GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BİLGİ TOPLUMU OLMA YOLUNDA BİLİŞİM SEKTÖRÜNDEKİ GELİŞMELER İLE İNTERNET KULLANIMININ BAŞTA ÇOCUKLAR, GENÇLER VE AİLE YAPISI ÜZERİNDE OLMAK ÜZERE SOSYAL ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI AMACIYLA BİR MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:107
Tarih:24.06.2014

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ruhsar Hanım gerçekten çok güzel bir konuşma yaptı, bence Komisyonda da, beraber çalıştığımız dönemde de çok iyi çalışmalara imza atmıştı, kendisini tebrik ediyorum.

Son söylediği kelimeden başlayayım: Türkiye'de bilişim konusunu tartışırken, "Dünya nereye gidiyor, Türkiye nereye gidiyor?" diye baktığımız zaman, Ruhsar Hanım biraz önce söyledi, İstanbul Borsasıyla ilgili yazılım konusu gerçekten bir vahşettir ama tabii, bunu algılayacak beyinlere ihtiyaç var, öyle insan kaynaklarına ihtiyaç var, öyle vizyonu olan insanlara ihtiyaç var. Neden? NASDAQ'ın altyapısını yapan yazılım şirketinin İstanbul Borsasının -yüzde 15 hissesi karşılığında- altyapısını yapmasına izin verdiler. Bu ne demektir? Ekonomik olarak baktığınız zaman, bir kere, sizin ne kadar âciz olduğunuzu gösterir, geldiğiniz noktayı gösterir. Devamında ne olur? İşte, yeni dünya düzeninin aslında bir parçasıydı bu. Yeni dünyada yeni emek, yeni sermaye, yeni terimlerin düzenleri kurulurken, Orta Doğu'da birtakım yerler şekillenirken, aslında 1970'lerden itibaren İnternet'in liberalleşmesiyle birlikte dijital dünyanın insanı "cover" edeceği belliydi.

Aslında "1970'lerde İnternet nereden geldi?" diye baktığınız zaman, çoğu bilmez. Aslında, "İnternet" dediğiniz bu mecra, NASA'nın kendi intranetiydi, aldı bunu, daha sonra liberalleştirdi, biz de aldık bunu keyifle kullanmaya başladık ama aslında, dünyadaki bir sürü düzeni konsolide etmeye başlamıştı. Bakın, aslında, bütün dünyada altyapılar kurulmaya başladığı zaman, ekonomik terimlerin üzerinde bir şey tezgâhlandı: Emek ve sermayenin değeri ne kadar olacaktı? İşte, niye bunun bilişimle alakası var? 1970'lerden itibaren, dünyanın dijitalleşeceğini bir vesileyle öngören emperyalistler tüm bu yapıyı elde tutmaya çalıştılar. Nasıl olacaktı? Bütün veri transferleri öyle veya böyle, ciddi "data center"larda ve dünyanın en büyük çöllerinin altında toplanacaktı. Ne için toplanacaktı? Bütün verileri konsolide etmek ve "Dünyanın neresinde hangi veri bize lazım ve bize neyi getirecek?" tarzında, verileri ellerinde tutmak amacıyla yapacaklardı. Ne oldu? Evet, Nevada'nın, Teksas'ın çöllerinin altında inanılmaz veri depoları, veri merkezleri kuruldu. Bugün, Ankara coğrafyası kadar büyük bir şekilde Google'ın kendi altyapısı var.

