GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, 27/11/2013 TARİHİNDE ÇANAKKALE MİLLETVEKİLİ ALİ SARIBAŞ VE 24 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN, ÇANAKKALE İLİNDEKİ SÜT ÜRETİCİLERİNİN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN BİLGİSİNE SUNULMAK ÜZERE BEKLEYEN DİĞER ÖNERGELERİN ÖNÜNE ALINARAK, GENEL KURULUN 17 TEMMUZ 2014 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE ÖN GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:118
Tarih:17.07.2014

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygı, sevgi, hürmetle selamlıyorum.

Tabii, iktidar partisinin sayın milletvekilinin sütü kuru. Yani o bir fabrikada imalat yapıyor, güzel, tanklarla satıyor, emek etmiş, masraf etmiş muhakkak, helalühoş olsun, o 1,5'larda geziyor. Ama yani, şimdi, Allah da biliyor, kul da biliyor; süt fiyatları 90 kuruş ile 1 lira arasında gidip geliyor, bu da bir gerçek.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - "1,3'ten hepsini alayım." diyor.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - 1,3'ten?

MEHMET METİNER (Adıyaman) - "1,3'ten, getirin, hepsini alayım." diyor.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, müdahil olmayın lütfen.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Sayın, Türkiye'de süt üreten köylümüz, burada iktidar partisinin sayın milletvekili "Sütünüzü 1,3 liradan alırım." diyor, hemen Meclise getirin.

HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Derhâl, derhâl, derhâl getirsinler.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Yani bu lafın arkasında olacağız değil mi?

HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Derhâl, derhâl.

RECEP ÖZEL (Isparta) - "Getir." diyor işte, "Getir." diyor.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Demek ki para da çok.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Var, var.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Para da çok, Allah artırsın.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Piyasa var, piyasa.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Allah artırsın.

Şimdi, sayın milletvekilleri, süt şuna satılıyor, süt buna satılıyor, şöyle oluyor, böyle oluyor. Bunun maliyetini konuşan var mı? Yani bu sütçü, çok övündüğünüz bu on iki yıllık dönemden on iki yıl evvel mazotu, yemi kaça alıyordu -rakamlara boğmak istemiyorum- şimdi kaça alıyor? Aynı süt üreticisi en basit temel ihtiyaçları olan çayı, şekeri, eti kaça alıyordu; şimdi kaça alıyor? Yani Allah aşkına, buna bir bakın ya.

Hayvan artışı, hayvan artışı, süt hayvanı efendim, şu kadar artmış... Bakıyorum burada, süt hayvanı 2012-2013 yıllarında 1 milyon 850 bin, hadi size kıyak olsun, 2 milyon artmış. Yani şimdi, bu nasıl artmış, nereden artmış; bunlara da bir bakmak lazım. Ben kendi ilimden biliyorum, Türkiye kaçak hayvan dolu. Yani Tarım Bakanlığı bilerek mi, bilmeyerek mi hayvan kaçakçılarıyla müşterek, hayvan kaçakçılarına âdeta ortak olmuş; küpeleri dağıtıyor, Türkiye'nin dört bir yanındaki komşusundan hayvanlar geliyor, bu küpeler onlara takılıyor. Ne oluyor? Hayvan üretimimiz artıyor. Yani bu gelen kaçak hayvanlara sanki küpe takıyorsunuz, meme de mi takıyorsunuz, ne yapıyorsunuz anlamıyorum ve süt üreten hayvan sayısı 2 milyon artıyor bir yılda. Yani bu nasıl oluyor, nasıl gerçekleşiyor buna da bir mana verebilmek mümkün değil.

Değerli arkadaşlar, Tarım Bakanlığı kuraklıktan etkilenen üreticilerin tarım krediye ve Ziraat Bankasına olan borçlarını erteledi. Hatta Sayın Tarım Bakanına -bir şeyin de hakkını vermek lazım- buradan teşekkür ediyorum; kuraklığı da içine katmasını ben burada kürsüden kendisinden rica etmiştim, kattı. Yani iyi olana da teşekkür etmek lazım. Ama şimdi, bu kuraklıktan sadece çiftçi mi etkileniyor? Yani biraz evvel iktidarın sayın milletvekili ifade etti, "yem" dedi, değil mi? Yani bu yem kuraklıktan etkilenmiyor mu, yem bitkileri etkilenmiyor mu? Dolayısıyla yem bitkilerinin fiyatı artmıyor mu? Ha, şimdi, demek ki süt üreticilerinin de tarım krediye ve Ziraat Bankasına olan borçlarına erteleme gerekiyor. Bunu sayın iktidardan rica ediyoruz, Tarım Bakanlığından rica ediyoruz yani işin hakkı bu yani zincirleme gidiyor bu işler.

Değerli arkadaşlar, süt üreticisinin de mazot gideri vardır, süt üreticisinin tarlası da olabilir, şunu olabilir, bunu olabilir. Fransa'da, İtalya'da çiftçiye mazot desteği var, farklı renklerde mazot veriyorlar ama Türkiye'de maalesef yatı olan, katı olan mazot desteği alıyor ama aynı zamanda, bunu üretim için kullanan çiftçi mazotta hiçbir şekilde destekten faydalanamıyor.

