GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, 5/6/2014 TARİH VE 6044 SAYIYLA MERSİN MİLLETVEKİLİ MEHMET ŞANDIR VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN, SURİYELİ SIĞINMACILARIN DURUMLARININ VE TOPLUMSAL ETKİLERİNİN ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 17 TEMMUZ 2014 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE ÖN GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:118
Tarih:17.07.2014

HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Suriyeli sığınmacıların durumlarının ve toplumsal etkilerinin araştırılması ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasını teklif eden MHP grup önerisi aleyhinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bizler Türk milleti olarak İspanya zulmünden kaçan Yahudileri beş yüz yıl önce bağrımıza bastığımız gibi, Nazi Almanyası'ndan kaçanlara, başka faşist diktatör ülkelerden kaçan mağdur ve mazlum insanlara hep kapımızı açtığımız gibi, Saddam zulmünden kaçan, Balkanlardaki zulümden kaçan Türkmen kardeşlerimize de kapımızı açmış, son olarak da Suriye'de, Irak'ta çeşitli baskılara maruz kalanlara, özellikle Esad zulmüne, baskısına, katliamına maruz kalan Suriye halkına da kucak açmış bulunuyoruz. Bundan sonra da gelenleri, milletimizin bir geleneği olarak misafirperverlik duygularımızla kucak açmaya, barındırmaya devam edeceğiz. Türkiye'nin tarihine de, geçmişine de, bugününe de, geleceğine de yakışan davranış budur. Türk insanı her zaman bu milletlere sahip çıkmış, kapısını her zaman açmış, bir ekmeğini bir mazlumla bölüşmeyi her zaman yeğlemiştir. Düşünün, Suriye'den insanlarımız kucağında bebesiyle, yanında yaşlı ninesiyle Esad zulmünden can korkusuyla ülkemize kadar sığınmış, hani bir kuş bir çalıya siner, ya taşla vurur öldürürsünüz ya da onu muhafaza edersiniz misali. İnancımızın ve millet geleneğimizin gereği olarak biz bunlarla bir ekmeğimizi bölüşme pahasına... Onları gerektiği gibi -AFAD Başkanlığımızca bizzat takibi yapılarak, 500 bine yakın insanımız zamanında müracaat etmiş, gelmiş- biz barındırmışız. Türkiye Cumhuriyeti devletinin geleneğine yakışan da budur.

Değerli milletvekilleri, Suriyeli kardeşlerimiz bizim akraba topluluğumuzdur. Sizler de çok iyi biliyorsunuz, tabii ki kendi keyiflerinden gelip ülkemize kadar sığınmamışlardır. Hani bir söz vardır Anadolu'da: "Bülbülü altın kafese koymuşlar da 'Ah vatan, vah vatan!' diye çırpınmış." "Nedir vatanın?" diye sorduklarında, işte o yeşillikler arasındaki bir dala konup o dal üzerinden feryat ve figanı onun için en güzel vatandır. Dileğimiz, tabii inşallah Suriye'de bir an önce zulmün bitip bu Suriyeli vatandaşlarımızın tekrar o sıcak yurtlarına, yuvalarına dönmeleridir. Biz, bizde kaldıkları sürece misafirperverliğimizi yapmaya devam edeceğiz.

Başta AFAD Başkanlığımız olmak üzere, valiliklerimiz, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız, tüm bölgedeki belediyelerimiz başta olmak üzere; bize sığınan, bir kısmı barınaklarımızda, şu anda konteyner kentlerde ve çadır kentlerde yaşamlarını idame ettiren ve devletimiz tarafından, barınmasından eğitimine, sağlık ihtiyaçlarına kadar her türlü ihtiyaçları görülen bu insanlarımızın da ciddi bir bölümü şehirlerimize dağılmış durumda. Geçici barınakların dışında şehirlerimizde yaşayanların nüfusu da yaklaşık 750 bin civarında. Burada, tabii şu anda 500 binin üzerinde Suriyeli sığınmacı gelmiş, barınaklarımızda kalmakta. Bunun bir kısmı tekrar Suriye'ye dönmüş ama hâlâ ülkemizde 200 binin üzerinde insan bu AFAD Başkanlığımızca koordine edilen barınma merkezlerinde, her türlü ihtiyaçları giderilmek üzere barınmaya devam etmektedir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye, geçmişte yardım alan bir ülke iken, bugün 3,5 milyar TL dışarıya yardım eden bir ülke hâline geldi. Dünyada başka ülkelere yardım eden ülkeler kategorisine Türkiye'yi soktuğumuz zaman, Türkiye'miz diğer ülkeler arasında artık ilk sıraları almış durumda. Biz tabii sadece Suriye'den gelen sığınmacı vatandaşlarımıza, akraba topluluklarımıza değil, başka ülkelerden de gelen sığınmacılara aynı şekilde yardım elimizi uzatıyoruz. Suriye'deki Türkmenlere de Irak'taki Türkmenlere de Somali'ye de Myanmar'a da Filistin'e de bu manada yardım ediyoruz, geleneğinden ve inancından kaynaklı bir ülke olarak yardım etmeye devam ediyoruz. Mazlum ve mağdur milletler nerede varsa, nerede yaşıyorsa onlara yardım ediyoruz, onlara kucak açıyoruz. O baskılardan, zulümlerden kaçanlara Hükûmetimiz kucak açtı, onları en iyi şekilde ağırlamaya çalışıyor. İnsanımız da en iyi şekilde onlarla ekmeğini paylaşıyor.