Siz diyorsunuz ki: "Son on beş yılda kendi, yerli yazılımlarımızı destekleyeceğiz." İşte, İstanbul Borsası örneğinde olduğu gibi... İşte FATİH Projesi, biraz sonra anlatırız. FATİH Projesi'nde nasıl çuvallayacağınızı zaten anlatmıştık iki sene önce, neler yapabileceğinizi, ihtimallerin neler olacağını da anlatmıştık. Bunları komplo teorisi gibi görenler, bugün geldikleri noktaya bir baksınlar. "10 milyon, 15 milyon tablet dağıtacağız." diye yola çıkanlar 40 bin tablet dağıttılar ve altyapılarını kurmadıkları işten dolayı. FATİH Projesi bugün aslında kadük olmuştur zaten, bitmiştir. Neden bitmiştir? Böyle bir şeyin örneği... Zaten çok kötü bir örnek vardı önünüzde. Bu raporda biz onu söyledik zaten, hepsi şerhlerimizde var. Ben iyi niyetli görüyorum Necdet Bey'i, bunların hepsini yazdı pratikte oraya ama uygulamada sıfır olduğu için söylüyorum. 2005-2006 yıllarında, 32 bin tane bilişim sınıfı kurdunuz, 8 dersliğin üzerindeki her okulda bilişim sınıfları oluşturuldu. Peki, bu arada ne yapıldı? Aslında, akademik kariyeri olacakları da yetiştirmek üzere üniversitelerde bölümler açtınız. Çok doğru bir adım, ben de katılıyorum. Gerçi orada aldıkları eğitimin bu ülkeyi kalkındırabilecek şekilde yeterli olmadığını düşünüyorum. Bunları, çocuklar bugün tercihlerinden dolayı zindan hayatı yaşadıkları için söylüyorum. Bu 32 bin tane okula 5 milyar dolar para harcadınız. Bugün geldiği noktada, 2010 yılında, bütün 32 bin tane okul tamamen İnternet kafeye döndü ve orada bir şey öğretecek öğretmen de kalmadı, yok çünkü hepsini tarumar ettiniz. Bilişim öğretmenlerini oralarda, üniversitelerde yetiştirdiniz -ki yetiştirdiğinizi zannediyorsunuz- o çocuklara hiç acımadınız, o kadar ailenin parasını çocuklarını okutmak için oraya buraya yatırttınız, onlara yurt tuttular, akşamları çocuklarını aradılar "Okulunuz nasıl gidiyor?" diye, "Biz yetişeceğiz, geleceğin teknolojisine ulaşacağız ve geleceğin sektöründe meslek yapıyoruz." dediler. Hepsini bir kenara bıraktınız, FATİH Projesi'ni peydahladınız arkasından, bu 32 bin tane sınıf bir yerde kaldı artık, İnternet kafe, kapıları açılmıyor, örümcek bağladı her taraf, FATİH Projesi çıkarttınız. Bu arada, FATİH Projesi uygulansın diye de bu öğretmenlere kadro vermediniz, itibar da etmediniz, dediniz ki "Yüz saat bilişim eğitimi alacak olanı öğretmen olarak oraya tayin edeceğim." Yani orayı da bir taşeronlaştırma işine döndürdünüz.

