| Konu: | ARAŞTIRMA ALTYAPILARININ DESTEKLENMESİNE DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 112 |
| Tarih: | 03.07.2014 |
REŞAT DOĞRU (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
593 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 1'inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bir ülkenin gelişmesi, kalkınması, teknolojik açıdan büyümesine, ilerlemesine ve araştırma geliştirme harcamalarının büyüklüğüne bağlıdır. Az gelişmiş ülkelere bakılınca, araştırma geliştirme harcamalarının millî gelir içindeki payının çok az, gelişmiş ülkelerde ise çok yüksek olduğu görülür. Gelişmiş ülkeler millî gelirden büyük bir payı araştırmaya ayırırken yeni teknolojileri ekonomiye uygulamakta, kalkınmalar da daha fazla olmaktadır. Bu konuda İsveç 2,8; ABD ve Japonya 2,71; Avusturya 2,30 oranında millî gelirden pay ayırırken, maalesef, ülkemiz ancak yüzde 02 ile 06 arasında pay ayırmaktadır. Bu oran, ülkemizin çok geride kaldığının, teknoloji konusunda atılımlar yapamadığının açık delilidir. Son on yılda her bütçe konuşmasında "AKP iktidarının araştırma geliştirmeye daha fazla pay ayırması gerekir." denilmesine rağmen, maalesef fazla mesafe alınamamıştır. Ülkemiz şayet dünyada söz sahibi olmak istiyorsa bu payı mutlaka yüzde 2'lerin üzerine çıkarması gerekmektedir.
Ayrıca, ülkemizde araştırma geliştirme faaliyetlerinde bulunan teknik eleman ve bilim adamlarının sayısı da maalesef yetersizdir, çok azdır. Türkiye'mizde 10 bin kişiye düşen araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan eleman sayısı AB ülkelerine göre en sonda yer almaktadır. Türkiye, 10 bin kişi başına teknisyende 0,5; bilim adamı noktasında 1,5 itibarıyla çok çok gerilerdedir. Almanya ve Hollanda'da bu oranlar 10 kat daha yüksektir. Bundan dolayı bilimsel yayın sayısı da diğer ülkelere göre çok azdır. Bir ülkede her 100 bin kişiye düşen bilimsel makale sayısı ne kadar çok ise bu, gelişmişliğin en bariz göstergesidir.
Ülkemizde üniversiteler bünyesindeki teknoparklar çok ciddi şekilde desteklenmelidir. Sanayi ve üniversite beraber çalışmalı, aynı dili de kullanmalıdır. Ancak, üniversitelerimizde çalışan okutmanından araştırma görevlisine, öğretim görevlisine, öğretim üyesine kadar herkes çok zor şartlar altında görev yapmaktadır, yaşamlarını idame ettirmektedir; maaşları çok yetersiz, kadroları ise YÖK tarafından maalesef verilmemektedir veyahut da çok zor verilmektedir. Üniversite personeline verilen ücretler Millî Eğitim Bakanlığında çalışan öğretmenlerin çok altında kalmıştır. Millî Eğitim Bakanlığı öğretmeni büyük geçim sıkıntısı içerisindeyken üniversitede çalışan bütün hocalarımız da maalesef aynı girdap içerisine girmişler ve çok büyük problemlerle karşı karşıya kalmışlardır. Üniversite öğretim elemanlarına acaba Hükûmet ne zaman elini uzatacak, bu insanların mağduriyeti nasıl giderilecektir? Bir de bu insanlardan araştırma ve geliştirme noktasında bir şeyler istiyoruz, Türkiye'mizin kalkınmasına katkı istiyoruz. Ancak, bu noktada süratli bir şekilde bu insanların durumlarını iyileştirici kararlar alınmalı, onların maaşlarını artırıcı veya döner sermayeden gelirlerini artırıcı birtakım girişimlerde bulunmalıyız.
Son yıllarda küreselleşme faaliyetleri büyük hızla devam etmektedir. Küreselleşmenin bir parçası olan AR-GE faaliyetlerinde de yüksek artış vardır. Türkiye olarak burada da geri kalmamamız gerekmektedir. Rekabetten dolayı, teknolojik yeniliklerle elde edilen üretimler firmalar tarafından başkalarına verilmemekte ya da çok büyük paralar istenmektedir. Bundan dolayı da büyük şirketler AR-GE departmanlarını kurmak ve geliştirmek mecburiyetindedir. Firmalar kendi AR-GE ekipmanlarını kurmalı, desteklemek de devletin görevi olmalıdır. AR-GE için gerekli iş ve beyin gücünün sağlanması için devlet, üniversite ve özel sektör iş birliği çok iyi bir şekilde yapılmalıdır. AR-GE politikaları uygulanırken de dışarıdan yöntem ithal edilmemelidir, milletin kendi koşullarına uygun yeni bir yaklaşım tarzı benimsenmelidir. Ancak, bu yapılırken yabancı ülke örnekleri de iyice incelenmelidir.
Teknolojik gelişmede ülkeye yabancı sermaye getirilmeli ancak yerli sermaye ve yerli sanayi unutulmamalı, her türlü destek onlara verilmelidir. Yerli sermaye ve şirketler mutlaka ama mutlaka desteklenmelidir. Bugün, AR-GE'de güçlü olan İrlanda, İsrail gibi ülkeler toplumlarının refah seviyesini 3 katına çıkarırken Türkiye yerinde sayıyorsa işte burada bir sorun var demektir. "Ekonomik istikrar sağlansın, daha sonra AR-GE konularına eğilelim." yaklaşımı çok ama çok yanlıştır.
Ülkemizin gelişmekte olan dünyada daha fazla beklemeye zamanı yoktur diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)