| Konu: | ÇANAKKALE SAVAŞLARI GELİBOLU TARİHİ ALAN BAŞKANLIĞI KURULMASI HAKKINDA |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 18.06.2014 |
CHP GRUBU ADINA HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanun Tasarısı üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimi bildireceğim.
Daha önce, diğer kanun tasarılarında da vurguladığımız gibi sık sık bu kürsüden, bu kanun tasarısı da benzer anlayışla acele şekilde Komisyona sunulmuştur. 5 tane tali komisyon adı olmasına rağmen esas komisyonda iş bitirilmeye çalışılmıştır. Alt komisyon görüşmesine gitmesi için uzun bir uğraş verildikten sonra alt komisyonda görüşülmüş ancak tali komisyonlarda görüşülmemiştir. Ancak "komisyon bilgileri" sayfasında da bu 5 tali komisyonun raporunu vermediği şeklinde bir ibare yer almaktadır. Görüşülmeyen bir kanun tasarısı raporu zaten verilemez. Yani burada sanki bilerek raporun verilmediği gibi bir ifade var; bu sanıyorum dikkatinizi çekmiştir. Tali komisyona gitmeyen tasarı hakkında raporun verilmesi -gördüğünüz gibi- mümkün değil ama biz tali komisyon üyeleri olarak da bu esas komisyon çalışmalarına katıldık ve görüşlerimizi bildirdik.
Çanakkale Gelibolu Yarımadası, emperyalist devletlerin milletimizi yeni bir sömürge ülke hâline getirmek ve vatanımızı bölüp parçalamak üzere işgal sürecini başlattığı bir vatan toprağıdır. Oralar, her karış toprağı şehitlerimizin kanıyla sulanmış topraklardır. Bu ülkenin tam bağımsız ve özgür olabilmesi için, barış için, Çanakkale Gelibolu'da şehit olanların, gazilerin oralarda her toprak parçasında anıları ve hikâyeleri vardır. Kumkale Oyalama Çıkarması, Seddülbahir bölgesindeki muharebeler, Alçıtepe (Kirte) Çıkarması, Arıburnu bölgesindeki muharebeler, Anafartalar, Suvla Koyu Çıkarması Çanakkale kara ve deniz savaşlarının şeref dolu mekânlarıdır. Bugün Gelibolu Yarımadası'ndaki anıtlar, şehitlikler ve mezarlar bugüne dair önemli dersler çıkarılacak, yeni nesle mutlaka aktarılması gereken, ağır, acı dolu yaşanmışlıkları hatırlatır.
Kardeşi kardeşe, dindaşı dindaşa düşüren sömürgecilerin ve iş birlikçilerinin neler yaptığını ve yaptırdığını bugün Orta Doğu'da çok acı örnekleriyle yaşıyoruz. Orada yaşananlar bize barışın, özgürlüğün ve bağımsızlığın ne kadar değerli olduğunu, bu değerlere sarılmamız gerektiğini gösteriyor. Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı da bu anlamda görülmesi ve gezilmesi gereken bir vatan toprağımızdır.
Hükûmet, ülkemizi her gün bir yenisini görmeye alıştığımız ve kabullenmeye zorlandığımız oldubittilerle yüz yüze bırakmaktadır. Millî ve manevi değerlerimizin kilometre taşlarını oluşturan hassas konularda sürekli kendi ideolojik yorumları ve saptırmaları doğrultusunda, profesyonel propaganda yollarıyla kafaları karıştıran yorumlar ve uygulamalar yapmaktadır.
Bugün görüştüğümüz Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanun ile de yeni bir oldubitti yaratılmak istenmektedir. 2015 yılında kutlanacak olan Çanakkale ve Gelibolu savaşlarının 100'üncü yılı etkinliklerine yetiştirilmek kaygısıyla yazılan ancak satır aralarında çok ciddi soru işaretleri bırakan bir kanun metniyle yeni bir fiilî durum yaratılmak istenmektedir. Buna özellikle dikkatinizi çekiyorum. Bu çerçevede görüşlerimizi ileteceğiz.
