| Konu: | HABERLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜNE VE ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNE YÖNELİK İHLALLERİN TESPİTİ VE ÖNLENMESİNE İLİŞKİN TEDBİRLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA BİR MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGELERİN GÖRÜŞMESİ NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 26.06.2014 |
AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Haberleşme Özgürlüğüne ve Özel Hayatın Gizliliğine Yönelik İhlallerin Tespiti ve Önlenmesine İlişkin Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu hakkında AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Mecliste grubu bulunan tüm siyasi partilerimizin önergelerinin birleştirilmesiyle oluşturulan Komisyonumuz, dört ay gibi özverili bir çalışmanın neticesinde raporunu Genel Kurula sundu. Tabii, Komisyon çalışmalarımız sırasında 2 alt komisyon oluşturduk; Teknik Komisyon ve Hukuk Alt Komisyonu olmak üzere çalışmalarımızı titiz bir şekilde gerçekleştirdik ve "hukuki öneriler" ve "teknik öneriler" şeklinde de raporumuza Meclis Genel Kuruluna sunacağımız tavsiyelerimizi dercetmiş olduk.
Değerli milletvekilleri, haberleşme özgürlüğü ve özel hayatın gizliliği en önemli insan hakkıdır. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde ve Anayasa'mızın 20 ve 22'nci maddelerinde, bu en temel insan hakkı teminat altına alınmıştır. İnsanların ulusal üstü belgelerle ve Anayasa'yla güvence altına alınmış olan haklarının ihlali hiç kuşkusuz kabul edilemez. Bu hakların ihlalinin önlenmesi ve ihlali durumunda yeterli yaptırımların olması gerekir. Haberleşme özgürlüğüne müdahale olarak özellikle yasa dışı dinlemeler ve özel hayatın gizliliğine yönelik ihlaller sadece son on iki yılın konusu da değildir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, son yıllarda bu konudaki sorunlar artmış olabilir ancak yasa dışı dinlemeler ve özel hayatın gizliliğinin korunmasına ilişkin sorunlar çok eskilere dayanmaktadır.
Komisyonumuzda dinlediğimiz eski istihbaratçılar, gazeteciler ve bilim adamlarının konuşmalarından edindiğimiz kanaate göre, yasa dışı dinlemelerin özellikle olağanüstü dönemlerde ve darbeye götüren süreçlerde yoğun bir şekilde kullanıldığını, insanların özel hayatlarına müdahale edildiğini, yasa dışı dinlemelerle insanların fişlendiğini bu Araştırma Komisyonu vesilesiyle bir kez daha gördük. Son yıllarda da yine, devlet içinde çöreklenmiş illegal yapılar tarafından yasa dışı dinlemelerin yapıldığını ve yapılabildiğini gördük.
Değerli milletvekilleri, şunu öncelikle ifade etmemiz gerekir ki AK PARTİ'nin iktidara geldiği yıllardan itibaren, özel hayatın korunmasına ilişkin ve iletişimin denetlenmesine ilişkin önemli mevzuat çalışmaları gerçekleştirilmiştir. 2004 yılında yeni Ceza Kanunu'muzun yürürlüğe girmesiyle birlikte, "Özel hayatın gizliliğini ihlal" ve "Kişisel verilerin korunması" başlıkları altında düzenlenen maddelerde Anayasa'mızda teminat altına alınan ve uluslararası sözleşmelerin koruduğu bu özgürlüklere müdahalenin yaptırımları mevzuatımızda yerini almıştır. Mevzuatımızda yerini alan bu cezai yaptırımlara rağmen, özel hayatın gizliliğini ihlal, yasa dışı dinleme ve gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlali suçları ve bunların yaptırımlarıyla ilgili kamuoyundaki yoğun şikâyetlerin devam etmesi üzerine, 2 Temmuz 2012 tarihinde "üçüncü yargı paketi" olarak adlandırdığımız Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun'la da özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda cezalarda artışlar yapılmıştır.
Yine, son olarak 21 Şubat 2014 tarihli, 6526 sayılı Kanun'la da Ceza Kanunu'muzda kişisel verilerin korunmasıyla ilgili, kişisel verileri kaydeden, yayan ve yok etmeyenlere verilecek cezalarda artışlar yapılmıştır.
Ülkemizde, iletişimin denetlenmesi 1 Haziran 2005 tarihine kadar Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu çerçevesinde gerçekleştiriliyorken 2005 yılında Ceza Muhakemesi Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, adli ve istihbari amaçla iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasına yönelik faaliyetlerin nasıl yapılacağı hususunda mevzuatımız önemli düzenlemelere kavuşmuştur. 2005 yılında yürürlüğe giren 5397 sayılı Yasa'yla da Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kurularak dinleme yapacak birim ile dinlenecek iletişim aracının hizmetini sağlayan kurum, operatör arasında bir denetim mekanizması oluşturulmuştur.
