GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, GRUP BAŞKAN VEKİLİ İZMİR MİLLETVEKİLİ OKTAY VURAL, GRUP BAŞKAN VEKİLİ KAYSERİ MİLLETVEKİLİ YUSUF HALAÇOĞLU VE ANKARA MİLLETVEKİLİ ZÜHAL TOPCU TARAFINDAN, SÜREKLİ DEĞİŞEN VE GELİŞEN BİLİM DÜNYASINDA TÜRKİYE'NİN DE ADININ GEÇMESİ İÇİN AKADEMİSYENLERİN ÖZLÜK HAKLARIYLA İLGİLİ DURUMLARININ ULUSLARARASI VE ULUSAL ARENADA DETAYLI BİR ŞEKİLDE ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 21/1/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 16 TEMMUZ 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE ÖN GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:117
Tarih:16.07.2014

SİNAN OĞAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; akademisyenlerin özlük haklarının iyileştirilmesi amacıyla Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz araştırma önergesi üzerinde konuşuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce iktidar temsilcisi arkadaşı dinlediğimizde, değerli arkadaşlar, sanki on iki senedir başka bir grup, başka bir parti iktidardaymış gibi konuştuğunu gördük.

Değerli arkadaşlar, on iki senedir kim iktidarda? On iki senedir siz bunları yapamadıysanız, on iki senede akademisyenlerle ilgili herhangi bir çalışma yapmamışsanız ne zaman yapacaksınız? Yani iktidarda olmuş ama hâlâ kendisini muhalefette zanneden bir anlayışın, akademisyenlerin özlük haklarıyla ilgili herhangi bir iyileştirme yapma ihtimalinin de olmadığını ifade edebiliriz.

Değerli arkadaşlar, Sayın Başbakan Vizyon Belgesi'ni açıklıyor Cumhurbaşkanı adayı olarak, işte, bilim dünyasından bahsediyor, Türkiye'nin 2023'e hazırlanacağını söylüyor. Peki, o zaman bunu kiminle yapacaksınız? Bunu bu ülkenin bilim adamlarıyla yapmayıp dışarıdan bilim adamı mı ithal edeceksiniz?

Türkiye'deki bilim adamlarının, akademisyenlerin 2003'ten bugüne kadar maaş artış oranı sadece ve sadece yüzde 6. On senede yüzde 6 artış olmuş, Türkiye'deki enflasyon vesair ortadayken. Diğer kamu kuruluşlarında bunun, bazılarında 7, bazılarında 9, bazılarında 10 katı artışlar olurken Türkiye'de maaşı artmayan tek kesim, özlük hakları iyileştirilmeyen tek kesim akademisyenler. Ve akademisyenler bu anlamda devriiktidarınız döneminde herhangi bir iyileştirmeye tabi tutulmadığı gibi, biraz önce Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği önergeye siz peşinen de dediniz ki: "Biz bu önergeye ret oyu vereceğiz."

Peki, her şeyi torbaya dolduruyorsunuz. Otuz altı gündür bu torba yasa görüşülüyor. Soma olarak yola çıkıldı, 60 madde olarak yola çıkıldı, 160 maddeye geldi dayandı. Ben buradan soruyorum: Herkesin hakkını o torbaya doldurmayı biliyorsunuz, akademisyenler üvey evladınız mı, akademisyenler bu iktidarın üvey evladı mı? Acaba akademisyenler toplumun düşünen kesimleri, toplumun düşünce üreten kesimleri olduğu için mi siz akademisyenlere üvey evlat gözüyle bakıyorsunuz?

Değerli arkadaşlar, akademisyenlerimizi dışlayarak Türkiye'nin ileriye gitmesini sağlayamayız. Türkiye'nin bilim üretmeden... Türkiye'nin sanayi üretiminin son seneler içerisinde, sizin iktidarınızdan öncekine göre ciddi düşüşleri var. Toplam sanayi üretimi içerisinde yüksek teknoloji ürünlerinin her sene artması gerekirken giderek düştüğü bir ülkedeyiz. AR-GE'ye yüzde 2 olarak koyduğunuz hedefin sadece yarısını bile tutturamadınız. AR-GE'ye harcanan paranın giderek azaldığı bir Türkiye'deyiz.

Bir ülke düşünün, akademisyenleri geçim derdinde, ek iş bulmak zorunda kalıyor. Bir ülke düşünün, sanayi üretimi içerisinde yüksek teknoloji üretimi giderek düşüyor. Bir ülke düşünün, orada AR-GE'ye ayrılan pay artmak bir yana, düşüyor ve hedeflerinizin yarısına bile ulaşamıyorsunuz AR-GE noktasında. Peki, bu ülke nasıl ileriye gidecek? Akademisyeni, bilim adamı dışlanan ve geçim derdinde olan bir ülkenin ilerlemesi mümkün değil arkadaşlar.