Şimdi, dışarıda bekliyorlar. Hatta, şimdi unuttum, masanın üzerinde duruyor, çok önemli bir reklam yapmışlar, oradan gösterin olmazsa. Öğretmen çocuklar para toplamışlar, Başbakana mesaj vermek için, gitmişler bir tane billboard kiralamışlar farkındalık yaratmak için. Ya, siz kendi çocuklarınızı bu hâle düşürecek kadar gerçekten de insafsız mısınız? Ne yaptınız bu çocuklara şimdi? Bütün hayalleri, gelecekleri bitti bunların hepsinin. Ama şöyle bir durum da vardı: Gelselerdi, orada, gerçekten de bu ülkenin altyapısına uygun bir şekilde o çocukları eğitebilirler miydi? Müfredatınız inanılmaz bir şekilde rezalet. 3-4 Millî Eğitim Bakanı geldi, son gelene de ben hani bakıyordum bazen komisyonlara gittiğimde, ya mutlaka bu bir şeyler yapar diyordum; bu da onların trenine bindi, bu da onların trenine bindi. Ben zaten bakıyorum, eğitimde, bir anne ile baba çocuğunu hangi sınava götürür ve ne için götürür? Ne yapması gerektiğini biliyorsa ben hiçbir şey bilmiyorum. Ya, sınavların isimlerini bilmiyor millet. Kaldı ki siz bu toplumu bilişim altyapılı bir toplum hâline döndüreceksiniz. Zaten sorun da şurada yatıyor: Teknolojik olunmaz. Teknoloji öyle bir şeydir ki insan hayatını kolaylaştırmak için sadece ve sadece bir araçtır, amaç değildir. Siz bunu bir amaç hâline döndürdünüz. "Biz 10 milyon tane tablet alırız, teknolojik bir ülkeye döneriz, altyapımızı yaparız." Yapamazsınız. Çünkü niye? 2 tane bakanlığınız bile birbiriyle datayı konuşturamıyor. İstediğiniz kadar gidin bakın, gidin bakın! Ama, bu arada kendi halkınızın verilerini bile kollayamıyorsunuz, koruyamıyorsunuz. Öyle bir rezalet var ki ortada... İşte, Cumhurbaşkanı, Devlet Denetleme Kurulunu koymuş devreye, bakmış insanların gerçekten verileri güvenli mi, değil mi diye. Aslında, o, rezaleti görmüş ama biz de kendisine hatırlattık, ya sizin baktığınız yerler yanlış, buralar doğru yerler değil, başka yerlerde başka şeyler yapıyorlar diye. "E, bir inceleyelim orayı." dedi, iki buçuk sene geçmiş aradan. E, bu da öyle. 2002'den beri iktidar değil misiniz? Geldiğinizde, Türkiye'de mesela Pardus gibi yeni projeler vardı diyelim, şimdi ne hâlde? Bir adam var Pardus'ta, parayı adama veriyorsunuz ki bunu geliştirsin diye. Ya, öyle bir şey değil ki bu. Yani milletle dalga mı geçiyorsunuz? Açık kaynak kodlu yazılımlar dünyanın her yerinde anonim bir iştir yani anonim derken her yerde, hangi ülkede olursa olsun, bunu geliştirmek üzere insanlar bir kaynak yapısı oluşturur, onu İnternet'e atar, insanlar da bedava kullanır bunu. "Açık kaynak kod" dediği buradan. Yoksa, bunu şöyle algılamasın millet: "Açık kaynak kodlu... Ya, bunun güvenliğinde problem var." diye algılamasın.Kaynağın açık olmasının şeyi sadece şudur: Taban yazılımlarıyla ilgili olarak alacağınız şey size özgü olur artık. O yüzden "özgür yazılımlar" deniyor bunların hepsine ama bundan haberi olan bakanınız var mı? Pek zannetmiyorum, çok fazla bununla ilgilenen arkadaş yoktur bence çünkü Pardus'la ilgili projeyi bile 1 adama ihale etmişsiniz, 1 adam var ya, 1 adam! Üstelik, bundan dolayı da FATİH Projesi'nde dediniz ki... Hadi diyelim, biz bunların hepsini aldık, kenara bıraktık, 5 milyar dolar harcadığınız, çöpe attığınız paraları bıraktık bir kenara, Pardus Projesi'ni kullanacaktınız. "Canı isterse uluslararası, Microsoft gibi firmalarınkini kullansın veya Pardus kullansın." dediniz, hiçbirisi zaten Microsoft dışında bir şey kullanmıyor. Akıllı tahtaların hepsinde aynı şey var.

Çok detaylı bir iş bu tarafından baktığınızda ama şöyle bir şey söyleyeceğim: Şimdi, sosyal medyayla ilgili konu olduğunda dünyanın şöyle bir korkusu var... Tabii, bu sizin korkunuz da ondan, öyle oluyor zaten, dünyada diktatörleşen bütün yönetimler aslında bunu yapıyor, Amerika da bunu yapıyor: Hani, bu raporda da yazdığımız için söylüyorum bunu, çok seslilik, dünyada çok seslilik konusu. Dünyada çok seslilikten emperyalistler korkuyordu, burada da siz korkuyorsunuz zaten. Çünkü, ne olacaktı? İnsanlar birbiriyle sosyal mecralar üzerinden, sosyal medya üzerinden diyalog kuracaklardı. Teknoloji o kadar çok gelişmişti ki aslında sizin bir insanla diyalog kurmanız için o dili bilmeniz gerekmiyordu artık ve bunu bütün emperyalistler biliyordu, onu engelleyebilmenin teknolojik altyapısını kurdular. Siz de "Bunu nasıl önleriz?" derken sosyal medya yasakları getirdiniz. Çünkü, dünyanın en büyük partisi şu anda sosyal medya üzerinde. 120 milyon kişi bir sosyal medya üzerinde, 6 tane önemli yaşamsal duyguyla ilgili mutabık durumdalar. Böyle bir parti dünyada yoktur. O yüzden rapor güzel, yazdık; teoride sıfır olduğunu bildiriyor, hepinizi saygılarla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)