Tüm bu cezai yaptırımların getirilmiş olmasına, hatta zaman içerisinde bu suçlara ilişkin cezalarda artırım sağlanmasına, bir denetim mekanizması oluşturulmasına rağmen, yasa dışı dinlemeler ve özel hayatın gizliliğini ihlal eden olaylar konusunda toplumda yoğun şikâyetler artarak devam etmiş ve sonuçta bu durum Komisyonumuzun da kurulmasına neden olmuştur.
Değerli milletvekilleri, hayatımızın vazgeçilmezleri hâline gelen cep telefonu, İnternet, radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçları bir yandan hayatı kolaylaştırmakta, bir yandan da bu araçlar kullanılarak en gizli alanlara kolaylıkla müdahale edilmekte ya da insanlar haberleşme, gizlilik ve hürriyetlerinden haberleri dahi olmadan mahrum bırakılabilmektedir.
Bunun yanı sıra, kişilerin ya da devlet kurumlarının özel alanlarını koruma konusunda gösterdikleri ihmal bu duruma eklendiğinde, temel hak ve hürriyetleri tehdit eden bir tablo ortaya çıkmaktadır. Haberleşme ve bilgi güvenliğiyle ilgili en ufak bir zafiyet, en yüksek düzeyde güvenlik açığını beraberinde getirmektedir. Bütün bunlar ise haberleşme özgürlüğü ve özel hayatın gizliliğine yönelik her türlü saldırıya karşı önleyici tedbir alınması gerekliliğini ortaya koyduğu gibi, çağımızın en temel hak ve hürriyetleri arasında sıralanan bu kavramlara yönelik somut saldırıların da bazen en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini açığa çıkarmıştır. Toplumun ve devlet kurumlarının bu saldırılara karşı etkili bir biçimde korunması gerekliliği her gün kendisini biraz daha fazla hissettirmektedir.
Yargı kurumlarınca yürütülmekte olan ve kamuoyunun yakından takip ettiği, özel hayatın gizliliğine yönelik ihlallere ilişkin somut bazı soruşturmalardan olan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcıları ve milletvekili adayları ile Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yasa dışı dinlenmesi ve izlenmesi hakkındaki soruşturma ve kovuşturmalara ilişkin, Anayasa'nın 138'inci maddesi gereğince Komisyonumuzca bir araştırma yapılamamıştır. Bu konuda devam eden soruşturmaların başarıyla sonuçlanması ve bu olayların bir an önce aydınlatılması ve sorumluların tespit edilerek gerekli cezai yaptırımlara çarptırılması kamuoyunun ve hepimizin beklentisidir.
Ülkemizde, dinleme ve izleme cihazları piyasada rahat biçimde tedavül edebilmekte; üretimi, satılmaları, taşınmaları, bulundurulmaları yasal olarak herhangi bir izne ya da ruhsata tabi kılınmayan eşya görünümü arz etmektedir. Ayrıca, ülkemizde dinleme ve izleme cihazlarıyla ilgili ithalat rejimi denetiminin oldukça zayıf olduğu, üretim ve ithalat rejimlerinin kayıtsızlığı ve denetimsizliği yüzünden bahsi geçen bu cihazların gerçek kullanım amacı dışında beyan edilen başka bir isimle ya da tamamen kaçak yollarla ülkemize sokuldukları izlenmektedir.
Yürürlükteki ceza hukukumuzda özel hayat ve haberleşmenin gizliliği kavramlarının sadece özel olarak dinleme, izleme kasıt ve amacına dönük olarak üretilmiş cihazlarla değil, cep telefonu, kamera, bilgisayar gibi asıl olarak başka amaçlarla bulundurulan tüm teknolojik cihazlar aracılığıyla ihlal edilmesi, cihazlar arasında ayrım yapılmaksızın suçtur ve Türk Ceza Kanunu'nun 132'nci ve devamındaki diğer maddeleri çerçevesinde cezayı gerektirmektedir.
Kamuoyunda, dinleme ve izleme cihazlarının yasa dışı amaçlarla kullanımının önüne geçebilme düşüncesinden hareketle, bunların üretim veya ithalinin tamamen yasaklanması, hatta bu eylemler için hürriyeti bağlayıcı ceza ya da para cezalarının getirilmesi gerektiği yönünde fikirler bulunduğu görülse de bazı durumlarda her yönüyle yasal nitelik arz eden kameralı, ses kaydı yapabilen cep telefonu ve benzeri cihazların da -suç işleme kasıt ve iradesiyle birleştiğinde- rahatlıkla haberleşme özgürlüğü ve özel hayatın gizliliğine yönelen ciddi bir tehdide dönüşebildiği görüldüğünden, bu cihazların üretimi, ithali, bulundurulması, sevki ve cihazların beyan edilen amaçlara uygun kullanılıp kullanılmadığıyla ilgili bir denetim mekanizmasının hayata geçirilmesinin uygun olacağı raporumuzda değerlendirilmiştir.
