| Konu: | CHP GRUBUNUN, MANİSA MİLLETVEKİLİ SAKİNE ÖZ VE 31 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN, MANİSA'NIN SOMA İLÇESİNDEKİ MADEN KAZASINDA YAŞAMINI YİTİRENLERİN AİLELERİ İLE BU KAZADAN SAĞ OLARAK KURTULANLARIN YAŞADIĞI TRAVMANIN ETKİLERİNİN TÜM BOYUTLARIYLA ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 23/5/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 18 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 18.06.2014 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ederim Başkanım.
Tabii, bu İç Tüzük'ü değiştiremedik, böyle lehinde, aleyhinde konuşma diye bir olay... Bunun üzerinde konuşulur arkadaşlar. Soma deyince içimiz yanıyor. Burada defalarca araştırma önergeleri verdik, konuşulması gerektiğini, maden ocaklarını, grizuyu... Maden Araştırma Komisyonu olarak Soma'ya gittik, Soma'da incelemelerde bulunduk, rapor verdik Meclise, attılar bir kenara. 2010 Maden Araştırma Komisyon Raporu'muz bu Mecliste görüşülmedi arkadaşlar. Görüşülmüş olsaydı bu facia yaşanmayacaktı Türkiye'de, yaşandı.
Peki, devlet ne yapıyor? Hükûmet ne yapıyor? Yani on gündür bir torba yasayla boğuşuyoruz. "Bu torba yasada Soma'da yaşamını yitiren 301 maden işçisiyle ilgili düzenleme yapıyoruz." diye kamuoyu ha bire yanıltılıyor. Ne olacak? Çalışma saatleri indiriliyor, emeklilik yaşı 50'ye indiriliyor, çalışma haftada otuz altı saate indiriliyor. Peki kardeşim, madende, yer altında, kömürde, kromda, bakırda, her alanda yer altında çalışan 50 bin işçimiz var ve bunların en zor koşullarda çalışanı kömür ocaklarında çalışıyor. 2010 raporunda grizu felaketinin derinlere indikçe artacağını rapor etmemize rağmen niye önlem alınmadı? Alınmadı. Şimdi, torba kanunla ne yapılmak isteniyor? Küçük bir iki düzenleme, arkasından da bu acıları fırsata çevirmek, torba kanuna partizanca kadroları yerleştirmek, istismar etmek ve bunu da Meclise torba olarak getirmek, üstelik de bunu, Soma'daki 301 yurttaşımızın acıları üzerine yapmak. Bu, ahlaki bir duruş değil arkadaşlar.
Bakın, her gün iletişim kuruyoruz Soma'yla. Aradan geçen süre otuz altı gün. Sadece 485 kişi kurtulan. Kaymakamlık, 460 TL kişi başına para vermiş, 460 lira arkadaşlar. Ölenlerin ailelerine aylık bağlanması ve hak ettikleri hakların teslimi konusunda bu torba kanunu düzenleyen, bu torba kanunun içine bir şeyler koymayı hedefleyen bir Hükûmet var. On gündür söylüyoruz "Bu torba kanunda Soma işçilerini, maden işçilerini ayırın; ayırın, getirin, iki günde çıkaralım." diyoruz, Hükûmeti ikna edemiyoruz.
Bakın, yukarıda -maden komisyonu- Soma'yla ilgili torba kanunda çalışıyoruz -alt komisyonda çalıştım, şimdi üst komisyondayız- önergemiz var. Buradan çağrıda bulunuyorum Hükûmete: Eğer 301 işçimizin acısını yüreğinizde hissediyorsanız, Soma maden işçileriyle ilgili düzenlemeyi ayırın, getirin, iki günde bu Mecliste yasalaştıralım, bu kadar açık.
Yevmiyesini almayan işçiler var, arkadaşlar, biliyor musunuz. Çocuklarına mama alamayan işçiler var, Allah'tan korkun, on bir gün, on beş gün çalışmış, yevmiyesini alamamış. Şimdi, bu işçilere, kaymakamın Sosyal Yardımlaşma Fonu'ndan verdiği 460 lira dışında, şu ana kadar... O insanlarımıza, Allah aşkına, bu devlet, şefkatle eğilmeli, yurttaşının acısını sarmayı, dayanışmayı, sosyolojisini, psikolojisini, ailelerin durumunu, bütün bunları... Evet, bir şeyler yapıyor Bakanlık, sivil toplum kuruluşları, baroların da heyetleri gidiyor, platformlar da var ama yetmiyor. Bu Meclisin bir görevi olması lazım, sadece kanunsa bu kanunu çıkaralım diyoruz ama bu Meclisin İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, soruyorum, gitti mi Soma'ya arkadaşlar? Çalışanların, grizuda paramparça ölenlerin, kömür alevlerinde parçalanan bedenlerin, can verenlerin insan hakları yok mu? İşçinin insan hakkı yok mu? Bu Meclisin İnsan Hakları Komisyonunun ilk gün gitmesi gerekmez miydi oraya? TOMA hakkı mı var arkadaşlar, hak arayınca gazlama hakkı mı var sadece devletin? Bu acımasızlık insanı iflah ettirmez.
