GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İZMİR EXPO ALANI HAKKINDA KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:115
Tarih:05.06.2012

BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, 262, İzmir EXPO üzerine Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun görüşlerini açıklayacağım.

Biz bugün İzmirliyiz çünkü daha önce de yasası çıkarıldığında biz destek sunduk, dosyamız, konuşmalarımız, belgelerimiz ortada, ama kaygılarımızı da söyledik ve kaygılarımızın, bugün için, İzmir EXPO'nun rakipleri açıklandıktan sonra çok daha önem arz ettiğini ifade etmek istiyorum. Eğer sağlık temasını seçmişseniz, bu temayla ilgili sorgulanırsınız arkadaşlar. Bu bir gerçek.

Şimdi, buradan şunu ifade etmek istiyorum: Milano neden az bir oyla, 21 oyla aldı? Hiç sorguladınız mı? Bence sorgulanması lazım. Milano'daki bu kampanyada çalışan gönüllü sayısı Türkiye'dekilerin 20 katıydı. Siz üniversiteleri mi kattınız? Sivil toplumu mu kattınız? Yerel yönetimleri mi kattınız? Çevre örgütlerini mi kattınız? Tabipler Odasını mı kattınız? Özel hastanelerin kuruluş birliklerini mi kattınız? Sağlık temasını işlediğiniz zaman sağlıkla ilgili her şey önünüze gelir, itiraz konusu olur.

Bugün Dünya Çevre Günü'dür arkadaşlar. Dünya Çevre Günü'ne denk gelmesi aslında çok çok da önemli. Siz, İzmir'de sağlık sorunlarını anlatırken Efemçukuru'nu anlatmak zorundasınız; İzmir'in suyu oradan geliyor. Oradan çıkarılan madenlerin akıttığı siyanürün İzmir'in sağlığına ne kattığını sorgulayacaktır rakipleriniz. Ne diyeceksiniz? "O maden ocakları altın çıkarıyor, İzmirliler ölsün." mü diyeceksiniz? Sağlık kriteriniz bu mu olacak? Bunu sorgulamak zorundayız. Çevre günü bugün. İki yönden: Bir, rekabet edilebilirlik koşulları açısından, bir de bu konuda.

Size ilginç bir iki done sunmak istiyorum. Bu sunacağım doneler bence bu Çevre Günü'nde çok önemli. İzmir'in güzel ilçesi Bergama'dan konuşacağım. Çıkıp Bergama'yı nasıl tanıtacaksınız? "İzmir, sağlık belgesiyle aday." diyeceksiniz. Nasıl tanıtacaksınız? İsterseniz sular altında bıraktığınız Allianoi'nın antik şifa merkezi olduğunun resimlerini gösteriniz, gitsinler görsünler. Rakipleriniz yerinde inceleme yapsın. Siz nasıl bu antik şifa merkezini, tarihî, jeotermal tedavisinin uygulandığı ilk merkezi burada sular altında bıraktınız diye sormazlar mı size arkadaşlar? Allah aşkına, bir de kendi kendinize sorun yani rekabet anlayışı olarak ben bunu ifade etmiyorum. Siz sağlık temasını seçeceksiniz, sağlık temasıyla çıkaracaksınız İzmir'i ve İzmir 21 oyla kaybedecek. 2020 EXPO yarışması için İzmir, epey bir çaba harcamış; iyi, eksik, kötü çabalar sonucu 21 oyla kaybetmiş. Yetmiyormuş gibi, Ankara'yı çıkarıp rakip yapacaksınız, uğraştıracaksınız. Bu ne zihniyettir arkadaşlar? Ankara'yı rakip çıkardınız. Ankara'yı EXPO'da İzmir'e rakip çıkardınız. Allah aşkına, bu ülkede "Uluslararası enternasyonal fuar" deyince çocukluğunuzdan, bebekliğinizden günümüze, Türk beyaz perdesinin bütün filmlerinde "İzmir Fuarı" denilen bir şey var Allah aşkına. Yani Ankara'yı çıkarıp? Melih Gökçek EXPO Fuarı'nı Ankara'da yapmak istiyor. Yap kardeşim, bir ton fuar yapılıyor. Fuar mı yok? İstediğin fuarı yapabilirsin.

Bak, çok güzel fuarlar var; bilgimiz var mı Meclis olarak? Demin sayın konuşmacı açıkladı, Antalya'da Botanik EXPO Fuarı 2016'da yapılacak. Yapılacak; karar verilmiş, herkes çalışıyor.

Antalya, Türkiye'nin en güzel şehirlerinden biri; sadece kum, deniz değil. Antalya, aynı zamanda tarım endüstrisinde, üretimde, botanikte, her alanda bir marka, dünya markası, bir coğrafi marka.

