| Konu: | İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 120 |
| Tarih: | 19.07.2014 |
HDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu, bu torba kanunda can sıkan maddeler var, yani bir gerçek. Muhalefetin karşı çıktığı, bir kısmı da burada düzelen bazı maddeler var veya önergelerle düzelebilecek maddeler var. Gerçi, bu bölümün içinde değil de bundan sonraki bölümlerde, özellikle yargı kararları, özelleştirmeyle ilgili yargı kararları, arsa, taşınmaz olayı, birkaç böyle konuşulması gereken madde var. Eğer 4 parti grubu olarak Komisyondaki uzun tartışmalarda bunu aşabilseydik, şu an gördüğümüz bu torba kanun üzerinde fikirleri yarıştırmak daha anlamlı olacaktı. Yani şu tarz, gecenin bu vakti sağlıksız bir tartışmayla, biraz daha fazla çalışırız, biraz daha fazla kalırız ama sonunda bayramdan önce veya sonra biter. Tabii, hâlâ bunun konuşulmasının imkânı var, Sayın Bakan da burada. Gerçi bu sosyal güvenlikle ilgili bölümler Sayın Bakanı ilgilendiriyor, o diğer maddeler farklı bakanlıkları ilgilendiriyor, hatta Adalet Bakanı gelse iyi olur, yani bazı konularda, özelleştirmede ve özellikle de İçişleri Bakanı, yerel yönetimlerle ilgili arsa, taşınmaz olayı, bu çok tehlikeli, hakikaten sorunlu maddeleri konuşup, bir çözüm getirmekte yarar var.
Şimdi, vatandaş durmadan arıyor. Torba ya, torbaya her şey giriyor; af isteyenler, denetimli serbestlik isteyenler, yaşa takılanlar, sicil afları, öğrenci kredi afları, yani o kadar çok ki. Yani böyle umut pompalayan bir durum ve bu umutlara cevap vermeyen bir durum hayal kırıklığı yaratıyor, bunun içinde de hakikaten Meclisi meşgul eden çok can sıkıcı maddeler var.
Bakın, size buradan hemen bir iki madde bu bölümle ilgili söyleyeyim. Madde 26, tabii, bu borsayla ilgili. Pırlanta, elmas, yakut, zümrüt, safir, zebercet, inci, bunlara vergi geliyor Sermaye Piyasası Kanunu gereği. Yani, sizleri kutlamak lazım yani bu Hükûmeti, AK PARTİ'yi gerçekten kutlamak lazım. Sizler pırlantaya vergiyi kaldırıyorsunuz, kazanıyorsunuz; şirketleri koruyorsunuz, sonra da finans merkezini kuruyorsunuz, vergi alıyorsunuz yine kazanıyorsunuz. Yani, dünyada hiç böyle bir hükûmet yok arkadaşlar, bu şekilde iki türlü kazanan. Yani, gerçekten kutlamak lazım.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Kazan kazan, sat sat.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Minareden at beni, in aşağı tut beni!
HASİP KAPLAN (Devamla) - Yani kişiye özel bu düzenlemeler yerine doğru dürüst bir vergi politikamız olsa, doğru dürüst vergi yasalarımız olsa olmaz mı? Yani bunu niye konuşamıyoruz? Yani illa hükûmetlerin ihtiyaçlarına göre mi hareket edeceğiz?
Bakın, ilginç maddeler var bu bölümde. Sosyal Güvenlik Kurumunun prim alacakları var. Gitmiş, arsalara haciz koymuş, uhdesine geçmiş; e, bunları satacak, bu, vergiden muaf olsun. Niye kardeşim? Devlet dava süjesidir, davalı olur, davacı olur; vatandaş da davacı olur, davalı olur. Devletin kurumunun ne özelliği var ki ayrıcalıklı olsun? Devleti kutsayan bu zihniyet yurttaşını da ezen zihniyettir. Yargıda da bu zihniyet var, bakın açık söyleyeyim. Devletin ali menfaatleri gereği hazine adına karar vermek güdüsü öne çıkıyor. Devletçi bir yaklaşım, hukukçu değil, hukukun evrensel ilkeleri değil.
Yine, şöyle notlar aldım: Yani bu emeklilikte yaşa takılanlar olayı. İnanın bütün parti gruplarını defalarca ziyaret ettiler. Ve sizi affetmeyecekler, size açık söyleyeyim, beklentilerini karşılamıyorsunuz. Ben açık, kısa yani o kadar net koyayım bazı konuları.
