GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TERÖRÜN SONA ERDİRİLMESİ VE TOPLUMSAL BÜTÜNLEŞMENİN GÜÇLENDİRİLMESİNE DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:113
Tarih:08.07.2014

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada saatlerce konuşuluyor. Bu konuşmalar kimi zaman duygu sömürüsüyle, kimi zaman kavram istismarıyla, kimi zaman da romantik bir edayla yapılıyor. Çok açık bir şekilde ifade etmek gerekiyor ki sizden önce de bu tip yasaları getirenler oldu, hem yüzlerce yıl önce getirenler oldu. Onlar aldıklarını aldılar siz de aldığınızı alacaksınız. Tanzimat Fermanı böyle bir şeydi, Islahat Fermanı böyle bir şeydi, Andraşi Layihası böyle bir şeydi. Hatta hatta daha ileri, daha sonrası sizin gibi böyle "Bu tasarıyı getirdik, çok büyük bir kardeşlik, çok büyük bir çözümleme yapacağız." iddiasıyla ortaya çıkanlar da vardı. Mesela Sevr'i imzalayanlar öyle imzalamışlardı, Mondros'u imzalayanlar öyle imzalamışlardı. Hatta o kadar mükemmel bir şekilde inanıyorlardı ki Sayın Bakan bu imzayı atarken, orada Sevr'i imzalayanlardan Feylesof Rıza Tevfik, o imza attığı kalemini Galatasaray Sultanisine götürerek hediye bile etmişti, "Bunu saklayın, çok mübarek bir anlaşmaya imza attık." demişti. İşte bu, geldiğiniz yer, yaptığınız iş de tamamen buna benzeyen bir iştir ve siz bu güneydoğudaki olayı okumaktan âcizsiniz, okuyamıyorsunuz. Hep yanlış çıkıyor, suratınız duvara çarpıyor, dönüp dönüp bir daha çarpıyor, dönüp dönüp bir daha çarptırıyorsunuz suratınızı.

Açıkça belirtelim ki bu yasa tasarısı, güneydoğuda meydana gelen olayların ya da güneydoğudaki kanın durmasına yönelik bir tasarı değildir. Bu yasa tasarısı bir dayatma tasarısıdır. Bu yasa tasarısı PKK'nın dayatmasının ürünüdür. Bunu açıkça ve yüksek sesle buradan ifade ediyorum. PKK'nın ve KCK'nın üst düzey sorumluları Türkiye Cumhuriyeti'ne 1 Temmuz 2014 tarihine kadar süre tanıyıp meydan okumuşlardı. Öne sürdükleri şartlarını eğer Temmuz 2014 tarihine kadar yerine getirilmemesi hâlinde silahlı eylemlere kaldıkları yerden devam edeceklerini ifade etmişlerdi. İşte bu tasarı buna cevap olarak ortaya konan bir tasarıdır. PKK şefleri Lice'deki yolun kesilmesinin nedenini açıklarken "Bu direnişler sayesiyledir ki AKP Hükûmeti, İmralı'ya gitmek, Amed'e gelmek, önder Apo'ya ve halkımıza yalvarmak zorunda kaldı." demişti. Demek ki sizin attığınız adımlarla PKK'nın ortaya koyduğu tehditler ve tavırlar arasında doğrusal bir ilişki var. PKK, AKP'yi Öcalan'a yalvaracak, dahası taleplerine cevap verecek duruma getirmek için eylem yapıyor. Bu eylemi ortadan kaldırabilmek için Öcalan'a gidiliyor ve sonra da Öcalan'ın ifade ettiği tarzda "Bunun bir hukuki altyapısını meydana getirelim." deyip, böyle bir yasa tasarısını milletin önüne getiriyorsunuz. Sonra da bunun adına "barış, kardeşlik" vesaire gibi birtakım tevil yoluyla sonuç üretmeye çalışıyorsunuz.

Bu tasarıyla Türkiye'nin bütünlüğü Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olma hırsına kurban edilmektedir. Bu tasarı, AKP'nin yasa ve Anayasa dışı işlediği suçları suç olmaktan çıkartmayı amaçlayan bir tasarıdır. Bu tasarı, aslında bir yenilginin itirafıdır. AKP iktidarı, PKK'yı yasa ve devlet çizgisine çekemediği için devleti ve yasaları terör örgütünün çizgisine çekmiştir, bu yasa tasarısının anlamı ve açıklaması budur.

Değerli milletvekilleri, AKP'nin İmralı'daki teröristbaşıyla başlattıkları açılım sürecinin Türkiye'yi getirdiği yeri tespit edince AKP'nin yeni sürecinin Türkiye'yi nereye götüreceğini de gözümüzün önüne sermiş olacağız. AKP'nin başlattığı ve havuz medyasının "merdiven stratejisi" dediği süreçte şu aşamalar öngörülmüştü:

İlk aşamada çatışmasızlık süreci başlayacaktı. PKK, çatışmanın biçimini değiştirerek ve bu fırsattan yararlanarak kentlerde ve sivil alanda ciddi bir örgütlenmeye gitmiştir. Açılım, örgütü çözme yerine birleştirmiş, bütünleştirmiş ve kentlerde daha da etkin kılmıştır.

İkinci aşama olarak, açılım projesi PKK'lı teröristlerin silahlarını mağaralara gömerek ya da yanlarına alarak sınır dışına gitmelerini öngörüyordu. PKK silahları gömmesi bir yana çeşitli bahaneler yaratarak sınır dışına çıkmayı reddetmiştir.

AKP'nin açılım projesinin üçüncü aşaması da terör örgütünün silah bırakması, Hükûmetin de terör örgütü mensuplarının sivil ve siyasi hayata uyumu için yasal, yapısal değişiklikler yapmasını öngörüyordu. Terör örgütü hiçbir şartı yerine getirmediği gibi sürekli olarak da örgütlenmeye, AKP iktidarını tehdit etmeye devam etmiştir. Süreç teröristlerin sınır dışına çıkmasıyla başlayacaktı, tam tersine teröristler sınır dışına değil kentlerin merkezine indiler. Teröristler silah bırakacaklardı, bırakmadılar ve sonuç ortada.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yeniçeri.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Şimdi, bütün bu gelişmelerden, bütün birinci sürecinizde aldığınız ders ortada dururken yeni bir ders almak için bunu getirip bu Meclise dayatmanın hangi mantığı var, vicdanlarınıza sesleniyorum, onu cevaplandırırsanız çok daha faydalı olur.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Ve buradan siz PKK terör örgütüne silah bıraktıramayacaksınız.

BAŞKAN - Sayın Yeniçeri, teşekkür ederim.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - O örgüt zaten silah bırakmaz, onun mantığında silah bırakma diye bir şey yoktur.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sen de istemezsin zaten.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Siz boşuna, buradan çıkardığınız her yasa tasarısıyla onun ekmeğine yağ sürüyorsunuz.

Saygılar sunuyorum.