GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:118
Tarih:17.07.2014

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan torba yasanın 4'üncü maddesindeki önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum.

301 canımızı kaybettiğimiz faciadan, katliamdan, cinayetten sonra defalarca bu kürsüye çıktık hem ben hem partimin diğer milletvekilleri hem de Manisa milletvekilleri ve bu kürsüden Soma'yı hatırlattık, Soma'nın unutulmaması, onunla ilgili gerekli düzenlemelerin bir an önce yapılması gerektiğini ifade ettik. Bir çıkışımda burada 2 bakan hakkında verdiğimiz gensoru üzerinde konuştum ve Meclisin normal demokrasilerde değil 300, değil 30, 3 kişinin böylesine basit sebeplerden dolayı hayatını kaybettiğinde bedel ödemesi gerekenlerin ödemesi gerektiği bedeli hatırlattım, onların kendilerinin yapmadığını Meclisin yapması gerektiğini söyledim ama bunu anlatmakta da muvaffak olamadım. Hatta öyle günler yaşadık ki yandaş basın havuz medyası o katliamdan bir kahraman yaratmaya çalıştı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının son yedi günlük performansına bakarak. Oysaki yedi ay önce, dünyanın sayılı, Türkiye'nin en büyük facialarından, iş kazalarından, iş cinayetlerinden bir tanesinin olacağı o maden için kefalet ortaya koyuyordu, "Türkiye'nin en güvenli madenidir." diyordu.

Daha sonra Plan ve Bütçeye geldi. Plan ve Bütçe Komisyonunda defalarca anlattık, bıkmadan, usanmadan, yılmadan anlattık, işçilere verilen sözlerin tutulmasının önemini anlattık. Bunu dinleyenler oldu, hak verenler oldu iktidar partisinden, karşı çıkanlar oldu, maden lafının "m"sine tahammül edemeyip "Türkiye'de madenler bir an önce gündemden düşsün." deyip saldıranlar oldu. Ama işte burada, biraz önce milletvekilimizin de gösterdiği gibi, Başbakanla görüşen 9 işçinin 8 tanesinin ıslak imzasıyla verilen sözleri bize hatırlattılar ve bunların takipçisi olmamızı istediler. O sözleri verenler Soma'ya geldiklerinde "Bunu beş gün içinde, bilemediniz on gün içinde yerine getirmezsek biz de gelelim, sizinle birlikte oturma eylemi yapalım." diyordu. O günden beri, bu sözü veren Salih Kapusuz'u Soma'da da Mecliste de göremez olduk ama bu sözün takipçisiyiz. Yanındaki 10 milletvekiliyle birlikte Salih Kapusuz'un "Bu oturma eylemini bitirin. Başbakanın sözünü size iletiyorum. Sözümüz söz, bu 15 maddeyi çözeceğiz." diyen Salih Kapusuz'un Meclise gelip burada bir kürsü almasını bekliyoruz.

Ama bu faciayı bir fırsata çevirdiler, eskiden krizi fırsata çeviriyorlardı. Ama aynı 12 Eylül referandumunda olduğu gibi, bir zehrin etrafını şekerle kaplamak... O zehir, kuvvetler ayrılığını ayaklar altına almak; o zehir, yandaşa kıyak; o zehir, havuzun kirli paralarını aklamak, hukuk devletini yok etmek, meraları birilerine peşkeş çekmek, alelacele seçim rüşveti dağıtmaktı ama etrafını şekerle kaplarken yeterli görmediğimiz ama bir an önce geçmesini savunduğumuz Soma yasalarını kullanmaya çalıştınız. Bunun vicdanla bağdaşır tarafı yoktu. En son dün, bizim bütün mücadelemize rağmen bu sesi dinletemeyenler koca bir pankart yaptırdılar. Kızılay'dan geldiler, Akay yokuşundan Meclise yürüdüler, Ankara'yı inlettiler. Dediler ki: "Madenciye verilen sözler tutulsun. Soma'yı unutma, unutturma." En nihayetinde Meclise gelip dayandılar. Ama içlerinden 3 tanesi, işçi gömleğiyle orada olan 3 tanesi ve ayaklarında o Soma'dan getirdikleri bu güzelim... Emeklerini simgeleyen, bunlar ayaklarında olduğu için bu Meclise sokulmadılar. Kimin kararıyla: Salim Uslu'nun, Türkiye'nin gelmiş geçmiş en yandaş sendikacısı ve ödüllendirildi. Hatta şimdi Mecliste idare amiri. Onun kararıyla sokulmadılar.

Ey Salim Uslu, işçilerin deyimiyle ey zalim Uslu, bunların yeri başımızın üzeridir, Soma madencilerinin bu çizmelerinin yeri başımızın üzeridir. Madenci kardeşlerim, sakın üzülmeyin.

"Onlar ümidin düşmanıdır madenci kardeşlerim,

Akar suyun, meyve çağında ağacın,

Serpilip gelişen hayatın düşmanı.

Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına.

Çürüyen diş, dökülen et,

Bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler.

Ve elbette ki sevgilim, elbet,

Dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,

Dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle, işçi tulumuyla,

Bu güzelim memlekette hürriyet."

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)