GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AFYONKARAHİSAR MİLLETVEKİLİ AHMET TOPTAŞ'IN, (2/276) ESAS NUMARALI EMNİYET TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ'NİN DOĞRUDAN GÜNDEME ALINMASINA İLİŞKİN ÖNERGESİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:110
Tarih:01.07.2014

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, emniyet mensubu vazife malulleri ile şehit, gazi ve malul personel eş ve çocuğu olanların, emniyet teşkilatı mensubu şehit ve gazi aileleri ile yakınlarının kurdukları şehit ve gazilere yönelik yardımlaşma derneklerine ve vakıflarına üye olabilmeleri hakkındaki kanun teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bütün demokratik hukuk devletlerinde polis, adaletin başladığı kapı, adalete gireceğimiz kapı. Bu nedenle, eğer, gerçekten ülkemizde demokrasi olsun, hukuk olsun istiyorsak, bir kere, gerçekten, polisin eğitim düzeyini, ekonomik ve sosyal alandaki yaşam standartlarını mutlaka düzeltmek zorundayız. Eğer moral kondisyonu yerinde olmayan bir polisle icraat yapmaya kalkarsanız olacak olanlar bellidir, adaleti daha ilk başında yaralamış olursunuz. O nedenle, polisin tarafsızlığı, zinde ve ilkelerine bağlı çalışması ülkedeki demokrasinin de oturması açısından son derece önemlidir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, bizim ülkemizdeki polisimizin durumu nedir, kısaca sizlere hatırlatmak isterim: Bakın, bütün demokratik ülkelerde polisin sendika kurma hakkı var fakat Türkiye'de polisler sendika kurmaya kalktılar, başlarına pişmiş tavuğun başına gelenler geldi. Sendikayı kuranlar hemen, apar topar meslekten ihraç edildiler, üstelik de kendilerine "terörist" denilerek meslekten atıldılar.

Şimdi, düşünün, bir gün önce eline silah vermişsiniz, ülkeyi koruması için görevlendirmişsiniz, sokakta görev yapıyor, ertesi gün "Bu adam terörist." diyorsunuz, meslekten atıyorsunuz. Bu sanırım bir alışkanlık oldu, 17 Aralık operasyonlarında da bir gün önce kahraman olan, Gezi'de destan yazan polisler bir anda paralel ilan edildiler, vatan haini ilan edildiler. Hâlbuki, o polisler bir gün önce devletin en önemli kurumlarına Hükûmetin atamasıyla gelmiş, belli sicil soruşturmaları da yapılmış kişilerdi; madem bunlar teröristti, madem bu kadar tehlikeliydiler, neden bu insanların eline silah verip ülkenin güvenliğini teslim ettiniz?

Bir şey daha sormak istiyorum: Mademki bu polisler paralelciler, devletin aleyhinde çalışıyorlar, nereye gönderdiniz bunları? İstanbul'dan aldınız -atıyorum- Hakkâri'ye gönderdiniz, Hakkâri bu memleketin toprağı değil mi? Yani polis İstanbul'da paralel olamaz Hakkâri'de olabilir mi demek istiyorsunuz bununla? Eğer bunlar suçluysa, bu adamları meslekten atacaksınız, ellerindeki silahı alacaksınız, yok eğer suçlu değillerse bu adamların haklarını korumak, savunmak zorundasınız.

Değerli milletvekilleri, bakın, İstanbul'da 34 bin tane, polise tahsis edilmiş makam aracı var. Yani bunun karşıtı şu: 6 bin tane polis şoförlük yapıyor. Bu Emniyet teşkilatı otobüs firması mı? Yani dün söyleniyorduk, diyorduk ki: "Asker postal boyamak zorunda mı, paşanın postalını?" Şimdi, ne yapıyoruz? Polis emniyet müdürünün şoförlüğünü yapabilir, eşini kuaföre götürebilir, çocuğunu okula götürebilir, bunlara herhangi bir şey söylemiyoruz. Yani eğer bir ülkede, ortalama haftada 1 polis intihar ediyorsa bunun gerekçelerini mutlaka araştırmak zorundayız değerli arkadaşlarım. Bu konuyla ilgili verdiğimiz soru önergeleri, araştırma önergeleri sürekli reddediliyor. Polisin neden öldüğünü, neden intihar ettiğini merak etmek istemiyor mu bu yüce Meclis? Bunların mutlaka araştırılması gerekli.

Yine, bir noktayı vurgulamak isterim: Polisin bir yardımlaşma derneği var, askerlerin OYAK'ta olduğu gibi. OYAK'tan emekli olan her asker 50-60 milyar para alıyor, polis emekli olduğunda bu POLSAN'dan bir kuruş para alamıyor. Neden alamıyor? Çünkü POLSAN'ın parasının ne olduğu belli değil. Çok ciddi ortaklıkları var, çok ciddi firmalarla iş birliği yapmışlar, çok ciddi bir geliri var çünkü 120 bin polisten aylık 100 lira civarında para kesiliyor arkadaşlar fakat bu paranın nereye gittiği hiç belli değil. Bunu polisler de bilmiyor, emniyeti yönetenler de bilmiyorlar. Bu POLSAN'la ilgili konuyu Hükûmetin ciddiyetle araştırıp, buradaki, iddiaya göre, 465 milyon lira kayıp paranın nerede olduğunu bulması gerekli değerli arkadaşlarım.

Evet, söylediğim gibi, polisin çalışma şartlarını mutlaka iyileştirmeliyiz fakat bu söylediklerim devletin polisi için geçerli olanlar. Hükûmetin polisi olanlar, Ali İsmail'i döverek öldürenler, Ethem Sarısülük'ü katledenler ve bu tür eylemleri siyasi bir hırsla, bir hınçla yapan polisleri elbette ki buna dâhil etmiyorum, onlara da günü ve zamanı geldiğinde mutlaka hesap soracağımızı da açıkça söylemek istiyorum.

Teşekkür ederim, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)