GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ARAŞTIRMA ALTYAPILARININ DESTEKLENMESİNE DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:112
Tarih:03.07.2014

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şüphesiz ki bilimsel ve teknolojik gelişmenin anahtarlarından biri de gelişmiş araştırma ve geliştirme altyapılarıdır. Bu kanun tasarısında öngörülen yapılanmanın mekân ve materyalini konuşurken o mekânları yüceltecek, evrenselleştirecek bilim insanlarını da konuşmamız lazım. Araştırma altyapılarına ruh ve vücut verenler iyi yetişmiş, üstün yetenekli, donanımlı bilim insanları ve teknokratlardır. O bilim insanlarını keşfeden, yönlendiren ve yetiştiren eğitim öğretim sistemini evrensel ölçülerde mutlaka oluşturmalıyız. Yetişen bilim insanlarının gereksinme duyduğu teşvikleri oluşturmalıyız. Bilim insanlarını istihdam eden kurumların durumunu konuşmalıyız. Şu soruyu kendimize sormalıyız: Türkiye'de inşa ettiğimiz ve sürekli orasıyla burasıyla oynadığımız eğitim politikalarında bilim insanı yetiştirme vizyonu ve misyonu nedir? Devlete, vakıflara, özel kurumlara ait okullardan mezun olanların bilim ve teknoloji üretiminde yerini bilen var mı, bir istatistik değerlendirme var mı?

Biliyorsunuz beyin göçü hâlâ sürüyor. İlkokuldan hatta anaokulundan başlayan eğitim sürecinde bilim insanı potansiyelini taşıyan çocukları, üstün yetenekli ve üstün zekâlı çocukları keşfetmek için ne yapıyoruz? Türkiye'de üstün yetenekli ve üstün zekâlı çocukların nüfusa oranı yüzde 2'dir. Tahminen Türkiye'de 340 bin üstün zekâlı ve üstün yetenekli çocuğumuz var. Bu keşfettiklerimizi nasıl yetiştiriyoruz? Bakanlıkta Özel Eğitim ve Rehberlik Genel Müdürlüğünün durumu nedir? Bakanlığın stratejik plana aldığı çalışmalara hâlen başlamadığı haberlerini duyuyoruz. Hükûmet, üstün yetenekli bireyler için 2009-2013 Stratejik Planı'nı 2013-2017 olarak yeniledi. 2009-2012 arasında birçok toplantı yapılmış ama bugün değişen bir şey yok, alanında yetersiz olan kişiler yüzünden kararlar alınamıyor, plan ve uygulama yapılamıyor.

Bilim ve sanat merkezleri kuruldu, tahmin ediyorum sayısı 20-25 arasında. BİLSEM sayısı artırıldı ama buralarda yapılan görevlendirmelerde adamı olanlar yöntemiyle yapılıyor iddiası var. BİLSEM'ler bazı okulların üst katında veya amacına uygun olmayan okullarda açılıyor. On sekiz yıldır açık olan BİLSEM'lere 2013 Martına kadar hiç program çalışması yapılmadı, yasal düzenleme de hiç yapılmadı ve hâlâ yetersiz bir yönergeyle idare edilmeye çalışılıyor.

Türkiye'de üstün yetenekli ve zekâlı çocukların sayısının yüzde 2 olduğunu söylemiştim. Araştırmacı bilim insanı havuzuna önemli katkı sağlayacak üstün yetenekli çocukların eğitiminde erken tanılama çok önemlidir. Eskiden 1'inci sınıflarda yapılan seçim artık 4'üncü sınıftan sonra yapılmaktadır. Gecikme nedeniyle üstün yetenekli çocuklar kaybediliyor. Üstün yetenekli çocukların eğitimi okullarda destek eğitimi odalarına sıkıştırılmaya çalışılıyor. İlkokullarda onlara kim ders verecek? Dersi boş geçen öğretmenler ders veriyor çünkü diğerleri otuz saatten fazla derse giremiyor.

Size acı bir tespit aktarayım: Üstün yetenekli ve üstün zekâlı çocuklara okulların çoğunda ne yazık ki engelli muamelesi yapılıyor çünkü ilgili o okullara daha çok engelli ve otistik çocuklar başvuruyor. Bugün birçok çocuk, anne ve babalarının ve onları fark eden öğretmenlerinin gözü önünde heba olup gidiyor. Ülkeler için, AR-GE yapan kurumlar için üstün yetenekli çocuklar ileride kocaman meyve ağaçlarına dönüşecek birer tohumdur. AR-GE'nin insan ve altyapı kaynağı olan üniversitelerimizin durumunu da, bugünkü YÖK'ü de, yükseköğretim sistemini de bu anlamda mikroskopun altına koymalıyız.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)