| Konu: | HABERLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜNE VE ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNE YÖNELİK İHLALLERİN TESPİTİ VE ÖNLENMESİNE İLİŞKİN TEDBİRLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA BİR MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGELERİN GÖRÜŞMESİ NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 26.06.2014 |
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 489 sıra sayılı Haberleşme Özgürlüğüne Ve Özel Hayatın Gizliliğine Yönelik İhlallerin Tespiti Ve Önlenmesine İlişkin Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu üzerine Hükûmet adına söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, konuşmamın başında, bu raporun hazırlanmasında emeği geçen başta Komisyon Başkanı Yozgat Milletvekilimiz Yusuf Başer olmak üzere bütün Komisyon üyesi milletvekili arkadaşlarıma, Komisyonun hazırlık sürecinde emek veren bütün uzmanlarımıza, Komisyonun çalışma sürecinde Komisyonumuza katkı sağlayan bütün sivil toplum örgütlerine ve şahıslara, parti gruplarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Sözlerimin başında, özellikle Komisyon Raporu'nun tümüyle Hükûmetimiz tarafından dikkate alınmakta olduğunu, bundan sonra da büyük bir titizlikle dikkate alınacağını ifade ediyorum. Burada yapılan tüm önerilerin tek tek ele alınmakta olduğunu ve ele alınacağını bir kez daha ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, bütün demokrasilerde özgürlük-güvenlik dengesi çok tartışmalı bir dengedir. Pek çok ülkede "Özgürlük mü ağır basmalı, güvenlik mi ağır basmalı?" tartışması çok uzun yıllardır yapılmaktadır. Özellikle ülkemiz açısından, 19'uncu yüzyılın ikinci yarısı ve 20'nci yüzyılın başında çok büyük toprak kaybı yaşayan ülkemizde devleti bekası ülkenin en önemli önceliği hâline gelmiştir ve kurulan genç cumhuriyetimizde devletin bekası, devletin devamı birinci öncelik olarak görülmüştür. O dönemdeki özgürlük tartışmalarını da dikkate alırsak özellikle tek parti dönemimizde güvenlik-özgürlük dengesinde güvenlik yönünde daha ağır basan bir yapıyı biliyoruz. Fakat daha sonra Türkiye'nin demokrasiye geçmesi, çok partili hayata geçmesiyle birlikte, sivil iktidarların özgürlükten yana ağır basan pek çok adım atmaya cesaret ettiklerini, bu konuda pek önemli çalışmalar yaptıklarını da biliyoruz. Ancak, askerî dönemler, ihtilaller ve ihtilal sonrası dönemler ve askerî vesayet dönemlerinde özellikle özgürlüğün bir kenara bırakıldığı, işte, güvenliğin çok daha ön planda tutulduğu, güvenlik için kişisel özgürlüklerin kısıtlanabileceği, bireysel hakların kısıtlanabileceği anlayışının hâkim olduğu dönemleri de yaşadık. Burada şu hükûmet veya bu hükûmet, bu ayrışmaya hiçbir zaman girmek istemiyorum. Ancak, AK PARTİ'yi kurarken, AK PARTİ iki temel hedefi önüne koydu. Bunlardan birisi özgür Türkiye, ikincisi zengin Türkiye. Adalet ve Kalkınma Partisinin aslında en özet ifadesi budur. Ve AK PARTİ 3 Kasım 2002 seçimleriyle birlikte iktidara geldiği günden bugüne kadar Türkiye'nin bir taraftan kalkınmasını, gelişmesini, büyümesini sürdürürken diğer taraftan da daha özgür ve daha müreffeh bir ülke olması için gece gündüz çalıştı.
