayıcı ve hızlı sonuçlara ulaşmayı sağlayabilecektir. Çalışanların, tüm toplum bileşenlerinin ve uzmanların katkısıyla birlikte şekilleneceği, gerçek talep, beklenti ve ihtiyaçların Soma'daki madenci yakınlarımızın odağa alınarak çözüme kavuşacağı, yaralara merhem olma amaçlı bir komisyon için olumlu oylarınızı bekliyoruz.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)