GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ERZİNCAN'IN SORUNLARINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:109
Tarih:26.06.2014

MUHARREM IŞIK (Erzincan) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Erzincan'ın sorunlarıyla Türkiye'nin sorunları arasında bir fark olduğunu düşünmüyorum. Erzincan'da yaşanan sorunların 80 ilde de aynen yaşandığını düşünüyorum. Tabii, biz sorunları dile getirdiğimiz zaman özellikle iktidar tarafı bizim hayal gördüğümüzü düşünüyor ama gerçekler ortada.

Bu çağda suyu olmayan, su gitmeyen ya da HES'ler yüzünden su verilmeyen köyler var. Örneğin, Üzümlü'nün Sölperen köyünde, Esenyurt köyünde, Kemah'ın Karacalar köyünde, Tercan'ın Kuzuören köyünde şu anda susuz bir şekilde yaşıyorlar. Kuraklık dolayısıyla tarlasını sulayamayan, perişan olan çiftçilerimiz var.

Bütün sorumluluğu sulama birliklerine atarak kurtulmaya çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız. Her seçim öncesi "Erzincan'a cazibeli su getireceğiz." diye halkı kandıran bir iktidarla karşı karşıyayız.

"Bana oy vermedi." diye ayrım yapılan, hizmet götürülmeyen köylerimiz var. Şunu anlarım, belki derim ki: "Bir köyde hiç oy çıkmamış, bir şey yapılmasın." Ama Erzincan'da Göyne köyü diye bir köyümüz var. Bu köy, Erzincan'a 29 kilometre uzaklıkta bir köy. Boydan boya yürüdüğünüz zaman 1.000 metre, yukarıdan aşağıya yürüdüğünüz zaman 1.000 metre olan bir köy. Bu köyün bir özelliği var: Köyün üst tarafında yani kuzeyinde olan yerde AKP'ye oy çıkar, alt tarafta kalan yerde yani güneyde olan yerde CHP'ye oy çıkar. Bu köyü bir görmenizi isterim. Üst tarafta kalan yerin hepsi asfalt, her şeyi bitmiş, alt taraftaki yer kaba bir beton bile çekilmemiş, kum bile çekilmemiş durumda duruyor. Sırası gelince tabii hiç ayrımcılık yapılmadığı söyleniyor. AKP'li olunca asfaltları yapılan, AKP'li olmayınca 1 metre bile çakıl verilmeyen beldelerimiz var maalesef.

İşçi alırken yapılan ayrımcılıklar diz boyu. Aras Elektrikte işe başlayan ama referans bölümünde benim ismim yazıldığı için on dört gün sonra işten çıkarılan genç var.

Özel şirkete bile liste verilerek "Şu, şu kişileri işe alacaksın." şeklinde verilen talimatlarla yaşıyoruz. "Sıkıysa benim dediğimden başka birini işe al da göreyim!" diye tehdit eden, "Hemen sözleşmeni feshederim." diyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. En küçük hak arayışında ses çıkaranları hemen bastıran, baskı kuran bir iktidarla karşı karşıyayız, Erzincan'da da bunlar oluyor yani.

"HES'ler yüzünden ağaçlarımız kurudu, tarlalarımız kurudu, biraz sesimizi çıkaralım." diye ufak bir toplantı yapmaya çalışanlara hemen baskı kuranlar var devlet imkânlarıyla, kendi partileri aracılığıyla.

Üzümlü ilçemizde -HES yüzünden Üzümlü de zarar gördü- oradaki halk "Muhalefet milletvekilini de çağıralım, belki sesimizi duyururuz." diye bir toplantı yapmaya kalktı; yapılan baskı hiç kimsenin başına gelmesin.

Meclis üyeleri biraz ses çıkardı diye meclis toplantılarında ve geride, meclis üyesinin boynundan tutup yukarı kaldıracağını söyleyecek kadar ileri giden, ayrımcılık yapan zihniyetle karşı karşıyayız.

İlçe başkanları aracılığıyla köy muhtarları ilçe başkanlıklarına çağrılıyor. "Ne ihtiyacınız var?" diye sorulduktan sonra "Eğer Cumhurbaşkanlığında oy vermezseniz size kesinlikle hizmet götürmeyeceğiz." diye tehditler bugünden başlamış durumda.

TOKİ yaptırılırken tüm eziyeti çeken muhalefet belediyeleri. Yeri tespit ediliyor, geliyor oradan işlemleri yapıyor, bütün işleri bitiriyor ama ne hikmetse TOKİ çekilişi yapılacağı zaman, kuralar çekileceği zaman, belediye başkanını sırf MHP'li olduğu için çağırmayıp, orada bırakıp sonra baskının üzerine -utanma belası- davetiye gönderen bir zihniyetle karşı karşıyayız.

Tabii, Erzincan'daki en önemli sorun şu anda kuraklık. Erzincan'da, ne yazık ki şu anda özellikle Fırat'ta su yüzde 10'lara düşmüş durumda ama önlem alınması için hiçbir çaba gösterilmiyor.

Erzincan'da 3 tane büyük sulama birliğimiz var: Akbulut 80 bin dönüm araziyi sulamak için görevli. Altınada'da 36 bin dönüm arazi var. Sol Sahil'de 65 bin dönüm arazi var. Ama şu anda bunların hepsi kurumuş durumda, bir sefer bile su verilmeyen yerlerimiz var.

HES yapılacağı zaman bütün imkânlar sağlanıp bütün derelerdeki suların bir yere toplanmasına izin verilirken sulama birlikleri tek başlarına bırakıldılar; hiçbir tedbir alınmıyor, hiçbir destek verilmiyor. Özellikle dile getirdiğimiz zaman "Sulama birliklerine işler verildi, biz artık buna karışmıyoruz." diye sulama birlikleri vatandaşla karşı karşıya bırakılıyor.

P-2 pompası elektrikle çalışıyor. Altınada'da bir kısım yerler elektrikle çalışıyor. Elektrik özelleştikten sonra gününde ödenmediği zaman zaten hemen elektriği kesiyorlar. Onlar da borç geleceği için çalıştırmıyorlar.

Şu anda burada sulama birlikleri başkanları gelmiş, toplantı yapıyorlar ama toplantıdan hiçbir sonuç çıkmayacağını biliyoruz çünkü baştan beri söylenen şey şu özellikle doğuda: "Ekim yapmayın, hiçbir iş yapmayın, doğuyu terk edin, başka yerlere göçün." Biz oradaki madenleri, suları değerlendirip oradaki birilerine peşkeş çekeceğiz zihniyeti var.

Türkiye'de ve özellikle Erzincan'da bu sene kuraklıktan dolayı yapılan bu zulmü bir an önce durdurmak, oradaki çiftçinin karşılaştığı sorunları çözmek için önemle tedbirlerin alınmasını istiyoruz. Bu konuda Hükûmeti de göreve çağırıyoruz.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)