Şimdi, bu 2016'da yapılacak, kararı verilmiş Botanik EXPO'nun yasası yok arkadaşlar. Bir yasacık çok mu gördünüz Antalya'ya Allah aşkına? Kararı verilmiş, kararı. O botanik bahçesi Hollanda'nın bahçeleriyle rekabet edecek ve sadece Antalya'daki üretici, Antalya'daki emekçi, Antalya'daki istihdamcı, Antalya'dakiler, Antalya halkı, kendi, kendi işini yapıyor. Getirisi 3 milyar dolar arkadaşlar. 3 tane ilgili bakanlık var. Sayın Mehdi Eker, Antalya'da ekmeyeceksiniz, anladık, bari destek olun. Bakın, ilgili bakanlıklardan biri. Antalya'da Botanik EXPO için hiçbir şey ekmiyorsunuz, yasa da çıkarmıyorsunuz, bari destek olun. Sayın Çağlayan, Antalya'da çağlamadığınız belli, yasası yok, bırakın, Antalya'nın güzel bir çağlayanı var, güzel çağlasın; değil mi? Bir de ulaştırmayı ilgilendiriyor. Sayın Binali Yıldırım, vallahi, yıldırım gibi değil bu yasayı çıkarma konusunda. E şimdi, üç tane bakanlık, şimdi, bu kadar güzel bir şehir, elimizde, kararı alınmış, Antalya'yı kime kurban ediyorsunuz arkadaşlar? İktidar ve ana muhalefet arasında Antalyalıları ezme hakkınız var mı? Antalyalıları ezerseniz, İzmir'i de ezersiniz. İzmir'i ezmek için ne yaparsınız? İzmir'in karşısına, önce Ankara'yı çıkarırsınız.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Biz ezmeyiz ve ezdirmeyiz.

HASİP KAPLAN (Devamla) - Aslan Malatyalı. İyi dayanışma örneği bu.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - İstanbul Milletvekili?

HASİP KAPLAN (Devamla) - Şimdi, İstanbul Milletvekili olarak da bugün, onun da İzmir milletvekili olmasını istiyorum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - "Biz" dedim, biz?

HASİP KAPLAN (Devamla) - Şimdi, EXPO'daki rakiplerimizi -şöyle bir hafif- EXPO'daki rakiplerimizi görelim. Bu Meclisin, Hükûmetin? Şimdi, dört tane rakip. Bakın, İzmir'e karşı, daha önce Milano'ydu, rakip Milano'ydu yani hakikaten Milano'ydu; Paris'te Sarkozy vardı, İtalya'nın başında Berlusconi vardı, bizde de aynı Başbakan vardı. Şimdi yine aynı Başbakan bizde var, Berlusconi gitti, Sarkozy gitti; İzmir'in kaderi ne olacak? Paris'te bunun çalışmaları yapılacak. Tayland'ın Ayutthaya kenti -Tayland'ın, Uzak Doğu'dan, bakın, dikkat edin- Brezilya'nın Sao Paulo kenti -bakın, dikkat edin, dünyanın büyük 8'inci ekonomisi arkadaşlar- Rusya'nın Yekaterinburg ve Birleşik Arap Emirliklerinin Dubai kenti.

Şimdi, İzmir'e burada yasa çıkararak EXPO'ya üye olunmaz. İzmir'de soracaklar: "İzmir'in Büyükşehir Belediyesine sizin müfettişler niye dalıyor? Bu belediyeler, bu halkın seçtikleri çete midir? Ne işi var özel yetkili mahkemelerde?" diye sormayacaklar mı? "Buranın çalışanları niye içeri alınıyor?" diye sormayacaklar mı? Soracak. Rekabet bu arkadaşlar, rekabet. "Sizin yerel yönetimler, yerel temsilciler, yerel seçilmişler niye bu EXPO'nun belirleyicisi değildir?" diye sormazlar mı? "Ne bu Hükûmetle aranızdaki çatlak? Niye Hükûmetten ayrı ses, yerel yönetimlerden ayrı ses çıkıyor?" diye sormazlar mı? Size Gediz Ovası'nı sormazlar mı? Gediz niye kirli kirli akıyor? Gediz kirli akıyor, Gediz zehir akıyor, Ergene gibi akıyor artık. "Niçin, Turgutlu'daki madeni hangi kraliçe hazretlerine teslim ettiniz?" diye sormazlar mı size arkadaşlar? "Bu, sizin sağlığınızı, Ege'nin sağlığını, Ege'nin incirini, üzümünü, narını, zeytinini; bırakın rokasını, bırakın teresini, bırakın balığını, bırakın güzel havasını, denizini kirletmiyor mu?" diye sormayacaklar mı? "Bu kirletilen doğanın, çevrenin, tarihin, kültürün, size, sağlığınıza da zararı yok mu?" demeyecekler mi arkadaşlar?

