GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, GÜNDEMİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN, HATAY MİLLETVEKİLİ ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN VE ARKADAŞLARININ (10/712) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN ÖN GÖRÜŞMELERİNİN, GENEL KURULUN 18 TEMMUZ 2014 CUMA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE VE HATAY MİLLETVEKİLİ ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN VE ARKADAŞLARININ, EMNİYET TEŞKİLATI MENSUPLARININ AĞIR ÇALIŞMA KOŞULLARINDAKİ ZORLUKLARI VE ÖZLÜK HAKLARI BAKIMINDAN ALINACAK ÖNLEMLERİ TESPİT ETMEK AMACIYLA 3/12/2013 TARİH VE 1233 SAYIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERMİŞ OLDUKLARI MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 18 TEMMUZ 2014 CUMA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE ÖN GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE, YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:119
Tarih:18.07.2014

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gerçekten Türkiye Büyük Millet Meclisinin içine düşürüldüğü bu durumdan üzüntü duyuyoruz. 3 muhalefet partisinin sayın grup başkan vekilleri bu konudaki görüşlerini açıkladılar. İktidar partisine mensup sayın grup başkan vekilleri gruplarının görüşleri konusunda ne düşünüyorlar, onu öğrenme imkânımız olmadı. Sayın Millî Eğitim Bakanı da -kendisine göre haklı olarak- açıklama konusunda bilgisi olmadığını ifade etti. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisi açısından üzüntü verici bir durumdur ve bunu Türk milletinin takdirine sunuyorum.

SALİH KOCA (Eskişehir) - Öyle mi anladınız?

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisinin, emniyet mensuplarının sorunlarının araştırılması ve çözüm önerilerinin geliştirilmesiyle ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduğu grup önerisini büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz.

Biliyorsunuz, bu konuda daha evvel de çalışmalar yapıldı, konuşmalar yapıldı, grup önerileri verildi. O zamanki grup önerisi konusunda Sayın Köksal AKP Grubu adına görüşünü açıklamış idi, bilmiyorum bu defa kim açıklayacak ama kim açıklarsa açıklasın sorun şu: On iki yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar, Emniyet mensuplarının sorunları aynı ve Emniyet mensupları hep "Sorunlarınız çözülecek; işte bugün çözülecek, yarın çözülecek." gibi sözlerle avutuluyor ancak Emniyet mensupları artık bunu yeterli görmüyor ve somut çözümler istiyor ve bunlar bilinmeyen şeyler de değil sayın milletvekilleri.

Birincisi, çalışma koşullarının ağırlığı. Bu herkes tarafından biliniyor. Altmış saat çalışıyor Emniyet mensupları, her tür sosyal imkânlardan yoksun bir şekilde çalışıyor ve bu, Emniyet teşkilatı tarafından, İçişleri Bakanlığı tarafından, Hükûmet tarafından bilinen bir husustur. Bununla ilgili yıllardır bir tedbir alınmamakta ve bu fazla çalışmanın karşılığı olarak da emniyet mensuplarına herhangi bir sosyal imkân sağlanmamaktadır.

Şimdi, sayın milletvekilleri, şunu mutlaka bizim araştırmamız lazım: Devriiktidarınızda 300'den fazla emniyet mensubu intihar etti. Bu intiharların sebebini mutlaka araştırmalıyız, araştırmalısınız. Çünkü kendi içinde problemli olan, sorunları çözülemeyen bir teşkilatın insanlara hizmet götürmesi, onların huzur ve güvenliğini sağlaması mümkün değil. O nedenle, öncelikle bu soruna eğilmelisiniz ve bu sorunları giderme yolunda çaba göstermelisiniz.

Gene, emniyet mensupları yıllardır bir ek gösterge sorununu gündeme getiriyorlar, diyorlar ki: "Biz eğitim durumuna göre, diğer kamu görevlilerinde olduğu gibi, 3600 ek göstergeyi hak ediyoruz." Şimdi, siz burada ya "Evet." diyeceksiniz ya "Hayır." diyeceksiniz. Artık emniyet mensupları bunu istiyor. "Hayır." diyorsanız "Hayır." deyin, artık onlar da umudu kessinler sizden. Ama "Evet." diyorsanız bir an önce gerçekleştirin. Yıllardır bu sorun ortada duruyor ve bununla ilgili herhangi bir işlem yapmıyorsunuz.

Polise, birtakım, polislik mesleğiyle ilgili olmayan görevler veriyorsunuz. Nedir bunlar? Pasaport gibi, trafik gibi ve tebligat gibi görevler. Bir de hepinizin gözünün önünde cereyan eden koruma hizmetleri, koruma görevlileriyle ilgili konular. Bakınız, bu koruma görevlileri o kişileri korumuyorlar. Zaten siz kişileri tek tek koruyamazsınız. Ancak ülkeyi ve sokağı güvenli hâle getirirseniz insanlar güven içerisinde yaşar yoksa tek tek kişileri korumak şekliyle siz toplumda güvenliği sağlayamazsınız. O koruma görevlileri ne yapıyor? Hepinizin gözünün önünde -söylemekten hicap duyuyorum ama kimse kusura bakmasın- emir eri gibi kullanılıyor. Değerli arkadaşlar, palto tutuyor, çanta taşıyor, telefon getiriyor vesaire. Böyle rencide edici, emniyet mensuplarını küçük düşürücü hâl ve hareketlerden hepinizin sakınması lazım.

