GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GEÇİCİ GÖREV GÜCÜ BÜNYESİNDE TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN 5 EYLÜL 2014 TARİHİNDEN İTİBAREN BİR YIL DAHA UNIFIL HAREKÂTINA İŞTİRAK ETMESİ HUSUSUNDA ANAYASA'NIN 92'NCİ MADDESİ UYARINCA HÜKÛMETE İZİN VERİLMESİNE DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:111
Tarih:02.07.2014

AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü bünyesindeki Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının 5 Eylül 2014 tarihinden itibaren bir yıl daha UNIFIL harekâtına iştirak etmesi hususunda Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca Hükûmete izin verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 11 Ağustos 2006 tarihinde kabul ettiği 1701 sayılı Karar ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5 Eylül 2006 tarihli ve 880 sayılı Kararı'yla bir yıl süreli verdiği izin çerçevesinde Türkiye, Lübnan'da konuşlu Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücüne (UNIFIL) Silahlı Kuvvetleri unsurlarıyla katkı sağlamıştır. Söz konusu iznin süresi, son olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6 Temmuz 2013 tarihli ve 1045 sayılı Kararı'yla 5 Eylül 2013 tarihinden itibaren bir yıl uzatılmıştır.

Türkiye, UNIFIL'e yaptığı katkılarla barışı koruma harekâtının etkin bir biçimde icrasında önemli bir işlev üstlenmiştir. Sürekli görev hâlinde olan birliklerimiz belli periyotlar hâlinde hücumbotlar, karakol gemileri, korvet ve fırkateynlerle ve değişen personel sayısıyla hizmet vermektedir. Ayrıca, askerî unsurlarımızın masrafları da Birleşmiş Milletler tarafından karşılanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, ülke ve millet olarak geniş Akdeniz havzasıyla yüzyıllara dayanan ortak bir geçmişe sahibiz. Tarihin doğal akışı uyarınca, bizlerin geleceği, içinde yaşadığımız bu bölgenin kaderinden ayrı düşünülemez. Şüphesiz ki bölgesel istikrar, güvenlik ve barışla bağlantılı her türlü gelişmenin iç ve dış politikamız üzerinde önemli yansımaları olacaktır. Dolayısıyla yakın çevremizde olup biten gelişmelere kayıtsız kalmamız mümkün değildir. Son dönemde bölgemizde yaşanan gelişmeler, Türkiye'yle bölge ülkelerinin huzur ve dirliğinin birbirinden ayrı düşünülemeyeceğini bir kez daha göstermiştir. Bu anlayıştan hareketle, Hükûmetimizin dış politikası, ülkemizin etrafında bir barış, güvenlik, istikrar ve refah kuşağının oluşturulmasını hedeflemektedir. Sürdürülebilir istikrarın bölge halklarının meşru talepleri doğrultusunda barışçıl ve düzenli demokratik dönüşüm süreçlerinin tamamlanması yoluyla tesis edilebileceğini ülkemiz her fırsatta dile getirmektedir. Esasen, millî çıkarlarımızın ve ulusal güvenliğimizin savunulması ve ilerletilmesinin de ancak bölgemizde barış, istikrar ve güvenliğin tesisine aktif katkı sağlayarak hayata geçirilebileceği de açıktır.

Bu anlayışla hareket eden Hükûmetimiz, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1701 sayılı Kararı'nda öngörülen amaçlar doğrultusunda, Lübnan'da görev yapan Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü'ne (UNIFIL) kuvvet katkısında bulunmaya devam etme iradesine sahiptir. Bu çerçevede, Türkiye, gerek Birleşmiş Milletler sistemi içinde gerek bölgesel ve küresel ölçekte gerekse kapsamlı sivil-asker iş birliği faaliyetleri vasıtasıyla Lübnan toplumunun her kesimi nezdinde görünürlüğünün artmasına, barış ve istikrarın korunmasına yönelik politikasının sürdürülmesine önemli katkıda bulunmuştur. Ayrıca, bu sayede Türk Silahlı Kuvvetlerimiz uluslararası operasyonlarda da önemli tecrübeler kazanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Lübnan'da siyasi yapı, 1943 yılında, üzerinde mutabakata varılan ulusal hak çerçevesinde siyasi görevlerin mezhepler arasında nüfusa orantılı olarak paylaştırılması esasına göre oluşturulmuştur. Söz konusu uzlaşı çerçevesinde, Cumhurbaşkanının Maruni, Meclis Başkanının Şii, Başbakanın Sünni olması ve iktidarın Hristiyanlar ile Müslümanlar arasında 6/5 temelinde paylaşılması kararlaştırılmıştır. 1975 ile 1989 yılları arasında Lübnan'da yaşanan iç savaşa 1989 yılında Arap Ligi himayesinde imzalanan Taif Anlaşması'yla son verilmiştir. Bu anlaşmayla Hristiyan toplumdan seçilen Cumhurbaşkanının yetkileri kısıtlanmış, Mecliste Hristiyan ve Müslüman milletvekillerinin sayıları eşitlenmiş ve kendi içlerinde mezhep temelinde bölüştürülmüştür. Söz konusu anlaşmayla Lübnan'daki 3 ana dinî grup arasında denge oluşturulmuştur.

