GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TERÖRÜN SONA ERDİRİLMESİ VE TOPLUMSAL BÜTÜNLEŞMENİN GÜÇLENDİRİLMESİNE DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:114
Tarih:09.07.2014

EŞREF TAŞ (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; çözüm sürecinin yasal çerçevesini belirleyecek tasarı üzerinde iki gündür süren tartışmalar, memnuniyetle müşahede ettiğimiz bir gerçeği ortaya çıkardı; burada görüşlerini ifade eden bütün arkadaşlarım barış istediler. Barış, artık hepimizin ortak paydasıdır. İtirazlar daha çok yöntem konusunda yoğunlaşıyor. Aslolan barış ise gerisi hakikaten teferruattır.

Barış hepimizin özlemi, halkın isteğidir. Halkımız barış konusunda yeni bir iradeyi ortaya koydu. Eğer bu irade olmasaydı, eğer barışı halk istemiş olmasaydı, şimdi geldiğimiz noktaya gelmek mümkün olmayabilirdi. Bu irade, "Ya devlet ya PKK" dayatmasını yırtıp attı. 1990'lı yıllardaki ürkek girişimlerin kadük kalmasına sebep halkın desteğinin güçlü bir şekilde ifade edilememesiydi. Keşke barış isteyenleri koruyabilseydik çünkü barışı yapanları korumak barışı korumaktır. Bu barış bize 50 bin cana mal oldu. Dağda ölen de bizim insanımız, bağda ölen de bizim insanımız, akan kan da bizim kanımız, akan gözyaşı da bizim gözyaşımız, giden can bizim canımızdır.

Acı bizim acımız da ama akıl bizim aklımız değil arkadaşlar. Aklımız millî değildi. Çanakkale'de omuz omuza vatanı koruyan, şehit düşüp koruyan, koyun koyuna yatan dedelerin torunlarının birbirlerine silah çekmelerini, birbirlerine kıymalarını başka türlü nasıl açıklayabiliriz? Bu ülkenin her bir santiminde herkesin emeği ve hakkı var. Kardeşin kardeşe düşman edildiği dönemi artık kapatıyoruz. İdeolojiler gözleri kör ediyor, akıllara pranga vuruyor. Kendi vatandaşından şüphe eden, potansiyel düşman olarak gören bir devlet anlayışının bizi nereye götürdüğü açıktır. Laiklik adına din önderlerine reva görülenler, Dersim katliamı, 33 erimizin şehit edilmesi ve benzeri olaylar bugün hâlâ yüreğimizi sızlatmaktadır. Gözlerimizi yumarak, kulaklarımızı kapatarak bu olayları hiç olmamış sayanların bile vicdanları bir gün gelir isyan eder. Vatandaşın diline, dinine, kültürüne, yaşayışına, değerlerine, hatta isimlerine bile saygı göstermeyen devlet anlayışını bu çağda savunanların aklına şaşarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bu bir al-ver süreci değildir, bu ülkenin insanı, haklar ve temeller üzerinde yeniden inşa sürecidir. Taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalarda, insan haklarıyla ilgili temel metinlerde ve modern hukuk söyleminde ne kadar insan hakkı varsa hepsini "Benim insanımın hakkı" olarak düzenleyecek, garantiye alacak bir yaklaşım dün romantikti ama bugün reel gerçekliktir. İktidarımız da bu sürecin inşası için sizden yetki istiyor.

Adaletle hak esas alınarak yönetmek toplumsal barışın ön şartıdır. Atalarımız bunu yaptı ve altı yüz yıl süren bir uygarlık yarattılar. Yüz yıl önce Osmanlıyı parçalayan süreç, yüz yıl sonra bugün...

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Aynı süreç bugün yaşanıyor.

EŞREF TAŞ (Devamla) -...Osmanlının değerlere saygılı devlet anlayışını zorunlu ve gerekli kılıyor.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Aynı süreci siz başlattınız.

EŞREF TAŞ (Devamla) - Hiç kimse bunu engelleyemez. Bizler başarmak zorundayız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Kimse kimseyi silah zoruyla da olsa bir arada tutamadığı gibi, ülkemizi de parçalayamaz. Bizi bir arada tutan şey, Türkiye'nin geleceğine olan güvenimiz, birlikte başarma arzumuz, tarihimiz, dinimiz, ortak kültürümüz ve bin yıldan bu yana gelen kardeşlik hukukumuzdur. İki yıldır barış ve sükûnun gölgesinde huzur içinde yaşıyoruz. Barışın faydalarını ve nimetlerini görmeye başladık. Çok şükür, provokasyonlar bizi yolumuzdan döndüremedi ve döndüremeyecektir. Bu kararlılık içinde hiçbir siyasi kaygı duymadan, "Baldıran zehri de olsa içeriz." anlayışıyla yola çıkan barış projesinin mimarı Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'a, Başbakan Yardımcımız Sayın Beşir Atalay'a ve emeği geçen herkese şükranlarımızı sunuyor, hepinize teşekkürlerimi sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)