Hükûmet, uygulamaya koymaya çalıştığı bu kanun tasarısıyla başta kurum başkanı olmak üzere, tanımı ve mesleki formasyonu bile tanımlanmamış bir yapılanmanın adımlarını atmak istemektedir. Ayrıca, bu kanun tasarısının metni üzerinde yaptığımız incelemeler bizde ilgili sivil toplum kuruluşlarının görüş ve bilgisine başvurulmadığı fikrini oluşturmuştur. Kanunun daha nitelikli, bilimsel ve toplumsal uzlaşı kültürü doğrultusunda hazırlanması gerektiğine inanıyoruz. Aşağıda Komisyon tarafından dikkatle değerlendirilmesini istediğimiz tespitler şunlardır...
Sayın Başkan, sanıyorum biraz uğultu var.
BAŞKAN - Sayın Eyidoğan, bir saniye...
Sayın Özel, siz başta olmak üzere arkadaşlarımıza rica ediyorum, sessiz olun. Sayın Eyidoğan beni uyardı, ben de sizi uyarayım, uğultuyu keselim.
Buyurunuz.
HALUK EYİDOĞAN (Devamla) - 4533 sayılı Kanun'un neden yürürlükten kaldırıldığı ve buna neden ihtiyaç duyulduğu, 4533 sayılı Kanun'un hangi tür sorunların çözümünde yetersiz kaldığı, bu tasarıyla bunların nasıl çözüleceği, 4533 sayılı Kanun'da öngörülmeyen hangi tür ek amaçların benimsendiği gibi hususların tasarının genel gerekçesinde açıklamaları yoktur. Tasarının genel gerekçesi hamasetle geçiştirilmeye çalışılmıştır. 4533 sayılı Kanun'un genel gerekçesindeki evrenselliğe gönderme yapan barışçıl ifadeler, tasarıda yerelliğe dayalı şovenist bir retoriğe dönüştürülmüştür.
Bu kanunla kaldırılmaya çalışılan 4533 sayılı Gelibolu Milli Parkı Kanunu'nun genel gerekçesinde aynen şöyle deniliyor: "Dünya ve Türk harp tarihinin önemli bir dönüm noktasını teşkil eden 1915 Çanakkale deniz ve kara muharebelerinin yoğun cereyan ettiği sahaları kapsayan Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkının; tarihî, kültürel ve doğal dokusunu koruyarak, Çanakkale Savaşlarında Türk Milletinin vatan sevgisini, kahramanlığını, cesaretini, azmini ve fedakârlığını Millî Parka gelen yerli ve yabancı ziyaretçilere 'Yaşayan Tarih' yorumu ile sunmak üzere, yeni düzenlemeler yapılması gerekmektedir."
4533 sayılı Gelibolu Kanunu'nda amaç ise şöyle belirlenmiştir: "1915 Çanakkale deniz ve kara muharebelerinin cereyan ettiği Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkının tarihî, kültürel değerleri ile orman ve bitki örtüsünün korunması, geliştirilmesi ve yönetimine ilişkin esas ve usullerin düzenlenmesi ile Türk vatan savunmasının ve doğanın güzel bir örneği olarak uluslararası barışa hizmet etmesi için dünya uluslarına tanıtılmasıdır."
Getirilen yeni kanun tasarısının amaç ve kapsamına dair açıklamalarıyla 4533 sayılı Kanun'un açıklamaları açısından bazı önemli farklar göze çarpmaktadır.