Bireylerin mahrem alanlarının ihlali suretiyle gerçekleştirilen eylemlerin zaten niteliği gereği gizlice işlendiği bilinmekte, şikâyet şartı yokluğu, delil yokluğu ya da yetersizliği, mağdurun işlenen suçtan habersiz olması gibi çok farklı sebeplerle ancak çok azının yargı kurumlarının önüne getirilebildiği görülmektedir. Bu yönüyle, sadece yasal teminatları geliştirmek yerine, ilave olarak özel hayat ve haberleşmenin gizliliği ve özgürlüğü kavramlarının en temel toplumsal değer olarak kabulü için daha kapsamlı çalışmalar yapılması gerekmektedir.
2010 referandumuyla Anayasa'mıza giren ve 2004 yılında da Ceza Kanunu'muzda koruma altına alınan kişisel verilerle ilgili kanun tasarısının bir an önce yasalaşması gerekmektedir.
21 Şubat 2014 tarih ve 6526 sayılı Kanun'la, kişisel verilerin korunmasına ilişkin cezalarda artış sağlanmış olması olumlu bir adım olmuştur.
Dinleme ve izleme cihazları ticaretinin de diğer teknolojik ürünlerde olduğu gibi, ağırlıklı olarak İnternet üzerinden yapıldığı görülmektedir. Bu bağlamda, elektronik ticareti düzenleyen bir kanun çıkarılmasının dinleme ve izleme cihazlarının alım-satımına da sınırlandırma getireceğini düşündüğümüz için, bu konuda Meclis gündeminde bulunan Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın da bir an önce yasalaşmasında fayda vardır.
Dedektiflik kurumunun Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine yeniden taşınarak yasal bir altyapıya ve standartlara kavuşturulması ve bu konuda mesleki standartlar belirlenmesi gerekmektedir.
İzleme ve dinleme cihazlarının üretimi, ithali, bulundurulması, sevkiyle ilgili olarak İçişleri; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme; Bilim, Sanayi ve Teknoloji ile Gümrük ve Ticaret Bakanlıklarının, bu cihazların beyan edilen amaçlara uygun kullanılıp kullanılmadığıyla ilgili bir denetim mekanizması ya da duruma göre diğer bazı tedbirlerin yanında ruhsat modeliyle ilgili tedbir ve önlemleri hayata geçirmeleri gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; haberleşme özgürlüğü ve özel hayatın gizliliğinin ihlalinde Komisyonumuzun en çok üzerinde durduğu konu, Ceza Muhakemesi Kanunu'muzda "Telekomünikasyon Yoluyla İletişimin Denetlenmesi ile Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme" başlığı altında yer alan, 135'inci ile 140'ıncı maddeler arasında yer alan iletişimin denetlenmesi konusudur. Burada, Komisyonumuzun tespit ettiği çok önemli eksiklikler vardı yasal düzenlemeler itibarıyla. Bunlar nelerdi? Yasal düzenlemelerde sınırsız dinlemeye yol açan bir düzenleme vardı Ceza Muhakemesi Kanunu'muzda. Yine, başka bir kişiye ait isimle başka birisinin telefonunun dinlenmesi sorunu vardı. Örgüt suçu kapsamına sokularak katalog suçlar içerisinde yer almayan bir suçtan dolayı dinleme yapılması yoğun şikâyetler arasındaydı. Yine, soruşturmayla ilgili olmayan bölümlerin imha edilmemesine yönelik sorunlar vardı. Dinleme kararlarının kolayca veriliyor olması hep eleştiri konusu yapılmıştı. Raporumuzda da yer alan bu hususların tamamına yakınının 21 Şubat 2014 tarih ve 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 10'uncu Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'la değiştiğini görmek hukuk sistemimiz adına memnuniyet vericidir. Raporumuz yayımlandıktan sonra, henüz Genel Kurulda görüşülmeden, raporun Mecliste yasal düzenlemelere ışık tuttuğunu, rapordan esinlenildiğini, kanun koyucunun bu yönde düzenlemeler yaptığını görmek memnuniyet vericidir.
Ceza Muhakemesi Kanunu'muzun 135'inci maddesinde yapılan değişiklikle yasal dinleme kararlarının kolayca alınması ve haberleşme özgürlüğüyle özel hayatın gizliliğinin ihlaline yol açacak uygulamaların önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Yeni düzenlemeye göre "Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, ağır ceza mahkemesi veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir." şeklinde düzenleme yapılarak yasal dinlemelerde "somut delil" kriteri getirilmiştir.