O sebeple, gelin, bizim bu önergemize... Bir defa da şaşırtın bizi, Türk milletini de şaşırtın, hakikaten de akademisyenlerimizin durumlarını ele alalım. Türkiye'de eğer üniversitede çalışan genel sekreterden, fakülte sekreterinden o üniversitedeki akademisyen daha az maaş alıyorsa -bunu fakülte sekreteri çok maaş alıyor manasında söylemiyorum ama- orada akademisyen eğer sekreterden daha az maaş alıyorsa arkadaşlar, bu adaletsiz sistem ülkeye fayda getirmez. Bizler o akademilerden mezun olup geldik, bugün burada milletvekiliyiz ve bizim çocuklarımız, gelecek nesillerimiz bu akademisyenlerimizin elinde yetişiyor, onların elinde bu hamur yoğruluyor. Eğer akademisyen okuyacak kitabını alamıyorsa, eğer akademisyen sadece evini geçindirmek derdindeyse o nasıl bilgi üretir, o nasıl fikir üretir ve o nasıl çocuklarımızı geleceğe hazırlayabilir?

İktidar mensubu değerli milletvekili biraz önce konuşuyor, diyor ki: "Efendim, YÖK Yasası değişecek. Ondan sonra da akademisyenlerin durumu ele alınacak." YÖK Yasası, rektörleri değiştirmek söz konusu olduğunda şak diye değişiyor. Mesele rektör atamaksa, mesele orayı yandaşlaştırmaksa hemen bunu yapabiliyorsunuz ama on iki senedir, her nedense, akademisyenlerin durumlarını düzeltecek, iyileştirecek herhangi bir düzenlemeyi yapamıyorsunuz. Üç dönemlik iktidarınızın sonuna gelmişsiniz, hâlâ çıkıp burada bir muhalefet milletvekili gibi eleştiriyorsunuz, diyorsunuz ki: "Şu sorunlar var, bu sorunlar var. YÖK Yasası değişmedi, o yüzden bunları yapamıyoruz." Arkadaşlar, ne yapmalı? Akademisyenler de Meclisin kapısına mı gelmeli? Bilimle uğraşması gereken akademisyenlerin işi gücü, öğrenciyi, üniversiteyi bırakıp sokaklara mı düşmesi lazım? Öyle anlaşılıyor ki Türkiye'de sokağa düşmeyenin, sokağa dökülmeyenin hakkı yeniyor; hakkını gelip zorla almak isteyenler ancak onu alıyor. Onun dışında, "Biz akademisyeniz, toplumun saygı duyduğu bir kesimiz, sokağa düşmeyelim, gelip Meclisin önüne kendimizi zincirlemeyelim." diyen insanlarımız on iki senedir sabırla bekliyor ama haberiniz olsun ki akademisyenlerimizin sabrı tükenmiştir arkadaşlar ve toplumun önünde en saygın noktada bulunması gereken -çünkü bilim üreten, çünkü geleceğimizi şekillendiren- akademisyenler artık boğazına kadar borca batmıştır ve akademisyenler artık Meclisin kapısına doğru yürüyeceklerdir; sonra "Söylemedi." demeyin arkadaşlar. Ne yapacaksınız, akademisyenlerimize de mi biber gazı sıkacaksınız, polis marifetiyle dağıtacaksınız?

Buradan Milliyetçi Hareket Partisi olarak akademisyenlerimizin durumunun içler acısı olduğunu, akademisyenlerimizin konferanslara gidemediğini, akademisyenlerimizin uluslararası toplantılara katılamadığını, akademisyenlerimizin ev geçindirmek derdiyle yeterince bilim üretemediğini... Buna rağmen yine de iyi üretiyorlar, onu da ifade edeyim parantez içerisinde, bu imkânsızlıklara rağmen yine de akademisyenlerimizden Allah razı olsun, yine de çok iyi işler yapıyorlar ama bir yere kadar. Eğer bir akademisyen bir toplumdaki en düşük gelir seviyesi içerisinde, o kategoride yer alıyorsa, arkadaşlar, bu ayıp hepimizin, bu ayıp Meclisimizin; bu ayıp, hepimizden daha çok iktidar partisinin ayıbıdır. Toplumun akademisyen yani öğretim görevlisi yani bilim üreten, geleceğimizi inşa edecek olan çocuklarımızı yetiştiren kesimleri eve akşam ekmek nasıl götürürüm diye düşünmek zorunda olmamalıdır.

Övünüyorsunuz "Şu kadar üniversite açtık..."

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Yalan mı?

SİNAN OĞAN (Devamla) - Doğru, yalan değil, mantar gibi üniversite açılıyor. Peki, o üniversitede, orada kimi istihdam edeceksiniz; iş bulamayan, son çare olarak oraya, akademisyenlik gibi yüce bir mesleğe iş bulamadığı için gelen insanlarımızı mı?

Arkadaşlar, bakınız, ben bir akademisyenim, üniversitelerden buraya gelen bir arkadaşınızım ve akademisyenlerimizin durumunu gayet iyi bilen bir arkadaşınızım. Akademisyenlik, toplumun en üstteki katmanının gidip uğraşması, iştigal etmesi gereken bir meslek olmalıdır.

Akademisyenliğin yani geleceğimizi şekillendiren çocuklarımızın öğretmenlerinin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SİNAN OĞAN (Devamla) - ...iş bulamadığı için giden insanlardan oluşmaması lazım diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)