Bugün Dünya Çevre Günü, bu çevre gününde sağlığı doğru dürüst konuşacağız ve size soracaklar: "Bugün gündeme attığınız konular, kürtaj için ne düşünüyorsunuz?", "Diyanet İşleri Başkanı sezaryen hakkında hangi fetvayı verdi?" diye sormazlar mı? Sormazlar mı: "İnsan yaşamına ne kadar kıymet veriyorsunuz?", "Roboski katliamı için ne fetva verdi" diye sormazlar mı? Sormazlar mı size cezaevinde? Yeni, büyük bir cezaevi yapıldı, F tipi. "F tipindeki, cezaevlerindeki mahkûmların, tutukluların sağlığı bu koşullarda, bu sistemde, bu esarette, bu zincirde nasıl sağlanacak?" diye sormaz mı insan hakları kuruluşları? Size, Manisa'da kapatılan ocakların civasının, çinkosunun hâlâ insan öldürdüğünü sormazlar mı arkadaşlar? "Sağlık" temasını seçerken akıllıca bir şey seçmemişsiniz, doğru bir şey seçmeliydiniz.

Üniversiteleriniz var; yedi tane üniversite var İzmir'de, 120 bin tane üniversite öğrencisi var sadece Bornova civarında. Ya "Bu üniversitenin dinamizmini, bu gençliğin dinamizmini siz bu çalışmanın içine kattınız mı?" demezler mi size? "Bu ülkeyi tanıtmak için -İzmir'in Sezen Aksu'su var, onun gibi çokça tanınmış sanatçısı, yazarı var- siz bu tanıtımın içine hangi sanatçıyı, hangi tarihçiyi, hangi ekonomisti, hangi insanı kattınız?" diye sormazlar mı size? Vicdan biraz ya arkadaşlar! İnsanın içi parçalanıyor. Hakikaten İzmir'i kurban etmek için elinizden gelen her şeyi yaparken niye tek başınıza düşünüyorsunuz, niye tek başınıza karar veriyorsunuz, niye "Tek başına yaparım." diyorsunuz? Hakikaten bunu anlamak zor.

Evet, geçen dönemde "Daha iyi bir dünya için yeni yollar ve herkes için sağlık"tı bizim bir önceki tema. Şimdi ne yapmışız: "Sağlık." Yine sağlık? Bakın, EXPO Paris'e Eiffel'i kazandırdı, sizin hafızanızda İzmir'e neyi kazandıracak? Amazon heykelini mi kuracaksınız, bana söyler misiniz, neyi koyacaksınız? Yani Eiffel gibi bir yaratıcı düşünceyi mi yoksa Kadifekale'de evlerini başlarına yıktığınız Kürt ailelerinin, halkının, oradaki insanların harabelerinin üzerinde şekillenecek bir anıt mı dikmeyi istiyorsunuz? EXPO 2020'nin, Kadifekale İzmir'in en büyük tepesi, en muhteşem yapıtı ne olabilir? Zihniyete göre ya bir cezaevi olabilir, ya bir cami olabilir, ya benzeri bir şey olabilir. Var mı kafanızda bir fikir arkadaşlar? "İzmir'e şunu yapacağız, marka olacak..." Eiffel Kulesini EXPO kazandırdı Paris'e, Londra'ya da kristal bir saray kazandırdı. 1800'lerde Londra'da da kristal?

Onu geçtik, şimdi, Fransızlar Fransız Devrimi'nin 100'üncü yılını kutladılar, "eşitlik, özgürlük, adalet" dediler. Siz ne diyeceksiniz? Siz ne diyeceksiniz Allah aşkına? "Sağlığı özelleştirdik, ticarileştirdik, paralarını, hepsini kendi yandaşlarımızın özel hastanelerine bağladık. Suları da kirlettik, madencilere verdik. Havayı da berbat ettik, denizleri de kirlettik. Buraya gelen, Amazonlar gibi nesli kurur; siz de gelin görün." mü diyeceksiniz?

Hükûmetin on yıllık icraatı EXPO'da tek tek sorgulanacak, onun için İzmir'in aday olmasını, kazanmasını canıgönülden istiyoruz arkadaşlar. Biz bunu istiyoruz, istiyoruz ki sorgulansın. İnciraltı'na ne yapacaksınız? Balçova'nın teleferiklerinde salınmanızı istiyoruz. "Nerede o ağaçlar? Balçova'yı kupkuru bir tepeye çevirdiniz." diyecekler. Siz yolları, tünelleri yaparken antik İzmir'in tarihine kültürüne hangi kazmaları vurdunuz, tek tek çıkaracaklar.