Birinci fark: 4533 sayılı Kanun'un amaçları arasında yer alan "Türk vatan savunması" sözcükleri kaldırılmıştır. Neden? "Türk vatanı" ifadesinde bir yanlış mı var, rahatsız edici bir şey mi var? Burada bunu hamaset yapmak için söylemiyorum, dikkatinize sunuyorum. Neden bu ayrıntı, niyet nedir? Bunu açıklamak zorundasınız. Bu tür değişikliklerle maalesef daha başka değişikliklere kapı açılmaktadır. Bayraklarımızın indirildiği bu zor günlerde, TC harflerinin devlet kurumu tabelalarından kaldırıldığı bu zor günlerde gidişat bizi endişeye sevk etmektedir. Hükûmet bu endişelerimizi giderecek bir şeyler söylemelidir ve yapmalıdır. İyi niyetle yazıldığına inanmak istediğimiz bu kanun tasarısında yine bizi tereddütlere ve endişelere sevk edecek bazı girişimler karşımıza çıkmaktadır.
İkinci fark: Gelibolu Tarihî Yarımadası'nın uluslararası barışa hizmet etmesi için dünya uluslarına tanıtılması amacının madde metninden çıkarılmasıdır. Kendi tarihimizin maneviyat temelinde, menkıbeler eşliğinde, kendimize tanıtılması amacının benimsenmesi gibi bir dar görüşlülüğü onaylamıyoruz. Amaç metninde "tanıtılması" kelimesinin yerine, "uluslararası barışa hizmet etmesi için dünya uluslarına tanıtılması" ibaresinin mutlaka eklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu kanunun amacının yeniden yazılması gerekmektedir. Bu amacı biz tekrar sizin için yazdık. Bakın, amaç için önerimiz şudur, tırnak içinde okuyorum: "Türk vatanı savunması sırasında Çanakkale deniz ve kara savaşlarının meydana geldiği Gelibolu Millî Tarihî Alanı'nın tarihî, kültürel ve manevi değerleri ile doğal dokusunun korunması, yaşatılması, geliştirilmesi, uluslararası barışa hizmet etmesi için dünya uluslarına tanıtılması, gelecek kuşaklara aktarılması ve yönetimini sağlamak üzere, görev alanı tarihî alanla sınırlı ve Gelibolu Yarımadası ile Çanakkale savaşlarının yaşandığı Anadolu yakası sahaları hariç olmak üzere, Çanakkale Savaşları Gelibolu Milli Tarihi Alan Başkanlığı kurulması ile görev ve yetkilerini düzenlemektir." Bu amacı tekrar yazdık. Bu şekilde düzenlenerek Çanakkale Savaşları Gelibolu Milli, Tarihi Alan Başkanlığının görev alanının hududu ve şümulü belli bir alanda faaliyetinin sürdürülmesinin sağlanması gerekmektedir.
Bu kanun tasarısının karşımıza çıkardığı önemli bir sorun da "Tanımlar" bölümünde yer alan ve bugüne kadar hiçbir yerde resmî tanımı olmayan ve Gelibolu'ya atfen yapılmış "tarihî alan" ifadesidir. "Tarihî alan" olarak tanımlanacak çok yer vardır. Her yerden tarih fışkırıyor ülkemizde. Yalnız, bunun, burada, "tarihî alan" tanımının daha dikkatli yapılması gerekiyor. Bir tanımlama yapmadan, kaçamak bir yaklaşımla 4533 sayılı Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanunu'ndaki "milli park" ifadesi "tarihi alan" ifadesiyle yer değiştiriliyor. Madem bir değişiklik yapılacaktı o zaman yeni bir tanım yapmak gerekiyor. İlgili kanun ve yönetmeliklerimizde "tarihî sit", "millî park" tanımlarımız vardır. O hâlde bunlardan esinlenerek geliniz bu kanun vesilesiyle yeni bir tanım yapalım. "Gelibolu tarihî alan" ifadesini "Gelibolu Millî Park" tanımına benzer bir ifadeyle, anlamını kaybetmeyecek bir biçimde tanımlayalım. Neden "millî" sözcüğünü kaldırıyorsunuz? "Millî" sözcüğünün bir zararını mı gördünüz?