Bu vesileyle de şunu ifade etmek istiyorum hazır fırsat bulmuşken: Tarımsal sulama kredilerinde yeniden yapılandırmaya Türkiye'nin bütün çiftçisinin ihtiyacı vardır. Bu bir ıstırap hâlini almış. Çiftçilerin şu anda, yaptığınız özelleştirmelerden dolayı ve yaptığınız bu özelleştirmelerde tarımsal sulama noktasında enerji özelleştirmesine katılan şirketlerin arzusu ve isteğiyle, onların daha çok kâr edebilmesi, daha rahat kâr edebilmesi talebiyle ödemelerini de aylık hâle getirdiniz. Yani kırk günde hıyar bile yetişmez, bir ayda hıyar bile yetişmez. Allah selamet versin, Süleyman Demirel'in, Sayın Cumhurbaşkanımızın bir lafı vardır: "Kırk günde ancak hıyar yetişir." diye, geçmişte bu kırk günlük öğretmenlerle ilgili. Yani bir ayda salatalık bile yetişmiyor, nasıl ödeyecek bu çiftçi, aylık ödemesini nasıl yapacak? Aylık maaşı mı var bunun? Yok. Tabiatıyla borçlanıyor. Hemen, acilen tarımsal sulamalarda yeniden bir yapılandırma gerekiyor. Yani PKK'yla barışılan bir ortamda artık çiftçiyle barışın da zamanının geldiğine inanıyoruz.

Sayın milletvekilleri, aynı zamanda 9 Mart 2011 tarihli Bakanlar Kurulu kararında tarımsal sulamaya ilişkin elektrik borcu bulunan çiftçilere bu borçları ödenene kadar 2014 yılında tarımsal destekleme yapılamayacağı karara bağlanmıştır. Bu zulümdür, çiftçinin içinde bulunduğu durumda bu en büyük zulümdür, çiftçi bunun altından kalkamaz. Bunların bir an evvel yapılandırılması ve çiftçiyle yeniden bir barışın sağlanması gerekmektedir. Yani birçok iş adamına vergi kıyağı getirilirken, vergi desteği getirilirken, onlarla barışılırken, oturulup anlaşılırken çiftçiyle de bu torba kanunda barışmanın bir yolunu bulmak öyle zannediyorum Hükûmetin görevidir, iktidarın görevidir. Kaldı ki muhalefet partilerinin bu noktada birçok önergesi vardır, bunların değerlendirilmesi gerekmektedir.

Şimdi, "Süt üretimini şu kadar artırdık, hayvanı bu kadar artırdık, şunu bu kadar artırdık." Şöyle bir bakıyorum, 2012-2013 yılları arasında ihracat farkımız 56 milyon dolar. Yani şimdi ne yaptık o sütü biz dereye mi döktük? Süt tüketimi artmamış.

Şimdi, burada rakamlara işi boğup vatandaşı yanıltmanın bir âlemi yok. Dolayısıyla, yanıltsak yanıltsak aynı zamanda kendimiz de yanılırız. Yani, değerli hatibin konuşmasına bakılırsa süt üreticileri bayram ediyor. Şimdi, süt üreticileri bayram ediyorsa buradan değerli süt üreticilerine sesleniyorum: Ya siz yalan söylüyorsunuz ya Hükûmet yalan söylüyor. Yani biz sizlerden aldığımız bilgilerle bu kürsüye çıkıyoruz. Eğer memnunsanız devam edin ama memnun değilseniz de yarın bir gün -10 Ağustosta- sandık var, gidin bunun karşılığını verin ve en azından "Sütümüz için, ekmeğimiz için Ekmeleddin." deyin. Buradan da sesleniyorum bunlara. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Yanlış yere yanlış şeyler ekliyorsunuz.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Yani, sizin neyi nereye eklediğiniz belli olmuyor. Biz de buraya bunu eklemişiz, ne var yani bunda?

MEHMET METİNER (Adıyaman) - 10 Ağustosta takke düşecek.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Allah büyük ya, Allah büyük.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - 30 Martta da gördük.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, son bir şeyi burada ifade etmek istiyorum: Irak'tan, Kerkük'ten gelen bir mesaj. Yani, onun bize iletebildiği şekliyle bu mesajı burada iletmeyi bir vicdan borcu kabul ediyorum.

"Ben bir Türkmen annesiyim. Günlerce, aç susuz, İslam teröründen kaçtık." Bakın, ne acı bir ifade: "İslam terörü." diyor. Oradaki IŞİD'in -Irak Şam İslam Devleti- bunların Allah belasını versin, bunlar İslam'a en büyük kötülüğü yapan adi, vahşi teröristlerdir.

"Yer bulamadık, yurdumuzdan olduk. Sütten kesildim, altı aylık çocuğumu kaybettim." diyor. Süt deyince bu aklıma geldi. Ve ekliyor: "Burada herkesin sahibi var, bizim sahibimiz yok." diyor.

Şimdi iktidara sesleniyorum: Kerkük'teki Türkmen'in hâli bu. Herkesin sahibi varken Türkmen'in niye sahibi yok? Mısır'ın Esma'sının sahibi varken Türkmen'in Esma'sının niye sahibi yok? Bunu da iktidar partisinin değerli milletvekillerinin vicdanlarına havale ediyorum, hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)