Yine, Komisyonumuzun tespit ettiği en önemli husus, başka isimler altında kişilerin telefonlarının dinlendiğine yönelik husustur. Bu da çözüldü 6526 sayılı Yasa'yla. Burada da yine dinleme talebinde bulunurken hakkında tedbir kararı verilecek hattın veya iletişim aracının sahibini ve biliniyorsa kullanıcısını gösterir belge veya raporun eklenmesi zorunluluğu getirilmiş; böylece, uygulamadaki suistimallerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Yine Komisyonumuzun tespit ettiği en önemli sorun, sınırsız dinleme kararlarına ilişkindir. Bu sorun da yine 6526 sayılı Yasa'yla ortadan kaldırılmıştır. Tedbir kararı en çok üç ay için verilip bir defa daha uzatılarak altı aya kadar dinleme -eski mevzuatımıza göre- yapılırken yapılan değişiklikle artık iki ay için verilebilecek, bir ay daha uzatılabilecek. Geçmişteki altı aylık dinleme, yeni düzenlemeyle üç aya indirilmiş bulunmaktadır.
Sınırsız dinleme kararlarının verildiği örgütlü suçlarda da yine, yapılan değişiklikle, en fazla üç ay dinleme kararı verilebilecek ve ek üç aylık süreyle beraber örgütlü suçlarda da altı ayı geçemeyecek.
Komisyonumuz, iletişimin denetlenmesinde katalog suçların yeniden değerlendirilmesi ve keyfîliklerin önlenmesi konusunda da bir tavsiye kararı almıştır. Bu anlamda da yine 6526 sayılı Yasa bu sorunu da çözmüştür. Önceden "örgüt suçu" adı altında katalog suçlarda yer alırken bu suç, örgüt suçu, katalog suçlardan çıkarılmış; böylece, örgüt kapsamına alınarak, katalog suçta olmayan suçlarla ilgili dinlemelerin de önüne geçilmiş bulunmaktadır.
Dinleme ve izleme kararlarının kolayca alınabilmesi, Komisyonumuzun -iktidarıyla, muhalefetiyle- hep eleştirdiği bir husus olmuştur. Bu kararların kolayca alınamamasını, bütün milletvekillerimiz, Komisyonumuzda üye olan arkadaşlarımız hep söylemişlerdir; mevzuatımızın bu yönde düzeltilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Yine 6526 sayılı Yasa da bu hususu çözmüştür. Artık, iletişimin dinlenmesi ve kayda alınmasıyla ilgili gizli soruşturmacı görevlendirilmesi ve teknik araçlarla izleme kararları ağır ceza mahkemesince oy birliğiyle alınabilecektir. Bu değişiklik de Komisyonumuzun tavsiye kararlarına uygun önemli bir düzenleme olarak hukuk sistemimizde yerini almış bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Araştırma Komisyonumuz hukuk ve teknik olmak üzere iki başlık altında önemli önerilerde bulunmaktadır. Mevzuatımızda yapılması gereken değişikliklerin önemli bir bölümü hayata geçmiştir ama yapılması gereken başka düzenlemeler de vardır. Teknolojinin gelişmesi, bilgisayar ve akıllı telefonların yaygınlaşması, dinleme ve izleme cihazlarının yaygınlaşması nedeniyle bu konuda da gerekli yasal ve idari tedbirlerin alınmasına yönelik öneriler raporumuzda yer almıştır. Bunların hayata geçmesi, yasal mevzuatla, idari yoldan, idari tedbirle hayata geçmesi mümkündür. İnşallah, bundan sonraki süreç içerisinde komisyon raporumuz bu yöndeki uygulamalara bir ışık tutacaktır.
Yasa dışı dinlemeler konusunda hepimiz hassasız. Ancak, son aylarda, yasa dışı dinlemeler konusunda bu derece hassas olmamıza ve tüm siyasi partilerin önerileriyle bu konuda Araştırma Komisyonu dahi kurmuş olmamıza rağmen, bazı siyasilerin bu hususta hassas olmadıklarını da üzülerek görüyoruz. Yasa dışı dinleme kayıtlarının ve montaj olduğu iddia edilen ses kayıtlarının Meclis kürsülerinden sunulması Mecliste bu hususta komisyon kurulmasını sağlayan ortak irademize aslında ters bir tutumdur.
Haberleşme özgürlüğü ve özel hayatın gizliliğine yönelik ihlallerin önlenmesi ve bu konuda gerekli tedbirlerin alınması hususunda komisyon raporumuz önemli bir kaynak olarak görev yapacaktır.
Önerilerimizin hayata geçmesi dileğiyle, Komisyon çalışmalarına katılan tüm milletvekillerimize, Komisyonda çalışan uzmanlarımıza, emeği geçen herkese huzurlarınızda teşekkür ediyor, raporun hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)