Biraz önce benzer bir durumu açıklamıştım. "Türk vatanı savunması" ifadesini de kaldırıyorsunuz. Amaç Gelibolu için daha iyi bir şey yapmak mı yoksa bunu fırsat bilip başka sulara yelken açmak mı? Bu gidişle Millî Eğitim Bakanlığının adındaki "millî" sözcüğünü de kaldıracak mısınız, aynı bazı kurumların adlarından TC'yi kaldırdığınız gibi? Şimdi, biz bu tarihî alan tanımı yerine aynı koordinatlardaki alana "millî tarihî alan" başlığı altında bir tanım öneriyoruz "millî" sözcüğünü de katarak. Şöyle diyoruz: "Ekli haritada ve koordinatlar listesinde sınırları belirtilen, ulusal ve uluslararası açıdan önemli millî olayların cereyan ettiği, tarihî ve kültürel kaynak değerleriyle mutlak koruma altına alınması gereken alan ve bu kanunla başkanlığa tahsis edilen Çanakkale savaşları ve Gelibolu millî tarihî alanı."
Ayrıca burada tarihî alan planlarının tanımını yeniden yapıyoruz. Buna göre tanım şöyle olacak: "Bu kanun hükümlerine göre hazırlanan millî tarihî alanın korunması, geliştirilmesi, yönetimi, tanıtılması, koruma esasları ve kullanma şartlarının belirlenmesi, bölgenin sağlıklılaştırılması, yenilenmesi, açık alan sistemi, yaya dolaşımı, taşıt dolaşımı ve altyapı tesislerinin tasarım esaslarıyla bölge halkının sosyal ve ekonomik yapısının iyileştirilmesi konularında hedefler, stratejiler ve kararları belirleyen ve Bakanlıkça onaylanan her tür ölçekteki planlar." Biz, aslında, burada "koruma planları" şeklinde bir düzeltme yapmıştık "millî" sözcüğünü eklemenin yanı sıra. Ancak, şunu söylemeye çalıştık, şunu anlatmaya çalıştık: Koruma planlarını vurgulayarak burada 5.000'lik ve 1.000'lik planlar üzerinde 1/25.000'lik ya da ona benzer daha geniş bölge planlarının yapılmasını bir şekilde engellemek açısından eğer Hükûmet bize bu konuda garanti verirse "Biz 5.000'likte, 1.000'likte kalacağız, 25.000'lik, 100.000'lik -ne bileyim- çevre düzeni planlarına karışmayacağız." derse biz de bu koruma planlarındaki "koruma" vurgusunu kaldırabiliriz. Eğer böyle olmazsa ne olur? Aksi takdirde bu planlar imar planları gibi mütalaa edilerek -örneklerini Türkiye'de her gün görüyoruz- ileride önlenemez imar tadilatlarına ve dolayısıyla ihlallere uğrayacaktır ve Gelibolu tarihî millî alanı bazı vasıflarını, niteliklerini kaybedebilecektir. Buradan uyarıyorum.
Bu kanun tasarısıyla birçok hükmü Anayasa'mıza aykırı biçimde değiştirmeyi veya yok sayarak yeni bir uygulamayla kendi kapsamına almak gibi bir Anayasa ihlalinin amaçlandığını da görüyoruz. O kanunlar şunlardır: Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 98'inci maddesi, 26 Mayıs 1973 tarihli ve 6477 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, Milli Parklar Kanunu, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanunu, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, Orman Kanunu, Kıyı Kanunu, Kamulaştırma Kanunu, Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun, 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 4848 sayılı Kanun ve 2863 sayılı Kanun.