"Davalardan vazgeçenlerin işlemleri." Ya, yargılama giderleriyle ilgili konular, kardeşim, Plan ve Bütçenin işi değil ya, Adalet Komisyonu, Ahmet İyimaya baksın ya, Allah, Allah! Avukatlık Kanunu var, dava var, bilmem ne var; hukuk, adalet, Adalet Komisyonunda konuşulur ya, bizim işimiz mi de buraya getirdiniz ama torba getirdiniz.
Eğitimi Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı, AR-GE kurmak istediniz, hayır dedik mi? Yani biraz vicdanlı konuşalım, hiçbirimiz "hayır" dedik mi? "Hayır" demedik ama olması gerekende "evet" dedik, olmaması gerekende itirazlarımızı koyduk.
Şimdi, 41'inci madde var, muafiyetler. Ben burada anlatmaya çalıştım. Ne muafiyeti efendim? 40 binin üstünde avukat var. Baro üyesi mi? Üyesi. Avukat olması için baroya kayıtlı olması gerekiyor mu? Gerekiyor. E, nerede çalışıyor? Kamu kurumunda. Kamu kurumları, gariplerim, ekonomik durumları perişan, felç olmuşlar, krizden kıvranıyorlar. Vatandaşın avukatının durumu iyi, vatandaşın avukatı pul ödeyecek, harç ödeyecek, para ödeyecek, kurumun avukatı muaf olacak. Neden, neden arkadaşlar? Hani hak eşitliği vardı, dava hak eşitliği vardı hani? "Yurttaş ile devlet arasında eşitlik yoktur." diyorsunuz, farkında mısınız? Yani, siz niye o zaman Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesini imzaladınız? Niye adil yargılamayı Anayasa'nın 36'ncı maddesi olarak koydunuz? 2001 koalisyon döneminde değişti bu 36'ncı madde ama sizin döneminizde de Anayasa'nın 90'ıncı maddesini koydunuz, "Uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir ve bunların Anayasa'ya aykırılığı dahi ileri sürülemez." dediniz. Şimdi siz getirmişsiniz bunu, işte hap gibi Anayasa Mahkemesinde iptal edilecek bir madde. Koymuşsunuz burada: "Kurumun taraf olduğu davalarda baroya kayıt ve vekâletname ibrazı olmayacak." Allah Allah, ayrıcalığınız mı var? Biz sizin avukatlarınızın hangisinin... Kaç tane sahte avukat yakalandı, kaç tane sahte doktor yakalandı, kaç tane sahte savcı yakalandı, kaç tane sahte subay yakalandı, kaç tane sahte istihbaratçı yakalandı biliyoruz biz, kusura bakmayın. "Ben kamunun, ammenin avukatıyım." deyip, gelip salınabilir ortalıkta. Vekâlet? Yok. Ee? Ayrıcalığınız mı var, özelliğiniz mi var? Yok, efendim, daire başkanı... Neymiş efendim? "Pul yapıştırmayayım, aidat ödemeyeyim."
Barolar Birliğinin bir vakfı var, o vakfa üç kuruş para gidiyor. O üç kuruş parayla Barolar Birliği bütün illerde baro odalarını teftiş ediyor, avukatlara doğru dürüst bir çalışma imkânı tanıyor. O üç kuruşa göz dikiyorsunuz arkadaşlar. Hepinizin adalete ihtiyacı olur, savunma hakkı kutsaldır. Onun kuruşuna göz koyarsanız, adalette onun kuruşuna göz koyanlar kaybederler, çok açık ifade etmek istiyorum. Maalesef bu çok ciddi bir şey.
Madde 44'de otistik ve Down sendromlu çocukların anne ve babalarının yararlanmayacağı gibi hükümler var. Şimdi, tabii, ben bunların hangisini söyleyeyim? Burada konuşulması gereken çok çok önemli şeyler var.
Bence yormayınız kendinizi. O çok uzun girişli önergelerden, karar yeter sayısından, yoklamadan, birbirimizi hırpalamadan bayram öncesi bir es geçelim. Grup başkanları bir araya gelin, kriz olan 5-6 tane madde mi var, onları konuşun, onları bir ayırın, bir yere koyun. Doğru dürüst bir şekilde beklentisi olan insanlar var, burada bu yasadan beklentisi olan insanlar var. Çıksın, gitsin, niye zorluyorsunuz? İnadına inat. Bu inatla doğru bir yasalaşma süreci olmadığına inanıyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)