Değerli milletvekilleri, bugün siyaset sahnesinin başlıca aktörleri arasındaki görüş ayrılıkları nedeniyle anayasal kurum ve mekanizmaların işleyişine ilişkin belirsizliklerin hâkim olduğu Lübnan'da kırılgan ve hassas dengelere dayanan iç istikrar ve toplumsal uyum, Suriye'deki ihtilaftan artan ölçüde etkilenmektedir. Bu doğrultuda, gerek Hizbullah'ın Suriye'de muhalifleri hedef alan saldırılarında rejime aktif destek vermesi gerek mezhepsel gerginliklerin bir çatışma ortamına dönüşmesinden duyulan kaygı Lübnan'daki siyasi tartışmaların ana gündem maddesini oluşturmaktadır. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın Suriye'deki varlıklarının devam edeceğine ilişkin ilk olarak 14 Kasım 2013 tarihinde yaptığı açıklamaları bu yöndeki kaygıları pekiştirmekte ve Lübnan'ın Suriye'deki olayların dışında tutulmasını güçleştirmektedir. Bu çerçevede, bir yandan Suriye'deki olaylar nedeniyle Lübnan'daki etnik ve dinî gruplar arasında dönemsel gerginlikler yaşanırken diğer yandan da bu ülkeye sığınan çoğunluğu Sünni Suriyeli ve Filistinli 1 milyonu aşkın mültecinin ülkedeki hassas dengeleri etkilemesinden ve istikrarı bozmasından endişe edilmektedir. Son dönemde Lübnan'da meydana gelen bombalı saldırılar çok sayıda can kaybına yol açmıştır. 19 Kasım 2013 tarihinde İran'ın Beyrut Büyükelçiliğine bombalı araçlarla düzenlenen saldırı 30 kişinin hayatına mal olmuş, 27 Aralık 2013 günü ise eski Maliye Bakanı Beyrut'un merkezinde düzenlenen bir suikast sonucu hayatını kaybetmiştir. 19 Şubat 2014 günü Beyrut'un güneyinde İran'a ait bir kültür merkezi yakınında meydana gelen patlamada 5 kişinin öldüğü, 70'den fazla kişinin yaralandığı bildirilmiştir. Cumhurbaşkanlığı makamının da boş kaldığı mevcut konjonktürde Suriye'deki gelişmelerin derinleştirdiği bunalım ve artan mezhepsel gerginliğin, önümüzdeki dönemde yapılması öngörülen parlamento seçimleriyle birlikte ülkedeki dengeler üzerinde etkili olması ihtimal dâhilindedir.

Değerli milletvekilleri, geçen yıl süresini uzattığımız tezkereden bu yana Lübnan'la ilgili faaliyetlere bakacak olursak Suriye'deki ihtilafın olumsuz yansımaları karşısında Lübnan'ın istikrarının ve güvenliğinin desteklenmesi ve uluslararası toplumun gayretleri arasında eş güdüm sağlanması amacıyla, BM Genel Sekreterinin girişimi ve BM Güvenlik Konseyi üyelerinin katılımıyla Lübnan için Uluslararası Destek Grubu oluşturulmuş ve grup ilk toplantısını, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon'un başkanlığında, 25 Eylül 2013 tarihinde New York'ta gerçekleştirmiştir. Destek Grubunun müteakip toplantıları 25 Kasım 2013 tarihinde New York'ta daimî temsilciler düzeyinde ve 5 Mart 2014 tarihinde bakanlar düzeyinde Paris'te düzenlenmiştir. 10 Nisan 2014 tarihinde Roma'da düzenlenen Kıdemli Memurlar Toplantısı'na ülkemiz tarafından katılım sağlanmıştır.

Söz konusu toplantıyı takiben, 17 Haziran 2014 tarihinde Roma'da Lübnan Silahlı Kuvvetlerine destek amacıyla bakanlar düzeyinde gerçekleştirilen toplantıya Millî Savunma Bakanımız Sayın İsmet Yılmaz başkanlığında bir heyetle iştirak edilmiş olup toplantıda ülkemizin Lübnan Silahlı Kuvvetlerinin güçlendirilmesi bağlamında yapacağı somut katkı açıklanmıştır.

Değerli milletvekilleri, 13.887 kayıtlı vatandaşımızın bulunduğu, 1,3 milyar dolar ticaret hacmimiz bulunan ve Türk Hava Yollarımızın İstanbul-Beyrut hattında günlük üç uçuş gerçekleştirdiği Lübnan'la vize uygulaması 2010 yılında kaldırılmıştı.

2015-2016 Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi adaylığımıza destek veren ve buna yönelik Ağustos 2013'te yazılı bir kararla bunu teyit eden Lübnan'a, Sayın Bakanımız son olarak 14-15 Ocak 2012 tarihlerinde bir ziyaret gerçekleştirmiş ve dönemin Lübnan Başbakanı Mikati de 17 Aralık 2013 tarihinde, Konya'da, Sayın Başbakanımızın davetlisi olarak Şebiarus törenlerine katılmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, her zaman olduğu gibi Lübnan'ın istikrarını hedef alan her türlü teşebbüsün karşısında durmaya devam etmektedir. Bu bağlamda, Türkiye, dost ve kardeş Lübnan halkının birliği ve dirliği ile iç barışının muhafazasına atfettiği önem doğrultusundaki katkılarını sürdürecektir.

Bu hususlar ışığında, Lübnan'la ikili ilişkilerimiz ile bölgedeki güvenlik koşulları da göz önünde tutularak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin UNIFIL'in görev süresinin uzatılması yönünde karar alması durumunda, hudut, şümul ve miktarı Hükûmetçe belirlenecek Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının 1701 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı ve 880 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararı ile tespit edilen ilkeler kapsamında 5 Eylül 2014 tarihinden itibaren bir yıl daha UNIFIL Deniz Görev Gücüne iştirak etmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Hükûmet tarafından yapılması için Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca izin verilmesinin uygun olacağı düşüncesindeyim.

Bu duygu ve düşüncelerle sözlerimi tamamlıyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)