Ayrıca, bu tasarıyla kurulacak başkanlık, hiçbir kamu kuruluşunda olmayan ayrıcalıklara sahip kılınırken faaliyetin kamu hizmeti kapsamına alınması ve kamusal fon tahsis edilmesi, amacıyla bağdaşmayan ve bütün kamusal faaliyetlerin temelinde yatan kamu yararı ilkesine aykırı olan düzenlemeler de yapılmaktadır. O düzenlemeler şunlardır: 4533 sayılı Kanun'la kurulan, Orman ve Su İşleri Bakanlığına bağlı Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Müdürlüğünün yerine Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde merkezi Çanakkale'de bulunan, tüzel kişiliğe sahip, "Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı" adında bir kamu kuruluşu kurulması. Diğeri, Gelibolu Yarımadası'nın 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamından ve tarihî millî park statüsünden çıkarılarak bu tasarıyla oluşturulan Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alanı kapsamına alınması. Orman ve Su İşleri Bakanlığı bütçesinde yer alan ve ita amiri sahibi Bakan olan Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı özel hesabı yerine, Kültür ve Turizm Bakanının onayıyla yürürlüğe giren ve Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alanı Başkanın yetkisinde olan, bütçe denetimi dışında -özellikle vurgulamak istiyorum, bunu alt komisyonda da tartıştık- ve dolayısıyla TBMM'nin yetkisi dışında yeni bir bütçe oluşturulması, Başkanlığa verilen kamu görevlilerinin 4533 sayılı Kanun'da öngörülen, memur statüsü bir yana, işçi statüsünde de olmayan ve fakat iş mevzuatı hükümlerine göre yapılacak iş sözleşmesiyle istihdam edilmesi öngörülen, devlet memuriyetine atanma yeterliliğini haiz uzman personel ve destek personelle yürütülmesi. Başkanlığın, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan işçiler hariç, ihtiyaç duyduğu diğer personeli -memur ve sözleşmeli personel- muvafakat aranmadan, ilgili kurumun iznini almak kaydıyla geçici görevle çalıştırabilmesi. Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanının kamuda veya özel sektörde en az beş yıl çalışmış olanlar arasından müşterek kararnameyle atanması, Başkanlığın ana faaliyetlerine yönelik ihtiyaçlarını 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'na tabi olmadan karşılayabilmesi ile bütçenin hazırlanması, uygulanması ve kontrolünde 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na, işlettireceği yerleri kiralamasında 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na ve kıyıların kullanımına ilişkin olarak 3621 sayılı Kıyı Kanunu'na tabi olmaması.
Bu tasarıda göze çarpan bir başka nokta ise, devletin var olduğu ancak milletin unutulduğu bir taslak olmasıdır; öyle ki köy yerleşim alanlarında yerleşik veya zilyetlik bağı oluşmuş taşınmazlardaki hak sahiplerinin ekonomik ve sosyal konumu bizce pek düşünülmemiştir. Burada yaşayan Gazi köy halkı yıllardır ekip biçtikleri topraklarını, ekili veya dikili alanlarını kaybedebilirler.
Bu kanunda belirlenen ölçütlere göre dört yıllık yükseköğretimi bitirdikten sonra veya önce özel sektörde veya kamu sektöründe beş yıl çalışmış olan herkes kamu tüzel kişiliğine sahip Tarihi Alan Başkanlığı görevine atanabilecektir. Bize göre bu düzenlemenin "Mimarlık, şehir ve bölge planlama, peyzaj mimarlığı, tarih, coğrafya veya bunlara denkliği Yüksek Öğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olup kamu kurum ve kuruluşları emrinde en az beş yıl görev yapmış olanlar ile Genelkurmay Başkanlığı, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı ve Askerî Müze Komutanlığı emrinde askerî tarih konularında en az beş yıl görev almış, mesleki açıdan yeterli bilgi ve deneyime sahip, mesleğiyle ilgili olarak kamuda veya özel sektörde en az beş yıl çalışmış olanlar arasından müşterek kararnameyle atanır." şeklinde düzeltilmesi gerekiyor.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)