Zaman zaman ülkemizin çeşitli bölgelerinde birtakım müessif hadiseler olmaktadır. Bunlar bizi derinden üzmektedir. Değerli konuşmacılar da az önce bahsettiler, maalesef, bu toplumsal gerçeğimiz. Tabii, sosyal dokuda meydana gelen tahribatın farkındayız. Ama şu var ki bizim, sosyal dokuda yanlış anlaşılmalar var diye, insanımız bir taraftan provoke ediliyor diye bunlara sırtımızı dönme şansımız yok. Bizlere yakışan nedir, millet geleneğimize yakışan nedir? Bizlere sinmiş, sığınmış bu insanlara karşı provokatif eylemlerin son bulması için ensar yaklaşımıyla, ensar doygunluğuyla, düşüncesiyle, inancıyla hareket edip, nasıl Medine-i Münevvere'ye zamanında Peygamber Efendimiz ashab-ı kiramla birlikte geldiğinde Medineli Müslümanlar onları bir ensar yaklaşımıyla karşıladılarsa, bizim, büyük Türk milletinin tarihî misyonuna yakışan da, bizim hemşehrilerimize, insanlarımıza, vatandaşlarımıza yakışan da bir ensar duygusu, düşüncesiyle, hamiyetperverliğiyle bizim ülkemize kadar sığınan bu insanlara aynı duygu, düşünceyle paylaşıp onların yaralarını kısmen de olsa hafifletmeye çalışıp yaralarını sarmak bizlere düşen en büyük insani ve İslami bir vecibedir.

Değerli milletvekilleri, evet, ben sizlerle, tabii, şöyle bir seremoniyi paylaşmak istiyorum: Biliyorsunuz, Suriye'den ülkemize ilk girişler 29 Mayıs 2011 tarihinde 252 Suriye vatandaşının Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan geçmesiyle başlamış ve hâlen bu geçişler devam etmektedir.

Değerli konuşmacılar da az önce ifade ettiler. Şu anda 1 milyon 103 bin civarında Suriyeli sığınmacı ülkemizde mevcut. Bunun tamamı kayıt kuyut altında.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Yapmayın ya! Her tarafta dolaşıyorlar, yapmayın.

HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) - Evet, tamamı kayıt kuyut altında.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Kırmızı ışıklarda dileniyor, cami kapılarında. Yapmayın Allah aşkına!

HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) - Yalnız, Sayın Başkanım, şu anda AFAD 1 milyon 103 bin rakamını verdiğine göre bunları kayıtlarına göre veriyor.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - "Kayıt altında..." Nerede olduğunu biliyor musunuz, nerede?

HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) - Şu olabilir, bakın: Bunun 250 bine yakını kontrollü şekilde...

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Nerede?

HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) - ...diğerlerinin de hangi illerde ne kadar olduğu, ben sizlere rakamlar vereyim, rakamlar vereceğim şimdi.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Ama nerede kalıyorlar, ne yapıyorlar, biliyor musunuz?

HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) - Nerede kaldıkları... Evet, şu anda, tabii ki yapılan işlemler yeterli mi dersek, yapılan işlemlerin yeterli olduğunu savunmak safdillik olur ancak ben size rakamlar vereyim.

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - O zaman savunmayın.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Rakam, tamam, biliyoruz da nasıl kontrol ediyorsunuz?

HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) - Yani bugün 500 küsur bin insanımız sadece bizim barınma evlerimizde kalmış. Bunun 280 bini civarında tekrar geri dönmüş, 220 küsur bin insanımızın da şu anda, hâlâ eğitiminden sağlık ihtiyaçlarına kadar ihtiyaçları görülmekte. Diğer taraftan, lokal olarak valiliklerimizin de ayrıca çalışmaları var, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının çalışmaları var. Büyükşehir belediyelerinin mesela, örnek verecek olursam, Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin çalışması var bu konuda bu insanları daha sağlıklı şartlarda bir arada tutup yaşatabilmeleri için.

Tabii, şu anda Birleşmiş Milletler Örgütünün yapması gereken işlemi Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak bizler yapıyoruz. Bakın, Birleşmiş Milletler Örgütünün, bunun içerisine Avrupa'sı dâhil, bütün yardım ve insani kuruluşlar dâhil, yaptıkları yardım toplamı 224 milyon dolar civarında. Sadece Türkiye'nin yaptığı yardım, kasamızdan çıkan paralar 2 milyar 70 milyon TL civarında. Tabii, Birleşmiş Milletler kaynaklarına göre de bu 3 milyarın üzerinde bir rakam. Bu ciddi bir rakam değerli arkadaşlar. Millet olarak bizim bir ekmeği, işte, bu sığınmacılarla, bu mazlum insanlarla paylaştığımızın bir göstergesidir. Bunları barındırmaya devam edeceğiz. Duamız, bir an önce o ülkede...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) - ...Suriye'de zulüm bitsin, inşallah bu insanlarımız da yurtlarına, yuvalarına dönsün diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)