Doğrusu şunu ifade etmekten büyük memnuniyet duyuyorum. Özellikle özgürlükler alanında Türkiye Büyük Millet Meclisimizin, Hükûmetimizin de bu yöndeki iradesiyle birlikte hareket edip pek çok özgürlük alanını genişleten kanunları Meclisimizde yasalaştırmasında iktidar-muhalefet birlikte çalışmasının da bu noktada önemli bir işlev gördüğünü özellikle hatırlatmak istiyorum. Belki bunun en güzel iki örneğini vermek gerekirse değerli arkadaşlar, 1999 seçimlerinden sonra, bir başörtülü milletvekili arkadaşımızın Meclise girdiğinde yaşanan tabloyla geçen yılın ekim ayında birkaç başörtülü milletvekili arkadaşımızın Meclise girdiğinde yaşanan tablodaki fark, aslında hem demokrasimizin olgunluğunu hem de Türkiye'de özgürlüklerin geldiği noktayı çok güzel ifade ediyor. Bundan gurur duymalıyız, hep birlikte gurur duymalıyız.
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Ne ilgisi var Sayın Bakan, ne ilgisi var şimdi bunun, bununla ne ilgisi var?
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - İzlenmedik, girilmedik yer kalmadı.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) - Bunun başarısını da sadece AK PARTİ olarak biz devşirmek şeyinde değiliz. Meclisimizin tüm milletvekillerine bu konuda teşekkür ediyoruz.
Veya bundan on iki yıl önce eğer "Türkiye'de Kürtçe yayın yapılacak." denseydi herhâlde kimse inanmazdı ama bugün artık Türkiye'de devletin kanalından Kürtçe yayın yapılabiliyor ve artık bu, toplumumuzun tüm kesimleri tarafından çok büyük oranda benimsendi.
Değerli arkadaşlarım, buraya kadar verilen mücadele gerçekten önlemli bir mücadele.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - Başımız göğe erdi!
GÜRKUT ACAR (İzmir) - Sayın Bakan simitçiler bile "Dinleniyoruz." diyorlar.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) - Evet.
Peki, şöyle söyleyelim: Şimdi, maalesef Türkiye'de bu vesayet anlayışıyla, maalesef Türkiye'de siyasetin ve halkın kontrol altında tutulması gereken mekanizmalar olduğu anlayışıyla, ta eskiden beri bu anlayışın gereği bazı işler yapılmış. Ama, AK PARTİ olarak...
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - Sizinle başladı Sayın Bakanım.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) - Bir dakika, müsaade edin, arkadaşlar, müsaade edin.
Bakın, ben büyük bir dikkatle, sabırla dinledim ve arkadaşlarımızın da özellikle nikâha katılma noktasındaki taleplerini de mümkün olduğu kadar dikkate alarak birkaç cümleyi söyleyeceğim ve konuşmamı bitireceğim.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, Türkiye'de maalesef bizim bu noktada değiştirmemiz gereken en başta kültür. Hiç kimsenin kimsenin özgürlük alanına müdahale etmeyeceği, kimsenin kimseyi meşru, kanuni, hukuki bir sebep olmadan dinlemeyeceği bir Türkiye'yi birlikte inşa etmek durumundayız.
Bugün şurada, Mecliste yapılan tüm konuşmalar... Bazı eleştiriler yapıldı, katılmıyoruz, bazılarını çok haksız da buluyoruz ama bugünkü Meclis iradesi şunu ortaya koydu: AK PARTİ, CHP, MHP, HDP; evet arkadaş, hiç kimse hukuksuz yere bir başkasını kim olursa olsun dinlememeli, bununla ilgili mekanizmaları hep birlikte kurmalıyız. Yüce Meclis bu noktada atması gereken adımları hep birlikte atmalı. Şu anda kişisel verilerin korunmasıyla ilgili kanun tasarısı Meclis gündeminde. İnşallah bunu hep birlikte çıkarırız ve bundan sonra özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin korunması, hukukun üstünlüğüne yönelik her türlü ihlali birlikte değerlendirir ve bu noktada Türkiye'nin çok daha özgür, bireylerinin kendini çok daha mutlu ve mesut bir ülke olarak algılamasını sağlarız.
Ben bu duygu ve düşüncelerle bugün bu görüşmelerde katkı sağlayan tüm milletvekili arkadaşlarıma, tekrar Komisyonumuza, parti gruplarımıza teşekkür ediyor, hepinizi en içten sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)