Hani bu yasada diyor ya: "Turizmi canlandıracağız." Enginarların rengi bile değişti, Çeşme'de yetişen enginarların, farkında mısınız? Eskiden altın sarısı berrak renkleri vardı. Bu çevre kirliliğinden sonra enginarlara iyice dikkat edin. Bunlara dikkat edeceksiniz, sağlıksa sağlık arkadaşlar. Öyle burada çıkıp konuşmak kolay iş değil. Barselona gibi yüreğiniz var mı? Barselona gibi EXPO'yu, İspanya'yı, Barselona'yı? "Barselona" deyince, benim Katalanlarla gizliden gizliye bir? Severim onları, açık söyleyeyim. Biraz Katalan yanım da ağır basar.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Açıktan açığa sev.

HASİP KAPLAN (Devamla) - Barselona'da ne güzel tanıttılar İspanya'yı. Yalnız Katalanları değil, Barselona'yı değil, bütün İspanya'yı tanıttılar arkadaşlar; sadece futbolda değil, fuarda da tanıttılar. Yoksa biz, İzmir Fuarı'ndaki eski Türk filmlerini tekrar rezerve çıkarıp bu Türk filmleri üzerinden mi tanıtacağız Türkiye'yi? Türkiye'yi nasıl tanıtacağız ve ne kazandıracak diye düşünüyor muyuz acaba?

Şimdi, "58.500 kişiye iş." amenna, olsun. "40-50 milyon ziyaretçi." tamam. E, kardeşim, zaten Efes'e gidiyor, zaten yavaş şehir Seferihisar'a gidiyor, zaten İzmir'in Bergama'sına, Dikili'sine gidiyor. İzmir'in her tarafı tarih, her tarafı deniz, her tarafı güneş, her tarafı kum. "İzmir'in kavakları" boşuna söylenmedi, "Ege Denizi kararınca." şarkısı boşuna yüreklerde söylenmedi arkadaşlar. "Ege Denizi kararınca." bu emperyal ve ticari çıkarların uğrunda söylenen türkülerin odağıdır. İzmirlinin bir de böyle bir ruh damarı vardır; özgürlükçü bir ruh damarıdır bu aslında, başkaldırı ruhunda vardır. İşte, İzmir halkıyla bütünleşilirse bu EXPO İzmir'e yaraşır bir şey olur. İzmir'e yaraşır bir EXPO için elbette ki Meclis olarak hepimiz destek vereceğiz, kaygılarımızı söyleyeceğiz.

Bu iş halk işidir, devlet işi değil arkadaşlar. Bu iş bütün farklı partilerin, görüşlerin, sivil toplumun destekleyeceği bir iştir, Hükûmetin değil. Bu iş yürütmenin değil, bu iş yasamanın da yargının da yürütmenin de yerel yönetimlerin de sivil toplumun da taksi şoförünün de üzüm üreticisinin de tek başına Urla'da taşların altından mürekkep balığını çıkaran balıkçının da işidir arkadaşlar. Bunu idrak ettiğimiz zaman bu ülkede büyük şeyler başaracağız. Bunu idrak etmediğimiz zaman İnciraltı'nda bir çuval inciri berbat ederiz. İnciraltı'nı berbat edersiniz, projeyi berbat edersiniz, mimariyi berbat edersiniz.

Son sözümü -ne diyeyim bu çevre gününde- Kızılderili şefin Çevre Manifestosu'yla bitirmek isterim ama bir cümle, kısaca: "Bu toprakların her parçası halkım için kutsaldır. Çam ağaçlarının parıldayan iğneleri, vızıldayan böcekler, ak kumsallı kıyılar, karanlık ormanlar ve sabahları çayırları örten buğu, halkımızın anılarının ve geçirdiği yüzlerce yıllık deneylerinin bir parçasıdır." Buna sahip çıktığımız zaman ve şunu anladığımız zaman Kızılderili şefin dediği gibi: "Şu gerçeği iyi biliyorum: Toprak insana değil, insan toprağa aittir."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) - Ve uyarısı en sonunda: "Bir gün paranızı yemeğe kalkarsanız iş işten geçmiş olur." 1800'lü yıllarda bu söylendi.

Şimdi, bu güzelim memlekette, bu çevre gününde bu güzelim sloganı, bu güzelim bölgeyi siz seçtiniz ya sizi takdir ediyorum. Evet, sonuna kadar EXPO 2020 İzmir, sonuna kadar sağlığı sorgulayacağız ama sağlık emekçilerine Ankara meydanında, Kızılay meydanında gaz bombasıyla yürüyenlerin önüne dikile, dikile.

Rize'nin, Karadeniz'in derelerinin önünde, Tortumlu ninenin dediği gibi: "Sırat köprüsünde ne jandarma var ne polis, elbet öbür yakada buluşacağız." dedi ya ve Kaz Dağlarında ve Uşak, bakın, Kayışdağı'nda ve nükleer santrallerin kurulduğu yerde ve Munzur'da ve Hasankeyf'te hep beraber yüreğimiz ülkemizin dört bir yanında olacak.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.