Bakın, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun konusuna giriyor, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunun kapsamına giriyor. Meclisin bu Komisyonunun, hepsinin yönetimi sizin elinizde, başkanlık divanları AK PARTİ'nin elinde. Hiç mi birinizin alanına girmiyor da buradan bir heyet oluşturup oraya gidelim demiyorsunuz? Soma'ya gitmiyorsunuz.
Ben size Şırnak'ta olanları anlatayım mı? Türkiye Kömür İşletmeleri, havzalarının hepsini valiliğe redevans karşılığı verdi. Valilik -bakın, dikkat edin- aldı redevans karşılığı bu kömür havzalarını, önce özel şirketlere verdi, sonra termik santrallere verdi. 2 ünite, 3 ünite, 4 ünite, yetmedi 7 tane başvuru oldu. Şimdi 2 şirket daha termik santral izni aldı Avgamasya'da. Peki, on gün içinde 5 tane işçi Şırnak'ta kömür ocaklarında hayatlarını kaybetti. Enerji Bakanı oraya gitti mi? Çalışma Bakanlığı oraya gitti mi, denetledi mi; kaçak mı ruhsatlı mı, baktı mı? Peki, bir şey sorayım: Köyleri yakıldı o insanların, göç ettirildiler. Şimdi de 100 metre, 200 yüz metre halatla, bidonla, çıkrıkla ölüme indiriliyorlar ve cesetleri çıkrıkla bidonlardan yukarı çıkarılıyor. İlkel ocak olayı, 1800'lerdeki budur.
Bu devlet, TKİ başta olmak üzere, Türkiye Kömür İşletmeleri yani devletin işletmelerini taşerona vermiştir. Redevans karşılığı vermiştir. Redevansta kirli işler dönmüştür. Milyarlarca para alınmıştır. Vatandaşın milyarca parasına el konulmuştur. O vatandaşın cenazesini çıkaracak bir kurtarma ekibi, bir gaz maskesi olmamıştır. İşte öyle kömür çıkıyor. O kömür gidiyor termik santrallere. Termik santraller şirketlerin, patronların cebine kâr akıtıyor. O koşullarda kömür çıkarılıyor. O koşullarda enerji sağlıyorlar. O koşullarda kirletiyorlar çevreyi. O koşullarda kâr ediyorlar. Devletin TKİ'si, Hükûmetin emrinde, bu taşeron firmalara vererek bu termik santraller, enerji santralleriyle kirli iş birliği içindedir, ortaklık içindedir arkadaşlar. Bu vahşi bir kapitalizmdir.
Taşeronlaşmayı bu düzenlemeyle kaldırmak zorundayız. Eğer siz bunu kaldırmazsanız, bu sömürü düzenini kaldırmazsanız Şırnak'ta, Zonguldak'ta taşkömüründe her yerde insanlar ölmeye devam eder.
Bakın, sabah görüştüğüm Somalı işçiler diyor ki: "Evimize, çocuğumuza süt alamıyoruz, süt." Allah aşkına... En son Başbakanın eşinin, Hanımefendi'nin gittiği, bir miktar para yardımında bulunduğu duyumu aldık. Ne derece... Manisa milletvekilleri daha iyi bilir.
Peki, devlet, sosyal devlet mi, asosyal devlet mi Allah aşkına? Bu devlet maden ocaklarının derinliklerinde neden biter? Neden işçi ölümlerinde, emekçi ölümlerinde bu devletin sosyal devlet özelliği biter? Neden bu kadar vurdumduymazdır? Otuz altı günde atılacak adım bu kadar mıdır?
Bakın, torba kanununu görüşüyoruz, sorumlu bakanlardan bugün Çalışma Bakanı geldi -tabii, sağlık sorunu vardı, mazereti- on gündür Enerji Bakanını bekledik, bu torbada gelsin de ona iki söz edelim; gelmediler, bürokratlarını gönderdiler oraya.
Böyle şey olmaz arkadaşlar, biraz vicdan ve bu konuda hepimiz insanlık borcu olarak, Meclis olarak vebal altındayız. Açıkça söylüyorum, hepinize çağrımızdır, bu konuda adım atalım. (HDP sıralarından alkışlar)