Bakın, polislerin yıllardır üzerinde durduğu, onların büyük bir baskı altında bırakıldığı disiplin meselesi var. Emniyet Hizmetleri Disiplin Tüzüğü yıllardır değiştirilmiyor ve Disiplin Tüzüğü'nde kolluk amirlerine gerektiğinden çok daha fazla yetki veriliyor. Bunun hukuk devleti ilkelerine uygun olarak yeniden gözden geçirilmesi lazım ve kişilere böyle keyfî hareket edecek yetkilerin verilmemesi lazım.

Yıllardır Yüksek Değerlendirme Kurulu ve Merkez Değerlendirme Kurulundan şikâyetler devam etmektedir. Yüksek Değerlendirme Kurulu ile Merkez Değerlendirme Kurulunun aldığı kararların hakkaniyete uygun olmadığı, adil olmadığı yolunda yıllardır şikâyetler yükselmektedir ve bununla ilgili tedbir alınmamaktadır; bununla ilgili şikâyetler tam tersine giderek artmaktadır değerli arkadaşlarım.

Şimdi, siz personeli göreve alırken objektif davranmazsanız, onları göreve alırken referansa göre, siyasi yakınlıklarına göre, belli bir düşünceye yakınlığına veya uzaklığına göre, mezhebine göre, inancına göre değerlendirirseniz, siz bu teşkilattan verim alamazsınız, bugün içine düştüğünüz duruma düşersiniz. Siz kendinize göre dizayn ettiğinizi düşünüyordunuz ama bir de baktınız ki sizin düşündüğünüz gibi olmamış. Şimdi, başka yollara sapıyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? Personeli oradan oraya dağıtıyorsunuz. Bugün görevlendirdiğiniz emniyet mensubunu oradan alarak başka yere görevlendiriyorsunuz. Niye? "Efendim, bunlar paralel yapının mensupları..."

Değerli arkadaşlarım, bunların hepsi sizin zamanınızda göreve geldi, bunların hepsine sizin zamanınızda görevler verildi. Ee, siz o zaman müşterek hareket ettiniz, niye şimdi bu uygulamadan vazgeçtiniz?

Şimdi, bakın, her zaman söylüyoruz, biz diyoruz ki: Devlet içerisinde devlet hiyerarşisi dışında bir yapılanmayı biz de kabul etmiyoruz ama bunu bahane ederek teşkilat mensuplarını huzursuz etmeniz, oradan oraya sürmeniz, kendinize göre yeniden yapılandırmanız bizim hoş göreceğimiz bir uygulama şekli değildir.

Şimdi, Gezi olaylarını gözünüzün önüne getirin. Hatırlıyor musunuz, bir polis müdürü mesaj atmıştı, "Siz Çanakkale destanını yeniden yazdınız." demişti? Sayın Başbakan ne yapmıştı o zaman? Övmüştü onları. Hatta ödüllendirildi, maaş taltifiyle ödüllendirildi oradaki görevliler. Daha sonra siz ne yaptınız? Onu, paralel yapının mensubu olduğu iddiasıyla başka göreve gönderdiniz ve havuz medyasına mensup bir gazete de bunu, başlık olarak haber olarak verdi. Neymiş? Efendim, "Çadırları yakanlar paralel yapının mensubuymuş." dedi. Peki, paralel yapının mensubu idiyse Sayın Başbakanın sözlerini nereye koyacağız değerli arkadaşlarım?

Şimdi zamanımız az, devam ediyorum izninizle. Siz daha sonra ne yaptınız değerli arkadaşlarım? Şimdi İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda değişiklik yapıyorsunuz; yürütme durdurma kararı almayı zorlaştırıyorsunuz, onunla da yetinmiyorsunuz, mahkeme kararlarının iki yıl süreyle yerine getirilmemesi keyfiyetini Anayasa'ya aykırı olarak yasaya koyuyorsunuz. Hukuk devletinde bu olur mu? Bunu niçin yaptığınızı da herkes biliyor. Belli ki cemaat sizi çok korkutmuş, her uygulamada cemaatin gölgesini görüyoruz. Şimdi, yasadaki bu değişikliğin en büyük sebebi, emniyet mensuplarıyla ilgili yapılacak uygulamadır. Bunu inkâr etseniz de etmeseniz de onlar da biliyorlar, biz de biliyoruz, siz de biliyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, demek istiyorum ki bunlarla emniyet mensuplarının sorunlarını çözemezsiniz. Göreve alırken objektif davranacaksınız. Avrupa Polis Etiği Yönetmeliği'ne uygun olarak eğiteceksiniz, hizmet içi eğitime önem vereceksiniz. Özlük haklarını göz önünde bulunduracaksınız, çözeceksiniz ve ağır çalışma koşullarını da daha insani bir çalışma koşuluna doğru yönlendireceksiniz.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)